| Konu: | 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı İle 2013 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 37 |
| Tarih: | 22.12.2014 |
ENGİN ALTAY (Sinop) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın milletvekilleri, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Bir plaket hazırladım, malum, plaket genelgesi bugün yarın yayımlanacak. Konuşmamın sonunda plaketi de ait olduğu, hazırlanan makama sunacağım.
Ancak, önce şunu belirtmek isterim: Sayın milletvekilleri, başbakanlar bütçelerine selam göndermez. Sayın Ahmet Davutoğlu'nun ilk bütçesidir, muhtemelen son bütçesi olacak. (CHP sıralarından alkışlar) Ama maalesef bütçeye, Genel Kurula selam göndermesi siyasi etikle bağdaşmaz, Parlamentoya bundan daha büyük bir saygısızlık da yapılamaz.
Başbakanın Makedonya gezisi... Bu bütçenin bugün görüşüleceği bir ay önceden belliydi, Makedonya orada duruyor, bir yere gitmiyor, her vakit oraya gidebilirdi; bu bir.
İki: Şimdi, Sayın Babacan "Mevcut Başbakan için 'dönemin Başbakanı' yazan evraklar" dedi, çok güzel, doğru. Bunların bir komplo olduğunu, bir tezgâh olduğunu, orta yerde bir yolsuzluk olmadığını söyledi; kendi kanaatidir. Keşke Sayın Babacan şunu da söyleseydi: Adli Tıptan montajsız olduğu tescillenmiş "tape"lerde "Babacığım, 30 milyon avroyu saklayamadım, onu koyacak yer bulamadım." da diyebilseydi Sayın Babacan. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)
Sayın Babacan'a sormak istiyorum: Bugün saat 14.30 itibarıyla (9/8) esas numaralı Komisyon odasında ne yapıyor Sayın Babacan, kabak çekirdeği mi yiyor orada onlar?
BAŞKAN - Genel Kurula hitap et Sayın Altay.
ENGİN ALTAY (Devamla) - Evet, (9/8) esas numaralı Komisyonu niye kurdunuz oy verip? Eğer bu kumpas idiyse, yolsuzluk yok idiyse, bu bir darbe idiyse bu Komisyon niye kuruldu, bunu da anlamış değilim.
Bir ülkenin başka ülkelere çok büyükelçilik açması ya da İstanbul'da çok başkonsolosluk olması o ülkenin itibarının yüksek olduğu anlamına da gelmez.
Evet, ilaveten... Gözle görülen hizmetleri yaparak yani "Biz yol yaptık, köprü yaptık, metro yaptık, tüp geçit yaptık; o vakit yolsuzluk yapılmamıştır." demek anaokulu çocuklarını bile güldürecek bir durumdur. Siz yolla, köprüyle değil, daha önce de söyledim, Kâbe'den örtü getirseniz 17 Aralığın üstünü örtemezsiniz. (CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bütçe görüşmeleri hükûmetlerin ekonomi karnesinden ibaret değildir. Bütçe görüşmeleri, aynı zamanda, hükûmetlerin siyasi ahlakının, hukuka uygunluğunun, kültürel ve sosyal anlayışının, dış politikasının, demokrasi ve insan haklarına yaklaşımının ve zaaflarının sorgulanacağı, irdeleneceği görüşmelerdir. Böyle baktığımız zaman, bizim, Cumhuriyet Halk Partisi olarak kırmızı çizgimiz bellidir: Biz "temiz toplum" diyoruz. Devletin laik niteliğinin ve hukuk devleti olma özelliğinin her hâl ve şartta korunmasını ve muhafazasını istiyoruz. Ve milletin huzurunu, refahını, mutluluğunu istiyoruz. Sizin bu bütçeniz benim saydığım bu 3 kriteri de altüst eden, bu 3 kritere de cevap vermeyen bir anlayışla ilgili.
