| Konu: | Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifleri |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 50 |
| Tarih: | 03.02.2015 |
ALİM IŞIK (Kütahya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 683 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın 24'üncü maddesinin 23'üncü alt maddesinde vermiş olduğumuz önerge hakkında söz aldım. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Önergemiz bu geçici madde 23'ün tasarı metninden çıkartılmasını öngörmektedir çünkü bu madde mevcut redevans sözleşmeleriyle ilgili bir maddedir ve aynen tasarıdaki hâlini sizlerle paylaşıyorum: "Mevcut rödövans sözleşmelerinin, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren üç ay içinde Genel Müdürlüğe verilmesi zorunludur." Yani, vermişsiniz kişilere, diyorsunuz ki: "Kanunu çıkardık biz, geri bana ver." "Aksi takdirde rödövans sözleşmesi ile yapılan madencilik faaliyetleri durdurulur." "Vermem." derse faaliyetini durdurdun, güzel. "Kamu kurum ve kuruluşları ile iştirakleri hariç olmak üzere, yeraltı kömür madenciliğine dair rödövans sözleşmeleri sona erdirilmeyen ruhsat sahalarının süre uzatım talepleri kabul edilmez." Yani, TKİ'nin ve Türkiye Taşkömürü İşletmelerinin elindeki sahalar ve onların iştirakleri bu sınırlamalara girmez, onu biz istediğimiz gibi taşeronlaştırırız, özelleştiririz; devlet olarak bu sahadan biz çekiliriz, diğerlerinin elindeki her türlü ruhsata el koyar, redevans sözleşmelerini iptal ederiz.
Değerli milletvekilleri, eğer devlet kendi sahasındaki kömürü ben çıkarmak istemiyorum, çıkaramıyorum diye bir itirafta bulunuyorsa bunu burada açıkça konuşmamız lazım. Bu, bunun itirafıdır ama bu, yeniden taşeronlaşmanın önünü açan ve birçok maden işçisinin yine Soma'da, Ermenek'te olduğu gibi canını vereceği yeni uygulamaların gündeme geleceği bir alan oluşturmaktadır, bunun madde metninden çıkartılması lazım. Devlet kendi malına sahip çıkamayacaksa o zaman devlet olmasının bir anlamı kalmayacaktır. Hem kamu sahalarını bu düzenlemelerin dışında tutacaksınız... Yani "Biz devlet olarak, redevans hakkını verdiğimiz kişileri diğerlerinden ayrı tutarız çünkü bunlar bizim yakınlarımızdır, bunlar devletin tanıdıklarıdır, bunlar AKP hükûmetlerinin çok imtiyazlı adamlarıdır, bunlara bu kurallar geçmez, onun dışındakileri bu kapsamda değerlendiririm." diyorsunuz. Bu, eşitlik ilkesine de aykırıdır.
Biraz önce Geçici 22'nci maddede önergeler oylandı, kabul edilmedi. Değerli milletvekilleri, burada olup biten şu: Bugüne kadar müracaatını yapmış, kendi elinde olmayan herhangi bir nedenle yani Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın Başbakanlığı döneminde çıkarttığı genelgeye takılarak Başbakanlığın ofisinde bekleyen zamanı geçmiş kişilere 30 bin TL ceza getiriyorsunuz. İnsaf, insaf! 50 idi bu, 30'a indi. Bunu hiç olmazsa -kendinden kaynaklanan bir neden olmadığı için- ruhsat taban bedeli yani 10 bin TL'ye çekin, insanlar ödeyebilecek duruma gelsin. Siz, iki buçuk üç yıldır adama kan kusturmuşsunuz, parasını ödememiş, ödettirmemişsiniz, izin vermemişsiniz, şimdi bir süre tanıyorsunuz "Bu sürede bu parayı yatırmazsan senin işin bitti." diyorsunuz, insaf! Yani, bu şekliyle bu düzenlemeler yeni sorunları ortaya çıkaracaktır.
Biraz önce Sayın Faruk Bal ifade etti, Sayın Bakan geçen hafta açıkladı: 1.224 adet izin Başbakanlıkta maden sahası için bekliyor. Niye bekliyor kardeşim? Cevabı yok. Niye? Cevabı yok. Burada da "Bunları biz iki yıldır beklettik şimdi de sen parayı verirsen düdüğü çalarsın; parayı veremezsen düdük de elinden gider, ben senin elinden alırım, yandaşıma da bu sahayı veririm..." Bunun anlamı bu.
AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) - Pazarlık var, pazarlık.
ALİM IŞIK (Devamla) - Böyle bir kanun yapamayız, yapmamalıyız. Bu sektöre bu kadar haksızlık çok fazladır diyorum. Dolayısıyla, bir önceki madde de şimdi üzerinde görüştüğümüz madde de bu sektörde ciddi sorunların yeniden yaşanmasına yol açacak iki önemli maddedir. Dolayısıyla, kamuda taşeronlaşmanın ve özelleştirmenin önünü açan bu maddenin tasarı metninden çıkarılması yerinde olacaktır.
Saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)