| Konu: | Askeri Hakimler Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 54 |
| Tarih: | 11.02.2015 |
CHP GRUBU ADINA TURGUT DİBEK (Kırklareli) - Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Değerli arkadaşlar, Askeri Hakimler Kanunu, Askeri Ceza Kanunu ve yine Askeri Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanunlarında değişiklik yapan tasarının tümü üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz aldım. Öncelikle sizleri saygılarımla selamlıyorum.
Şimdi, yaklaşık on iki yılı aşkın bir süre geçti AKP iktidarında. Özellikle son dönemde yargıyla ilgili, mahkemelerimizle ilgili, hâkimlerle ilgili, işte kurullarla ilgili, HSYK geçmişte oldu, tasarılar, teklifler geldi. Bu teklifler içerisinde, değerli arkadaşlar, öncelikle sözlerimin başında bunu belirtmek istiyorum, kesinlikle, şöyle bir rahatça, efendim, Anayasa'mızda yer alan hükümlerin korunduğu, içselleştirildiği... İşte, Anayasa'mızın 2'nci maddesinde cumhuriyetimizin, devletimizin temel nitelikleri sayılı, hukuk devleti var, kuvvetler ayrılığımız var 7, 8, 9'da. İşte 9'uncu maddede "Yargı yetkisi, Türk Milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır." deniyor. İşte 118'inci madde var, "Mahkemeler görevlerini yaparken hiçbir makamın talimatına, telkinine maruz bırakılamaz." 140'ıncı madde var. Bu gelen düzenlemelerin, yıllar içerisinde, tümünde, değerli arkadaşlar, Anayasa'yla sorunlu düzenlemeler vardı.
Şimdi, bir alışkanlık hâline gelmiş artık bu iktidar grubunda yani öyle bir hâldeler ki "Biz içinde hâkim, mahkeme, yargı, adalet, işte, HSYK veya şu anda oluşturulan bir askerî hâkimler kurulu var, böyle bir kurul oluşturacaksak, Türkiye'de böyle bir düzenleme yapacaksak, böyle bir teklif getireceksek mutlaka Anayasa'mıza aykırı olması gerekir." Böyle bir alışkanlık hâline gelmiş. Az önceki usul tartışması aslında bence yerinde bir tartışmaydı.
Biz bunu Komisyonda da söyledik yani bu tasarının içindeki düzenlemelerin büyük bir kısmı demeyeyim de önemli bir kısmı, tasarının ana gövdesini oluşturan önemli bir kısmı Anayasa'mıza aykırı değerli arkadaşlar. Anayasa Mahkemesi zaten birtakım hükümleri iptal etmiş, süre vermiş, 17 Martta bu süre doluyor. O, Anayasa Mahkemesinin kararında belirtilen gerekçelerin bu düzenlemenin içerisinde dikkate alınması gerekir, ona göre yeni hükümler, işte, Anayasa Mahkemesinin kararına göre, Anayasa'mızdaki bu hükümler gözetilerek düzenlenir diye bekliyorsunuz ama hayır, az önce bahsettiğim o tespiti burada da tekrar ileteyim: "Hayır kardeşim, biz bildiğimizi yaparız, bildiğimizi okuruz." anlayışı var.
Şimdi, değerli arkadaşlar, bu tasarıda ne var? Biraz teknik bir tasarı yani düzenlemeleri itibarıyla, belki dinleyen milletvekili arkadaşlarımız baktılarsa, işleyişi farklı çünkü askerî mahkemeler biraz farklı. Ana hatlarıyla, anlayabileceğiniz şekilde söyleyeyim: Şimdi, temelde üç tane askerî kanunda düzenleme yapıyor. İşte, Askeri Hakimler Kanunu'nda çok önemli değişikler var. Az önceki usul tartışmasında belirtildiği gibi, o kurulun oluşumu, değerli arkadaşlar, tümüyle Anayasa'ya aykırı. Askeri Ceza Kanunu'nda değişikler var, Anayasa Mahkemesinin iptal ettiği hükümler var. Orada aslında bir çalışma, daha böyle toptan bir çalışma yapılmış, o çalışma maalesef bu dönem gelmedi, onun içinden bazı maddeler alınarak buraya getirilmiş ve askerî mahkemelerin yeniden kuruluşuyla ilgili düzenlemeler var. Yani şu anda bizde, Türkiye'de askerî mahkemeler, komutanlıkların bulunduğu yer, deniz askerî mahkemeleri, hava askerî mahkemeleri, kara askerî mahkemeleri; bunlar ayrı ayrı sınıflarda. Bunları tek hâle getiren, hepsini kaldıran, müşterek mahkeme hâline getiren yeni düzenlemeler var.
