GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı İle 2013 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı
Yasama Yılı:5
Birleşim:35
Tarih:20.12.2014

MHP GRUBU ADINA ALİM IŞIK (Kütahya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı'nın 7'nci maddesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Bu vesileyle yüce Meclisi ve bizleri izleyen saygıdeğer vatandaşlarımızı saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, bütçenin bu maddesi diğer bütçe işlemleri başlığı altında daha çok Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı bütçesi, onun kullanımı, yine, aynı şekilde, Maliye Bakanı tarafından Emniyet

Genel Müdürlüğünün öğrenim ve eğitim müesseselerinde okutulan ve eğitim öğretim gören yabancı uyruklu öğrenci ve personele yapılan giderlerin karşılanmasına yönelik düzenlemelerden dolayı Sayın Bakana yetki vermeyi öngören bir maddedir. Dolayısıyla, Yükseköğretim Kurulundan, özellikle, Öğretim Elemanı Yetiştirme Programı kapsamında yani ÖYP programı kapsamında yapılan ödemelerde aktarma yapmaya, söz konusu öğretim elemanının bulunduğu üniversite bütçesinden alınıp öğrenim gördüğü üniversite bütçesine ödenek aktarmaya yönelik düzenlemeler de bu kapsamda değerlendiriliyor.

Değerli milletvekilleri, ülkemizde son dönemde üniversite sayısının hızla artmasının ardından öğretim üyesi ihtiyacının karşılanması amacıyla, özellikle, Öğretim Elemanı Yetiştirme Programı bazı üniversitelerimizde önemli bir açığı kapatmaya gayret etmektedir. Ancak, bu program kapsamında yapılan görevlendirmelerin söz konusu üniversiteler adına merkezde çoğu bulunan yani büyükşehirlerde bulunan, eski ve kökleşmiş üniversitelerimizde yüksek lisans ve doktora programı yapmak üzere görevlendirilenlerin seçiminde bazı hassasiyetlerin gösterilmediği, ayrıca eğitim öğretim programlarına katıldıkları üniversitelerde bunların kendi ifadeleriyle söylüyorum, tırnak içerisinde, âdeta köle gibi çalıştırıldıkları şikâyetleri hepimize gelmektedir. Ancak, bu da bir tarafa, yüksek lisans ve doktora programlarını tamamlayan bu gençlerin, eğitim öğretim programları süresince kendi kaynaklarından veya kendi üniversitelerinin onlara aktardığı ödeneklerden yararlanarak aldıkları eğitim öğretim materyali, kitap, deney düzeneği, laboratuvar malzemesi ve benzeri gibi kendine ait mallarını maalesef gideceği yani programı tamamladıktan sonra asıl çalışacağı üniversiteye giderken götüremediği, o bölümdeki gerek öğretim üyesi gerekse idarecilerin buna müsaade etmediği, dolayısıyla kendi paralarıyla alınmış olan kitabı dahi bu araştırma görevlilerine vermedikleri gerçeğini de sizlerle paylaşmak istiyorum. Dolayısıyla, burada bir düzenlemeye ihtiyaç var, Sayın Bakana bu konuyu da bu vesileyle iletmiş olayım.

İkincisi: Üniversitelerde yaşanan en önemli sorunlardan birisi, gençler açısından baktığımızda, öğretim elemanı yetiştirme kapsamında, 2547 sayılı Yüksek Öğretim Kanunu'nun 50'nci maddesinin (d) fıkrasına göre "Yüksek lisans veya doktora programını yapan gençlere devlet burs niteliğinde katkı yapar." hükmünden yola çıkarak, bu gençler araştırma görevlisi gibi ve onlara denk bir maaşla üniversitelerin ilgili enstitülerinde yüksek lisans ve doktora programına alınıyorlar. Ancak, bu süre bittikten sonra, gerek kendi üniversitesinde gerekse başka üniversitelerde boş kadro bulunmasına rağmen bunlarla ilgili herhangi bir tasarrufta bulunulmuyor. Ondan sonra, artık bu doktorasını bitirmiş olan gençler, ertesi gün, bir anda parasız, dışarıda; evliyse, çoluğu çocuğu mağdur olacak şekilde boşluğa düşmekteler. Bunların herhangi bir boşluğa düşmeden, varsa kendi üniversitelerindeki bölüm veya programlarda, yoksa yeni kurulanlar başta olmak üzere diğer üniversitelerdeki bölüm veya programlara aktarılması konusunda bir düzenlemeye ihtiyaç vardır çünkü yetişmiş öğretim üyesi ihtiyacı son derece yüksek olan ülkemizdeki üniversitelerden yetişmiş bu gençlerin boşta bırakılmaması ve bu mağduriyetin çözülmesi kaçınılmazdır.

