GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: MHP Grubunun, 9/1/2014 tarih ve 2207 sayıyla Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri ve arkadaşları tarafından, birçok sentetik maddenin katılmasıyla üretilen bonzai adlı uyuşturucunun son beş yılda sigara gibi yaygınlaşmasına olanak veren şartların hukuki boşluklarının tespit edilip bunların çözümü için gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin Genel Kurulun 20 Şubat 2015 Cuma günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin
Yasama Yılı:5
Birleşim:59
Tarih:20.02.2015

MEHMET HİLAL KAPLAN (Kocaeli) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisinin verdiği Meclis araştırması önergesi üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, son birkaç yıldır Türkiye'de insan yaşamını çok ciddi bir şekilde etkileyen bir baş belasıyla karşı karşıyayız, bonzai diye kullanmaya başlıyoruz. Bilim adamları, markalaşmasın diye -lütfen- siyasiler tarafından da bunun kimyasal veya sentetik uyuşturucu olarak isimlendirilmesini talep ediyorlar. Doğru bir karar. Ben de bu karar çerçevesinde arkadaşlarıma bu uyarıda bulunmak istiyorum.

Nedir bonzai, nedir bu sentetik madde? Ne zamandan beri ülkemizde kullanılmaya başlandı? Gencecik çocuklarımız sokak ortalarında birer birer kıvranarak yaşamlarını yitirmeye başladılar? Nasıl bir önlem alıyoruz, neresindeyiz?

Değerli milletvekilleri, sizinle paylaşmak istiyorum. Türkiye fiziki konumu gereği Avrupa ile Asya ve Ön Asya arasında bir transit ülke konumunda. Üretim merkezlerinin Asya olduğu, Ön Asya ülkelerinin olduğu, Türkiye üzerinden geçişin had safhada olduğu bir noktadan bahsediyorum. Ama, dikkatinizi çekmek istediğim bir nokta var, sizin içinizde de bu konuyla ilgilendiğini bildiğim hekim arkadaşlarım var. Türkiye genç bir nüfusa sahip. Türkiye ekonomik bir krizde. Türkiye genç nüfusu ve ekonomik krizi nedeniyle her an sadece daha önceleri Asya'dan Avrupa'ya transit geçiş noktası olan ülke konumundan çıktı. Genç nüfus olması nedeniyle aynı zamanda tüketen, aynı zamanda üreten bir hedef ülke olmaya başladı. Örnek vereyim size: Avrupa Birliği ülkeleri ve Türkiye karşılaştırıldığında tüm uyuşturucu maddeler için, esrar, sentetik, eroin için, Türkiye'nin kullandığı ve Türkiye'nin yakaladığı resmî veriler Avrupa Birliği ülkelerinin tümünün 2,5-3 katı. Göz ardı etmemek gerekiyor.

Şimdi, değerli milletvekilleri, bir şeye daha dikkatinizi çekmek istiyorum transit geçişle ilgili önemi için. Bakın, özellikle bu sentetik uyuşturucunun yakalandığı -emniyet verilerini söylüyorum, 2014 yılına kadar- görüldüğü illeri sayıyorum: İstanbul, Bursa, İzmit, Tekirdağ, Kocaeli, Sakarya, Balıkesir, Kırklareli, Edirne, Ankara. Bir şey dikkatinizi çekiyor mu? Hepsi Marmara Bölgesi'nden, Avrupa'ya çıkış noktasından. Onun için, varoşların olduğu yerde yoğunlaşmaya başlayan bu madde nedir, kısaca size bahsetmek istiyorum.

Madde, sentetik bir uyuşturucu. İçerisinde kannabinoidun dışında deminki vekil arkadaşımın bahsettiği gibi metanol, etanol, aseton, sinek ilacı, birçok farklı maddeleri bir araya koyarak bitkilerin yapraklarına enjekte ediyorlar, emdiriyorlar ve piyasaya sürüyorlar. Türkiye'de 200'ün üzerinde alt grubu var. Bir veri daha, bu veriyi Emniyet Genel Müdürlüğünün yetkilileri söyledi, 1 kilogram sentetik uyuşturucudan bitkilere emdirilerek 100 kilogram sentetik madde elde ediliyor. Dolayısıyla, uyuşturucu baronları açısından da son derece rantlı olan bir nokta.

Değerli milletvekilleri, gelelim Türkiye'deki bugünkü konumuna. Bu Mecliste gösterdim, bir daha göstermekte yarar görüyorum. 2011'de Türkiye'de -resmî veriler- sentetik uyuşturucunun yakalandığı vakalar 14 il, 2013'te 71 il ve 2014'te Türkiye'nin tüm illerinde var. Rakam vermek istiyorum size yine. Bu sentetik uyuşturucunun Türkiye'de görülmesiyle beraber hızla artışına bakalım. 2011'de 166 vaka var, vaka sayısı, 2013'te 11.139 vaka var. Oran 67 kat fazla.

Değerli milletvekilleri, şimdi, her zaman buraya çıktığınızda ve özellikle Sayın Aydın, sizin tırnak içerisinde "Özgürlükleri koruma paketi" dediğiniz, bizim "polisiye devlete yol açacak paket" dediğimiz noktada Sayın Başbakan diyor ki: "Biz bu paketi getiriyoruz -tırnak içerisinde-ama muhalefet milletvekilleri, muhalefet buna izin vermiyor." Bakın, Sayın Başbakanın kendi ifadesiyle ifade etmek istiyorum, sanıyorum Giresun'daki bir konuşmasında diyor ki: "Bundan niye rahatsız oluyorsunuz, buna karşı neden tutum alıyorsunuz? Ey Kılıçdaroğlu, ey Bahçeli, siz ne yaparsanız yapın biz bu uyuşturucuya karşı mücadele edeceğiz."

