GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı İle 2013 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı
Yasama Yılı:5
Birleşim:35
Tarih:20.12.2014

MHP GRUBU ADINA ALİM IŞIK (Kütahya) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı'nın son maddesi olan 13'üncü madde üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına ve şahsım adına söz aldım. Bu vesileyle yüce Meclisi ve bizleri izleyen tüm vatandaşlarımızı bir kez daha saygıyla selamlıyorum.

Yaklaşık on gündür bu yüce Mecliste tüm bütçeyle ilgili müzakereleri hep birlikte yaptık. Bazı arkadaşlarımız bütçenin çok iyi bir bütçe olduğunu, Türkiye'yi şaha kaldıracak bir bütçe olduğunu savundu. Bazı arkadaşlarımız doğal olarak "Hayır, böyle değil. Sizin dediğiniz gerçeği yansıtmıyor, bu bütçenin şu hataları, şu eksiklikleri var." diye uyarılarını yaptılar. Yine, partilerimiz gruplar olarak yazılı ve sözlü her türlü uyarısını yaptı. Kanun tasarısında, muhalefet şerhlerinde dikkat çekilen noktalar altı çizilerek yazıya döküldü. İnanıyorum ki müzakereler sırasında milletvekillerinin iktidarıyla muhalefetiyle burada yansıttığı her türlü görüşü ilgili bakanlarımız, kurum temsilcilerimiz, kurum yetkililerimiz ve bürokratlar not ettiler. İnşallah 2015 genel seçimlerine kadar Hükûmet iş başında bu bütçeyi doğru yönetir ve milletimizin daha rahat bir çalışma ortamına kavuşmasına katkı yapar diye dileklerimi ileterek sözlerime başlamak istiyorum.

Ancak, bilindiği gibi bütçenin gelir ve gider olarak ikiye ayrılan temel bileşenlerinden gelirin gidere eşit olması hâlinde bir denk bütçeden söz edilir. Gelirler eğer giderlerden fazlaysa bütçe fazlasından söz edilir. Giderler gelirlerden fazlaysa da bütçe açığından söz edilir. Ne yazık ki bu bütçe de son söylediğim, bütçe açığı veren bir bütçedir. On iki yıl boyunca diğer bütçelere benzer şekilde bu bütçe de açık veren bir bütçe olarak yüce Meclisin huzuruna gelmiştir.

Değerli milletvekilleri, hükûmetlerin hazırladığı bütçelerdeki temel amaç, milletimizin refah düzeyini artırmaktır. Ancak, ne yazık ki aynı hükûmetin örneğin geçen yılki bütçesi ile bu yılki bütçesine baktığımızda Sayın Maliye Bakanının oluşturduğu tablolarla geçen yıla göre milletimizin geriye gittiği bir bütçenin olduğunu o rakamları kullanarak sizlere birkaç örnekle açıklamak istiyorum: Örneğin, en düşük memur aylığıyla 2013 yılı Kasım ayında bir vatandaşımız 650 kilogram ekmek alabilirken, 2014 yılında yüzde 10 azalarak 603 ekmek alabilir duruma gelmiştir. Yine, 2013 Kasım ayında vatandaşımız aldığı parayla 394 kilogram pirinç alabilirken, 2014 yılı Kasım ayında yüzde 30 eksiğiyle 303 kilogram pirinç alabilir duruma düşmüştür. Aynı şekilde, 798 kilogram makarna alabilirken, 2014 yılında 712 kilogram makarna alabilmiştir, yüzde 15 fakirleşmiştir. Buna benzer birçok örnek var.

İLYAS ŞEKER (Kocaeli) - Hesapta bir yanlışlık olmasın hocam.

ALİM IŞIK (Devamla) - Bunlar, Maliye Bakanının geçen yıl ve bu yıl bize dağıttığı bütçe sunumundaki rakamlara göredir değerli milletvekilleri. Tabii, siz farklı pencereden bakabilirsiniz.