Yine bir başka konu, üniversite genel sekreter yardımcıları ile hukuk müşavirleri, daire başkanlarına daha önce yapılan bir düzenlemeyle getirilen iyileştirmelerden yararlandırılmamış, dolayısıyla ek göstergeleri yükseltilmediği için şu anda bir genel sekreter yardımcısı kendisiyle birlikte çalışan bir daire başkanına göre çok daha düşük maaş alır duruma düşmüştür. Bunu defalarca bu kürsüden dile getirdiğimizde sayın bakanların "çözeceğiz" sözlerini vermelerine ve geçen yıl sendikayla yapılan toplu sözleşme sırasında karar altına alınmasına rağmen bugüne kadar çözülememiş olması ve yine dün Sayın Bakana sorduğumda, cevaben böyle bir çalışmalarının bulunmadığını ifade etmiş olması demek ki üniversitelerle ilgili verilen sözlerin bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da yerine getirilmeyeceğinin bir işareti olarak algılanabilir ama bu mağduriyetin çözülme zorunluluğu vardır. Bunu da Sayın Bakana bu vesileyle ifade etmek isterim.

Bir ay önce bu yüce Meclise getirilen ve yıllardır üniversite öğretim elemanlarının şikâyet konusu olan özlük hakları hakkındaki iyileştirme konusu tüm Meclisin olumlu katkısı ve desteğiyle yürürlüğe girdi ve üniversite öğretim üyeleri ile diğer öğretim yardımcılarının maaşlarında aylık 700-800 TL'lik bir düzenlemeye geçildi. Bu aydan itibaren de bu arkadaşlarımız bu zamlı maaşlarını aldılar. Öncelikle onu güle güle harcasınlar diye söylüyorum. Ancak, bu da eksik çıkarıldı, aynı üniversitenin aynı bölümünde yerli ve yabancı uyruklu öğretim üyeleri, öğretim elemanları arasında ayrıcalık oluştu. Birçok üniversitemizde Azerbaycan ve diğer birçok ülkelerden gelen yabancı uyruklu öğretim elemanları yıllardır emek vermesine, hizmet vermesine rağmen maalesef bu düzenlemenin dışında tutuldular, bu olmadı. Yine, öğretim elemanlarıyla aynı atmosferde bu eğitim öğretim hizmetlerine katkı yapan idari personele de bu kadar olmasa da bunun belli bir bölümü oranında bir iyileştirme yapılması önerimiz maalesef dikkate alınmadı. Bunun da yapılmış olmasını çok arzu ederdik.

Bir başka konu ve maalesef, Anayasa'ya da aykırı olmak üzere üniversiteler arasında ayrımcılık yapıldı. Örneğin emniyet teşkilatındaki akademik personele aynı iyileştirmeler yansıtılmadı. Niye? İşte 17-25 Aralık süreciyle başlayan kavgadan dolayı. Polis Akademisindeki öğretim üyesi bu ülkenin öğretim üyesi değil mi? Orada çalışan yardımcı doçent, doçent, profesör veya araştırma görevlisi bu memleketin evladı değil mi? Düne kadar çok iyiydi, bugün düşman oldu ve cezalandırılıyor. Anayasa'nın 130, 131 ve 132'nci maddelerinde yer alan hükümler öğretim üyeleri, öğretim elemanları arasında ayrımcılık yapın demiyor. Ona yönelik düzenlemeleri oraya koymuş. Dolayısıyla bir an önce emniyet teşkilatı bünyesindeki akademik personele de bu iyileştirmelerin yansıtılması gereğini buradan hatırlatmak istiyorum.

