| Konu: | İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KANUNU TASARISI VE TEKLİFİ |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 121 |
| Tarih: | 19.06.2012 |
CELAL DİNÇER (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Saygıdeğer milletvekilleri, 277 sıra sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu Tasarısı'nın 15'inci maddesi üzerinde CHP Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Hakkâri'de menfur saldırıda hayatlarını kaybeden 8 vatan evladımıza Tanrı'dan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum.
Bilindiği üzere, insanlık tarihinin geçirdiği evreler sonucu çalışma hakkı, temel insan hakkı olarak kabul edilmiştir. Ancak bu hakkın tek başına soyut olarak kabulünün bir anlam ifade etmediğini de yaşanan deneyimler göstermiştir. Bu hakkın kullanılması, ancak diğer temel haklardan olan yaşam hakkının özünü ihlal etmeyecek bir ortamın sağlanmasıyla olanaklıdır. Bu hakkın korunmasında, kullanılmasında devlet asli sorumludur ama gerçekler öyle midir? İşverenlerin üretimi artırma ve ucuz iş gücü sağlama düşüncesi, bunun yanı sıra işçilerin geçimlerini sağlamak için uzun süre çalışmaları, iş kazaları ve meslek hastalıklarının ortaya çıkmasına neden olmuştur. Ülkemizde iş kazalarının tırmanmasının ardındaki temel neden, kuralsız, güvencesiz, sendikasız ve kayıtsız çalışma biçimlerinin son on yılda hızla yaygınlaşmış olmasıdır.
Evet, Türkiye'de, işçi ölümleri, işçi cinayetleri artmaya devam etmektedir; işçilerin patronların kâr hırslarına kurban edilmesi devam etmektedir. Tersanelerde, madenlerde, inşaat sektöründe ve özellikle HES inşaatlarında ölümlü iş kazaları, esnekleşme ve taşeronlaşmadan kaynaklanmıştır. Bu durum, bu acı tablo, Türkiye'de "iş güvenliği" deyince insanların aklına ne yazık ki sadece ve sadece baret getirmektedir. Ülkemizde bırakın iş güvenliğine yatırım yapmayı, para harcamamak için sağlıksız şartlarda çalışmayı göze alan onlarca kuruluş vardır. Amele pazarından işe aldıkları bu insanların sağlıkları, yaralanmaları, ölmüş olmaları onlar için çok da önemli değildir. Yüce Meclisimizdeki stenograflar dahi günde on sekiz-yirmi saat çalışmaktadır, bunu dahi biz görmezlikten geliyoruz. Yasama organı olarak bizlerin çabası ve mücadelesi, çalışanların iş yerindeki tehlikelerle karşılaşma olasılığını en aza indirmek için oluşturulacak örgütlenme, normlar ve sürekli gözetimi mümkün kılan bir yapıyı ortaya çıkarmaktır.
Görüşmekte olduğumuz bu tasarının bu hâliyle, sorunlu bir sistem üzerinden, çalışanların sağlığı ve güvenliği alanında yaşanan sorunları çözebilmesi ve arzu edilen normlara ve hedeflere ulaşabilmesi çok zordur. İktidarın Türkiye Büyük Millet Meclisine sunduğu yasa tasarısı, işçi sağlığı ve iş güvenliğiyle ilgili, çalışma ortamını iyileştirecek çok fazla değişiklikler getirmemektedir. İş sağlığı ve güvenliğini daha fazla piyasa koşullarına terk etmektedir. İhtilal dönemlerinden kalan iş yasalarının savunulacak bir tarafı yoktur, bu hükümlerin de savunulacak bir tarafı yoktur.
Komisyonda son dakika önergeleriyle tasarıda yapılan değişikliklerle yasanın yürürlük tarihinin az tehlikeli işlerde iki yıl sonraya ertelenmesi, iş yeri hekiminin tam gün çalıştığı yerlerde sağlık personeli çalıştırılmasından kaçınılması, eğitim sürelerinin fazla çalışmadan sayılmaması gibi durumlar geriye götüren hükümlerdir. Hiçbir net çerçeve belirtmeksizin pek çok temel alanın yönetmeliklerle düzenlenecek olması da gene geriye giden bir düzenlemedir. Anlaşılan o ki kaybettiğimiz onca cana rağmen, çalışanların sağlığı ve güvenliği sermayenin ve taşeron firmaların kâr hırsına kurban edilmek istenmektedir.
CHP için yaşam hakkı en temel insan hakkıdır. İş kazalarından önce düşünülmesi gereken, insan hayatının hesaplanamaz değeridir. Hiçbir maliyet insan hayatının üzerinde değildir. Cumhuriyet Halk Partisi için iş kazalarına karşı alınacak önlemlerin özünde bu bakış açısı yer almaktadır. Cumhuriyet Halk Partisi, insana, emeğe verdiği değer, bu alandaki geçmişten bugüne çabaları ve mücadelesiyle, emekçilerin sağlığı ve güvenliğinde "Önce insan." diyen bir yarın için iş kazalarının bir cinayet olduğunu anlatmaya devam edecektir.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.