| Konu: | Ankara Milletvekili Bülent Kuşoğlu ve 20 milletvekilinin; Soma maden sahasında redevans ve hizmet alım sözleşmeleriyle çalışan firmaları kolladığı, bu firmalara işlerin ihalesiz ve usulsüz verilmesini sağladığı iddiasıyla Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız hakkında bir gensoru açılmasına ilişkin önergesi (11/43) |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 52 |
| Tarih: | 05.02.2015 |
MHP GRUBU ADINA ERKAN AKÇAY (Manisa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Sayın Taner Yıldız hakkında verilen gensoru üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, ben sözlerime başlarken buradan, öncelikle Sayın Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanını tebrik ederek başlamak istiyorum, gerçekten bunca olay, bunca iddia karşısında kaya gibi sağlam durduğu için. Ama, taş olsa çatlardı deyim yerindeyse bugüne kadar ve başkası da olsa muhtemelen harakiri bile yapardı ama Sayın Bakanın bunca olay ve iddialar karşısında kılı kıpırdamamaktadır.
Geçtiğimiz aylarda Sayın Bakanın istifası istendi; istifası istenince Başbakana soracağını, danışacağını ifade etti. Ben buradan soruyorum: Acaba, Başbakana istifasını sundu mu, sunmadı mı? Çünkü, istifa izin alınacak, onay alınacak bir işlem değildir, tek taraflı bir irade beyanıdır. Acaba, bu iradeyi gösterdi mi? Kaldı ki özellikle Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının görev alanı içerisinde o kadar büyük, vahim olaylar yaşanıyor ki farz edelim Sayın Bakanın hiçbir sorumluluğu yok veya hatası yok kabul edelim, gerçekten bu kadar sessiz kalınıp dayanıklılık da yani ayrı bir yetenek gerektiren bir husustur. Bazı olaylar var ki tek başına dahi bir bakanın istifasını gerektirir.
Şimdi, elektrik kesintileri artmaya başladı. Elektrik kesintileri neden artıyor değerli arkadaşlar? Çünkü, elektrik şirketleri, firmaları özelleştirildi ve özelleştirilen şirketler de artık yatırım yapmıyor ve pek çok yer de elektrik mağduriyeti yaşıyor köylü, çiftçi başta olmak üzere. Ve devleti elektrik şirketlerinin tahsildarı hâline getirdiniz. Masum vatandaşları elektrik kayıp kaçağını öder duruma getirdiniz.
Maden ruhsatları: İşte, Maden Kanunu görüşülürken de gündeme geldi. 1.224 ruhsat başvurusu Başbakanlık genelgesi nedeniyle dönemin Başbakanının, herhâlde şimdiki Cumhurbaşkanının onayını bekliyor. Bu kanunla da Bakana yetki verdiler. Aslında, herhâlde Başbakanı baypas etmek istiyorlar. İnşallah, Sayın Cumhurbaşkanıyla istişare ederek yapmaz Sayın Bakan bunları ama bizim endişemiz odur ki bu öyle olacak.
Şimdi, gensoru konusu fevkalade önemli iddiaları içeriyor. Sayın Bakanın burada teknik olarak, teferruatla bu bilgileri vermesi gerekirdi. İddialar vahimdir ve inandırıcıdır.
Şimdi, taraflara baktığımızda, Enerji Bakanlığı ve Türkiye Kömür İşletmeleri ve Soma'daki İmbat ve Soma Kömür İşletmeleri Anonim Şirketleri konunun tarafları ve bu bahsettiğim bazı maden işletmeleri ile -aslında pek çok maden işletmesi var da- Hükûmet arasındaki ilişkiler maden ocaklarının işletilmesinde birtakım yolsuzluk ve usulsüzlük olaylarını gündeme taşımıştır ve bir kısmını da ortaya çıkarmıştır.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ve Türkiye Kömür İşletmeleri tarafından Soma'daki İmbat ve Soma AŞ açıkça kayırılmıştır. Bu şirketlerin üretim rakamlarında, bilançolarında da bu kayırmayı görmek mümkün. Nitekim, Soma Kömür İşletmeleri 2005 yılında 12,7 milyon liralık hasılat elde ederken 2013 yılında 310 milyon liralık çok dikkat çekici, abartılı bir rakam ortaya çıkıyor, 2014 yılının ilk altı ayında 182 milyon liralık hasılat elde ediyor. İmbat AŞ ise 2005 yılında 53 milyon lira hasılat elde ederken 2013 yılında 342 milyon liralık bir hasılata ulaşıyor ve 2014 yılının ilk altı ayında 254 milyon liralık hasılat elde ediyor. Bu rakamlar, Türkiye Kömür İşletmelerinin bize göre usulsüz, mevzuata uygun olmayan süre uzatımı ve ek iş vermesi neticesinde ve tabii, aynı zamanda alım garantisi de var, bunun sonucunda ortaya çıktığını düşünüyoruz. Her iki şirkette de yıllar itibarıyla olağanüstü artan fahiş kazançlar söz konusudur.
