| Konu: | Ceza İnfaz Kurumları Güvenlik Hizmetleri |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 39 |
| Tarih: | 07.01.2015 |
AYTUĞ ATICI (Mersin) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlar, Ceza İnfaz Kurumları Güvenlik Hizmetleri Kanunu Tasarısı'nın 1'inci maddesiyle ilgili verdiğimiz önerge üzerine söz almış bulunuyorum. Adaleti kendine göre düzenlemeyen, siyasi kariyerlerini ve kazanımlarını sağlam iradenin gölgesine borçlu olmayan milletvekillerini saygıyla selamlarım.
RECEP ÖZEL (Isparta) - Bu ne laf şimdi ya!
AYTUĞ ATICI (Devamla) - Değerli arkadaşlar, bizim bu maddeyle ilgili verdiğimiz önerge, çalışan personelin hak ve yükümlülüklerini de amaç içerisine koyuyor, yani cezaevlerinde çalışan ve âdeta ceza çeken, cep telefonlarıyla görüşmeleri bile kısıtlanan çalışanlarımızı da bu kanunun amacı içerisine almayı teklif ediyor. Buna Komisyonun niçin katılmadığını anlamam mümkün değil ama umarım siz katılırsınız.
Değerli arkadaşlarım, bir süredir, çocuk hekimi olmam hasebiyle, çocuk cezaevlerini geziyorum, aynı zamanda kadın cezaevlerini geziyorum ve yanlarında olmak zorunda olan çocuklarının sorunlarını inceliyorum.
"Çocuk"un tanımına bakacak olursak, değerli arkadaşlarım, on yedi yıl üç yüz altmış beş günden küçük olan herkes tüm dünyada "çocuk" olarak anılır. Ne demek istiyoruz? Bu yaş sınırının altında olan çocuklar kendi kararlarını veremezler, kendilerini koruyamazlar ve yaşamlarını tek başlarına sürdüremezler, yani korunmaya muhtaçtırlar. Peki, bu çocukları kim koruyacak? Bu çocukları öncelikle aile ve ailenin yetmediği yerde aileyle birlikte de devlet koruyacak.
Peki, Türkiye'de çocuklar yeterince korunup kollanıyor mu? Eğer Türkiye'de çocuklar yeterince kollanıp korunuyor olsaydı bu kadar suça sürüklenmezdi. Çocukların suça sürüklenmesi, çalıştırılması, cinsel istismarı, cinsel şiddete maruz kalmaları çocukların Hükûmet tarafından, devlet tarafından iyi korunamadığı anlamını taşır. Suça itilerek veya suç yaratılarak hapse giren veya annesinin yanında kalmak zorunda olan çocuklar dört duvar arasında büyümektedir.
Sayın Bakan, "çocuk" ile "cezaevi" kelimesi yan yana gelir mi Allah aşkına? Bir düşünün, "çocuk" ve "cezaevi". Böyle iki kelimenin yan yana gelme olasılığı hiçbir şekilde yoktur.
Her çocuk cezaevini ziyarete gittiğimde -adına siz istediğiniz kadar "Cezaevi değil, eğitim evi." deyin, "ıslahevi" deyin, ne derseniz deyin- çocuklar dört duvar arasında kaldığında, ben onları her ziyarete gittiğimde bir hafta kendime gelemiyorum. O çocukların cezaevlerindeki durumları gerçekten benim yüreğimi dağlıyor.
Bakın, size bir rakam vereceğim Sayın Bakan; iki rakam vereceğim, ikisi de sizin rakamlarınız, birisi TÜİK rakamı. TÜİK rakamlarına göre...
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Süre mi bitti?
BAŞKAN - Buyurunuz Sayın Atıcı, devam ediniz.
AYTUĞ ATICI (Devamla) - Sayın Bakanı meşgul etmezlerse devam edeceğim Sayın Başkan.
BAŞKAN - Siz devam ediniz, o duyuyordur herhâlde.
AYTUĞ ATICI (Devamla) - TÜİK rakamlarına göre suça sürüklenen çocuk sayısı 2009-2013 yılları arasında tamı tamına yüzde 68,9 artmış Sayın Bakan. Bakın, sizin huyunuz 2002 öncesi ve sonrasını karşılaştırmak. Ben size sizin döneminizi söylüyorum. 2009-2013 yılları arasında TÜİK diyor ki: Yüzde 68,9 oranında artmıştır suçlar. Siz devleti yöneten Hükûmet olarak kendinizde sorumluluk görüyor musunuz, görmüyor musunuz?
Yine, Adalet Bakanlığı verilerine göre, sizin verilerinize göre 6 Ocak 2015 tarihi itibarıyla cezaevlerinde 12-17 yaş arası 1.935 erkek çocuğumuz var, 61 kız çocuğumuz var, 1.996 tutuklu hükümlü çocuğumuz var. Bunun suçunu çocuklara atamazsınız. Bunun sorumluluğu devleti yönetemeyen AKP Hükûmetindedir. Çocukları bu şekilde içeri tıktıktan sonra onların beslenme sorunlarını çözemiyorsunuz. Bir çocuk hekimi olarak gittiğimde annelerin çocuklarına "Yemek mi alayım, yoksa çikolata-bisküvi mi tercih edeyim?" arasında kaldığını görüyorum. Çocuğuna çikolata-bisküvi tercih ediyor, kendi yemeğini paylaşıyor ve siz de bunun parasını alıyorsunuz. Bunları mutlaka gözden geçirmek ve düzeltmek zorundayız.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)