Komisyonda bunları ayrıntılarıyla görüştük değerli arkadaşlar, orada önerilerimiz de oldu; kısmen bir iki madde değişti. Ana komisyonda, kanun buraya inerken bazı notlar almışım. İşte, Sayın Bakan -belki biraz sonra o da düşüncelerini açıklayacak- bazı maddeler üzerinde, bizim çekincemiz olan ve az önce belirtilen maddeler üzerinde biz de bir çalışalım, Genel Kurul aşamasına kadar bunları yeniden bir revize edelim düşüncesiyle notlar almışım. Umuyorum tasarı görüşülürken, maddelerine geçtiğimizde bu kaygıları ortadan kaldıracak düzenlemeleri hep birlikte yaparız, böyle bir düşüncem var.
Değerli arkadaşlar, şimdi tasarıyla ilgili biraz işin esasına girmek istiyorum. Aslında esası, Askerî Hâkimler Kurulu değerli arkadaşlarım. Yani bu Askeri Hakimler Kanunu'nun önemli değişiklikleri bunu kapsıyor. İşte, HSYK'ya benzer bir yapı oluşturulmak istenmiş. Askerî hâkimlerin ataması mevcut mevzuatta, düzenlemede üçlü kararnameyle oluyor. Yani Bakan, Başbakan birlikte kararname yazıp Cumhurbaşkanın onayıyla, üçlü kararnameyle bu atamayı yapıyorlar.
Şimdi, bir kurul oluşacak. Bu kurulu tabii, aslında Bakan belirliyor, Başbakan onaylayacak. Cumhurbaşkanını baypas etmişler. Yani Sayın Cumhurbaşkanı bu kurulun yapısını görünce ya beni baypas etmişsiniz kardeşim, beni niye dışarı çıkardınız diye şikâyet ederse arkadaşlar ona göre önlem alsın, iktidar grubu, bilginiz olsun. Tabii bu, işin esprisi, söylediğim konu.
Bakın, kurul, değerli arkadaşlar, Sayın Bakanın belirleyeceği birinci sınıf hâkimlerden oluşacak. Sayın Bakan 4 tane birinci sınıf hâkimi... Az önce belirtildi kimler olabilir diye. Baktığımızda birinci sınıfa ayrılma süresi var, on yıl-on iki yıl, bu süreyi tamamlamış olan, rütbe olarak da yani askerî rütbe olarak binbaşı düzeyini aşmış olan binbaşı, yarbay, albay ve diğer generalleri de kapsayacak şekilde birinci sınıf hâkimler arasından belirlenecek. Herhangi bir sınırlama yok, herhangi bir kıdem sınırlaması yok. Şimdi, bu 4 kişilik kurul, bir de Sayın Bakan 5, ne iş yapar, ne iş yapacak diye düşündüğünüzde... Niye bu kadar konuşuyoruz değerli arkadaşlar, bütün işleri bunlar yapıyor. Şimdi, o bahsettiğim müşterek kararnameyle atamayı bu 4 kişilik kurul yapacak ama önce mesleğe kabul etmeyi de kurul yapacak. Yani askerî hâkimleri, mesleğe en son kararı verecek olan, işte, bir sınava tabi tutulacaklar, sonra onların mesleğe kabulünü bu kurul yapacak. Şimdi, askerî hâkim diyoruz yani savcılar da var. Yani askerî literatürde savcı, hâkim hepsi hâkim diye geçiyor. Yani o yüzden askerî savcı yok mu diye belki kafanızda bir soru işareti uyanabilir. Değerli arkadaşlar, savcı hâkim hepsi askerî hâkim olarak niteleniyor. Bu askerî hâkimlerin tümünün atamasını kurul yapacak. Bunların nakillerini, nakletmelerini kurul yapacak. Bu hâkimlerin tümünün birinci sınıfa ayrılmalarını, birinci sınıf olmalarını, bu hâkimlerle ilgili disiplin cezası vermeyi -o yetkiyi- disiplin