GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı İle 2013 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı
Yasama Yılı:5
Birleşim:31
Tarih:16.12.2014

CHP GRUBU ADINA NAMIK HAVUTÇA (Balıkesir) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım, ekranları başında bizi izleyen yüce milletimiz...

Sayın Bakan, Balıkesirli zeytin üreticilerinin size selamları var. Bandırma'dan, Edincik'ten, Erdek'ten ve Soma Yırca köyünde katlettiğiniz, söktürülmesine sebep olduğunuz 6 bin zeytin ağacı adına size buradan selamlar, sevgiler var.

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUSTAFA BALOĞLU (Konya) - Yalova'dan yok mu, Yalova'dan?

NAMIK HAVUTÇA (Devamla) - Bunun hesabını siz vereceksiniz.

Değerli arkadaşlarım, bakın Ulusal Bor Araştırma Enstitüsü üzerinde söz aldım. Türkiye'de bu Sayın Bakan öyle skandallara imza attı ki, Türkiye'nin tarihinde, dünya tarihinde, 301 yurttaşımızın orada âdeta bir katliam gibi ölmesinin hesabını, siyasal sorumluluğunu bile üstlenmedi. O da yetmedi, arkasından Ermenek'te, göz göre göre orada 18 kardeşimizin ölümünün sorumluluğunu da üstlenmedi. En sonunda dünya tarihinde görülmedik bir şekilde 6 bin zeytin ağacı sökülürken Sayın Bakan acaba evinde nasıl uyuyordu, vicdanı rahat ediyor muydu? Ve bir gün sonra, Danıştay, milletin zekâsıyla alay eder gibi, yürütmeyi durdurma kararı veriyor.

Değerli arkadaşlar, bunlar Afrika ülkelerinde olmuyor, Türkiye'de, demokrasiyle yönetildiğini iddia eden bir ülkede oluyor.

Bakın, şimdi de bor, Türkiye'nin enerji bakımından dünyada en stratejik madeni. Bandırma'daki Etibor işçileri, yazdan beri Bandırma'da 8.500 imza topladılar ve Maliye Bakanı diyor ki: "Her şeyi sattılar." Hani Başbakan diyor ya: "CHP'nin bu ülkeye çakılmış bir çivisi var mı?" diye.

Değerli arkadaşlarım, CHP'nin çaktığı çiviler olmasıydı bugün Türkiye'de bir devlet olmayacaktı yerinde çünkü her şeyi biz çaktık. (CHP sıralarından alkışlar) Bakın, borları da biz yaptık. Şimdi, sizin sata sata bitirdiğiniz yerlerden sonra sıra borlara geldi. Dünyada yüzde 73'üne biz sahibiz şu anda ve petrol kadar önemli, stratejik bir maden ve onu da özelleştirmek için, Maliye Bakanı, 2015-2017 kapsamında Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğüne ait sülfürik asit ve fabrikaların özelleştirileceğini açıklıyor ve biz de buradan soruyoruz, o Etibor işçileri adına soruyorum somut ve net olarak: Enerji Bakanlığı olarak bu özelleştirmenin uygulanması için harekete geçecek misiniz? Bizi dinliyor, Etibor işçileri bugün Bandırma'da bizi izliyorlar ve sizden net yanıt bekliyor arkadaşlarımız.

Değerli arkadaşlarımız, bakın, her özelleştirmeden sonra Türkiye'de köleleştirme geldi, taşeronlaştırma geldi yani Türkiye'de, 2002 yılında Adalet ve Kalkınma Partisi iktidara geldiğinde Türkiye'de taşeron işçi kamuda hiç yok ve şu anda 1 milyon 700 bin taşeron işçisi var kamuda çalışan ve toplu sözleşme yapan sendikalı işçi sayısı 2002 yılından önce yani 12 Eylülden sonraki periyotta 2 milyon 600 bin, bugün sadece 650 bin sendikalı işçi var.

Değerli arkadaşlarım, Türkiye, AKP döneminde neredeyse bir taşeron köle cenneti hâline geldi; kamuda var, özel sektörde var, belediyelerde var. Bunun şu anlamı var: Liman özelleştiriliyor, işçilerin hepsi taşeron şirketlerde köle düzeninde çalışmaya zorlanıyor. "Asgari ücret 900 lira, çalış kardeşim, çoluk çocuk buradan beslen."

Bakın, öğrencilerin de... Az önce Bandırma Üniversitesinden beni arıyor çocuklar: "Namık ağabey, lütfen söyler misin, 'ikinci öğretim' diye bir şey var, Anayasa'nın eşitlik ilkesine aykırı, çocuklardan 550 lira bir dönem, 550 lira bir dönem harç alınıyor." Ya, bu çocuklar sizlerden gemicik istemiyor, para kasası istemiyor, para sayma makinesi istemiyor sadece eşitlik istiyor, sadece ekmeğini kazanmak istiyor, sadece okumak istiyor bu çocuklar; bunları yapmamız lazım. Ayrıca okullarda paralel geçişi sağlayacak, yatay geçişi sağlayacak sınavları sene sonunda yapıyorsunuz, çocuklar bir yıl kaybediyor; onu da düzeltmemiz lazım. Buradan Balıkesir Üniversitesindeki, Bandırma'daki çocuklar bize "Ne olursunuz bunu haykırın." diyor, "Söyleyin." diyor.

Bakın Sayın Bakan, on iki yıldır iktidardasınız, Türkiye'deki rakamları söylüyorum size. Bakın nüfusumuzun yüzde 63'ü yoksulluk sınırında. Ekmeğin fiyatı on iki yılda yüzde 170 arttı. Türkiye nüfusunun yüzde 10'u gayrisafi millî hasılanın yüzde 90'ını paylaşıyor yani nüfusumuzun yüzde 10'u Türkiye'deki bütün gelirlerimizin yüzde 90'ını paylaşıyor. İktidara geldiğinizde Türkiye'de icra takibi sayısı 10 milyondu, şu anda 21 milyon. Türkiye gelir adaletsizliğinde Avrupa'nın birinci ülkesi. En fazla gazetecinin tutuklandığı ülke. Ve buradan halkımız "Yeter, söz milletin..." Milleti siz madenlerde öldürün, zeytinini kesin. Bir zeytin yasası getiriyorsunuz -ulaştırma, jeotermal enerjiler, maden arama- zeytin diye bir şey kalmıyor. Bunları siz yapıyorsunuz. Türkiye, artık, adı "adalet" olan ama yargıyı ayaklar altına alan, adı "yoksullukla savaş" olan ama yoksulluğu zirve yaptıran bu iktidarı daha fazla sırtında taşıyamaz.

Bu milletin sırtına yüksünüz Sayın Bakan. Özellikle siz ve Çalışma Bakanı -Türkiye'nin en büyük skandalı olmuş, en büyük faciası olmuş- o siyasal sorumluluğu üstlenmediğiniz sürece, Türkiye'nin sırtında siz, bakan değil yüksünüz. Burada, Soma madeninde ölen insanların ahı sizin üzerinizde, bu söktüğünüz zeytinlerin ahı sizin üzerinizde ve bu millet, bu memleketin insanları, 2015 yılında, seçim meydanlarında bunun hesabını sizden soracak ve aydınlık yarınlara umutla Türkiye'yi taşıyacak.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

Bu zeytin ağacını da Sayın Bakana hediye getirdim.