Değerli arkadaşlar, bunu verimlilikle, rasyonel çalışmayla, teknik ve teknoloji yatırımlarıyla izah edemezsiniz. Hele hele kazanın yaşandığı Eynez Maden Ocağı için zaten böyle bir durum söz konusu değil. Maden ocaklarının işletme sözleşmesindeki usulsüzlükler, sözleşme süresinin uzatılmasında ve ek işler verilmesinde görülüyor. Tabii, elbette ek işlerin verilmesi... Yani, bütün işlemleri usulsüzdür demiyoruz, bazı işlemleri usulsüzdür diyoruz, mevzuata uygun yapılanlar da var.
Türkiye Kömür İşletmeleri Genel Müdürlüğü, İmbat ve Soma Kömür İşletmeleriyle sözleşme imzalıyor. Türkiye Kömür İşletmeleri daha sonra, sözleşme süreleri dolmadan, mevzuata aykırı olarak, Yönetim Kurulu kararı da olmadan sözleşme süresini on üç yıl, on yıl gibi sürelerle uzatıyor. Bu işlerin toplamı da 4 milyar liralık bir kapsamda oluşuyor, eski parayla 4 katrilyon, dolara vurursak 2 milyar doları da geçen bir rakam söz konusu. Tespitlere göre de bu 4 defa tespit ediliyor. TKİ ile İmbat AŞ Soma'da 1918, 4623, 4900 ruhsat no.lu maden sahaları için 4 Ekim 2004 tarihinden 31 Aralık 2015 tarihine kadar geçerli olan redevans sözleşmesi imzalıyor. 12 Nisan 2006 tarihli ve 16/154 sayılı Yönetim Kurulu Kararı'yla uyarlama yapılıyor ve ikinci olarak 26 Eylül 2007 tarihinde 25/466 sayılı Yönetim Kurulu Kararı'yla 5 milyon 589 bin ton ek iş veriliyor. Bu sözleşmelerde sözleşme süresi uzatılmamış, sadece ek iş verilmiştir. Ancak, 8 Ekim 2013 tarihinde Yönetim Kurulu kararı alınmaksızın usulsüz bir ek protokolle sözleşme süresi 1 Ekim 2028 yılına kadar uzatılmıştır. Önceki ek iş için Yönetim Kurulu kararı alınırken ve o kararlarda süre uzatımı söz konusu değilken, süre uzatımı ve asıl işten daha büyük bir işin verilmesinde Yönetim Kurulu kararının alınmaması oldukça dikkat çekici bir durumdur. On üç yıllık yapılan bu süre uzatımında en az 39 milyon ton ilave kömür üretimi hesaplanmaktadır.
Soma AŞ'yla 1841-2406 ruhsat no.lu sahalarla -Geventepe oluyor burası- ilgili olarak 8 Eylül 2005 tarihinde imzalanan 18 milyon tonluk kömür üretimiyle ilgili olarak 30 Haziran 2011 tarihinde, mevzuata uygun olarak 5 milyon 982 bin tonluk ilave ek iş sözleşmesi yapılmış ve damga vergisi de kesilmiş. Mevzuata uygun mu? Uygun.
İkinci olarak, 1 Mart 2012'de 9/80 sayılı Yönetim Kurulu Kararı'yla 2 milyon 136 bin tonluk ek iş verilmiştir. Burada usulsüzlük vardır. Ek iş başka bir maden sahasını kapsamaktadır. Başlangıçta Geventepe mevkisinde bulunan işe verilen ek iş, Merkez Yeraltı Ocağı denilen yer de Mumya mevkisindedir. Asıl iş Geventepe'de, ilave iş ise çok farklı bir yer olan Merkez Mumya'da olup ruhsat numarası 2535'tir. İlave iş sözleşmesi için ortaya konulan gerekçe ise Sözleşmede taahhüt edilen toplam üretim miktarını karşılayacak rezerv miktarının bulunmamasıdır.
Aynı sözleşmeye üçüncü ilave 8 Kasım 2012 tarihinde 35/429 sayılı Yönetim Kurulu Kararı'yla yapılıyor ve "8 Eylül 2005 tarihli, Işıklar sahasında bulunan rezervin -ruhsat no 944- 31/12/2016 tarihine kadar Soma Kömür AŞ firmasına işlettirilmesine..." denilmektedir. Işıklar sahası ayrı bir saha olup yaklaşık 35 milyon ton rezerve sahiptir.
