| Konu: | Ankara Milletvekili Bülent Kuşoğlu ve 20 milletvekilinin; Soma maden sahasında redevans ve hizmet alım sözleşmeleriyle çalışan firmaları kolladığı, bu firmalara işlerin ihalesiz ve usulsüz verilmesini sağladığı iddiasıyla Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız hakkında bir gensoru açılmasına ilişkin önergesi (11/43) |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 52 |
| Tarih: | 05.02.2015 |
CHP GRUBU ADINA BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; gensoru hakkında CHP Grubu adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi bu vesilesiyle saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, gensoru metnini okudunuz mu? Genellikle gensoru metinleri okunmaz, bu sefer de biraz ani olarak gündeme geldi, okumamışsınızdır gündemin yoğunluğu nedeniyle, komisyon çalışmaları nedeniyle.
Ben size çok kısaca anlatayım: Bu, 301 kişinin öldüğü facia alanı olan Soma maden sahasında Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumunun, TKİ Genel Müdürlüğünün çalıştığı iki firma var; bunlar: İmbat AŞ ve Soma AŞ. Bu firmalarla başlangıçta, 2004 ve 2005 yıllarında yapılan sözleşmeler gayet makul, mevzuata uygun sözleşmeler iken, daha sonraki yıllarda bunlarla ilgili ek işler de yine mevzuata uygun verilmişken 2013 tarihine geliniyor, bakın, 8/10/2013 tarihinde her iki firmayla da süre uzatımı yapılıyor. Bu ikisi de, her iki firmayla yapılan bu süre uzatımı anlaşmaları da, hem kamu ihale mevzuatına hem de TKİ'nin kendi redevans yönergesine aykırı. Mevzuata aykırı işlem yapılmış ve bu işlemlerle, bu süre uzatımıyla, ek iş verilmesiyle iki firmaya toplam 4 milyar liranın üzerinde, bakın 4 milyar liranın üzerinde, en az 2 milyar doların üzerinde -ki bunu farklı bir şekilde de hesaplayabilirim, biraz sonra ayrıntılı olarak göstereceğim- bir ayrıcalık tanınmış, avantaj tanınmış; konu bu, çok basit, karmaşık bir tarafı yok. Bununla ilgili olarak detaylarına gireceğim.
Değerli arkadaşlarım, ben buraya bir gensoruyla, bir yolsuzluk mevzusuyla gelmekten de mutlu değilim, bakın onu açıkça söyleyeyim. Bir Türkiye Cumhuriyeti Bakanını burada gelip de suçlamak güzel bir hadise değil bir milletvekili için; ben de bundan mutluluk duymuyorum. Bu konuya da mal bulmuş Mağribî gibi saldırmadım.
Bakın, bu konu aylar önce geldi. Geçen yıl konu gündeme geldiğinde ben Sayın Bakanla yan yana oturdum kendisine anlattım, konuyu anlattım, açıkladım. Dedim ki: Sayın Bakan, böyle böyle bir durum var, bunu söylüyorlar, bununla ilgili bir şeyler yapın. Yani yazıya girmeyecek konuları da, resmî yazışmalarda olmaması gereken konuları da kendisine söyledim, "Tamam." dedi. Daha sonra yazılı soru önergeleri verdim. Daha sonra konu torba kanun sırasında -bir madde vardı- tekrar gündeme geldi, sonra bütçe görüşmeleri sırasında tekrar gündeme geldi. Kendisiyle tekrar tekrar bunları konuştum ama hiçbirisinde cevap veremedi.