İLYAS ŞEKER (Kocaeli) - Yok, yok, aynı kitapta yazıyor.

ALİM IŞIK (Devamla) - Asgari ücretliye baktığınız zaman -bir örnek vereceğim- örneğin geçen yıl 323 kilogram mercimek alabilen bir asgari ücretli, bu sene yüzde 40 aşağısıyla 173 kilogram mercimek alabilir duruma düşmüştür. Bu, milletimizin nasıl fakirleştiğinin ve sıkıntılı olduğunun bir göstergesidir.

Bir başka konuyu Sayın Aile ve Sosyal Politikalar Bakanımız burada olduğu için özellikle paylaşmayı uygun buldum. 2012 yılına ait, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının Sosyal Yardımlar Genel Müdürlüğü tarafından verilen istatistiklere baktığınız zaman, özet olarak, 6,3 milyon hanenin yani 23 milyon kişinin yardım ve bununla ilgili sosyoekonomik veriler açısından yoksulluk envanteri içinde bulunduğunu kaydetmiştir. Bu ne demektir? 2012'de 23 milyon vatandaşımız yoksulluk envanterine resmen bu Bakanlık tarafından kaydedilmiştir. Bugün bu vatandaşın sayısının en az 25 milyon olduğunu ve daha fazla olduğunu tahmin ediyoruz ancak Sayın Bakanlık tabii bu verileri daha sonra paylaşmaktan vazgeçmiştir. Ben paylaşılmasına devam edilmesinde yarar olduğunu düşünüyorum.

Yine, aynı Bakanlığın "Türkiye'de Aile Yapısı Araştırması 2011" başlıklı bir bilimsel araştırmasının sonucunu da sizlerle kısaca paylaşmak istiyorum. 2011 yılı sonu itibarıyla milletimizin yüzde 72,3'ünün 1.200 TL'lik maaşın altında Türkiye geneli ortalamasıyla gelir düzeyine sahip olduğunu, sadece yüzde 27,7'lik kısmının ise 1.200 TL'den fazla maaşa sahip olduğunu Bakanlık açıklamıştır ve yayınlamıştır. Diğer taraftan, kentlere bakıldığı zaman bu değerin yüzde 69'u 1.200 TL'den aşağı maaşa sahip olurken, çiftçilerimizin ve köylülerimizin yaşadığı kırsal kesimde bu oranın yüzde 83,5'a yükseldiğini görüyorsunuz. Bir başka deyişle, bu ülkedeki her 100 kişiden 84 kişi maalesef 1.200 TL'lik maaşın altında kırsalda geçinme mücadelesi vermektedir. Aynı araştırmada örneğin konutlara baktığınız zaman Türkiye genelinde vatandaşlarımızın yüzde 46,1'inin apartman dairesinde yaşadığı, kentlerde bu oranın yüzde 60'a, kırsal kesimde ise yüzde 29'a düştüğü yine bu verilerden anlaşılmaktadır. Büyük illere ve bölgelere göre bu rakamların detayı vardır. Isıtma açısından baktığınız zaman, yaklaşık yüzde 53'ünün hâlen Türkiye ortalaması olarak sobayla -odun ve kömürle- ısındığı, kent gruplarında bunun yüzde 40 dolayında, kırsalda ise yüzde 86 dolayında olduğunu görüyoruz.

Değerli milletvekilleri, kimseyi ilzam etmek için söylemiyoruz ama bunlar Türkiye'nin gerçekleri. Biz ne kadar konuşursak konuşalım, neyin doğru olduğuna, neyin yanlış olduğuna aziz milletimiz yani 77 milyon insanımız karar verecektir.

