| Konu: | 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı İle 2013 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 35 |
| Tarih: | 20.12.2014 |
MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2015 yılı Bütçe Tasarısı'nın 9'uncu maddesi üzerine şahsım adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle Genel Kurulu ve ekranları başında bizleri izleyen aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, Rabb'ime hamdolsun ki devletimizin bütçesi yıldan yıla güçleniyor ve böylelikle de yatırım alanları daha da genişliyor. Plan ve Bütçe Komisyonunun bir üyesi olarak şunu söylemeliyim: Gelir ve gider dengelerini negatiften sıfıra çekmeye çalışırken toplumsal ihtiyaçların iyi analiz edilmesinin önem arz ettiğini söylemeliyim. Gelirinizin artması ve buna karşılık ihtiyaçları gidermek üzere ödemelerin de artmış olması refah seviyesinin bir ölçütüdür. Zaten toplum sizi bu hususta yönlendiriyor. Hangi alanda ihtiyaçlar öncelikli, sıralama nasıl yapılmalı gibi konular toplumun beklentileri ve talepleri doğrultusunda şekilleniyor. Bizler de milletvekilleri olarak sahada ihtiyaçları ve halkımızın beklentilerini tespit edip Hükûmetimize aktarıyoruz.
Değerli arkadaşlar, vaktim kısa, bu nedenle son günlerde üzerlerinde konuşulan birkaç hususa değinip konuşmamı tamamlayacağım. Deniliyor ki: "Hükûmetiniz paralel yapıdan intikam alıyor." İntikam almak için haksızlığa uğramak gerekir. Bir de şu da çok önemli bunu söyleyenler açısından: Demek ki sizler de devlete karşı paralel bir yapılanmanın varlığını kabul ediyorsunuz. Hatırlatırım, biz Adalet ve Kalkınma Partisiyiz, biz zulme karşı adalet diyoruz, biz haksızlığa karşı adalet diyoruz, özgürlüğü vesayet altına alanlara karşı adalet diyoruz, siz buyurun, adına intikam deyin.
Değerli milletvekilleri, bir başka husus da Osmanlıca konusu. Hatırlatmak isterim ki Osmanlıca bugün konuştuğumuz dilin özüdür, alfabesi de bugün dünya genelinde kullanılan Arap alfabesinin Türkçeye uyarlanmış hâlidir. Ancak, Osmanlıcaya olan tepkinin, bu noktada her ne kadar fazla dillendirilmese de aslında Arap alfabesine olan hırstan, İslamofobiden ortaya çıktığını düşünüyorum. Biz bugün Latin alfabesini kullanıyoruz, okullarımızda da aynı alfabe kökünü kullanan İngilizceyi öğretiyoruz, böylece müspet ilmin her türlüsüne erişebiliyoruz. Güzel değil mi?
TANJU ÖZCAN (Bolu) - Konuyla ilgili konuşmuyorsunuz yalnız.
MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Devamla) - O hâlde Arap alfabesini de öğretelim. Yalnızca İngilizce konuşulmuyor ki dünyada, kendi coğrafyamızda konuşulan, Asya'nın kuzeyinden Yakın Doğu'ya kadar önemli bir alanda konuşulan dillerin alfabesini öğrenmek artık insanımız için bir ihtiyaçtır.
TANJU ÖZCAN (Bolu) - Sen öğren, öğren, öğren Osmanlıcayı, aranızda konuşursunuz.
MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Devamla) - Kıymetli arkadaşlar, şimdi diyorlar ki...
ALİM IŞIK (Kütahya) - Bugün yandaş sendika başkanı "Latin alfabesini bırakalım." demiş. Seni destekliyorum.
MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Devamla) - "Özellikle son bir iki yıldır Hükûmetin icraatlarının bırakın başkaları tarafından sorgulanmasını, eleştirilmesine dahi tahammülü ve hoşgörüsü yok." Böyle düşünenlere soruyorum: Peki, sizin acaba tahammülünüz ve hoşgörünüz ne kadar? Sizin anlayışınızda her hususun sorgulanmasını, eleştirilmesini makul görmek yer alıyor mu?
Buyurun, şimdi buradan soruyorum: Anayasa Mahkemesinin millet egemenliğinin aynası olan TBMM üzerindeki vesayetini ve varlığını sorguluyorum.
ADNAN KESKİN (Denizli) - Ooo! Günaydın.
MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Devamla) - Yargı sisteminin Hükûmet üzerindeki soğuk vesayetini sorguluyorum.
ALİM IŞIK (Kütahya) - Bunlar iddialı laflar, yarın altında kalabilirsiniz.
MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Devamla) - Kendini şu an bulunduğumuz...
ALİM IŞIK (Kütahya) - Çok büyük ve iddialı laflar bunlar, altında kalabilirsiniz yarın.
MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Devamla) - ...TBMM Genel Kurulu üzerinde ve millet iradesi üzerinde olan tüm erkleri sorguluyorum.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Senin boyunu aşar bunlar, haberin olsun. Boyunun yüksekliğine güvenme, aşar seni.
MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Devamla) - Artık bundan sonra sorulmayanları soracağız, sorgulanmayanları da sorgulayacağız, konuşulmayanları da konuşacağız.
Yakın zamanda tümüyle hizmete girecek olan Cumhurbaşkanlığı sarayımız bu ülkenin, bu devletin merkezi ve kalbi olacaktır.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Haram saray orası, haram!
MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Devamla) - Devlet kendisine bir arazi üzerine bir bina yapıyor, bunu yargıya ve size soracak değil. Böyle devlet olmaz.
ALİM IŞIK (Kütahya) - Kime soracak?
MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Devamla) - Kimseye de sormayacak, kimseden de izin mizin almayacak.
ALİM IŞIK (Kütahya) - Sen efesin galiba. Babanın adı da mı Efe?
MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Devamla) - Devlet yönetmek çocuk oyuncağı değil, devletin bir iradesi var.
ALİM IŞIK (Kütahya) - Efe oğlusun herhâlde, efe oğlu.
MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Devamla) - Bugün konuştuğumdan çok rahatsız oldunuz.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Çocuk oyuncağına çevirdiniz.
MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Devamla) - Rahatsız olacaksınız. Bundan sonra çok daha fazla rahatsız olacaksınız. Siz rahatsız olacaksınız ki millet rahat edecek.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)