Demin sayın milletvekilim ne dedi? "Bu uyuşturucu konusu siyasi partiler üstü bir konu. Bu uyuşturucu konusu gençlerimizi, çocuklarımızı ilgilendirdiği için siyasete malzeme etmeyelim." dedi. Ben de katılıyorum. Peki, Sayın Başbakan niye bunu söylüyor? Ben de size rakam vereyim. Değerli milletvekilleri, dikkatli dinlemenizi istiyorum, bu, aynı zamanda Sayın Başbakanın da dikkatini çekmesi gereken bir nokta. Vaka sayısının 67 kat arttığı 2011 yılından sonra sadece madde bağımlılığına bağlı gençlerin artış oranı yüzde 658, 2011-2012.

Övünürsünüz ya, milat kullanırsınız, biz 2002'de şöyleydik, geldik, şimdi böyle oldu. 2002'de madde bağımlılığı nedeniyle tedavi olmak için polikliniklere müracaat eden sayı 20 binken şimdi 258 bin.

Şimdi, dikkatinize sunmak istiyorum. Değerli milletvekilleri, samimi olun, bunu siyasete alet eden kim? Sizsiniz. Benim aslında bu konuya değinmek gibi bir niyetim yok ama madem Başbakan bunu kullanıyor, size hatırlatmak istiyorum. Bonzainin, sentetik uyuşturucunun, madde bağımlılığının bu kadar yaygın olması kimin döneminde başladı? Adalet ve Kalkınma Partisinin iktidarında başladı. Neden önlem almıyorsunuz? Hani her defasında, "Bizim dönemimizde biz buna karşıyız..." Eğer karşıysanız -bunu daha önce Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz de verdik, şimdi Milliyetçi Hareket Partisi de veriyor- gelin, böyle bir araştırmaya sıcak bakalım, destek verelim.

Bakın, size bir şey hatırlatmak istiyorum değerli milletvekilleri: Cumhuriyet Halk Partisi bu konuya önem verdi, Sayın Genel Başkanının bize verdiği bir talimat doğrultusunda Cumhuriyet Halk Partisi, madde bağımlılığı ve uyuşturucu maddeyle ilgili bir komisyon kurdu. AMATEM'lere gittik, Emniyet Genel Müdürlüğüne gittik, uyuşturucu madde kullanan çocukları ziyaret ettik, ailelerini ziyaret ettik, STK'ları, Yeşilayı, Kızılayı dinledik. Bir şeye dikkatinizi çekmek istiyorum: Hani hep diyoruz ya "AMATEM'lere çocuklarımızı gönderdiğimizde bu iş olur." diye, AMATEM'leri ziyaret ettiğimizde dikkatimizi çeken bir nokta var. Yetkiliye dedik ki: "Burada neden 18 yaşın altında çocuk yatmıyor?" Dedi ki: "18 yaşın altındaki çocukları yatırırsak koruyamıyoruz." "Sayın yetkili, neyden koruyamıyorsunuz?" dedik, "Burada o çocuklar ne yazık ki diğer uyuşturucu ve maddelerle tanışma olanağını buluyorlar." dedi.

Bakın, yine, bir resmî rakam veriyorum size: Türkiye'de 18 yaşın altında madde bağımlısı olan çocukların yüzdesi yüzde 20 gibi. Bunun, bugün Türkiye'de bulunan AMATEM'lerin 2 tanesi çocukla ilgili, diğer 26 AMATEM'le ilgili tedavi merkezlerini kullanamıyoruz.

Yaşanan bir başka sıkıntıyı sizinle paylaşmak istiyorum. Dedim ki: "Siz acillere müracaat edenleri ne yapıyorsunuz?" Dedi ki: "Biz, acillere müracaat eden vakaları SGK'sı yoksa kaymakam aracılığıyla sosyal yardımlaşma fonuna yazı yazıyoruz, eğer onlardan bir yanıt gelirse tedavi ediyoruz." Size önerim, bu yasa da konuşulacaksa bir önergeyle ilave edilebilir: Nasıl devlet hastanesinin acillerine her müracaat eden hastanın ücretsiz olmasını istedik ve Sağlık Bakanlığının SGK programına aldıysak, uyuşturucu nedeniyle, madde bağımlılığı nedeniyle hiçbir sosyal güvenlik hakkına sahip olmayan kişilerin böyle bir AMATEM merkezine müracaat ettiklerinde herhangi bir ücret alınmasın, tedavi olma olanağını yakalasın.

Asıl sorun şu: Şimdi, o yetkililerin söylediği ve hepimize ibret olan bir nokta, diyor ki: "Biz, AMATEM'lere gelen çocukları sadece detoksike ediyoruz. Birkaç gün yatırıyoruz, uzaklaştırıyoruz maddeden, sonra geri gönderiyoruz. Nereye gönderiyoruz?"

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET HİLAL KAPLAN (Devamla) - "Yine sosyal 'toplum içerisinde' dediğimiz, aynı iş yerine, aynı sokağa, aynı mahalleye, aynı ortama geri gönderiyoruz. Bir rehabilitasyon merkezi yok."

Bunu tedavi etme olanağı, bu bakış açısıyla mümkün değil. Dolayısıyla, sizden, iktidar partisi milletvekillerinden bir ricam var: Burada, bir şey kaybetmiyoruz, Milliyetçi Hareket Partisi vermiş, Halkların Demokratik Partisi vermiş, Adalet ve Kalkınma Partisi vermiş, Cumhuriyet Halk Partisi vermiş, hiç önemli değil, çocuklarımızın geleceği için gelin bunu araştıralım, bu önergeye destek verelim.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)