GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Askeri Hakimler Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Yasama Yılı:5
Birleşim:54
Tarih:11.02.2015

FARUK BAL (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Komisyonun ve Sayın Bakanın katılmadığı önergemizle ilgili görüşlerimi açıklamak üzere huzurunuzdayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Nasıl katılmadıklarını ben de anlayabilmiş değilim ama benim söylediklerimi umarım sizler anlarsınız.

Şimdi, bu maddeyle, askerî hâkimlerin birinci sınıfa ayrılması veya birinci sınıf olması işleminin askerî hâkimler kurulunca yapılacağı düzenlenmektedir. Ancak, 1'inci maddeyle, Askerî Hâkimler Kurulunun bu işlemine esas olmak üzere askerî hâkimlerin sicil notlarının hangi usul ve esaslara bağlı olarak düzenleneceği Millî Savunma Bakanının çıkaracağı yönetmeliğe bağlıydı. Yani, Millî Savunma Bakanı "Şu şu usul ve esaslar dâhilinde askerî hâkimler birinci sınıf olur." veya "olmaz" diye bir yönetmelik çıkaracak, bu yönetmeliğe göre bu kurul işleyecek. Peki, bu kurul kim? Bu kurul Sayın Bakanın başkanlığında ve Sayın Millî Savunma Bakanının önerdiği kişiler arasından Başbakan tarafından atanan 4 kişiden müteşekkil. Yani, şimdiki tanımıyla ifade edecek olursak AKP'nin Millî Savunma Bakanının çıkaracağı yönetmeliğe göre AKP'nin Millî Savunma Bakanının başkanlığında, AKP'nin Millî Savunma Bakanının önereceği 4 tane askerî hâkimin Başbakan tarafından atanmasıyla oluşacak kurul yapacaktır. Peki, değerli arkadaşlarım, askerî yargının bu kadar siyasallaşmış olmasının Anayasa'ya aykırı, evrensel değerlere aykırı, Avrupa Birliği müktesebatına aykırı, AKP'nin bizzat kendi Anayasa taslağına aykırı hâlini bir kenara bırakalım, askerî disiplin içerisinde görev yapacak olan hâkimler ve askerî savcılar her askerî birim üzerinde çok önemli bir otoriteye sahiptir. Her askerî birimde, her savcı isterse istediği subayın, komutanın, efendim, yetkili kişinin mutlaka bir eksiğini bulabilir. Mesele siyasallaştığı takdirde Silahlı Kuvvetler içerisinde hedef alınan kişiler veya gruplar siyasallaştırılmış askerî yargı marifetiyle bertaraf edilebilir. İşte bu tasarının en önemli tarafı Türk Silahlı Kuvvetlerinin geçmişinde ve bugününde şimdiye kadar görülmemiş bir fitnenin yargı eliyle Silahlı Kuvvetlerin içerisine sokulması demektir.

Değerli arkadaşlarım, bu yanlıştır. Bu yol, dönülmez bir yol değildir; bu yol dönülebilecek bir yoldur. Döndürecek merci de işte Türkiye Büyük Millet Meclisidir. Ancak, burada, vicdanlarını AKP Genel Merkezinde bırakmamış, gök kubbede hoş bir seda bırakacak bir eğilimi maalesef göremiyoruz. Göremiyoruz, çünkü geçmişten beri şimdiye kadar yapılan oylamalarda ortaya çıkmıştır ki sivil yargıda Danıştayından, Anayasa Mahkemesinden, Yargıtayından, HSYK'sına kadar A'dan Z'ye siyasallaştırılmıştır. Bu siyasallaştırmanın gerekçesi olarak da "Anayasa Mahkemesine güvenmiyorum. Ben yargıya güvenmiyorum." diyebilen bir Başbakanın talimatıyla yapılmıştır. O Başbakan şimdi Cumhurbaşkanı.

17-25 yolsuzluk operasyonunda ortaya çıkmış olan bavullarla, sırt çantalarıyla, bakan çocuklarının yatak odalarındaki kasalardaki milyon dolarla ilgili Yüce Divana 4 bakanın sevkine ilişkin görüşmeler yapılırken de aynı şeyi konuşmuştuk, "Anayasa Mahkemesine güvenmiyoruz." Anayasa Mahkemesinin 17 üyesinden çoğunluğunu bu iktidar seçmedi mi? Kendi seçtiği yargıca güvenemeyen bir iktidarın özü, sözü şundan ibarettir: Kendine güvenemiyor. Yolsuzluk, hırsızlık sabit, yargıya gitmekten korkuyor.

İşte, bu mantığın Türk Silahlı Kuvvetlerine, askerî yargının da siyasallaştırılması şeklinde yansıması önümüzdeki günlerde çok büyük ve ciddi hareketlenmelere neden olacaktır diyor, önergemizi yüce Genel Kurulun takdirine sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)