GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı İle 2013 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı
Yasama Yılı:5
Birleşim:34
Tarih:19.12.2014

CHP GRUBU ADINA BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Maliye Bakanlığı ve Gelir İdaresi Başkanlığı bütçeleri üzerinde grubum adına konuşmak üzere söz aldım.

Değerli arkadaşlar, Maliye Bakanlığı bütçesi üzerinde her sene benzeri konuşmaları yapıyoruz diğer bakanlıklarda olduğu gibi ama Maliye Bakanlığı bütçesiyle ilgili olarak çok esaslı eleştiriler yapıyoruz. Hakikaten temel eleştiriler ama her sene bunlar düzeleceğine artıyor.

Maliye Bakanlığı devleti temsil eden bakanlıktır. "Devlet" deyince ilk akla gelmesi gereken bakanlık, Maliye Bakanlığıdır. Devlet ciddiyetini, devlet ağırlığını göstermesi gereken bakanlıktır Maliye Bakanlığı. Ama maalesef Maliye Bakanlığı, sizler de fark ediyorsunuzdur, her sene bu ağırlığını, bu ciddiyetini kaybediyor. Bunun çok çeşitli sebepleri var. Sadece kendi kadrolarını, kendi yetiştirdiği değerli elemanları harcadığı için değil özellikle son yıllarda; sadece kurullarını, devlete adam yetiştiren, denetimin ciddiyetini gösteren kurullarını kaybettiği için değil, bunun dışında da sebepler var.

Maliye Bakanlığı gibi bir kuruluş, kurum, kendi çıkardığı kanunlara, kendi mevzuatına aykırı hareket ediyor maalesef. Maliye Bakanlığı böyle bir ortamda...

Mesela dün Sayın Başbakan bir açıklama yaptı bu dönüşüm programlarıyla ilgili olarak. Dün diyor ki: "Tasarruflarımızı artırmamız gerekiyor, tasarruf artıracağız." Bunu yapması gereken kuruluş öncelikle Maliye Bakanlığıdır tabii ki ve Sayın Başbakan "Tasarruf, tasarruf" dedikten sonra somut olarak ne getirdi biliyor musunuz? Plaket tasarrufunu getirdi. "Bundan sonra plaketler verilmesin; çok yer kaplıyor, çok da masraf oluyor." dedi; getire getire bunu... Ya, buna şimdi sayın milletvekillerimiz de gülüyorlar. Böyle komik bir şey olabilir mi? Tasarruf gerçekten çok önemli. Türkiye'de tasarrufların artması lazım, devlette de tasarrufların artması lazım ama plaket tasarrufu diye bir tasarruf bir Başbakanın ağzından çıkar mı? 180 kalem tasarruf konusu çıkarırsınız, bir tanesi, anlıyorum, plaket olabilir ama en başta ya da tekil olarak sayılması gereken tasarruf konusu plaket tasarrufu mudur Allah aşkına? Maliye Bakanlığı tabii bu konulara fırsat veriyor maalesef ama bunlar çok önemli konulardır.

Bu taşıt araçlarıyla ilgili olarak, her sene bu eleştiriyi yapıyoruz. Mesela, bu sene de 8.900 taşıt aracı ilave olarak alınıyordu, Komisyonda buna 100 küsur daha ilave ettik; 9 bin küsur taşıt aracı alınacak sadece bu sene. Ya, Fransa'da, İngiltere'de, baktım özellikle, Japonya'da -onların nüfusları bizden daha fazla, daha gelişmiş ülkeler ve kendileri otomobil motorundan itibaren üreten ülkeler- 9 bin, 10 bin taşıt aracı var devlette, kamuda en fazla. Biz bir yılda 9 bin taşıt aracı alıyoruz. Bizde şu anda 95 bin. Maliye Bakanlığı tümünü bilmiyor, kiralama suretiyle alınanları da tam olarak bilmiyor; 100 binin üzerinde. Böyle bir şey olabilir mi? Bunlarda tasarruf yapamıyorsunuz, devleti yönetemiyorsunuz, devletin ne olduğunu bilmiyorsunuz, devletin kurumlarının kadrolarının farkında değilsiniz, devlet yönetme iddiasında bulunacaksınız, tasarruf iddiasında bulunacaksınız; olmaz. Öncelikle Maliye Bakanlığını yöneteceksiniz, ne olduğunu bileceksiniz, envanterinizi bileceksiniz, devleti bileceksiniz ondan sonra devleti yönetme iddiası taşıyacaksınız.