Türkiye'nin ekonomik sorunları çok ama öncelikli sorunu, bana göre, demokrasi sorunudur. 62'nci Hükûmetle birlikte Türkiye'de bir demokrasi daralması yaşıyoruz. Sayın Bakanlar Kurulu, sayın milletvekilleri; hiçbir zaman unutmayın ki demokrasi bir tepki ve protesto rejimidir ve siyaset de bir refleks işidir. Demokrasiyi olgunlaştırmanın yolu devleti daraltmak, özgürlükleri genişletmektir. Hiçbir güvenlik kaygınız, bu Hükûmetin hiçbir güvenlik kaygısı temel hak ve özgürlüklerin kısıtlanmasına dayanak olamaz. Olursa o ülkede demokrasiden söz edilemez.(CHP sıralarından alkışlar)
Bakanlar Kurulunun son ayıbı 20 Aralık Cumartesi günü Tandoğan'da EĞİTİM-İŞ üyesi öğretmenlere uygulanan polis Vandalizmidir, ileri demokrasinizin son ve en acı örneğidir. Dün Maraş'ta da gösteri hakkını kullanmak isteyen insanların Anayasa'da var olan seyahat etme özgürlüğünü kısıtlama hakkı da bu Hükûmete ait değildir. Dün Maraş'ta, Anayasa'dan almadığınız bir yetkiyi kullandınız.
Değerli milletvekilleri, ileri demokrasi anlayışı bu ülkede kitlesel ölümlere meydan verdi, sebep olur hâle geldi. Türkiye'yi kitlesel ölümler ülkesine çevirdi bu Hükûmet. Uludere'de ölen 34 kişi ve Gezi'de ölen 9 kişiden bu Hükûmet ve bundan önceki 61 numaralı Hükûmet birinci derecede sorumludur. (CHP sıralarından alkışlar) Soma'da ölen 301 kişiden, Ermenek'te ölen 18 kişiden bu ve bundan önceki Hükûmet ikinci derecede sorumludur. Mecidiyeköy'de ölen 10 kişiden ve Yalvaç'ta ölen 18 kişiden bu Hükûmet hukuken de siyaseten de üçüncü derecede sorumludur, kusurludur. Siz cesetlerin üstünde oturan bir Hükûmetsiniz.
BÜLENT TURAN (İstanbul) - Yapma ya!
ENGİN ALTAY (Devamla) - Sokağa çıkmayı kan akıtılmasına gerekçe gören bir Başbakan bir ülkede orta yerdeyse o ülkede demokrasi emboli atmıştır, o ülkede artık demokrasi felç hâline gelmiştir, bunun altını çizmek istiyorum ve sizi en azından şu beğenmediğiniz, "Biz bu Anayasa'yı referans alarak iş yapmayız." dediğiniz Anayasa'ya uymaya da davet ediyorum.
BÜLENT TURAN (İstanbul) - Sakın atma, sakın atma!
ENGİN ALTAY (Devamla) - Bu Hükûmetin bir sorunu da darbe paranoyası ve sendromudur. Darbe paranoyasıyla, darbe sendromuyla Türkiye'de demokrasiyi sıfırlamış bir Hükûmetin bütçesini biraz sonra oylayacağız hep beraber. Bu Hükûmete göre hak aramak darbe, eleştirmek darbe, seçim barajının aşağı çekilmesini söylemek darbe, yolsuzluğu açıklamak darbe, rüşveti belgelemek de darbe, "Hırsız var." demek çok büyük bir darbe, "Atanmak istiyorum." diye feryat etmek bile bu Hükûmete göre darbe, feryat edenler de darbeci. Bu Hükûmete göre bu Hükûmete karşı her şey darbe, bu Hükûmete karşı herkes darbeci. Bu mantık sizi uçuruma götürür, benden söylemesi.
Bu Hükûmete göre hırsızlık millî iradeye dayalı bir demokrasi anlayışı, bu Hükûmete göre yolsuzluk sandık destekli meşruiyet, bu Hükûmetin demokrasiden anladığı budur. (CHP sıralarından alkışlar) Ama darbe istiyorsanız, darbe arıyorsanız ben size bir adres söyleyeyim: 2-6 Aralık Antalya Millî Eğitim Şûrası. Orada konuşulanlar, orada kayda geçenler laik, demokratik cumhuriyete karşı bir darbedir, bir karşı devrim girişimidir. (CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)
Şikâyet ettiğiniz ikinci bir konu da vesayet. Geldiğiniz günden beri vesayet dırdırınız, vesayet şikâyetiniz bitmedi. Belli konularda haklıydınız ama şimdi geldiğimiz noktada Türkiye daha garip bir vesayet manzarasıyla karşı karşıya. İmar ve Şehircilik TÜRGEV vesayetinde; Millî Eğitim Bakanlığı EĞİTİM BİR SEN'in vesayetinde; Ekonomi Zarrab'ın vesayetinde; medya havuz vesayetinde; Kürt sorunu, Öcalan, Fidan, Erdoğan vesayetinde; adalet, uzun adamın hayranlarının vesayetinde; yasama yürütmenin vesayetinde; en vahimi, Başbakan, ağabeysinin vesayetinde. (CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler) Sürem daralıyor.
