GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı İle 2013 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı
Yasama Yılı:5
Birleşim:32
Tarih:17.12.2014

AK PARTİ GRUBU ADINA ORHAN ATALAY (Ardahan) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; son yıllarda, eğitimde sayısal anlamda doksan yılda yapılamamış olanların belki de onlarca kat fazlasını başardık. Ne var ki eğitimle maksuda ulaşma noktasında daha zorlu çabalar gerektiren mühim meselelerimiz olduğunu da biliyoruz.

Değerli arkadaşlar, dün, insanı neredeyse salt biyolojik bir boyuta indirgemiş, sığ, pozitivist bir bakışın, "bilimsellik" yaftası altında kiminin siyasal ve ideolojik amaçlar için kullandığı eğitimin, bugün de finansal bir bağlamda, pratik fayda fonksiyonuna hasredilmiş yapısının delinin elinde bir baltaya dönüşmekte olduğu gerçeğini görmezlikten gelemeyiz.

Biliyoruz ki kendi varoluş amacını maddi gerekçelere indirgeyen insan önce kendisine, sonra çevreye, tarihe, topluma ve topyekûn hayata yabancılaşacaktır. Takdir edersiniz ki her insan gibi toplumların da kendisine has bir kimliği ve benliği vardır. Bütün bunları besleyen ana memba ise kişinin aidiyet hissettiği medeniyet havzasıdır. Her medeniyetin kendisine has birtakım ögeleri bulunduğu, bu ögeler içinde en önemli iki unsurdan birisinin din, diğerinin ise dil olduğu açıktır. Mesela, Avrupa medeniyetinden Latince ile Hristiyanlığı veya Hint medeniyetinden Budizmi çıkarmanız hâlinde geriye kalanı bir medeniyet olarak tanımlama imkanınız ne kadardır? Eğitimin, icra edildiği coğrafyada teşekkül etmiş bir medeniyeti yenileyerek yeni kuşaklara aktarmak gibi bir ödevi de bulunduğuna göre, eğitim yapımızın bunu hangi düzeyde başardığı sorusunu cevaplandırmak zorunda değil miyiz?

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hatırlanacak olursa ünlü oryantalist Renan, 1883 Martında Sorbonne Üniversitesinde "İslam ve Bilim" isimli bir konferans vermiş. Orada dinî bir iddiada bulunarak İslam'ın terakkiye engel olduğu tezini savunmuştu. Birçok alim, düşünür, edip ve siyasetçi tarafından ağır eleştirilere maruz kaldı ise de bu iddia galiplerin ideolojik amaçlarına hizmet ettiği için bilimsellik, rasyonellik ya da modernlik yaftalarıyla mutlak bir hakikat tacıyla taçlandırılarak birçok eğitim müfredatına sinsice sindirilmiş oldu. Ziya Paşa'nın "Evvel yok idi, iş bu rivayet yeni çıktı." dediği bu iftirayla maksat açıktı, İslam'ın hareminde doğanları kiliselere mürit yapmaktı. İslam medeniyetine mensup olanları kendi kimliklerine yabancılaştırmak, sonra da benliklerine güveni sarsmak ve böylece fiziki mağlubiyeti ruh köklerine kadar işleyerek derinliğine hissettirmekti. Unutmayalım ki benliği ölmüşlerin davranış modu galiplerini taklit etmek, dahası onları efendi edinmek, kendi dağlarını çöp gibi görüp sonra da yele vermektir. Sermayesiz kalanların yapacağı iş ise dilenciliğe başlamak, sonrası ise acziyetten bir kader elbisesine bürünüp ölümü beklemektir. Tam anlamıyla bir kimlik ve anlam bunalımıyla geçirdiğimiz yüz yılın sonunda gördük ki dil ve din başta olmak üzere, medeniyet değerlerimizle her türlü rabıtayı kesmek için verdiğimiz onca çabaya rağmen, yine de muasır medeniyet seviyesine çıkamamıştık.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; son yıllarda millî eğitimde bir anlamda öze dönüş olarak da tanımlayabileceğimiz değişimlerin, esasında bizi bizle buluşturmak gibi son derece anlamlı bir çaba olduğu yeterince açık değil midir? Bir toplumun kendi kültür mirasıyla buluşması kadar tabii ne olabilir? Osmanlıca bu coğrafi havzada yüzlerce yıl boyunca vücut bulmuş devasa kültür mirasımızın ana dilidir. Ana dili bilmemek demek kişinin anasıyla konuşamaması demektir, başka bir ifadeyle kökünden beslenemeyen dal demektir.

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) - Bugüne kadar Osmanlıca metinleri sanki okudunuz da...

ORHAN ATALAY (Devamla) - Kişinin anasıyla konuşmasını zinhar yasaklamış olmak gibi yıllar boyu işlenmiş yüz kızartıcı ayıptan henüz kurtulmuş iken gelin, dedemizin mezar taşını okuyamama mahcubiyetinden de arınalım.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Git oğlum, mezarlar seni bekliyor. Kim engel sana ya? Allahuekber ya!

ORHAN ATALAY (Devamla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye'nin bu tarihî evresini yazacak olanlar eminim bu bahse de uzunca bir yer ayırıp bu dönemin başarısını "İslam maniiterakkidir."...

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Her gün mezara git, mezarlar orada. Hayret bir şey!

ORHAN ATALAY (Devamla) - ...iddiasına verilmiş en açık bir cevap olarak niteleyeceklerdir.

Bugün oryantalizmin o iddiasına bu topraklardan katılanların...

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Hırsızlıkları örtmek için Osmanlıcaya sığınmayın arkadaş. Osmanlıca hırsızlıkları örtmez, hırsızlıkları Osmanlıca kalır.

ORHAN ATALAY (Devamla) - ...40-50'yle giden, o yüzden de bazen geciken, bazen de hiç gelmeyen kara trenle yüz yılda katettikleri mesafe ile AK PARTİ'nin on iki yılda saatte 300 kilometreye varan hızla aldığı yolu mukayese ettiğinde eminim ki tarihin hükmü şu olacaktır: Terakki etmek için dili ve dini değiştirmek gerektiği iddiası Japonya'nın, Çin'in, Rusya'nın ve dahi Türkiye'nin coğrafi ölçeğinde koca bir yalanmış meğer.

Bütçemizin hayırlara vesile olmasını diliyor, heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)