Taşıt aracı demişken bir şey daha söyleyeyim: Papa buraya geldi. Papa'nın neden geldiğini pek bilmiyoruz, onlar ayrı bir konu ama nasıl bir iz bıraktı sonuç olarak, akıllarda ne kaldı? Müslümanların aklında ne kaldı? Papa çok mütevazı Fiat arabalara biniyor ama bizim Diyanet İşleri Başkanımız milyonluk arabaya biniyor, bu kaldı akıllarda, kalan bu oldu. (CHP sıralarından alkışlar) Tasarruf, tasarruf, ondan sonra da plaket tasarrufu...

Değerli arkadaşlarım, Maliye Bakanlığının bu kadar ağırlık kaybetmesinin en önemli sebeplerinden bir tanesi, demin söylediğim cümlelere ilave olarak söyleyeyim; bütçe gibi çok önemli, çok ciddi, bütçe hakkı gibi konuyu samimiyetsiz hâle getirmesidir. Bakın, bütçe yapıyorsunuz. Mesela 2015 bütçesi 472,9 milyar lira oldu bu sene. Bu bütçenin normalde 500 milyar olması gerekiyor, 500. Ne yapıyor Maliye Bakanlığı? Bütçeyi küçük tutuyor, harcamaları az gösteriyor, belli, özellikle millî eğitim bütçesine, personel ödeneklerine ödenek koyuyor, daha sonra o ödenekleri çekiyor, başka alanlara dağıtıyor, devlet tarafından personele ücret verilmemesi söz konusu olamaz, tekrar ödenek yaratıyor. Normalde ek bütçe yapması gerekirken ek bütçeyi yapmıyor her sene. Daha sonra tamamlayıcı ödenekle Bütçe Kanunu'na, Kesin Hesap Kanunu'na maddeler koyuyoruz. Mesela bu sene de 2015'in Bütçe Kanunu'nun 6'ncı maddesine bakın, Anayasa'ya aykırıdır arkadaşlar, Anayasa'ya aykırı. Her sene Anayasa'ya aykırı iş yapıyoruz.

Şimdi, bizde deniyor ki... Efendim, evvelsi gün Güngör Uras yazmış: "Türkiye dünyada sayılı küçük bütçe açığı olan ülkelerden biridir." Evvelsi gün yine Merkez Bankası bize brifing verdi Plan ve Bütçe Komisyonuna, diyor ki tablolardan bir tanesi: "Bütçe açığı en düşük ülkelerden biriyiz." Bunu mali disiplin için örnek gösteriyor. Öyle değil; Maliye Bakanlığı bütçe açığını saklıyor, ek bütçe yapması gerekirken yapmıyor; yedek ödenek, ödenek üstü harcama, tamamlayıcı ödeneklerle, hileli bir şekilde, bakın, maalesef hileli bir şekilde bütçe açığını küçük gösteriyor her sene. Bütçeyi küçük yapıyor, yapması gereken bütçeden çok daha küçük bir bütçe yapılıyor. Yıl sonunda ek bütçe yapılması gerekirken yapmıyor ve Maliye Bakanlığı her sene şurada millet iradesinin, bu Meclisten millet iradesinin hırsızlığını yapmış oluyor. Kendisi bu yetkiyi kullanıyor, maalesef, bakın, böyle ağır cümleler kullanıyorum. Bu yetkiyi Maliye Bakanlığı kullanıyor. Böyle bir şey olamaz arkadaşlar. Bunu yapan Maliye Bakanlığının, ağırlığı ve ciddiyeti olmaz, onun için bu durumdayız maalesef.