Ayrıca, değerli arkadaşlarım, ben, Sayın Bakana, bakın, 9 sayfalık bir mektup yazdım, 9 sayfalık. Bu mektupta konuyu da anlattım ayrıca, 9 sayfalık bu mektubu yazdım. Bütçe görüşmeleri sırasında dedim ki: "Sayın Bakan, niçin cevap vermediniz mektuba?" Bu mektubu ben Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanına da gönderdim, kendisi teşekkür etti. Konuşmamı anlatmam. Sayıştay Başkanına da gönderdim, bu mektubu Plan ve Bütçe Komisyonu Başkan ve üyelerine de gönderdim, KİT Komisyonu Başkan ve üyelerine de gönderdim. Çok önemli iddialar var. Sayın Bakandan çıt çıkmadı. Bütçe Komisyonunda dedi ki: "Bana göndermedin." Tarih numarası ile hangi gün teslim alındıysa onları da verdim kendisine. Yani böyle durup dururken ortaya çıkıp da "Ah, yakaladık bir bakanı, onu mahvedelim." diye çıkmadım ortaya. Yani yapılması gereken ne varsa bütün hepsini fazlasıyla yaptım çok büyük bir titizlikle. Ondan sonra bu noktaya kadar geldi, ondan sonra cevap alınamadığı için şimdiye kadar gensoru vermek zorunda kaldık. Yani tutup da konuya balıklama atlamış değiliz, çok detaylı olarak incelemiş, ondan sonra konuyu gündeme getirmiş durumdayız.
Bir konuya değineceğim. Dün bir gazetede Değerli İstanbul Milletvekili Burhan Kuzu "Gensoru müessesesi işlemiyor, milletvekilleri kendi partilerinden olan bakanların aleyhine oy kullanmıyorlar, bir denetim olmuyor yani. Evet, şeklen gensoru müessesesi var ama bu müessese işlemiyor." demiş.
ENGİN ALTAY (Sinop) - O da hain demek ki! Al, içinizden bir hain daha çıktı!
BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) - Bu dün bir gazetede yer aldı. İnşallah böyle olmaz, bu sefer çok açık, net iddialar karşısında sizler de konuya dikkat edersiniz. Benim titizlikle getirdiğim bu iddialar karşısında bu Meclis, bu yüce Meclis gerekeni inşallah yapar. Çünkü değerli arkadaşlarım, yolsuzluk bireyler tarafından yapılıyor, usulsüzlük, yanlışlıklar kişiler tarafından, bireyler tarafından yapılıyor ama topluma mal oluyor, toplum kültürü oluyor. Bireylerle ilgili o yanlışı, yolsuzluğu yapanlarla ilgili gereken yapılmazsa toplum kültürü oluşuyor maalesef ve buna müsaade etmek yolsuzluk yapmaktan daha büyük bir günahtır, vebaldir, sorumluluktur. Bu yüce Meclisin buna izin vermeyeceğini, müsaade etmeyeceğini umuyorum. Bunu iyi niyetle söylüyorum. Bu toplumun ruhunun yolsuzluklarla yoğunlaşmaması gerekir. Onun için bu yüce Meclisin bu konuda özellikle gerekeni yapmış olmasını diliyorum.
Değerli milletvekilleri, mademki bir arada yaşıyoruz hangi fikirden olursak olalım, kurallar koymak, bu kuralları uygulamak zorundayız hep birlikte, bu kuralları uygulamak zorundayız. Kurallara bağlı olmak zorundayız ve adaleti gerçekleştirmek zorundayız. Bunlar işin hukuki boyutu, resmî boyutu, demokratik boyutu ama diğer boyutu da var, vicdani boyutu da var. Yarın cuma namazında çoğunluğumuz hutbede hocanın "Allah adaleti, iyiliği ve akrabaya yardımı emreder." ayetini duyacaksınız. Adaleti birlikte gerçekleştirmemiz gerekir. Adaleti istememiz lazım değerli arkadaşlarım. Adalet neyse onun tecellisi için vicdanen gereğini yerine getirmemiz lazım hep birlikte.
Değerli milletvekilleri, tekrar gensorunun konusuna dönüyorum. Biraz önce özetledim, şimdi ayrıntılı olarak vereyim.
Şimdi, biliyorsunuz 13 Mayıs 2014'te 301 kişinin öldüğü maden sahasında -önemli bir kömür madeni sahasıdır- burada biraz önce söylediğim gibi TKİ çalışır. TKİ'nin sözleşme yaptığı iki firma var. Bunlardan bir tanesi İmbat AŞ'yle redevans sözleşmesi. Biraz önce sayın hatip dedi ki: "Bir sözleşme var." Öyle değil, iki sözleşme var, iki tip sözleşme var: Bir redevans sözleşmesi, bir hizmet alım sözleşmesi. Redevans sözleşmesi TKİ'nin kendi yönergesine tabi ağırlıklı olarak, hizmet alım sözleşmesi ise 4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu ile 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu'na tabi. Dolayısıyla, böyle, birbirinden ayrılması gereken, farklı konular. Önce, müsaadenizle, redevansçı İmbat AŞ'yle yapılan sözleşmeden bahsedeyim.
