GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bilecik ilinde meydana gelen doğal afetin neden olduğu mağduriyetlere ilişkin
Yasama Yılı:5
Birleşim:41
Tarih:13.01.2015

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; evet, yurdumuzun her bölgesinde bugünlerde yoğun yağış nedeniyle zaman zaman sıkıntılar yaşamaktayız. Bu sıkıntıların en büyüğü de kar nedeniyle kara yollarında yaşanan sıkıntılar ve bölgelerdeki elektrik sıkıntılarıdır.

Yalnız, hemen yılbaşından önce yağan kar nedeniyle Bilecik ilimizde çok sıkıntılı bir sürece girilmiştir. Yoğun kar yağışı nedeniyle geçimini çiftçilikle sağlayan ve sera üretimi yapan çiftçilerimizin büyük çapta zarara uğradıklarını gördük.

Ben hemen yılbaşından bir gün sonra Söğüt ve İnhisar ilçelerine ve köylerine bir seyahat yaptım, bir gezi yaptım. Bu gezimin nedeni de, burada zarar gören seraları incelemek ve yerinde tespit yapabilmek içindi. Evet, o gün ben Genel Başkanımızın talimatı üzerine Bilecik'e, Söğüt ilçesine gittim ve gittiğimde gerçekten şok bir manzarayla karşılaştım çünkü ben biliyorum ki Bilecik ilçesi ekonomik olarak yavaş yavaş sanayiyle ilişkilenmiş bir yapıyla çalışmalarına devam ediyor, sanayi yavaş yavaş oluşmaya başlıyor diye biliyordum ama gittiğimde gördüm ki gerçekten Marmara'nın Antalya'sı olmuş orası, 6 bin dekarlık bir sera üretimine geçilmiş. İnhisar ve Söğüt ilçelerinin -yaklaşık- tümünde insanların köylerde seracılıkla geçindiğini gördüm. Maalesef yoğun kar yağışı nedeniyle seralar çökmüş, yaklaşık yüzde 70'i, yüzde 80'i çökmüş ve büyük bir zarar oluşmuş. Şunu da söyleyeyim, Bilecik milletvekili arkadaşlarım -bizim milletvekilimiz yok ama- benden sonra bölgeye gittiler, hatta benim söylediklerimin bir kısmını da paylaştılar vatandaşla. Ama şu da bir gerçek, vatandaş orada üretim yapamıyor, tek geçim kaynağı seracılık ve yılın bütün aylarında bu seracılık faaliyetlerini -kışın, yazın ve baharda- sürdürüyor.

Şimdi, orada yapılması gereken şeyler var. Birincisi, öncelikle hasar tespitinin yapılmasıydı. Teşekkür ediyorum Sayın Valiye, hafta sonuna kadar hasar tespitini bitirmiş. Başlangıç itibarıyla burada 4 bin dekarlık bir alan hasar gördü diye düşünüyorduk köylülerin, çiftçilerin bize ilettiğine göre, 3.262 dekarlık bir alanda hasar var, serada hasar var; 767 çiftçi, 23 köyde etkilenmiş bu hasardan.

Bakın, arkadaşlar, bu çok önemli bir rakam, 1 dekarlık seranın maliyeti 15 ila 20 bin TL arasında değişiyor. İçindeki ürünün tümü telef olmuş, ürünün tümü gitmiş. İçindeki ürünle beraber zararı 1 dekarda 30 bin TL'yi buluyor. Bu nedenle, çok hızlı yapılması gereken şeyler var. Bunlardan bir tanesi, o seralar tekrar kullanılamadığı ve tamir edilemediği için seraların hızla sökülmesi gerekiyor. Bunun için kaynak da belli. Geçen gün bütçeyi burada görüştük. Maliye Bakanlığının yedek bütçesi var, böyle doğal afetlerde, sel felaketlerinde, umulmadık işlerle karşılaşıldığında kullanılan bir para var. Yine, Başbakanlığın örtülü ödeneği var. Evet, Suriyeli için kullanıyoruz, kullanmalıyız belki; IŞİD militanları için kullanıyoruz, onlar için kullanmamalıyız ama benim halkım için de bu örtülü ödeneği kullanmalıyız diyorum. (CHP sıralarından alkışlar) 767 çiftçiye en az -dekar başına demeyeceğim, sadece çiftçi başına- 2 bin TL hızlı, söküm parasının verilmesi gerektiğini ifade ediyorum.

Hızlandırıyorum çünkü zamanım çok dar. Bir de bu çiftçilerimizin tarım kredi kooperatiflerine, bankalara ve diğer finans şirketlerine borçları var. Çok hızlı bir şekilde bu borçları ertelenmeli. Yeni seraların yapılabilmesi için, o kadar mütevaziler ki, "Seralarımızın tümünü istemiyoruz, en az yarısını yapacak kadar bir imkân sağlansa biz devletimize paramızı öderiz." diyorlar. Bu kadar da mütevaziler.

Bir başka özelliği bu köylerin: Kendi köylerinde istihdam sağladığı gibi, dışarıdan da istihdam alıyorlar çünkü çalışkan köylülerin o faaliyetleri, beden gücü bu üretimi yapmak için yetmiyor, dışarıdan istihdam sağlıyorlar. Böylece güzel bir işi yapıyorlar. Bizim de devlet olarak onları desteklememiz gerekiyor. İşte, devlet bugünlerde var. Eğer bugün devlet kendini orada gösterirse o insanlarımızın mağduriyetini halletmiş oluruz diye düşünüyorum.

Evet, 3.262 dekarlık seranın yarısı yapılabilir. Bunun da yapılabilmesi için nisan ayı yani ekim dönemine yetiştirilmesi gerekiyor. Şunu da diyorlar: "Eğer devlet elimizden tutar nisan ayına, ekim dönemine, mart ayına biz bunları yetiştirebilirsek, seralarımızı devletin katkısıyla yapabilirsek biz bu paramızı, borcumuzu da aslanlar gibi öderiz." Talep ettikleri bedava para da değil, hibe de değil. İki yıl geri ödemeksizin yedi yıllık bir kredi talepleri var. Açık ve net ifade ediyorlar, "Bu borcumuzu da öderiz." diyorlar.

Şimdi, yapmamız gereken şu arkadaşlar, Maliye Bakanıyla, Tarım Bakanıyla yapmamız gereken şu: Maliye Bakanı "Yedek bütçeden ben söktürüyorum seraları." diyecek, valiye talimatı verecek. Tarım Bakanımız da "Ben bu krediyi temin ediyorum." diyecek ve bu işi hep birlikte halledeceğiz diyorum, teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)