Şimdi, hanehalkı gelirlerinin dağılımına baktığımız zaman, 2002 yılında evine 100 lira harcanacak gelir giren vatandaşımız bunun sadece 4,7 lirasını o ay borca harcarken, maalesef, 2014 yılında 100 liralık gelirin 62 lirasını borç ödemelerine ayırmak zorunda kalmıştır. "Nereden nereye." dediğiniz cümlelere lütfen bunları da eklerseniz çok iyi olur. 15 kattan fazla borçlanmanın olduğunu bu bir rakam göstermektedir.

Yine, bir başka rakama baktığınız zaman, iç ve dış borç stokuyla millî gelir artışını birbirine kıyasladığınız zaman, maalesef bugün doğan bir bebeğin 10 bin dolar borçla dünyaya geldiğini ve borçtaki artışın millî gelir artışından daha fazla olduğunu da görebiliriz.

Vatandaşımızın toplam banka borçlarına baktığınız zaman, 2002 yılında 54,5 milyar TL olan borcun 2014 yılı üçüncü çeyreğinde 1 trilyon 200 milyar TL'ye çıktığını yani vatandaşın son on iki yılda 20 kat borçlandığını görebilirsiniz.

İşte bahsettiğiniz istikrar bu. İstikrar sürsün derken vatandaşın borçlandığını, 20 kat borç yükü altında ezildiğini unutmamalıyız, bu gerçeği de paylaşmalıyız.

Peki, değerli milletvekilleri, 2015 bütçesinde ne var, rakamlara değinmeden sadece özetlemek istiyorum. 2015 bütçesi özetlenecek olursa borçlanma var. 22 milyar TL açık veren, yine dışarıdan borç alan, içeriden borçlanan bir bütçe olduğunu görüyoruz. Diğer taraftan, fakirlik var değerli milletvekilleri, fakirlik. Bu milletin en büyük sıkıntısı olan fakirliği yine çözemeyeceğiz. Biraz önce verdiğim rakamları sizler ve vatandaşlarımızla paylaştık. Maalesef faiz var. Her hafta yine 1 milyar TL faiz ödeyecek bir bütçeden bahsediyoruz. Maalesef icralar var. 2002 yılında 8,5 milyon olan toplam icra dosyasının bugün 23 milyona çıktığını ve birçok ilimizde maalesef değerli iktidar partisi milletvekillerinin övünerek icra müdürlüğü kurdelesi kestiklerini hepimiz görüyoruz, yaşıyoruz. İcra var. Hapis var değerli milletvekilleri, hapis. Daha önce, on yıl önce 50-55 bin kişi hapisteyken, bugün 156 bin kişi hapiste, cezaevlerinde. Bir yatakta 2-3 kişi yatar duruma geldi. Bu var, bu devam edecek. Tutuklama var.

Taahhüdü ihlalden dolayı, çözülemeyen sorunlar nedeniyle kaçak insanlar var; evine gidemeyen, çocuğunu göremeyen, hanımını göremeyen birçok, 300 bine yakın kaçak insanımız var. Bunlara çözüm bulsaydık keşke.

Dış ticaret açığı var bu bütçede. Yani ihracattan fazla ithalat rakamı var. Arkadaşlarımız geldiler "Şu kadar ihracat rakamına ulaştık..." Ama ithalatı söylemekten çekindiler. Dış ticaret açığı var. Maalesef 22 milyar TL'ye yakın -öngörüleni bu, hedef sadece- cari açık var.

Bir başka deyişle, vatandaşımıza gelen ek vergi var, yeni ÖTV ve KDV'ler var. Dolayısıyla, temel tüketim mallarında zamlar var.

Seçim yatırımı var. Yine özelleştirme var. Daha önceki cumhuriyet hükûmetleri döneminden kalan son tesislerin satışı var değerli milletvekilleri. Neler satılacak? Kalan enerji tesislerinin tamamının satışı planlanıyor. Otoyollar, köprüler, arsalar, binalar, Halk Emeklilik ve benzeri gibi birçok tesisin ve hizmetin satışı var.