cezalarını silmeyi, onları görevden uzaklaştırmayı, anlayacağınız, her şeyi onlar yapacak. Bir tek HSYK'nın bu adli yargıdaki teftişe yönelik işi burada yok, onu ayırmışlar yani o, Bakanın yine uhdesinde kalmış. Oradaki Askerî Adalet Teftiş Kurulunu yine Bakan belirliyor, askerî, adalet, idari işleri yine Bakan belirliyor yani Bakanlığın yargıyla ilgili tüm idari işlemleri Bakanın uhdesinde. Gerçi onunla ilgili bir önerge hazırlanmış, ben onu kanun görüşmeleri başlamadan evvel gördüm, bir önergeyle onu belli bir noktaya getirmişler yani orada Bakanın yetkisinden alınmış önergeyle, üçlü kararnameye yani Bakan, Başbakan ve Cumhurbaşkanının yetkisine gelmiş, onu maddelerde göreceğiz.
Şimdi, bu kurul, değerli arkadaşlar, belirttiğim görevleri yapacak. Anayasa Mahkemesi ne demiş? Sayın Akif Hamzaçebi de az önce belirtti, diğer arkadaşlar da belirtti, Bakanın bu yetkilerini tek başına kullanmasına Anayasa Mahkemesi zaten "Anayasa'ya aykırıdır." demiş. Mesela, askerî hâkimlerle ilgili olarak Bakanın uyarma ve kınama cezası vermesi Bakanın uhdesindeydi mevcut yasaya göre, Anayasa Mahkemesi "Olmaz böyle bir şey." diyor. Yani, aykırıdır, az önce bahsettiğim hâkimlik teminatına aykırı, yargı bağımsızlığına aykırı, her şeye aykırı. Dolayısıyla, diyor ki: "Bunu siz veremezsiniz." Şimdi, bunu kurul verecek. Kurul verirken uyarma var, kınama var, kademe ve derece ilerlemesinin durdurulması var, yer değişikliği cezası var, meslekten ihraç cezası da var yani tümünü kurula vermiş. Az önce bahsettim yani kurulu tek başına Sayın Bakan belirledikten sonra... Aslında arkadaşlar, anlayasınız diye, anlaşılsın diye söylüyorum işin vahametini, "Bakana sen uyarı cezasını dahi veremezsin, Anayasa'ya aykırıdır." diyen Anayasa Mahkemesi, "Bunu düzeltin." diyen Anayasa Mahkemesine karşı tasarıda meslekten ihraç kararına kadarı da kurula veriyor ama kurul kimin? Kurulun sahibi Sayın Bakan. Kusura bakmasın yani ben Komisyonda da söyledim, emir komuta zinciri içerisinde yani Sayın Bakan kurulun tümüne bir anlamda hâkim, çünkü o belirliyor 4 kişiyi.
Sonra, değerli arkadaşlar, bu kurul -Bakan ne zaman isterse demeyeyim de- yılda iki kere toplanıyor, kanunda iki kere toplanma şekli var ama onun dışında eğer olağanüstü toplanacaksa Bakan isterse toplanıyor, Sayın Bakan istemezse kurulun diğer üyelerinin "Ya, biz bunu toplayalım." deme yetkisi yok.
Şimdi, kurulun gündemini Sayın Bakan belirliyor, diyor ki: "Şunları, şunları görüşeceğiz." Şimdi, geldiler, Sayın Bakan "Evet" demezse o kurul içerisinde gündeme yeni madde ilavesi yok. Yani, oradaki 4 kişi "Sayın Bakan siz gündemi böyle belirlemişsiniz ama biz de bu gündeme yeni ilaveler yapmak istiyoruz, bunları da görüşelim." dese, hayır kardeşim böyle yetkileri yok. Ee ne iş yapar o kurul üyeleri Sayın Bakan? Yani, kusura bakmayın da konu mankeni mi onlar orada? Yani, bir kurul üyesi bunlar, sizinle beraber eşit oy hakkına sahip bu insanlar.
