GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarı ve Teklifi
Yasama Yılı:5
Birleşim:42
Tarih:14.01.2015

SEDEF KÜÇÜK (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 675 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın 12'nci maddesi üzerine söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, Hükûmet tarafından hazırlanan bu tasarının gerekçesinde AVM'ler ve zincir mağazaların esnaflar ve küçük ölçekli ticari işletmeler için pazar kaybını ve piyasada tutunma sorunlarını da beraberinde getireceği söyleniyor. Bu çok haklı ama haklı olduğu ölçüde geç ortaya konulmuş bir saptamadır.

Yıllardır esnaf örgütleri, AVM'lerin ve zincir mağazaların verdikleri zararlar konusunda Hükûmetin kapısını aşındırdı. Muhalefet defalarca bu konuya ilişkin teklif verdi. "Esnaf kan ağlıyor, AVM'ler binlerce esnafın kepenk kapatmasına neden oluyor." denildi ama bu konu karşısında kulaklar nedense hep sağır oldu. Şimdi, AVM sayısı 350'ye, mağaza zincirlerinin şube sayısı 18 bine dayanınca mı bu sorunun farkına varıldı? Esnaf artık bu yükü taşıyamaz oluncaya kadar, binlercesi bakkalının, manavının, iş yerinin kapısına kilit vurmak zorunda kalana kadar neden beklendi? Bu soruların acilen Hükûmet tarafından cevaplanması gerekiyor çünkü bugün var olan hipermarketlerin, AVM'lerin ezici bir çoğunluğu Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı sırasında faaliyete başladı.

Atı alan Üsküdar'ı geçtikten sonra, esnafımız yıllarca sıkıntılarla boğuştuktan sonra "E, sizi koruyacağız." diye kanun tasarısı hazırlanması, doğrusu, çok da sağlıklı bir yaklaşım değil. Yine de geçtir ama tasarıyı oldukça olumlu bulduğumuzu da ifade etmek istiyorum.

Değerli milletvekilleri, esnaf ve sanatkârlarımızın tek sorunu tabii ki AVM ve hipermarketler değildir. Banka kredileri sorun, hemen her esnafımız bankalara borçlu durumda. Vergi borçları sorun, esnaflarımızın vergi borcu 70 milyarı bulmuş. BAĞ-KUR primleri sorun, çoğu esnafımız BAĞ-KUR primlerini ödeyemez durumda ve bu nedenle de sağlık hizmetlerinden faydalanamamakta. Anayasa'mızda esnaf ve sanatkârlarımızın korunmasına ilişkin hüküm olmasına rağmen hâlâ korunmamaları ve desteklenmemeleri zaten başlı başına en büyük sorun. Bu kadar sorunun arasında takdire şayan olan ise bu esnaf ve sanatkârlarımızın hâlâ evlerine ekmek götürebiliyor, hâlâ direnebiliyor, hâlâ istihdam yaratıyor ve ekonomimizin çarklarını çevirebiliyor olmalarıdır. Bu, büyük bir başarıdır, Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarının politikalarına rağmen bir başarıdır.

Esnaflarımız gibi toplumumuzun orta direğini oluşturan kesimler, ekonomik krizlere ve çalkantılara en duyarlı olan kesimlerdir. Eğer iyi ve sağlıklı işleyen, istikrarlı bir ekonomi politikası uygulanmıyorsa bundan en büyük zararı bu kesimler ve aileleri görür. İstikrarın en önemli koşullarından birisi ise şeffaf, denetlenebilir ve yolsuzluklardan arınmış bir yapıdır. Ülkemiz için ne yazık ki bu koşulun sağlandığını hele de bugünlerde söylemek asla mümkün değildir. Bir ülkede ülkeyi yönetenler yolsuzluklarla, talanla beraber anılıyorsa o ülkede ne istikrardan söz edilir ne sağlıklı bir ekonomik yapıdan. Bir ülkede, devleti ayakta tutan kurumlar şaibe altında ise, yargıya olan güven her geçen gün daha da sarsılıyorsa, bir rant ve israf furyası dolu dizgin devam ediyorsa o ülkenin ekonomisi bıçak sırtında demektir. Hiçbir yöneticinin de ülkesini bu hâle koymaya ve göz yummaya, hiçbir şey olmamış gibi davranmaya hakkı yoktur.

Eğer esnafı gerçekten korumak istiyorsak, eğer memuru, işçiyi, yoksulu gerçekten ezdirmemek istiyorsak, her şeyden önce geleceğe sağlıklı bir toplum bırakmak istiyorsak yolsuzluklardan tamamen arınmak gerekir diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)