Bakın, 4/10/2004 tarihinde İmbat AŞ'yle bir sözleşme yapılmış. İR-1918, İR-4623, İR-4009, bunlar ruhsat numaraları; bu sahalarla ilgili olarak 2004'te sözleşme yapılmış. 31/12/2015 tarihine kadar redevans sözleşmesi geçerli olmuş. 12/4/2006'da uyarlama yapılmış 16/154 sayılı Yönetim Kurulu Kararı'yla. Bakın, Yönetim Kurulu kararı var. Gelinmiş 26/9/2007'ye, burada da bir ek iş verilmiş, burada da 5 milyon 589 bin ton ek iş verilmiş ama bunun için de 25/466 sayılı Yönetim Kurulu Kararı var, yine Yönetim Kurulu kararı alınmış. Bunlarla ilgili herhangi bir iddiada bulunmuyorum, bunlar normal, mevzuata uygun yapılan işlemler.
Ancak, 8/10/2013 tarihine geliniyor, 8/10/2013 tarihinde, 2004'te yapılan sözleşme 1/10/2028 tarihine kadar uzatılıyor, bakın, 2028 tarihine kadar uzatılıyor bu sefer. Daha önce Yönetim Kurulu kararıyla yapılan işler... 5 milyon ek iş verilmiş, mesela onda Yönetim Kurulu kararı var; uyarlama yapılıyor, Yönetim Kurulu kararı var. Bu sefer 2028'e kadar uzatılıyor, Yönetim Kurulu kararı yok, ihale de yok ama verilen işi -bakın, on üç yıl- normalde 2015'te bitecek işi 2028'e kadar uzatıyor, on üç yıl. İmbat AŞ'nin her sene, şu anda, en az 5 milyon, 6 milyon, 7 milyon tona kadar kömür çıkarımları söz konusu, hepsinin detayı var bende. Buna göre, 3 milyon tondan hesaplıyorum, yıllık 3 milyon ton kömür çıkaracağını hesaplıyorum. Bakın, 5, 6, 7 değil, 3 milyon ton, en düşüğünden hesaplıyorum. 3 milyon tondan on üç yıl 39 milyon ton kömür yapar. 39 milyon ton kömür veriliyor ihalesiz, Yönetim Kurulu kararı olmaksızın bakın.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Rezalet!
BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) - TKİ'nin şimdiye kadar İmbat AŞ'den aldığı kömürlerin -2014'ü saymıyorum- 2013'e kadar ortalama fiyatı da ton başına 61,75. 61 lira 75 kuruş, 39 milyon ton; 2,5 milyar lira yapıyor, 2,5 milyar lira. Bunu 65 milyon ton olarak da hesaplamak mümkün, o zaman da çok daha fazla -5 milyar lira- bir meblağa ulaşıyoruz.
Şimdi, bu yapılan işlemler -biraz önce söyledim- TKİ'nin kendi redevans yönetmeliği var, burada, bu yönetmeliğin 13'üncü maddesi var, bu maddeye aykırı. Bu madde kapsamında olan ek işler muhakkak, bakın, muhakkak çok net olarak Yönetim Kurulunun onayından geçmek zorunda. Burada aynen böyle yazıyor, biraz önce HDP'li milletvekili arkadaşım maddeyi de okudu, buna uygun olmak zorunda, uygun değil.