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Meclis komisyonları da öyle çalışmıyor mu?
TURGUT DİBEK (Devamla) - Arkadaşlar, anladım da en azında toplanmayla ilgili, olağanüstü toplanmayla ilgili veya gündem değişiklikleriyle ilgili dahi, siz kurula çoğunlukla... Ya, kuruldan biri der ki: "Şunu da ilave edelim." Oylanır, değerlendirilir, işte 3'e 2 bir oyla o, gündeme ilave edilebilir. O dahi yetkisinden alınmış kurulun, anlatmaya çalışıyorum. Tek Bakan; Bakan isterse toplanır, Bakan ne isterse o konuşulur, o değerlendirilir. Arkadaşlar, şimdi, böyle bir yapı Anayasa'mızın o ilgili hükümlerinin neresinde var yani, neresinde var?
Şimdi, bakıyorum, arkadaşlarımız az önce söylediklerime belki oradan laf atmaya çalışıyorlar. Değerli arkadaşlar, benim anlatmaya çalıştığım, bir yasa tasarısı hazırlanıyorsa yani burada bizi bağlayan mevzuat var, en başta Anayasa'mız var. Yani, şu Anayasa'da yazılanları çıkarıp hepimiz okuyabiliyoruz, bunun için hukukçu olmaya da gerek yok. Ya, bu düzenlemeleri ortalama her vatandaşımız okuduğunda ne anlatmak istediğini anlıyorlar burada.
Şimdi, bu kurul dört yıl süreyle görev yapacak. Herhangi bir sınırlama da yok, dört yılın sonunda ikinci kez, üçüncü kez bu arkadaşlar seçilebilirler. Değerli arkadaşlar, işin mantığına bakalım: Şimdi, Bakanın seçtiği bir kurul, her türlü yetki Bakanda, dört yıl sonra tekrar seçilme hakları var. Bu dört yıllık süre içerisinde o kurul üyeleri eğer bir bağımsızlıkları yoksa yani Sayın Bakanla herhangi bir didişme, efendim işte herhangi bir ters düşmeyi -öyle söyleyelim yani üslup olarak- zaten göze dahi alamazlar, dört yıl sonra tekrar seçim yok çünkü. Bakanın ataması, bakanla ilgili... Gerçi dört yıl sonra Sayın Bakan olacak mı diye de düşünebilirsiniz ama neyse, orada bir makam olacak, bir kişi olacak orada nihayetinde. Ama, dört yıl sonra o insanlar yine bakanın tercihiyle orada göreve devam edeceklerse edecekler.
Şimdi, bu 4 kişinin, dediğim gibi, kıdemiyle ilgili olarak bir sınır yok. Az önce söyledim, bir binbaşı bu kurulun üyesi veya 4 binbaşı da olabilir yani öyle olacak diye bir şey yok ama bir sınırlama yok. Şunu diyebilirler: "Ya, nereden çıkarıyorsunuz? İşte, binbaşı olmaz, albay olur, general olur yani onlar da olabilir." Ama, öyle bir sınırlama yok.
Şimdi, bu kurulun üyeleri herhangi bir hiyerarşik... Değerli arkadaşlar, işte, böyle bir sınır olmadığı takdirde, az önce bahsettiğim, askerî hâkimlerle ilgili yapacağı işleri, tayinleri yapıyorlar, atamaları yapıyorlar, disiplin cezasını veriyorlar, birinci sınıfa ayırıyorlar, disiplin cezalarını ortadan kaldırıyorlar, mesleğe kabul ediyorlar. Yani, bir binbaşı bir generalle ilgili disiplin cezası verecek. Yani, Sayın Bakan, dünyanın neresinde var böyle bir uygulama? Yani, vermez mi? Verebilir, yetkisi var. O zaman, toptan bir sakatlık var işin içerisinde.