İyi bir hikâyedir, herkes bilir. Evlat gelmiş, "Arsam var." diye satışa sunmuş. Alacak adam sormuş, "Babandan mı kaldı, kendi paranla mı aldın?" "Kendi paramla aldım." deyince, "O zaman bir başkasına git." demiş. İşte, babanızdan yani sizden önceki cumhuriyet hükûmetleri döneminden kalanları çok rahat satıyorsunuz, kalanları da bu dönemde satacaksınız.

Değerli milletvekilleri, maalesef bu bütçede yandaşların zengin olması var, bu kayırmaların yol açacağı yine yolsuzluklar var, usulsüzlükler var, maalesef yine rüşvet iddiaları olacak, bunlar var, işsizlik var, ne yazık ki yine bazı kesimlere seçim rüşveti var, VIP torpiller olacak.

Keyfî harcamalar var. Sayın Bakana dedik: "Niye bunları aktarıyorsunuz?" Kaynak aktarma var.

Öncekilerde olduğu gibi başına buyruk yönetim var ama en önemlisi de Cumhurbaşkanlığı Köşkü'nde paralel bir Hükûmet var değerli milletvekilleri. Değerli Bakanlar, bu sizin için zül olmalıdır. Başbakanlık genelgesini Cumhurbaşkanlığında gölge kabineyle tekrar uygulamaya devam edecek bir anlayış var, buna "Hayır." dememiz lazım, "Hayır." demeniz lazım. Yasama, yürütme ve yargı erki bu şekilde siyasi baskı altına ve tek adam eline veriliyor, bu var, buna "Hayır." demeniz lazım.

Peki, ne yok değerli milletvekilleri, bu bütçede ne yok? Olmayanları söyleyeyim: Büyüme yok, refah yok, eşitlik yok, adalet yok, gelir dağılımı adaleti yok. Yüzde 1'lik kesimin yüzde 55'lik paraya sahip olduğu bir bütçeden bahsediyoruz. Tasarruf yok. Son on yılda 10 puan aşağıya düşmüş insanlarımızın tasarruf oranı, yüzde 22'lerden yüzde 10-12'lere düşmüş, dolayısıyla tasarruf yok. Emekli yok, memur yok, çiftçi yok, işçi yok, maalesef istihdam yok, esnaf yok, sanayici yok, turizmci yok, dolayısıyla yatırım yok, yatırımlara teşvik yok, bundan dolayı üretim yok, AR-GE yok, inovasyon yok, en önemlisi de denetim yok. Özetle, bu bütçede adalet de yok, kalkınma da yok değerli milletvekilleri. Ne yapmamız lazım?

NEBİ BOZKURT (Mersin) - Muhalefette de kimse yok!

ALİM IŞIK (Devamla) - Muhalefet var.

OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) - Sandıkta yok, sandıkta.

ALİM IŞIK (Devamla) - Muhalefeti eğer siz iyi anlarsanız burada muhalefetin söylediği her şeyi not etmiş olmanız lazım. Sayın Bakanlar ve bürokratları gayet dikkatli bir şekilde muhalefetin olduğunu biliyor ama sizler bilmeyebilirsiniz.

Dolayısıyla, yolsuzluk ve usulsüzlükle mücadeleyi hep beraber yapmamız lazım. Vatandaşımızın refah düzeyini artırma adına bu önümüzde kalan süreyi daha iyi değerlendirmemiz lazım. Çiftçimizin, sanayicimizin, turizmcimizin ve diğer üreticilerimizin yatırımlarını teşvik etmek zorundayız.

Dolayısıyla, bu bütçeyi her şeye rağmen, inşallah, milletimizin yararına olacak bir bütçe olarak değerlendirdiğimizi yine ifade ediyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ALİM IŞIK (Devamla) - Ancak bu olmayanlardan dolayı muhalefet olarak "hayır" oyu vereceğimizi de belirtiyor, hepinize iyi akşamlar diliyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)