GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı İle 2013 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı
Yasama Yılı:5
Birleşim:36
Tarih:21.12.2014

CHP GRUBU ADINA DOĞAN ŞAFAK (Niğde) - Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; iktidar partisi milletvekillerinden kürsüye gelen çoğu arkadaşımız, AK PARTİ döneminde cumhuriyet tarihindeki hükûmetlerin tümünden fazla hizmet yapılmış ve o dönemler sanki hiçbir şey yapılmamış gibi bir düşünce içerisindeler. Ben, bir iki notu burada iletmek istiyorum. 1925-1950 arası Türkiye'de toplam 4 bin kilometre devlet demir yolu yapılmıştır. 1950-2004 arası Türkiye'de toplam 872 kilometre devlet demir yolu yapılmıştır.

Ayrıca birkaç notu daha söyleyip konuyu geçeceğim. Halk Bankası, İş Bankası, Sümerbank, Etibank, şeker fabrikaları, tamamı 1930'lu yıllarda amacına uygun şekilde yapılmıştır. Yani Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Sümerbank'ı kurarken adını "Sümerbank" yapmasının nedeni Sümerlerin tarihte tekstil sektörüyle uğraştığından dolayıdır; Etibank'ın ismini de orijinal bir isim koymuştur, Etibank da Etilerin maden sektörüyle uğraştığından dolayıdır. Bütün bankalar ve sektörler amacına uygun kurulmuştur.

Değerli arkadaşlar, öncelikle geçtiğimiz bahar ayında elma üreticilerinin yaşadığı don felaketinde aynı koşullarda mağdur olan çiftçilerimizin bir bölümüne ödeme yapılıp bir bölümüne yapılmaması Niğde bölgesinde, özellikle Dündarlı, Hacıbeyli, Sazlıca kasabalarında çok büyük sorunlara yol açmıştır. Bu mağduriyetin eşitçe giderilmesini kürsüden talep ediyorum ve maddeye geçiyorum.

Değerli arkadaşlar, bir ekonomide yurt içi tasarruf ve döviz sermaye yetersizliği, istikrarlı ve hızlı bir büyüme sürecinin önündeki temel engeldir. Bunları sağlamadan sağlıklı ve istikrarlı bir büyüme hızını yakalamak mümkün değildir. Ülkemiz de istikrarlı bir büyüme sürecinden çok, oldukça büyük dalgalanmalar gösteren bir süreç içerisinde büyümekte. Dönem dönem söz konusu olan olumlu büyüme hızlarına ise kısa süreli dış kaynaklarla hızlanan iç tüketim talep ve ithalat artışı nedeniyle ulaşılmaktadır.

Ülkemizin temel bazı sorunları hâlâ çözülmemiştir. Bunlara örnek olarak, ekonominin hızlı ve istikrarlı bir kalkınmayı finanse edecek kaynakları kendi yapısı içerisinde yaratmaması, yaratılan kaynakların etkin bir biçimde kullanılmaması ve bu kaynakların sanayi yatırımlarına ve beşerî sermaye gelişimine aktarılmaması gösterilebilir.

Politik, ekonomik analizdeki kimi tartışmalar, bütçe açıklarının zararlı politik sonuçlarıyla ilgilidir. Kamu açıklarının borçlanma yoluyla finansman olanağının bulunması, Hükûmetin toplumsal refahı artırmak konusunda daha az etkin olmalarına neden olmaktadır. Politikanın kendisi bir çeşit kurumsallaşmamış bir seçmen miyopluğundan kaynaklanan sıkıntılar yaşamaktadır. Bu miyopluk büyük kamu harcamalarının faydalarının seçmenler için açık, görünür ve cebe hitap etmesidir. Buna karşın, kamu açıkları yüzünden büyüyen borçları ödemek için ileride yapılacak vergi artışlarının maliyetleri uzak ve belirsiz olduğundan çok daha küçük görünmesidir. Bunun ötesinde, henüz doğmamış ya da yaşı küçük kimseler oy kullanmamaktadırlar. İleride ulusal borçlardan kaynaklanan faizlerin ödenmesi için vergi vermek zorunda kalacak bu kişiler bugün oy kullanmamaktadırlar. "Temsil olmadan vergileme olmaz." ilkesi gereği uzun dönemli ulusal borcun alınmaması ya da daha iyisi, ulusal borcun büyüklüğünün devletin sermaye stokunu aşmaması gerekmektedir.

Sayın milletvekilleri, ülkemiz ekonomisi bugün sıcak paranın kıskacındadır. Sıcak para, spekülatif, kısa dönemci, aşırı dalgalanma ve alışkanlık gibi unsurlar içeren, ulusal piyasalarda faiz ve döviz kuru arasındaki dengesizliklerden kaynaklanan, arbitraj ögesine dayanan, yüksek risk, yüksek getiri özelliklerini haiz varlıklara yatırım yapan kısa vadeli sermaye akımlarıdır. Sıcak para genelde spekülatif kârların olduğu ülkelere gider. Sıcak para, uzun vadeli yatırım yapmak, fabrika kurmak, üretim yapmak için değil, faizden, kurdan ve hazine bonosu, mevduat sertifikaları, finansman bonoları gibi finansal araçlardan getiri elde etmek için ülkeler arasında kısa süreli olarak yer değiştiren paradır. Girdiği ülkeyle ilgili en ufak bir olumsuz hareket olduğunda kaçar gider. Sıcak para gittiği ülkeye rahatlık getirir fakat ülkeyi terk ettiğindeyse bu rahatlık yerini paniğe, hatta krize bile bırakır. Ülkemizde meydana gelen 94, 2001 krizleri sıcak para akımlarının yarattığı olumsuz etkilerden kaynaklanmıştır. Sıcak para bugün ülkemizde borsa-döviz-faiz üçgeninde geyik muhabbeti yapmaktadır.