Ayrıca, süre uzatımıyla ilgili böyle bir yetkisi yoktur. Diyor ki: "Süreyi değiştirmek Yönetim Kurulunun yetkisinde dahi değildir." Bakın, biraz önce Mücahit Bey dedi ki: "Süre değiştirilmiş. Ne oldu?" Süreyi değiştirmek yetkisinde dahi değil, hadi ek iş verebiliyor Yönetim Kurulu ama süreyi değiştiremiyor. Bu kadar anormal işler yapılıyor yani bu kadar açık, nasıl ifade edeyim. Sözleşme süresinin on üç yıl artırılarak en az 39 milyon ton kömür ve 2,5 milyar lira avantaj sağlandığı firmaya çok açıktır. Sayın Bakan da buna seyirci kalmıştır, benim defalarca bunu anlatmama rağmen çok açık, net olarak. Biraz sonra ne söylediğini, ne savunma yaptığını da söyleyeceğim, nasıl geçersiz olduğunu da...
Şimdi, geleyim, diğer firmaya. Bu alandaki diğer firma Soma AŞ. Soma AŞ'yle de biraz önce söylediğim gibi redevans değil, hizmet alım sözleşmesi yapılmış 8/9/2005 tarihinde. İR-1841-2406 ruhsat no.lu saha, 18 milyon tonluk bir sözleşme bu, Geventepe için yapılmış. Daha sonra ilk ilave 30/6/2011'de ilave iş olarak yapılmış. Bu mevzuata uygun, Yönetim Kurulu Kararı da var çünkü süre uzatımı söz konusu değil.
İkinci ilave iş olarak 1/3/2012'de yapılmış. Yönetim Kurulu Kararı var, 2 milyon 136 bin ton. Bakın, çok net ama ikinci ilave Merkez Mumya mevkisine aktarılmış. Geventepe verilmiş, daha başka bir yer, Merkez Mumya'ya aktarılıyor. Bu da mevzuata aykırı. Ruhsat numarası İR-2535, bunun da.
Üçüncü ilave 8/11/2012'de yapılmış, Yönetim Kurulu Kararı var, 35/429. Yönetim Kurulu Kararı'nda diyor ki: "Işıklar sahasında bulunan rezervin (İR-944) 31/12/2016 tarihine kadar Soma Anonim Şirketi Firmasına işlettirilmesine..." Burası da tamamen ayrı bir yer. Burada 35 milyon ton rezerv var, kömür rezervi var ve bu rezervin 6 milyon tonu bu firmaya veriliyor; 35 milyonun 6 milyon tonu. Yani Geventepe'de üretime başlayan firma burada, Sincan gibi bir yerde devam ediyor. Önce Mumya mevkisine, daha sonra da Işıklar'a geçiyor.
Dördüncü ilave bakın, iki firmaya da 8/10/2013 tarihinde süre uzatımı yapılıyor, aynı tarihte TKİ tarafından. Diyor ki: "8/9/2005 tarihli sözleşme süresi 31/12/2026'ya kadar..." Normalde 2016'da bitmesi gereken iş süresi 2026'ya kadar uzatılıyor. Yani on yıl uzatılıyor ama Yönetim Kurulu Kararı yok, ihale yok yine. 30 milyon ton kömür üretimi söz konusu on yıl için, aynı 3 milyondan hesaplıyorum. Kamu ihale mevzuatına göre, Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu'nun 24'üncü maddesine göre yüzde 20 en fazla artırım söz konusu olabilir, yüzde 20. Bakın, bu onu katbekat aşıyor, asıl işi de aşıyor, böyle bir iş veriliyor. Soma AŞ'ye verilen kömürlerin ortalama fiyatı 58,39 lira ton başına, çarpıyorum on yılla, en az 1 milyar 750 milyon lira da buradan bir avantajı söz konusu. İki firmanın en az 4 milyar lira, 4 milyarın çok üzerinde, 2 milyar doların çok üzerinde. Bunlar, en azdan, asgariden hesapladığım rakamlar. İmbat AŞ için 2,5, Soma AŞ için 1,750, toplam 4 milyarı aşan, 2 milyar doları aşan büyük rakamlar. Bunlar her yerde büyük para, dediğim gibi, değerli arkadaşlarım.
Şimdi, bu durum dikkate alınmayacak bir durum değil, Sayın Bakanın da dikkate alması lazımdı. Burhan Kuzu Hoca'yı mahcup edip burada bu Meclisin gerekeni yapacağını düşünüyorum tekrar.