FATİH HAN ÜNAL (Ordu) - Siz kimin vesayetindesiniz?
BÜLENT TURAN (İstanbul) - Süheyl Batum nerede?
ENGİN ALTAY (Devamla) - 17-25 Aralık asrın rüşvet yolsuzluğudur. 17-25 Aralık soruşturmasına takipsizlik kararının verildiği gün olan 17 Ekim asrın vicdan yolsuzluğudur. 14 Aralık da asrın hukuk yolsuzluğu olarak bu ülkenin kayıtlarına geçmiştir. 17 Aralıkta aklınıza gelen ve bizden sıkça talep ettiğiniz masumiyet karinesini siz şurada oturan Haberal için, şurada oturan Balbay için hiç aklınızdan geçirdiniz mi? (CHP sıralarından alkışlar)
BÜLENT TURAN (İstanbul) - Evet.
ENGİN ALTAY (Devamla) - Siz şayet 17 Aralıkta özel uçakla Aksaray'dan adam alıp İstanbul'a oturtmasaydınız, siz şayet 17 Aralıkta binlerce emniyet mensubunu görevden almasaydınız, siz şayet 17 Aralıkta yüzlerce yargı mensubunu görevden alıp yerlerini değiştirmeseydiniz, biz 17 Aralıkla ilgili masumiyet karinesi derdik ama bu telaşınız, bu paniğiniz suçluların telaşının çok somut bir örneği oldu ve biz 17 Aralıkla ilgili bunun için böyle bir hüküm verdik.
Paralelle ilgili... Kimse devlete sızmadı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
METİN KÜLÜNK (İstanbul) - Sızmadı mı Sayın Altay?
BAŞKAN - Süreniz doldu, cümlenizi lütfen toparlayın.
ENGİN ALTAY (Devamla) - Kimse devlete sızmadı. Siz, bu Hükûmet, bundan önceki hükûmetler, onları teker teker yerleştirdiniz. Ondan sonra da 17 Aralıkta ve 25 Aralıkta onların mideleri bulanınca onları paralel ve darbeci ilan ettiniz. Muhterem, Haşhaşi oldu; gönül dostu, darbeci oldu.
Plaket genelgesi geliyor. Böyle bir plaket hazırladık.
BÜLENT TURAN (İstanbul) - Balbay'a ver, Balbay'a. Madem öyle Balbay'a ver.
ENGİN ALTAY (Devamla) - Bu plaket kaçak sarayda 1 metreküp kazının birim fiyatı maliyetinden 30-40 kat fazlasıyla müteahhite verilen paranın karşılığıdır. 1 metreküp toprak işinde yapılan usulsüzlük 45 lira, 1 metreküpte, bu plaket 35 lira. Kaçak saray için başka şey söylemeye gerek var mı bilmiyorum. Ben bu plaketi, kabul ederler etmezler, Bakanlar Kuruluna bırakıyorum.
(Hatip, Bakanlar Kurulu sıralarının önündeki merdiven basamaklarına plaket bıraktı)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN- Sayın Altay, sözünüzü bitirin, bunlar usule çok uygun şeyler değil, onu bilhassa belirtmek isterim.
ENGİN ALTAY (Devamla) - Bu bütçe Türkiye'nin hayrına bir bütçe değildir, Türkiye'nin hayrına bir bütçe değildir.
BAŞKAN - Maalesef, son zamanlarda kürsüye bir kısım materyaller getiriliyor, burası çok farklı bir görüntüye giriyor, bu doğru değil.
Lütfen sözünüzü tamamlayın.
ENGİN ALTAY (Devamla) - Sayın Başkan, ben görsel kullandım. Bu benim en doğal hakkım.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)