Bunu şöyle söylemiştik biz Komisyonda, dedik ki: Bu böyle olmaz. Askerî Hâkimler Kurulunun mutlaka -işin özü bu çünkü değerli arkadaşlar- bir bağımsızlık ve bir tarafsızlık... Az önce bahsettim, işte, Anayasa'mızın 9, 118, 140, 145, bu maddeleri içerisinde düzenlenmesi gerekir. Mümkünse makam bazında o kurulda görev yapacak olan kişilerin makamlarının belli olması lazım. Bununla ilgili ne yapabiliriz? Şimdi, bir Askerî Yargıtay var, oraya gelişler farklı. Askerî Yargıtay yani yüksek mahkeme olarak anayasal bir kurum var, Askerî Yüksek İdare Mahkemesi var, Anayasa'mızda yeri var. Şimdi, onların başkanları var, onların başsavcıları var. Şimdi, "O başkanlar bu kurulun üyesi olmalı." dedik, bunu yine söylüyoruz. Başka? Genelkurmayın burada adli müşaviri var. Ben az önce, konuşmadan, buraya çıkmadan önce şöyle bir öneri de getirdim, dedim ki: "Kuvvetlerin de adli müşavirlerini düşünebiliriz." Sayın Bakanım, yani Kara Kuvvetlerinin, Hava Kuvvetlerinin, Deniz Kuvvetlerinin -eğer uygun görürseniz hep beraber konuşalım- Jandarmanın da -belki idari görevler ama- çünkü kuvvetlerin de görüşlerini, düşüncelerini onlar alarak burada görev yapabilirler. Bu kurul sayısını 7 yapabiliriz, 4'ten 7'ye çıkabilir ama sizin -az önce bahsettiğim- bu kaygılarınızı giderecek, atamanızı ortadan kaldıracak ve anayasal bir sakınca da ortaya çıkarmayacak düzenleme hâline getirebiliriz diye düşünüyorum.
Tabii, şimdi görüşmeler başladı, biraz sonra belki bir araya gelebiliriz, bununla ilgili düzenlemeleri yaparsak aslında yasanın, daha doğrusu tasarının büyük bir kısmını çözeriz diye düşünüyorum. Onun dışındaki düzenlemeleri Anayasa Mahkemesi iptal etmiş, uyarlamalar var, Askerî Ceza Kanunu'ndan gelen uyarlamalar var, askerî mahkemelerin tek elde, bir havuzda kuruluşu var yani artık Deniz Mahkemesi yok, Hava Askerî Mahkemesi yok işte kolordular bünyesinde. Üç kişilik bir askerî ağır ceza mahkemesi olacak yani heyet hâlinde bir de tek kişilik askerî ceza mahkemesi olacak. Şimdi, onunla ilgili sakıncalar vardı, kısmen onları görev yapacak hâkimlerin, oraya gelen özellikle Deniz, Hava hâkimlerinin yasalardan gelen, güven duygusuyla gelen hakları var. Yani bir Deniz hakimi, Hava hâkimi mesleğe girerken o hâkimliği yapmak üzere giriyor, başvuruyor, sınavına giriyor ve o görevi yapıyor. Şimdi, aldık onları, hepsini bir havuza attık, o havuzda diyeceğiz ki: Sen buraya, sen buraya, sen buraya. Ben "Deniz hâkimiyim, ona göre mesleğe girdim. Görev yapacağım yerleri bilerek girdim." diyor. "Hayır, sen bundan sonra her yere gidebilirsin." diyor. Bu kaygılar vardı, kısmen bunları gidermeye çalıştık. Ha, burada şunu da söyleyeyim, süre yavaş yavaş azalıyor, askerî hâkimler, savcılar ne kadar var, kaç kişi var diye düşündüğünüzde, değerli arkadaşlar, ben sayılara baktım, daha doğrusu Komisyonda da sormuştum, yani yaklaşık 450 civarı yüksek yargıdaki askerî hakimleri, savcıları düşündüğümüzde 456 diye ben not almışım, belki bu sayı 1, 2 oynayabilir. Şimdi, Denizde 62 hâkim var, Havada 