| Konu: | 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı İle 2013 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 36 |
| Tarih: | 21.12.2014 |
HDP GRUBU ADINA İBRAHİM BİNİCİ (Şanlıurfa) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2013 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı'nın 2'nci maddesi üzerine Halkların Demokratik Partisi adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bütçeler, sınıflar arası ilişkileri düzenleyen, toplumsal ihtiyaçların giderilmesini sağlayan ve dolayısıyla, toplumsal refahı etkileyen, diğer bir yönüyle de devlet ile toplum ilişkilerini belirleyen dokümanlardır; her ne kadar, rakamlar yığını ve muhasebe tabloları gibi gözükse de esasen toplumsal iş bölümüyle yaratılmış değerlerin kimler arasında ve nasıl pay edileceğinin yazıya dökülmüş hâlleridir. Hani derler ya, "Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz." İşte, bu pencereden bakıldığında bütçeler, yapıcılarının dillendirdiği söylemlerden ziyade, gerçek niyetlerin ve gerçek yüzlerin yansıdığı birer aynadır.
Değerli milletvekilleri, görüşmelerinde sona doğru geldiğimiz 2015 yılı bütçesi, AKP iktidarının kesintisiz olarak yaptığı 13'üncü bütçe olacaktır. Bakmayın siz öyle her sene aralık ayında yaşanan bu seremonilere, dinlemekten artık baygınlık geçireceğimiz bu retoriklere, ellerine tutuşturulmuş metinlerle bu kürsüye çıkıp methiye düzenlere.
Üşenmeyin, ertelemeyin, iktidar sarhoşluğunun teslim aldığı bedenlerinizi bir kez olsun atın sokağa. Çıkın sokağa, bakın, ayın sonunu zor getiren memura, bir bir kepenk kapatan esnafa bakın. Eğer ölmez de sağ kalırsa evine bir lokma götürme derdinde olan işçiye bakın. Sahi ya, şehitlik payesi vererek elinize bulaşmış kandan kurtulabileceğinizi mi sanıyorsunuz? Cinayetlerine yardım ve yataklık ettiğiniz ve sayıları on binleri aşan emekçilere bakın. Çalışıp didindiği hâlde ürünü para etmeyen köylüye, kendi yetiştirdiği ürünün süpermarketteki fiyatını görüp de küçük dilini yutan çiftçiye bakın. Bir torba kömür, bir paket makarna yolu gözleyen fakire, gecenin ayazında çöpten nafaka çıkarma telaşındaki garibe bakın.
Hadi üşenmeyin, çıkın sokaklara bir bakın. Ermenek'te kömür madenlerinde oğlunu iş cinayetine kurban veren Recep Gökçe'nin ayağındaki yırtılmış lastik ayakkabılara çok iyi bakın. O ayakkabılar temizliğin, o ayakkabılar saflığın, o ayakkabılar dürüstlüğün ve helalin simgesidir. Biliyor musunuz o ayakkabıların hiçbir zaman kutusu olmadı. Hani sizin de o meşhur kutularınız var ya, işte, o kutulardan hiç olmadı. Aslında, Recep Gökçe'nin yatak odası da olmadı. Recep Gökçe'nin olmayan yatak odasında ne para sayma makinesi ne de para kasası hiç ama hiç olmadı.