Değerli arkadaşlar, Merkez Bankasının 2012 yılı sonu itibarıyla yayınladığı verilerde, yabancıların son yirmi beş yılda borsa ve kamu borçlanma senetlerine yatırım için toplam 102,8 milyar dolar sermaye getirirken bu araçlardan elde ettikleri yaklaşık 42,8 milyar liralık kârı ülkelerine transfer etmişlerdir. Bu kâr transferlerinin rekor bölümü AKP Hükûmeti döneminde olmuştur. 1986-2002 yılları arasında kâr transferleri toplam 12 milyar 189 milyon olurken 2003-2012 Nisanı itibarıyla 30 milyar 641 milyon dolar olmuştur. "Çingene sermayesi" de denen bu düzenin Türkiye halkının cebinden çok şeyler alıp götürdüğünü görmekteyiz. Bunun cazibesine daha fazla kapılmamak gerekmektedir.

Değerli milletvekilleri, tarım sektörüne ilişkin de bazı düşüncelerimi açıklamak istiyorum. Tarım sektöründe tablo vahimdir. Türkiye, gıda alanında kendi kendine yeten bir ülke olma özelliğini kaybederek çoğu tarım ürününü ithal eden bir ülke konumuna düşmüştür. İşlenen tarım alanları 27 milyon hektardan 25 milyon hektara düşmüştür. Karşı karşıya olduğumuz en büyük problem, tarımlık arazilerin tüketilmesi, hasta edilmesi, ihmal edilmesidir. Aile çiftçiliği yok edildi, köyler üretimden koptu. Köy bakkallarında artık ekmek, yumurta, süt satılmakta, haftada bir sebze kamyonları uğramaktadır. Büyükşehir Yasası'yla 16.577 köy mahalleye dönüştü. Buralarda tarım ve hayvancılık sınırlandırılarak vergi, harç, katılım payları artırıldı. Büyükşehir Yasası'yla bir gecede, kırsalda yaşayan nüfus 10 milyon 500 binden 6 milyon 600 bin kişiye düştü. Dünyanın hiçbir yerinde bir gecede kırsal nüfustan 4 milyon kentli yaratan bir hükûmet yoktur.

Ayrıca, Türkiye GDO'lu ürünler konusunda tam bir kargaşa içindedir. ABD'nin GDO lobisinin Türkiye'deki bilinçlendirme çalışmaları WikiLeaks belgelerine yansımıştır. Türkiye yabancı, ithal tohumlara ve çoğunlukla GDO'lu gıdalara bağımlı hâle gelmiştir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; turizm sektörüyle ilgili de düşüncelerimi kısaca arz etmek istiyorum. Turizm sektöründe yapısal sorunlar devam etmektedir. Giderek çevre ve deniz kirliliği Akdeniz ve Ege kıyılarını tehdit etmektedir. Yabancıların hızla yağmaladığı kıyılarımız hızla betonlaşmakta ve doğal özelliğini kaybetmektedir. Türkiye'nin fiyat odaklı turizm politikasından kalite odaklı turizm politikasına geçmesi gerekmektedir. Ülkemize gelen turistlerin yüzde 68'i orta gelir seviyesine sahip iken Türkiye'deki yatak kapasitesinin yüzde 30'una yakın bir kısmı 5 yıldızlı tesislerden oluşmaktadır. Dolayısıyla, İspanya'da gördüğümüz kapasiteyle ziyaretçi gelir düzeyi arasında tesis edilen orantılı ilişki Türkiye'de hâlihazırda tesis edilmemiştir. Üst gelir grubuna mensup ziyaretçilere yönelik tesis düzenlemesi yapan yatırımcılar hedef gruptan beklenen ziyaretçi sayısını yakalayamadıkları için çareyi fiyatları mecburen aşağı çekmekte bulmaktadır. Bunun sonucunda, sunulan hizmet kalitesiyle talep edilen ücret arasında uyuşmazlıklar meydana gelmektedir. Doyasıyla, Türkiye'de yatırım türü, ürün ve kompozisyonunun müşteri profiliyle doğrudan orantılı olmasına çalışılmalıdır. Üniversitelerde İngilizce dışında çeşitli dilleri kapsayacak dört yıllık rehberlik bölümleri açılmalı ve Turizm Bakanlığı bu konuda YÖK'le iletişime geçmelidir. Turizm firmalarının geçersiz olan ve yasal dayanağı bulunmayan sigorta mevzuatı yeniden düzenlenmelidir.

Değerli arkadaşlar, Aladağlar'a baraj, göl, orman projesi, Bolkar Dağları kış turizmi kayak projesi derhâl hayata geçirilmelidir. Kemerhisar Tyana hazinesi kazı çalışmalarının uzun süredir üstü kapanmaktadır, gün yüzüne çıkarılması gerekmektedir.

Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)