51, gördüğüm kadarıyla yüksek de bir 50 civarı var yani Askerî Yargıtay dairelerde, başkanlar, Askerî Yüksek İdare Mahkemesinde, geriye de bir 300 civarı Kara askerî hâkim kalıyor, ana arter Kara askerî hâkimler ama 450 civarı askerî hâkim var. Şimdi tabii böyle sayı küçük olunca, yani adli yargı, idari yargı düşündüğümüzde, işte 13 bin-14 bin hâkimin görev yaptığı bir kurul, organdan bahsediyoruz, yani Türkiye'deki adalet mekanizması içerisinde 13 bin-14 bin hâkim görev yapıyor, yükseklerle beraber, Anayasa Mahkemesine kadar. Yani burada 450 kişinin görev yaptığı bir askerî yargı -kendi işleyişi de var- çok fazla önemsenmeyebilir ama tasarının ruhunda "Anayasa'mızdaki şu yargıyla ilgili, hâkim teminatıyla ilgili hükümler sadece adli yargı için var; askerî yargı için bunlar geçerli değildir:" gibi bir anlayış ortaya çıkmış değerli arkadaşlar. Yani şimdi, tasarının şu 13'üncü maddesinin, kuruluşuyla ilgili, yani Askerî Hâkimler Kurulunun kuruluşuyla ilgili, "Kimlerden kurulur"dan sonraki iki fıkrasını okuyayım size. Bunları yazmışlar da niye yazmışlar, onu anlamadım. Diyor ki dördüncü fıkra: "Askerî Hâkimler Kurulu, kanunlarla verilen görevlerini yerine getirirken ve yetkilerini kullanırken bağımsızdır. Hiçbir organ, makam, mercii veya kişi, Kurula emir ve talimat veremez.
Askerî Hâkimler Kurulu, mahkemelerin bağımsızlığı ile hâkimlik teminatı esaslarını gözeterek adalet, tarafsızlık, doğruluk ve dürüstlük, tutarlılık, eşitlik, ehliyet ve liyakat ilkeleri çerçevesinde görev yapar."
Yani komedi gibi bir şey değerli arkadaşlar. Buraya yazmışlar, Anayasa'daki ve işte diğer kanunlardakini yazmışlar, yani tarafsızlık var, bağımsızlık var, işte her şey var. Teminat var. Kimse talimat veremez, telkinde bulunamaz. E bulunamaz da Sayın Bakan, 4 taneyi siz belirliyorsunuz. Yani işin işleyişini biliyoruz. Yani orada sizin seçtiğiniz insanlar sizinle nasıl kötü olacaklar? Var mı böyle bir şey?
Bunu mutlaka, değerli arkadaşlar, değerlendirelim ve tekrar düzenlemeye çalışalım. Biz yapıcı olarak yardımcı olmaya çalışıyoruz. Yoksa önergelerimizle sonuna kadar kanunla ilgili itirazlarımızı sunacağız.
Bakın, bundan bir süre evvel Yargıtayda 128 tane yeni üye seçildi, seçimler yapıldı, başkanlar seçildi. Gidin Yargıtaya, seçilen başkanlar eski dairesinde oturuyorlar arkadaşlar. Tetkik hâkimleri atandı. Yargıtayın o 128 tane üyesinin oturacağı yeri yok, Hâkimlerin yeri yok, evlerinde oturuyorlar. Yani bir şeyi tasarlamadan, hazırlığını yapmadan... Şimdi, Çevre ve Şehircilik Bakanlığının Yargıtayın yanındaki binasını almaya çalışıyorlar. Ama öyle bir hâle gelmiş ki yargı, değerli arkadaşlar, Yargıtay üyeleri, Yargıtay Başkanları seçilmiş, eski dairelerinde oturuyorlar yani.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
TURGUT DİBEK (Devamla) - Bunu şunun için anlatıyorum: Hesapsız kitapsız önceden yapılan bu düzenlemeler veya bu yasa değişiklikleri daha sonra, değerli arkadaşlar, karşımıza bu sorunları getiriyor.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)