Değerli milletvekilleri, tabii, üniversitelerde en büyük sorun kadro sorunu. Tüm diğer kurumlarda olduğu gibi üniversitelerde de kadro ilanları; bu kadro ilanları sırasında hangi bölüm ve programlarda, hangi kadrolara kimlerin alınacağı konusu ne yazık ki tek elden yönetilir hâle geldi ve artık üniversitelere ve kişilere göre kadro ilanını yaşayan bir Türkiye olduk. 17-25 Aralık öncesi örneğin A üniversitesinin rektörü kendi üniversitesindeki öğretim elemanı kendisine oy vermediği için kadro ilanı koysa teklifte bulunmuyordu, 17-25 Aralıktan sonra teklifte bulunduğu zaman da YÖK diyor ki: "Dur bakalım, sen kimin için kadro istedin? Bu kişi AKP yanlısı mı, AKP karşıtı mı? Bir onu araştıracağız." YÖK Yürütme Kurulu üyeleri, herhangi bir üniversitedeki, ilan edilen bir doçent, profesör kadrosuyla ilgili değerlendirme yapıp bunun hepsi farklı bir bölümde, alt alta konup karar verildikten sonra kadro ilanını verir hâle geldik değerli milletvekilleri.

Bütçe görüşmemde de, önceki günkü konuşmamda da ifade ettim. Bu ülkede, doktorasını bitirmiş, yardımcı doçent olmayı bekleyen; doçent unvanını almış, kadro bekleyen; profesörlük için tüm bekleme süresi ve akademik ilkeleri, kriterleri tamamlayıp profesör kadrosu ilanını bekleyen 7 bine yakın insan varken, aynı üniversitelerde bunun 4 katı kadronun boş bekletilmesinin bir izahı olmalı. Başka türlü açıklayamayız. Hem bir taraftan hak etmiş insanın hakkını vermeyi arzu ediyoruz, üniversitelerde öğretim elemanı açığını bir an önce kapatalım diyoruz ama bir taraftan da talep edenlerin 4 katı boş kadroyu bekletiyoruz, keyfî olarak üniversite yönetimi veya YÖK kullandırmıyor. Sayın Bakanım, buna çözüm bulmak zorundayız.

Bu ülke 17-25 Aralık sonrası, sizin gözünüzde, yeni Türkiye olabilir. Bu ülke hiçbir zaman kendi evladına yan bakan bir devlet anlayışıyla yönetilmedi. Hesabınızı başka türlü yapın. Siyasi çıkarlarınız, siyasi menfaatleriniz, nasıl arzu ediyorsanız, istediğiniz gibi gerçekleşsin ama bu ülkenin yetişmiş üniversite personelini paralelci veya değil diye fişlemek sizin hakkınız değil. Paralelciyse yirmi yıldır niye profesörlük aşamasına kadar bu insanları o devletin kurumlarında çalıştırdınız? Son bir yılda mı aklınız başınıza geldi Allah aşkına? Yani bu insanların bu şekilde, üniversite rektörüne oy vermediyse doğrudan paralelci, size uygun bir demeç vermediyse "Buna kadro yok." gibi bir anlayışla mağdur edilmesini kabul etmemiz mümkün değildir.

Değerli milletvekilleri, önemli konulardan birisi, son dönemde, maalesef, bazı üniversitelerin yolsuzluk, usulsüzlük iddialarına adlarının karışması, o üniversite çalışanlarını ciddi anlamda tedirgin etmiş ve mağdur konuma düşürmüştür. Sırf bu iddialardan dolayı birçok üniversitede bugüne kadar çalışmış öğretim elemanlarının üniversite değiştirmek zorunda kaldıklarını da sizlerle paylaşmak isterim.

