GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifleri
Yasama Yılı:5
Birleşim:49
Tarih:29.01.2015

MEHMET HİLAL KAPLAN (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Konuşmama başlamadan önce, bugüne kadar maden iş kolunda yaşamını yitirenleri saygıyla anıyor ve bugün Türkiye genelinde emeklerinin karşılığını alamadıkları nedeniyle greve giden metal işçilerinin mücadelelerini destekliyor, başarılar diliyorum.

Değerli milletvekilleri, maden kazaları ve kaza sonucu ölümler, özelleştirmenin başladığı 2000'li yıllardan bu yana hızla bir artış göstermiştir. Özellikle son dönemlerde Soma'da, Ermenek'te, Zonguldak'ta ve birçok ilimizde meydana gelen maden kazalarında birçok yurttaşımız yaşamını yitirdi. Hepimizin yüreği burkuldu. Yüreğimizin bir kısmı, maden ocaklarında, yerin altında kaldı. Bir daha bu acı tablonun yaşanmaması için alınması gereken tedbirleri konuşmamız gerekirken maalesef ne yazık ki hiçbir konudan ders çıkarmış değiliz.

Bu iş kazalarının ve ölümlerin artış nedeni, Sayın Bakanım, özelleştirmedir. Adına da özelleştirme diyemiyoruz. Özelleştirmede bazı ortamların, devletin, kamunun yararına düzenlenerek verilmesi gerekirken, bunun adı özelleştirme olduğu hâlde, hiçbir şekilde çalışanın, kamunun ve devletin yararı gözetilmeksizin birilerine âdeta peşkeş çekilmek, birilerine rant sağlamak uğruna yapılmış olan bir durum.

Düşünebiliyor musunuz değerli milletvekilleri, devlet madendeki kömürü kendisi çıkarmıyor, birilerine "Gel çıkar. Senin çıkardığın kömürün hepsini de ben alırım. Senden istediğim, sadece bunun maliyetini düşürmen." diyor.

Sayın Bakanım, sayın Hükûmet yetkilileri; bu, özelleştirme mi?

Değerli milletvekilleri, devletten bu işi devletin istediği doğrultuda alan ya da kiralayan ucuza çıkaracak kişi ne yapar? Tek amacı kârdır. Daha fazla kâr için devletten aldığı işi alt taşerona verir, iş güvenliği tedbirlerini göz ardı etmeye başlar, çalışma koşullarını ve saatlerini ağırlaştırır. Dolayısıyla, neye davetiye çıkarır? İş kazalarına davetiye çıkarır. Aslında bunlara "iş kazası" demek de biraz ayıp oluyor. Bunlara aslında "iş cinayetleri" demek daha doğru çünkü bilinçli ve sistemli bir şekilde resmen davet ediyoruz.

Şimdi, tam bu noktada bir kanun teklifi verdim. Verdiğim kanun teklifi şuydu: "Devlet kömür üretimini kendisi yapsın, hiçbir koşulda redevans sözleşmesi yapmasın." dedim. Bunun neresi sakıncalı? Hani "Devlet büyük." hani "Devlet, her istediği kurumda istediğini yapma yetkisine sahip, çalışanlarının haklarını tam sonuna kadar verecek." diyordunuz. O zaman neden kömürü, özellikle enerji gibi önemli bir maddeden elde ettiğimiz bir ürünü özelleştirmeye veriyorsunuz? Bakın Sayın Bakanım, bizden 5-6 kat daha fazla üretim yapan ülkelerde ne yazık ki bizim iş kolumuzda yapılan ölümler söz konusu değil. Acaba bunların fıtratında iş kazaları yok mu? Yani, bunu fıtrata bağlamak mı... Bir empati yapmanızı istiyorum değerli milletvekilleri, yerin altında, 500 metre altında çalışan maden işçisi işin zorluğunu, tehlikesini bilerek madene girer. Sorumlu bir devlet de vatandaşının çalışma ortamını, iş güvenliğini, can ve mal güvenliğini sağlamakla yükümlü olduğunu bilir. Sayın Bakanım, kusura bakmayın, hiç kimse kusura bakmasın, devlet ve ilgili Bakanlığınız bu konuda suçludur. İyi niyetiniz ile yumuşak davranışlarınız bu olayı örtbas etmeye yetmez. Benim sizin iyi niyetinizden hiç kuşkum yok, ancak madende yitirdiğimiz canlar, geride kalan eş ve öksüz çocuklar hepimizin birer ayıbıdır. Eğer bu fıtrat değilse neden biz ILO sözleşmelerinden 176 sayılı Madenlerde Güvenlik ve Sağlık Sözleşmesi'ni imzalamıyoruz?

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) - İmzaladık.

MEHMET HİLAL KAPLAN (Devamla) - İmzaladık sonradan, daha yeni oldu bu süreç.

Zimbabve, Zambiya, Arnavutluk, Ermenistan, Çek Cumhuriyeti gibi artık ekonomik ve sosyal gelişim olarak bizim çok gerimizde olan ülkeler imzalamışken biz neden bunu Soma ve Ermenek cinayetlerinin olmasından sonra düşünüyoruz? Bakın, değerli milletvekilleri, bu kazalarda, bu iş cinayetlerinde devletin hiç sorumluluğu yok mu, tamamen maden işletmecisine mi sorumluluk bırakılıyor? Denetim yok, iş güvenliği tedbirlerinin alınması yok, ruhsatlandırma süreci dilediği şekilde veriliyor, çalışma koşulları ve saatleri madencinin insafına bırakılmış, sosyal olanaklar tanınmıyor. Peki, bunları sağlamakla yükümlü olan organ kim? Devlet. Devlet nasıl bu şeyde hiçbir suçu olmadan böyle zeytinyağı gibi suyun üstüne çıkıyor, ayıklanıyor? Bence, onun için, bu yaşanan olaylardan ders çıkarmak noktasında herkesin sorumluluğu mutlaka var ama en başta devletin çok ciddi bir sorumluluğu olduğuna inanıyorum.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)