Soma Kömür İşletmeleriyle yapılan sözleşmelerin seyrine baktığımızda da Geventepe mevkisiyle başlayan işletme sahasının önce Mumya mevkisine, ardından Işıklar mevkisine genişletildiği anlaşılmaktadır. Bu konular mevzuata aykırıdır.
Dördüncü olarak, 8/10/2013 tarihli ek protokolle 8 Eylül 2005 tarihli sözleşmenin süresi, Yönetim Kurulu Kararı olmadan 31 Aralık 2026 tarihine kadar uzatılmıştır. On yıllık bu süre uzatımıyla Soma Kömür AŞ'ye 30 milyon ton ilave kömür üretimi hakkı tanınmaktadır.
Şimdi, Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu'nun 24'üncü maddesine baktığımızda, yapılacak ek iş artışları için en fazla yüzde 20 oranında artış olabileceği öngörülüyor. Oysa, TKİ ile firma arasında imzalanan sözleşme buna aykırı.
Yine, TKİ'nin Rödövans Uygulama Yönergesi'nin 13'üncü maddesinde, işletmecinin talebinin TKİ tarafından uygun görülmesi hâlinde, işletme sahasının mücavirinde bulunan alanların işletmeciye ana sözleşme şartlarında ek iş olarak verilebileceği ve bu kapsamda düzenlenecek ek protokol hükümlerinin TKİ Yönetim Kurulu onayından sonra yürürlüğe gireceği hükme bağlanmaktadır. Aynı madde hükmünde, ek işlerin ana sözleşme süresini değiştiremeyeceği de ifade edilmektedir. Yani, bu sözleşmeler, süre uzatma işlemleri mevzuatımıza aykırı görülmektedir.
Süre uzatılmasına ilişkin yetkinin 31 Temmuz 2007 tarihli ve 18/379 sayılı Karar'la Genel Müdüre devredildiği iddia edilmektedir. Bu, açık ve net bir durum değildir, konu fludur ve hangi konularda yetki devri yapıldığı da belirtilmemiş, hazırlanan birtakım takrire atıfta bulunulmakla yetinilmiş. 2007 yılında yapıldığı söylenen bu yetki devrinin diğer hangi işler için kullanıldığı da tabii, tarafımızca bilinmemektedir. Bu mevzuata aykırı işlemler sonucunda, ihale zorunluluğundan da kaçınmak maksadıyla, bu şirketlere haksız kazanç sağlandığı kanaati söz konusudur.
Değerli arkadaşlar, bu, çok önemli ve vahim bir örnektir. Yalnız, tabii tek bir örnek değil. Adalet Kalkınma Partisi Hükûmetinin bazı maden şirketleriyle çok özel, informel, gayrihukuki birtakım çıkar ilişkileri söz konusudur. Bunu, çeşitli defalar yine bu kürsüden, çeşitli platformlarda defaatle dile getirdik. Yani, o kadar çok emare var ki artık, ayan beyan hâle geldi fakat Hükûmetin ve Enerji Bakanlığının pervasızlığını ben hayretler içerisinde karşılıyorum, hayretler içerisinde kalmamak mümkün değil.
Şimdi, maden işçileri AKP'nin mitinglerine Soma'da zorla götürülüyor, zorla, bütün emareler öyle; kumanyası veriliyor, servis araçları, benzini, yevmiyesi verilmek suretiyle götürülüyor.
Şirket, çalışan maden işçilerini AKP'ye yönlendiriyor. "AKP kazanmazsa işsiz kalırsınız." diye gerek şirket yöneticileri gerekse bir AKP Manisa milletvekili tarafından seçim öncesi yapılan mitingde işçiler açıkça tehdit edilmiştir.
Bu şirketin üst düzey yöneticilerinin birtakım aile yakınlarının belediye Meclisi üyesi olması, geçmiş dönemlerde parti yönetimlerinde yer alması, ayrıca madende işe girmek isteyenlerin açık açık cep telefonu mesajlarıyla AKP ilçe teşkilatlarına müracaatının yapılması duyuruları basına da yansıyan yani kamuoyunun da malumu olan hususlardır. Soma Kömür İşletmelerindeki maden ocaklarına alınan işçilerin büyük çoğunluğu da AKP'ye üye yapılmıştır. Bu, iradi değil, gayriiradidir. "Bize oy vermezseniz maden ocağını kapatırlar, siz de işsiz kalırsınız." diye tehdit edilmişlerdir. Ancak, Somalı maden işçileri işsizdir. 1 Aralıkta 2.831 maden işçisi işten atıldı, ocaklar kapatıldı, Enerji Bakanlığından ne bir ses ne bir nefes.
