| Konu: | Milli Mayın Faaliyet Merkezi Kurulmasına İlişkin Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 46 |
| Tarih: | 22.01.2015 |
AYTUĞ ATICI (Mersin) - Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; 672 sıra sayılı Milli Mayın Faaliyet Merkezi Kurulmasına İlişkin Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı üzerine söz almış bulunuyorum. Mayın temizlemesinden bile rant elde etmeyi düşünmeyen milletvekillerini saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, 69'uncu maddenin tasarı metninden çıkarılmasını teklif ediyoruz. Bununla birlikte kara mayınlarının yarattığı sıkıntıları ve özellikle kadın ve çocuklar üzerindeki etkilerini de sizlere kısaca özetlemek istiyorum.
Değerli arkadaşlar, kara mayınları aslında çok çok ucuza mal edilebiliyor ancak bunların temizlenmesi yüzlerce misli fiyata mal oluyor ve bu gerekçelerle de yüz yıla kadar da temizlenmesi zor hâle geliyor. Toprak altında, temizlenmediği için yüz yıla kadar sinsice kurbanlarını bekleyebiliyor. Savaş sonrası barış dönemlerinde daha çok kendini gösteriyor bu sinsi düşmanlar ve masumları da katlediyor veya sakat bırakıyor.
Antipersonel kara mayınları ne yazık ki coğrafyamızda yüz karası bir ilkelliğin yani ölüm kültürünün yani acının araçlarındandır. Hepimizin bildiği gibi, öldürmek insan suçudur. Bu konuda meşru müdafaa dışında hiçbir gerekçe geçerli olamaz. Peki, emperyal ülkeler bizim gibi ülkelere acaba neden mayın satarlar? Bunun bir tek cevabı vardır, o da sömürüdür. Mayın üretip satarken emperyal güçler bizden para kazanıyorlar. İnsanlarımız öldüğünde insanlarımızın kaybından dolayı kazanıyorlar. Patlayan mayınlar nedeniyle uzuvlarını kaybeden vatandaşlarımızın tedavilerinden, protezlerinden para kazanıyorlar ve kendi sattıkları ve döşettirdikleri mayınları temizlerken de en çok parayı oradan kazanıyorlar.
Peki, Türkiye'deki duruma bir bakalım. Türkiye, Ottawa Sözleşmesi'ni 2003 yılında imzaladı, 2004 yılında da taraf devlet oldu. Bunun anlamı şuydu: Ülkemiz 2008 yılı 1 Martına kadar stoklardaki mayınları imha edecek, 2014 yani geçen yıla kadar da toprağa döşeli bütün mayınları temizleyecek ve -en az bunun kadar önemlisi- mayın kurbanlarına yardım için gerekli adımları atacaktı. Peki, böyle mi oldu? Hayır, böyle olmadı. Geçen yıl yine AKP Hükûmetinin aldığı bir kararla bu temizleme işi 2022 yılına kadar uzatıldı ve mayın mağdurları için de bir tek adım dahi atılmadı. 2010 yılında sizin verdiğiniz verilere göre, toprağa döşenen 1 milyon mayından sadece 25 bininin temizlendiği açıklandı ve gerçekten mayın temizlemesi de rant konusu hâline getirildi. Yüksek ücretlerle NATO'nun temizlemesi istendi. Hatta temizleme bedeli olarak da İsrail'e bölgenin en verimli toprakları elli yıllığına yine sizin tarafınızdan peşkeş çekiliyordu, neyse ki Cumhuriyet Halk Partisinin girişimiyle bu vahim hatadan dönüldü. Bu vahim hatadan dönüldü ama AKP mayın temizleme konusunda yine sınıfta kaldı ve her üç günde bir 1 sivilin mayınlar nedeniyle ölümüne neden oldu. Bakın, bu önemli bir şeydir. Ben Bingöl'ün gönüllü milletvekilliğini yapıyorum ve üç yıl içerisinde Bingöl'de 2 çocuğun ben Bingöl'deyken ölümüne şahit oldum. Bulduğu bir mayını bir oyuncak zannedip ağzına götürdüğünde çocuğun elinde patlayan mayın hem kendisinin hem de kardeşinin hayatını maalesef almıştı.
Ottawa Sözleşmesi'nin yükümlülüklerini yerine getirmediniz ama Cartagena Eylem Planı hakkında da ciddi bir atılım yapılmadı. Bu acil mayın eylemi ya da mayın faaliyet merkezi önemli bir adımdır ancak buradan sizlere sesleniyorum: Bu sadece kuruluş şekliyle kalmamalıdır, toprağa döşeli mayınların temizliğiyle ilgili programı derhâl açıklamalısınız. Yani bu merkezi kurmanın bir anlamı var ama yeterli değil, esas programınızı açıklayacaksınız. En az bunun kadar önemli, mayın patlamasından sağ kurtulanların ihtiyaçlarını gidermeli ve haklarını yasal güvence altına almalısınız ve bu konuda da bir veri tabanı oluşturmalısınız diyor, heyetinizi saygıyla selamlıyorum.