Şimdi, Sayın Bakan bunlarla ilgili olarak ne dedi? Sayın Bakan farklı, aldatıcı, yanlış bilgiler verdi, biraz önce Mücahit Bey de -kendisinin yapacağı bir şey yok- verilen bu bilgileri tekrarladı. 31/07/2007 tarihinde 600000/580 no.lu bir Yönetim Kurulu Kararı var. "2007 yılında alınan bu Yönetim Kurulu kararına istinaden yapıldı." deniyor. Böyle bir Yönetim Kurulu geçerli değil, takriri vardır yönetim kurullarının. O takrirle sınır bellidir, o da kanuna uygun olur. Bu, yönergeye de uygun değil, İhale Kanunu'na da uygun değil bir kere. (CHP sıralarından alkışlar) Böyle bir yekti verilemez, böyle bir yetkinin Yönetim Kurulundan genel müdüre aktarılması söz konusu olamaz bir kere. Aktarılmamıştır, 2007'deki kısıtlıdır. Sayın Bakan içeriğini açıklasın bakalım, takrirde neler verilmiş, hangi yetkiler verilmiş genel müdüre. Böyle bir yetki yok bir kere. Ondan sonra diyor ki bu konularla ilgili olarak Sayın Bakan: "Ben bunu incelettim müfettişlere." Kendi müfettişlerine inceletiyor istediği gibi ama bu konuyu değil. Bu konu 2013'te olmuş, geçmiş yıllardakini inceletmiş, bu yılı inceletmemiş bir kere.
İki: "Mahkeme kararı var." diyor. Mahkeme kararı da geçmiş yıllardakiyle ilgili var, onu bilmiyorum, 2013'teki bu olayla ilgili olarak mahkeme kararı da yok. Ben suç duyurusunda bulundum, bir mahkeme kararı olacaksa bundan sonra olacak, suç duyurusunda da ayrıca bulundum. "Eğer ciddiysen, erkeksen, kabadayıysan, suç duyurusunda bulunursun!" demişti Plan ve Bütçe Komisyonunda Sayın Bakan bana, neden böyle bir şeye gerek duydu bilmiyorum, hâlbuki o tarihte de bulunmuştum.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Savcıları ayarladı ya orada, onun için.
BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) - Konu bağımsız yargıya da intikal etmiştir ama yüce Meclisin burada gerekeni yapacağına inanıyorum.
Değerli arkadaşlarım, yine size sesleniyorum değerli milletvekilleri, Shakespeare'e ithaf edilen bir söz var, bakın, bunu burada tekrarlamak istiyorum: "Sevmekten korkanlar, kaybetmekten korkanlardır; düşünmekten korkanlar, sorumluluk almaktan korkanlardır; konuşmaktan korkanlar, eleştirilmekten korkanlardır..." Gevezelik değil, konuşmaktan korkanlardan bahsediyor. "...yaşlılıktan korkanlar, gençliğin ve yaşamın kıymetini bilmeyenlerdir, yaşamaktan korkanlardır; unutulmaktan korkanlar, dünyada kalıcı eser bırakmayanlardır; ölmekten korkanlar, ölüme hazır olmadıkları için korkmaktadırlar." Sayın Bakan da Bakanlığı bırakmaktan korkuyor çünkü hesap vermekten korkuyor. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar) Şimdiye kadar da veremedi bu hesabı. Biraz önce söylediğim şekilde, defalarca kendisiyle muhatap olduğum hâlde, Plan ve Bütçe Komisyonunda yazışmalarla defalarca kendisine sorduğum hâlde, konuya cevap veremedi. Şimdiye kadar istifa etmesi gerekirdi, hesap vermekten korktuğu için istifa edemedi.
Değerli arkadaşlarım, başka konular da var, onları da ilave olarak söylemek istiyordum ama yirmi dakikalık sürem yeterli olmadı.
Biraz önce söylediğim gibi, burada bulunmaktan çok mutluluk duymadım, bir yolsuzluk konusuyla ilgili olarak bir cumhuriyet Bakanını suçlamaktan mutlu olmadım ama gerçek maalesef böyle.
Ben sizlerin vicdanına sesleniyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) - Bu konuyla ilgili olarak gerekeni lütfen yapınız.
Saygılar sunuyorum efendim. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)