Bu bir çürük yönetim anlayışından kaynaklanmaktadır değerli arkadaşlar. Bu yönetim anlayışı çürük bir yönetim anlayışıdır. Yani, Bakanlığın denetim hizmetlerini yapan daire başkanı Bakan onayıyla 2 Mayısta TKİ'nin Yönetim Kuruluna getiriliyor yani denetlemek durumunda olduğu bir kuruma yönetici olarak atanıyor. Hem denetleyici hem yöneticiyse orada işlerin allak bullak olması, ilişkilerin kirlenmesi ve düzenin bozulup çürümesi kaçınılmazdır. Adalet Kalkınma Partisinin bunca yıllık iktidarı döneminde, maalesef, anlayamadığı şeylerden birisi de budur. Başka örnekleri de vardır.
Hiç madencilikle alakası olmayan AKP'nin milletvekilleri, il başkanları, yöneticileri, akrabaları, eş ve dostları yurt dışına geziye gönderiliyor, geziye götürülüyor madencilikle ilgili bilgi, görgü artırmak maksadıyla.
Ramazan ayında yer altında maden işçileriyle iftar açarak siyasi şov yapan Sayın Enerji Bakanı ne hikmetse Soma'da madencilerimiz hayatını kaybederken sorumluluğu başkasının üzerine atmaya çalışıyor. İftar şovda işçilerle berabersin, 2.831 işçi işten atılınca yanlarında değilsin. Ne olacak bu işçilerin hâli? Nerede istihdam edeceksiniz? Bülent Arınç, iki ay oldu "Aç açıkta bırakacak değiliz." demişti. Ne yaptınız, ne yapmayı düşünüyorsunuz?
Somalı vatandaşlarımız, esnafımız, madenciler, bir an evvel gerekli güvenlik tedbirlerinin de alınarak madenlerin işletmeye açılmasını bekliyorlar, bu kadar açık ve net talepleri.
Geçmişte de bu Uyar Madencilikle ilgili -vaktimiz de kalmadığı için maalesef ifade edemiyorum- 804 işçi iki aylığını alamamış, tazminatlarını alamamış. Yine bu 1 Aralıkta işten atılan işçilerin tazminatlarının ne olacağı konusunda Hükûmet ne yapıyor, belli değil. Bu tazminatlar nasıl ödenecek Sayın Bakan, ne yapıyorsunuz bu konuda? Yani, hiç mi sorumluluğunuz yok. Hep siz yetki kullanmak için mi görev yaparsınız? Hiç sorumluluğunuz yok mudur sizin? Yetkiyi kullanacaksınız ancak soruna gelince yok. Kaza olunca da "Bu işin fıtratında var." Vallahi, sizin iktidarınızın fıtratında da bu anlattıklarım var. Bu da düzgün bir fıtrat değil.
Soma'da "fıtrat" deyince tabii, vatandaşlar Başbakana tepki gösterdi, ondan sonra markette kurtuldu. O market de o "paralel" dediğiniz cemaatin marketiydi. Ve Soma'nın bu tepkisinden sonra Adalet Kalkınma Partisi âdeta Soma'yı sildi. Devlet hastanesi inşaatı durdu, organize sanayi bölgesi durdu, çevreyolu çalışmaları askıda, fakülte Millî Eğitim Bakanlığı engeline takıldı, termik santrali de özelleştirdiniz, firma ile vatandaşı da karşı karşıya getirerek vatandaşa dayak da attırdınız, ellerine kelepçe de taktırdınız. Ondan sonra...
OKTAY VURAL (İzmir) - Tekmelemişlerdi zaten.
ERKAN AKÇAY (Devamla) - Evet, vatandaşı da tekmelediniz.
Söylenecek çok şey var.
Toplanan yardımların ne olduğu bile meçhul. 25 Ağustosta Galatasaray-Fenerbahçe maçı yapıldı, ondan sonra ne bileyim...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ERKAN AKÇAY (Devamla) - ...Atletico Madrid maçı var, Chelsea-Beşiktaş-Fenerbahçe... Bunlardan toplanan bağış ve yardımların ne olduğu da belli değil.
Diğer görüşlerimizi de ilk fırsatta ifade etmek üzere, bu gensoru lehine oy kullanacağımızı ifade eder, hepinize saygılar sunarım. (MHP sıralarından alkışlar)