| Konu: | Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifleri |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 49 |
| Tarih: | 29.01.2015 |
ALİM IŞIK (Kütahya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 683 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın ikinci bölümünde şahsım adına söz aldım. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii, sektörle ilgili söylenecekler aslında söylendi. Özellikle bu bölümde maddeler görüşülürken iki önemli konu Genel Kurulun huzuruna gelecek. Birincisi, kamu kurum ve kuruluşları ile iştiraklerinin yani devletin elindeki sahaların yer altı kömür işletmelerindeki maden ruhsatları sahipleri, ruhsat sahalarının bir kısmında veya tamamında, üçüncü kişilerle üretim faaliyetlerine yönelik redevans sözleşmeleri yapabilecekler. Bir başka deyişle, devlet artık kamu sahalarından, kömür işletmeciliğinden elini çekecek, özel sektöre "Buyur." diyecek. Yani, taşeronlaşmanın resmen kanunlaştığı bir bölümü göreceğiz bu bölümde. Bu, Anayasa'ya aykırı. Kamu kurum ve kuruluşları ile iştirakçilerini bu konunun dışında tutacaksınız, özel sektöre diyeceksiniz ki: "Üçüncü kişilerle redevans anlaşması yapamazsınız." Devlet? Devlet serbest; istediği gibi istediği kişiye bu sahaları açabilir, köleliğe kanuni zemin hazırlar ama bir vatan evladı hayatını kaybettiği zaman da devlet yok. "E ne yapalım? İşte, özel sektör bunun sorumluluğunu taşıyacak, cezasını çeksin." diyeceksiniz. Çok yanlış. Buna müsaade etmememiz lazım.
İkinci önemli konu: Redevansla devlete ait yani TKİ ve Türkiye Taşkömürüne ait sahalarda işletmecilik yapanların bugüne kadar, özellikle Soma'da meydana gelen vahim kazadan sonra hayatını kaybedenlerin mağduriyetine çözüm bulunması amacıyla eylül ayında çıkarılan torba yasayla, artan maden maliyetlerinin devlet tarafından karşılanması sağlanacak, aynı şartlarda bu ülkede yer altından kömür çıkaran özel sektör işletmelerinin de tek tek kapanmasını devlet görmeyecek. Bugüne kadar -sektörden gelen bilgi- 150'ye yakın işletme bu sıkıntıdan dolayı kapandı ve 10 binden fazla işçi de işsiz kaldı değerli milletvekilleri. Bunu görmezden geleceksiniz ama kamuyla iş yapanlara -sadece tek özelliği bu ihaleleri birilerinin hatırına aldıkları için- "Senin zararını biz karşılayacağız." diyeceksiniz. Bu olmaz, buna da müsaade edemeyiz.
Olacaksa her iki taraf için bu yükü devletin üstlenmesi olacak, olmayacaksa "Kusura bakma kardeşim, başkası, özel sektör nasıl bu yükü çekiyorsa, sen de bugüne kadar bu zararı sineye çekeceksin." diyeceğiz. Aksi takdirde bu Meclisin burada bulunmasının bir anlamı yok. O nedenle, bu bölümde bu iki önemli konuyu mutlaka çözmemiz lazım. Bir şekilde, torba yasanın sektöre olan etkileriyle ortaya çıkan sorunları bu yüce Meclis çözmek zorunda.
"İş Yasası'yla ilgili konular bizi ilgilendirmiyor." diyemeyiz. Bu yüce Meclisin değerli milletvekilleri, paralel olarak, burada bu yasa görüşmeleri devam ederken, komisyonlarda da torba yasa içerisinde, çalışma şartlarının iyileştirilmesi ve iş güvenliğiyle ilgili düzenlemeler getiriliyor. Burada çalışma saatlerinden tutunuz, ek maliyetlere yol açan sosyal güvenlik katkı primlerinin devlet tarafından üstlenilmesi konusunu ama özel sektör ama kamuyla iş yapanlar olmak üzere mutlaka bu Meclis çözmek zorunda. Bunu çözemezsek -samimiyetimle söylüyorum- burada bugüne kadar yoğun bir şekilde mesai harcayarak bir tarafından düzenlemeye çalıştığımız bu tasarıdaki düzenlemeler hiçbir soruna çözüm getirmeyecektir.
Özet olarak söylüyorum, birileriyle hesaplaşma adına kafanıza koyduğunuz belki onlarca, yüzlerce küçük ya da orta ölçekli maden işletmesine sektörden el çektirebilirsiniz ama Türkiye'nin sorununu çözemezsiniz. Onun için, bu bölümdeki önergelerimizin özellikle dikkatle incelenip yüce Meclis tarafından desteklenmesi talebiyle sözlerime son veriyor, tekrar saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)