Örneğin, üniversitenin birinde TÜRGEV'e arazi bağışlanması için TÜRGEV yetkilisi arıyor o üniversitenin bulunduğu ildeki AKP il başkanını, diyor ki: "Geçen hafta Kütahya'daydık. Kütahya'da bir kamu arazisini, 50 dönüm ve 209 lojmanın bulunduğu Enerji Bakanlığına ait tesisleri bizimkiler gitmiş, görmüş, çok beğenmişler. Sayın Başbakan da bundan çok memnun olmuş. Eğer sen de belediye başkanı adayı olmak istiyorsan, üniversitedeki 15-20 dönümlük araziyi, şu kişiyi de yanına al, üniversite rektöründen TÜRGEV'e bağışlanma sözünü al, bunu da sayın beyefendiye ilet, sen de kadroyu alırsın ve aday olursun." Adı var, önergelerle iletildi ve hepsi var ama ismini vermeyeceğim.

Yine, bir başka üniversitede hazineye ait arazinin tahsisi istendi. Yine, TÜRGEV'e bunun bağışlanması durumunda üniversiteye birçok katkılarının olacağı, "Yukarıdan çok iyi ödenekler çıkartacağız." sözü veriliyor.

Bir başka yerde, üniversitelerde özellikle yolsuzluk, usulsüzlük iddiaları son günlerde sık sık medyaya düşmekte. Örneğin, promosyon bedeli olarak elde edilmesi gereken paranın bir miktarının üniversitenin faiz geliri kaybına yol açtığı, bankanın hibe ettiği Audi A8 bilmem ne marka model otomobil dışında promosyon bedellerinin üniversite muhasebe kayıtlarında görünmediği; ayrıca, başka bir üniversitede yine bir cihaz için kurulumu yapılmadan çok büyük miktarlarda ödemelerin yapıldığı; bir başka üniversitede Atatürk Orman Çiftliği arazisinde iş merkezi ve konut yapılmak üzere çıkılan ihalenin iktidara ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanına yakın olduğu ileri sürülen bir inşaat firmasında kaldığı ve ihalenin yüzde 42,6'ya anlaşılmasına rağmen, rektörün devreye girerek yüzde 40'a düşürüldüğü...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ALİM IŞIK (Devamla) - ...aynı şekilde, bazı üniversitelerde öğrencilerden alınan paraların kayıtlara geçmediği, üniversite yönetimleri tarafından usulsüz harcamaların yapıldığı gibi...

İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) - Alim Bey'e de verelim efendim ilave süre.

ALİM IŞIK (Devamla) - Bir dakika verirseniz Sayın Başkanım, son çünkü.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Işık, buyurun.

ALİM IŞIK (Devamla) - Bir başka üniversitede öğrencilerin ödediği harçların önemli bir kısmının doğrudan üniversite bütçesine aktarılıp kayıt altına alınması gerekirken usulsüz olarak üniversitenin vakfına kaydırıldığı ve vakıftan, yine, hoş olmayan harcamaların yapıldığı iddiaları; başka bir üniversite, Ziraat Bankasının bir şubesiyle yapılan protokol gereğince bankadan alınan önemli bir miktar nakdî yardımın üniversite bütçesine aktarılmadan, rektörlüğün de promosyonlar karşılığı yine önemli bir miktar parayla 6 adet Passat marka otomobil aldığı ve üniversite çalışanlarının ve öğrencilerin alması gereken parayı maalesef başka kalemlerde harcadıkları; yine, başka bir üniversitede sahte diplomayla öğretim elemanı yapıldığı ve daha sonra da idareciliğe getirildiği; yine, bir başka üniversitede tıp fakültesi vakfına ait bir tıp merkezinde görevlendirilen akademisyenlere önemli miktarlarda fazla ve yersiz ödeme yapıldığı gibi iddialar, bu, medyaya yansıyan iddiaların sadece bir kısmı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ALİM IŞIK (Devamla) - Bunların da üniversiteler için hoş olmayan manzaralar olduğunu ve sayın Hükûmetin sayın yetkililerinin bu konulara özellikle dikkat etmeleri gerektiğini millet adına buradan dile getirmeyi uygun gördük çünkü harcanan her kuruş bu milletin vergilerinden toplanan paradır, bunun da muhasebesinin doğru yapılması lazım.

Teşekkür ediyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)