Şimdi, hızlı bir şekilde de bir diğer konuya geçeyim. Dün yine Başbakanın açıkladığı bu yapısal dönüşüm programları içerisinde, 2'nci taksitti bu; biliyorsunuz, bir 9 program açıkladı ki bunlar Onuncu Beş Yıllık Kalkınma Planı'nda "Dönüşüm Programı" diye 25 başlık altında zaten var. Onuncu Beş Yıllık Kalkınma Planı'nın ilk yılı 2014'tü zaten, ilk yılı geçti, hiçbir şey yapılmadı. Bunları yeniden gündeme getiriyoruz biz. Doğru dürüst bunlara ödenek bile konmadı geçen sene, bunlarla ilgili hiçbir şey yapılmadı. Bu sene taksit taksit gündeme getiriyoruz.

Şimdi, dün açıklananlardan bir tanesi de kayıt dışı ekonominin küçültülmesi, azaltılması. Kayıt dışı ekonomi... Bakın, her sene Plan ve Bütçe Komisyonunda da, Genel Kurulda da bunu söylüyorum. Bunu yapabilmek için, kayıt dışı ekonomiyi küçültebilmek için öncelikle yapmamız gereken, kamu kurumlarının, özellikle iş yerleriyle ilgili olan kamu kurumlarının, Sosyal Güvenlik Kurumunun, Maliye Bakanlığının, Çalışma Genel Müdürlüğünün, ticaret odalarının ve sanayi odalarının, bunların ortak bir veri havuzu yapmalarıdır. Bakın, Maliye Bakanlığının 2000 yılından beri aşağı yukarı mükellef sayısı değişmemiş, çok az artmış ve artışlara bakın, mükellef sayılarında 8-10 ille sınırlı, büyük ille sınırlı, onun dışında artış yok. Anadolu'da mükellef sayısı azalıyor; mükellef sayısı, iş yeri sayısı Maliye Bakanlığı kayıtlarına göre azalıyor. Yani Anadolu gittikçe fakirleşiyor, sıkıntı içerisinde, fakruzaruret içerisinde. Sadece belli illerde bir artış söz konusu. Şimdi, bunu parantez içerisinde söyledikten sonra belirteyim.

Siz Maliye Bakanlığı olarak SGK'yla, Çalışma Genel Müdürlüğüyle, iş yerleriyle ilgili, kuruluşlarla ortak bir veri havuzu oluşturmadan, veri tabanı oluşturmadan bu kayıt dışılığı çözemezsiniz ki. Yani bu bir aldatmacadan ibaret. Bir şey yapıyorsak doğru dürüst yapmamız gerekir, bir anlamı olması gerekir.

Sayın Bakanım, yine, siz bütçeyi sunuş konuşmanızda Genel Kurulda vakit yetmediği gerekçesiyle yolsuzluk bölümünü atladınız. İyi ki atladınız. Yolsuzluklar konusunda, maalesef, sınıfta kaldık. O günkü açıklamanızda 64'üncü sırada olduğumuzu belirtiyorsunuz ama geçen yıl kaçıncı sırada olduğumuzu belirtmiyorsunuz. Geçen yıla göre maalesef çok çok geriledik. Ama, onun haricinde bir şey daha belirteyim: OECD'nin bir raporu var; bu, basında yer almadı, ben Komisyonda da belirttim. Rüşvetle Mücadele Çalışma Grubu'nun raporuna göre -yurt dışından Türkiye'ye gelen firmalara verilen rüşvetleri inceliyor bu çalışma grubu- diyor ki: "Bununla ilgili, on bir yılda hiçbir ilerleme olmadığı gibi, yaptığımız araştırmaya göre Türkiye'nin kendi içindeki rüşvetle mücadelesi de gittikçe geriliyor." Bu çok enteresan. Yani, normalde yurt dışındaki firmaların Türkiye'de verdiği rüşvetler inceleniyor, diyor ki: "Türkiye bunu yapamaz çünkü kendi içerisinde rüşvet, maalesef, korkunç boyutlarda." Böyle bir eleştirisi var.

Çok teşekkür ediyorum.

Bütçemizin hayırlı uğurlu olmasını diliyorum. (CHP sıralarından alkışlar)