Hadi beyler, hadi hanımlar, üşenmeyin, çıkın sokaklara. Taşeron sistemine çağdaş köle ettiğiniz, güvencesiz milyonlara, rezidans ve AVM inşaatlarının tepelerinden yaprak misali düşen canlara bakın. Atanamadığı için birer birer intiharı seçen öğretmenlere, ölüm dehlizlerinde bir avuç kömür için bir ömür feda eden madencilere bakın. Kahve köşelerine mahkûm ettiğiniz üniversite mezunu gençlere, ödeyemediği kredi kartı yüzünden, "Tek yol ölümdür." diyenlere bakın. Yok ama! Sizler çıkamazsınız bu sokaklara çünkü sizin gezdiğiniz sokaklarda talan var, yağma var, rant var, peşkeş var. Sizin gezdiğiniz sokaklarda sayısını arttırmakla övündüğünüz dolar milyarderleri var. Tuttuğu altın olan, yatak odalarında bile para sayan, rüyada bile göremeyeceğimiz milyon dolarları, milyon avroları az bulan, bir gece ansızın sıfırlayan, girişim dehası çocuklarınız var. "Özelleştirme" diyerek Türkiye halklarının dişiyle, tırnağıyla kurduğu asırlık fabrikalarını, kurumlarını birer ikişer peşkeş çektiğiniz yandaşlarınız var. Sizin gezdiğiniz sokaklarda, eteklerinize yapışmış çocuklar gibi "Hani bana, hani bana?" diye sırada bekleyen candaşlarınız var. O yandaşlarınızın, o candaşlarınızın minnet borcu niyetine oluk oluk akıttığı paralarla ha bire doldurduğunuz havuzlarınız var. Dağ demeden, tepe demeden, dere demeden "Nerede beleş orda yerleş." diyen rantçılarınız var. Diktiğiniz AVM'ler ve rezidanslarla talan ettiğiniz, sonrasında da "Silüeti bozuldu." diye timsah gözyaşı döktüğünüz İstanbul var. Sizin gezdiğiniz sokaklarda "İtibardan tasarruf olmaz." diyerek yaptırdığınız saraylar var. İşte sizin bütçeniz, işte sizin aynanız budur.
Alıştık artık yalanınıza, dolanınıza; şaşırtmıyorsunuz bizleri. Gözünüzü bürüyen İktidar hırsıyla "Amaca ulaşmak için her yol mübahtır." diyorsunuz. Ne ahlak tanıyorsunuz ne hukuk ne din tanıyorsunuz ne de kitap. Yeminler olsun ki bu hâlinizle Machiavelli'nin öğütler verdiği prens gibisiniz.
Kıbleniz para olunca kendi ülkenizdeki asgari ücret ile Almanya'dakini mukayese etmiyor, eski Başbakan Schröder'e ne kadar maaş aldığını soruyorsunuz.
Ayrıca, katıldığınız 5'inci Din Şûrası'nda "Çok büyük imkânları olan, çok büyük bir zenginin iflası ne denli acıysa ilimde çok çok güçlü olan bir milletin bu ilmi kaybetmesi ondan çok daha büyük bir felakettir." diyorsunuz. Kaybedilen ilmin acısı ile müflis bir tüccarın acısını mukayese eden bu anlayışınızla vallahi de billahi de şaka gibisiniz.
Genel olarak Orta Doğu'da, özelde ise Suriye'de girdiğiniz pis ilişkiler, çetelerle tuttuğunuz her türlü kirli işlerle 21'inci yüzyılda yeniden peyda olmuş iblis gibisiniz.
Azıcık itiraz edenlere, yaptıklarınızı beğenmeyenlere, sizin gibi düşünmeyenlere, velhasıl toplumsal her muhalefete yüklediğiniz "darbeci" yaftasıyla mumu çoktan sönmüş yalancı çoban gibisiniz.
GAP'ta, DAP'ta, DOKAP'ta bitmeyen eylemleriniz, tükenmeyen planlarınızla burnu unutulmuş Pinokyo gibisiniz.
Parasız eğitim isteyen öğrencileri zindanla, hakkını arayan memuru copla, güvence isteyen emekçiyi gazla terbiye edeceğini sanan; bununla da yetinmeyip ha bire tepemizde sallanan kılıç gibisiniz.
Roboski'de yeni Dersim, Gezi'de ise Kerbela gibisiniz. Siz, aslında maskesi çoktan düşmüş cellat gibisiniz.
Tüm servetimiz bir dilim ekmek dahi olsa o bir dilim ekmeği kardeşçe, eşitçe ve dostça paylaşacağımız bütçeleri yapmak dileğiyle hepinizi tekrar saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)