GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifleri
Yasama Yılı:5
Birleşim:48
Tarih:28.01.2015

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; size biraz Türkiye'nin gerçeğinden bahsetmek istiyorum. Türkiye'nin gerçeğini 27-28 Aralık akşamı ve ondan sonraki hafta gördük. Nerede gördük? Kocaeli'nde gördük. Hani, "Kocaeli Türkiye'nin en büyük sanayi başkenti." diyoruz, "Türkiye'ye 12 verip 1 alan bir kent." diyoruz ve 1 aldığını da burada gösteriyoruz. Nasıl gösteriyoruz? Elektrikten.

Şimdi, Sayın Bakan geldikten sonra ve AKP hükûmete geldikten sonra bir elektrik dağıtım politikası uyguladılar veya enerji politikası uyguladılar. Dediler ki: "Devlet olarak biz vatandaşa hizmet edemiyoruz, onların ayağına elektriği getiremiyoruz, ucuz, kaliteli, teknolojiyi kullanan bir elektriği getiremiyoruz, biz onun için bu elektrik dağıtım şirketlerini özelleştireceğiz, TEDAŞ'ı veya TEİAŞ'ı, elektrik dağıtım şirketlerini özelleştirerek vatandaşın elektrik hizmetlerinden daha iyi yararlanmasını sağlayacağız." Dedi, değil mi? Bunu hepimiz biliyoruz ve Türkiye'nin göbeğinde, kalbinin attığı yerde, kırk sekiz saatlik, yetmiş iki saatlik elektrik kesintileri oldu. Peki, ne getirdiler? Kaliteyi mi getirdiniz? Ee, kalitesizlik diz boyu değil mi? Elektrik kırk sekiz saat kesiliyorsa, yetmiş iki saat kesiliyorsa, gelişmiş ülkelerde bu oluyorsa, inanın, hükûmet düşer. İnanın, Amerika'da kırk sekiz saat elektrik kesilsin, yetmiş iki saat elektrik kesilsin hükûmet düşer orada, bizim Enerji Bakanının umurunda değil! Gündüz on birde aradım, gece on birde çıktı, doğru. 40 tane de gazeteci vardı. "Selamünaleyküm" dedi, "Aleykümselam" dedim, "Ya, Sayın Bakanım, durum bu, hastanelerde hasta ameliyat edilemiyor, bebekler üşüyor, yaşlılar üşüyor." Çünkü Kocaeli'nde yüzde 70 insan doğal gazla ısınıyor ama o da elektriğe bağlı. Eskisi gibi "Mum ışığını yakarız, lüks yakarız, otururuz." diyemiyoruz ki... Her şeyimiz elektrik olmuş, hayatımızın bütün alanına girmiş. Bakan diyor ki: "24 ilde felaket var. Beklentilerin üzerinde kar yağışı var." Ee, yöneticilik hangi zamanda ortaya çıkar? Krizi yönetmekle ortaya çıkar. (CHP sıralarından alkışlar) İşte, elektriği siz Soma gibi yönettiniz o gün, elektriği siz Ermenek gibi yönettiniz ve hiçbir şeyi üzerinize alınmadınız. Eskiden, bundan daha önceki yıllarda, devlet eliyle elektrik dağıtımı yapılırken biz hiç bu yetmiş iki saatlik, kırk sekiz saatlik elektrik kesintilerine şahit olmadık.

Yine, burada, "25 milyonluk yatırım yaptık." dediniz ama kentime gittiğimde o yatırımı göremedik. Kocaeli gibi bir kentte 10 bin tane ağaç direk bulunuyor, yirmi beş senelik, otuz senelik elektrik telleri bulunuyor. Nerede teknolojiniz, nerede kaliteniz, nerede istihdamınız?

SEDAŞ'ı yerle bir ettim, yerle bir ettim gerçekten ama hakkını da vermek istiyorum, taşeronluğu kaldırdı bu şirket. İstihdamı azalttı, yarı yarıya, belki üçte 1 oranına kadar düşürdü, dışarıdan hizmet alıyordu ama devletin yapamadığını -hani bor madenlerinin de üretimini özelleştirmeye çalışıyorlar ya, taşerona vermeye çalışıyorlar- SEDAŞ yaptı ve oradaki taşeron işçilerini kadrolu hâle getirdi. Hakkını da vermek lazım ama elektriği yönetemiyor Kocaeli'nde ve Sakarya'da.

Şimdi, bunu niçin anlattım ben burada? Gerçekten Türkiye'nin hâli felaket. Enerji Bakanlığı bir felaket; madenlerde felaket, elektrik üretiminde felaket. termik santrallerde felaket; elektrik dağıtım hatlarında, iletim hatlarında bir felaket. Bir tek başarısı yok. Tek başarısı, 35 bin megavatlık enerji üretimini gerçekleştirdiğini söylüyor. Onu da özel sektör eliyle gerçekleştirmiş çünkü alım garantisi veriyor. Herkes parasını nereye harcayacağını düşünüyor, "En güzel kaynak devlet. Böyle de bir Enerji Bakanı var, kucağını açmış bize, 'Alın, devleti yağmalayın.' diyor." diyor. Ee, yağmalamışlar. Gerçekten devlet yağmalanıyor. Peki, vatandaş hizmet alıyor mu? Tabii ki vatandaş hizmet almıyor.

Dediğim gibi, yöneticilik böyle zamanda ortaya çıkar. Siz 24 kente bu elektriği getirmeyi beceremiyorsanız, gelişmiş ülkelerde, demokratik ülkelerde olduğu gibi, SYRİZA'nın Yunanistan'da hükûmet olduğu gibi siz de çıkarsınız, dersiniz ki: "Ben bu krizi yönetemedim." Soma'da demediniz, Ermenek'te demediniz. Sayın Bakan, merak ediyorum ya, ne zaman diyeceksiniz? Ne zaman diyeceksiniz "Ben bu krizi yönetemiyorum, ben bu işi beceremiyorum." diye? İşte, dediğiniz gün Türkiye kendini geliştirmeye başlayacak, dediğiniz gün elektrikteki problemlerimiz çözülecek, madenlerdeki problemlerimiz çözülecek, diğer alanlardaki problemlerimiz çözülecek.

Ama vatandaş da kendilerine sandıkta hesap sormak zorunda. Eğer hesap sormazlarsa karanlığa mahkûm olmaya devam edecekler diyor, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)