| Konu: | 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı İle 2013 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 32 |
| Tarih: | 17.12.2014 |
AK PARTİ GRUBU ADINA MEHMET SAĞLAM (Kahramanmaraş) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Yükseköğretim Kurulu bütçesi üzerinde AK PARTİ Grubu adına düşüncelerimi arz etmek üzere huzurunuzdayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
MUSA ÇAM (İzmir) - Sayın Başkan, YÖK Başkanımız dinlesin biraz, sayın milletvekilim. YÖK Başkanımız on gündür telefonumuza çıkmıyor, on gündür telefonlarımıza çıkmıyor Sayın Başkan. Milletvekili olarak arıyorum, on gündür telefonlarımıza çıkmıyor Sayın Bakan, on gündür!
HALİDE İNCEKARA (İstanbul) - Bize de çıkmıyor.
BAŞKAN - Sayın Çam, lütfen...
Sayın Sağlam, buyurunuz.
MEHMET SAĞLAM (Devamla) - Dost ve kardeş Pakistan milletinin yaslarına da burada katılıyorum, üzüntülerimi bildiriyorum.
MEHMET METİNER (Adıyaman) - Mecbur mu çıkmaya ya?
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Mecbur, evet.
ENGİN ALTAY (Sinop) - İnsan olmanın gereği...
MUSA ÇAM (İzmir) - Nezaketen Sayın Metiner, nezaketen.
MEHMET SAĞLAM (Devamla) - Bütün dünyada yükseköğretimin önemi gittikçe artmaktadır. Eğitim, esasen kalkınmayla irtibatlandırılmak suretiyle bütün dünyanın en çok üzerinde durduğu konulardan biridir. Ama, özellikle İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra, dünya, yükseköğretimde elit eğitiminden kitle eğitimine geçmiştir. Yani, bugün, çağ nüfusunun yüzde 30'u asgari dört yıllık lisans eğitiminden geçmeyen ülkeler gelişmiş ülke sayılmamaktadır. Türkiye de bunu, aşağı yukarı, üniversitelerini genişletmek suretiyle, yükseköğretime girişe büyük istek karşısında yani büyük bir yükseköğretim talebi karşısında yeni üniversiteler açmak suretiyle ortaya koymaya çalışmıştır.
Şimdi burada, yeni üniversiteleri açmak kadar bunların yeni bir anlayışla yönetilmesi de çok önemli hâle geliyor. Bugün üniversitelerimiz, yenilikçi olmak zorundalar. Şeffaflık, hesap verebilirlik, kalite ve akreditasyon, paydaşların yönetimi büyük önem kazanmaktadır. Yani, öğrenciler, öğretim elemanları...
ENGİN ALTAY (Sinop) - Özerklik kalktı mı Sayın Başkan? Özerklik yok mu?
MEHMET SAĞLAM (Devamla) - Söyleyeceğim efendim, müsaade buyurursanız.
Şimdi, Lizbon, Bologna Süreçlerine göre, Avrupa'daki yeterlilik şartları giderek artan kalitede paydaşların yönettiği yani bir taraftan öğretim üyelerinin, öğrencilerin, sivil toplum örgütlerinin de katkısıyla yenilikçi bir üniversite yönetimi; daha doğrusu, iş ve inovasyon imkânlarını da dikkate almak suretiyle yalnız ekonomiye insan gücü yetiştiren bir eğitim değil, mezunlarının kendilerinin iş yaratma yeteneğine sahip oldukları bir eğitim sistemiyle üniversitelerin yönetilmesi gerekmekte.
Şimdi, en önemli konu: Liseden sonra yani ortaöğretimden sonra iki yıl ve üzeri eğitimin doğrudan doğruya üniversitelere verildiğini hepimiz biliyoruz. Dolayısıyla ortaöğretimden sonraki üniversitelere giriş, üniversitelerin seçerek adam almaları, genel olarak üniversite niteliğinin en önemli parçalarından birisi. Dolayısıyla, ilk önce üniversite giriş sistemimiz, bugün liyakat esasına dayanan ve giderek geliştirilmek suretiyle gerçekten gurur verecek bir seviyeye ulaşmıştır. Girişte, başlangıçtaki birtakım problemler ortadan kalkmış ve gurur verecek yeni bir sistem yerine oturmuştur.
Bugün, aşağı yukarı, 2006 ile 2008 arasında 27 olan üniversite sayımız 178'e çıkarılmış ve bu şekilde yeni üniversitelerin açılmasıyla talep karşılanırken üniversitelerin harçlarının kaldırılması, öğrenci yurtlarının artırılması, yemekhane sübvansiyonları, yükseköğretim tazminatı, akademik teşvik ödemesi gibi birtakım yeni araçlarla üniversite eğitimi gerek kalite bakımından gerekse öğrencilerin daha fazla talebi bakımından geliştirilmiştir.
Şimdi, öğretim üyesi yetiştirme, bu kadar yeni açılan üniversite karşısında en önemli sorun olarak karşımızdadır. Bunun için de bir taraftan Yükseköğretim Kurulu, bir taraftan TÜBİTAK, bir taraftan Millî Eğitim Bakanlığı, gerek yurt dışına adam göndermek suretiyle gerekse gelişmiş üniversitelerimizde gelişen üniversitelerimizin araştırma görevlilerini eğitmek suretiyle büyük bir akademik personel ihtiyacını karşılamak üzere öğretim üyesi ve araştırmacı yetiştirme kampanyasına girmiştir.
Şimdi, önemli olan, şu anda üniversitelerimizin yalnız öğretim üyesi yetiştirme değil, sanayiyle de iş birliği dedik. Bu arada, sanayi iş birliğiyle ilgili, AR-GE faaliyetleriyle ilgili gelişmeler devam etmektedir. Özellikle son yıllarda başbakanların başkanlığında toplanan -Sayın Recep Tayyip Erdoğan'la başlayan ve yeni Başbakanımızın da bir akademisyen olarak başlatacağını umduğumuz- Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulunun kurulması, bilim ve teknolojide Türkiye'nin yol haritasını çizen bir şey olmuştur. Senede iki defa toplanmaktadır ve fevkalade katkıda bulunmaktadır Türkiye'nin eğitim ve öğretim bakımından, araştırma bakımından nereye gideceğine.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET SAĞLAM (Devamla) - TÜBİTAK destekli teknoloji transferleri ve özellikle AR-GE ve ÜR-GE konusunda üniversitelerin yatırımları ve teknoparklar önemli gelişmelerdir.
Galiba süremiz doldu. Bu arada şunu da belirtmek istiyorum: En azından, genç nüfusumuz var, bu gençleri daha da çağın bilgi ve becerisiyle donatmak zorundayız. Bunun için emek harcayan öğretim üyesi meslektaşlarımı, yükseköğretimde görevli arkadaşlarımı yürekten kutluyorum, gençlerimizi onların çabalarından en fazla yararlanmaya teşvik ediyorum, onları da selamlıyorum ve millet olarak yükseköğretime gerçekten önem vermenin mahkûmiyeti ve mecburiyeti içinde olduğumuzu bildiriyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)