GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı İle 2013 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı
Yasama Yılı:5
Birleşim:31
Tarih:16.12.2014

CHP GRUBU ADINA VAHAP SEÇER (Mersin) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Gümrük ve Ticaret Bakanlığıyla ilgili değerlendirmeler yapmak üzere söz aldım.

Sayın Bakan, üç buçuk ay gibi bir süredir görev yapıyorsunuz, 29 Ağustos 2014'te göreve geldiniz. Şimdi, benim yapacağım eleştiriler, özellikle bu üç buçuk ay süre içerisinde kamuoyunda son derece yoğun tartışmalara sebebiyet veren gümrük kapılarında meydana gelen hadiseler, aslında sizden önceki dönemin değerlendirmesi.

Hatırlayacağınız gibi, Plan ve Bütçe Komisyonunda size şu soruyu yöneltmiştim: Mersin'de kırmızı hat uygulaması başlattınız. Ben Mersin Milletvekiliyim, dolayısıyla, Mersin'in böyle işlerle anılması hoşuma gitmiyor. Bunu niçin yaptınız diye bir soru yöneltmiştim. Gerçekten çok manidar bir cevap verdiniz, dediniz ki, bu genele şamil: "Daha önce de, Bakanlığa geldikten sonra da çok yoğun bir şekilde dâhilde işleme rejiminin suistimal edildiğini arkadaşlarımız da ifade ettiler ve bu yolla ciddi anlamda hem vergi kaybı hem de içeride haksız rekabetin ortaya çıktığı şeklinde iddialar vardı." Yani, diyor ki: "Benden önce bu Bakanlığı sevk ve idare eden Sayın Bakan döneminde son derece çarpıcı iddialar var, son derece vahim iddialar var ve bunun için, bunun üzerine, gerçekten durum nedir, hangi aşamadadır, fotoğrafı görmek açısından Mersin gümrük bölgesinde bu çalışmayı başlattık." Ve fotoğrafı gördük; rezalet, kepazelik diz boyu ve devam ediyor, diyor ki: "Yaklaşık 250 ya da 300'e yakın beyannameden 70 tanesinde problem çıktı." Bu, aşağı yukarı 30 mükellefi ilgilendiriyor. Yani, her 250-300 beyannamenin 70 adedinde usulüne uygun olmayan birtakım işlemler yapılmış. Demek ki gümrüklerde çok önemli sorunlar yaşanmış. Peki, o dönemden bugüne kadar neler oldu? Gerçekten hâlâ sorunlar devam ediyor.

Bakın, kamuoyunu uzun süre meşgul etti. Toplum sağlığıyla ilgili, Çin'den ithal edilen ayakkabılar var. Burada çarpıcı olan şu: Çin'den ayakkabı ithal ediliyor, tehlikeli kimyasal madde ihtiva edildiği ortaya çıkıyor. Bu ayakkabıların imha edilmesi lazım. İki ay antrepoda bekletiliyor, ayakkabılar değiştiriliyor, bunları tespit eden kamera kayıtları çalınıyor ve Bakanlık uyuyor, Bakanlık uyuyor. Bu ayakkabılar piyasaya sürülüyor, insan sağlığını tehdit eden, toplum sağlığını tehdit eden bu ürünler pazarlanıyor ve Bakanlık hâlâ uyuyor. Kamera kayıtları nerede? Kim yapmış bunları, bunların sorumluları kim? Kimse bilmiyor.

Şimdi, Sayın Bakanın yine bir değerlendirmesi var, diyor ki: "Bilgi işlem sisteminde problem var." Nedir bu problem? "Bunun ihbarını aldım. Bu konuda uzmanlara müracaat ettik. Bizim gümrüklerde yaptığımız işlemler, bilgiler, belgeler, ne mal geldi, ne mal gitti, kim getirdi, kim götürdü birileri tarafından izleniyor." Sayın Bakan göreve geldiğinde şunu söylemişti: "Gümrükleri BBG evi gibi gözetleyeceğiz." Şimdi, böyle bir ironi olabilir mi? Gümrük Bakanlığı BBG evi gibi gözetleniyor, Sayın Bakanın haberi yok.

Devam ediyorum, dahilde işleme rejimi konusu. Şimdi, bir uygulama başlatırsınız, düzenlemeler yaparsınız; eğer ki denetimi yeterli yapmazsanız bumerang misali gelir, sizi bulur. Niçin dahilde işleme rejimi kapsamında mal ithal edilmesine izin veriyoruz? Diyoruz ki: Sanayicimiz, iş adamımız uluslararası alanda rekabet yapabilsin. Yani biz eğer getirdiği ham maddeden vergi alırsak -o ham maddeyi işleyecek, mamul madde hâline getirecek ve ihraç edecek- maliyeti yüksek olduğu için uluslararası piyasalarda rekabet edemez.

Şimdi, siz bunu denetleyemiyorsunuz, hâlâ denetleyemiyorsunuz. Üç buçuk ay önce bu ihbarları alıyorsunuz; daha önce gümrükler yol geçen hanına dönmüş, bunu ikrar ediyorsunuz ama hâlâ üç buçuk aydır yeterli önlem almıyorsunuz.

Şimdi, 28 Kasımda yine Cilvegözü gümrük sahasında yapılan bir inceleme sonucu bir firma ayçiçeği yağı ihraç ediyorum diye sarı su, tenekelerde sarı su... Yani ayçiçeği yağı olduğu iddia edilen tenekelerde sarı su bulunuyor, o firma bunu ihraç ediyor. Dahilde işleme rejimi kapsamında sıfır gümrüklü ham yağ ithal edecek; ne olacak? Haksız rekabet olacak; ne olacak? Burada sanayiciyi vurmuş olacak; ne olacak? Türkiye Cumhuriyeti devleti vergi kaybına maruz kalacak, karşı karşıya kalacak. Peki, Bakanlık ne iş yapar?

Şimdi, birtakım tedbirler alıyorlar, bir dizi tedbirler, oraya gelelim. Başta, 2008'den bu yana uygulanan bir sistemi ortadan kaldırıyorsunuz. Tabii ki bu tartışılır ama sıkıntılarını anlatmaya çalışacağım. Gümrük Müşavirliği Tebliği'nde yapılan bir değişiklikle diyorsunuz ki: "Yetkilendirilmiş gümrük müşavirlerini ben artık ortadan kaldırıyorum, feshediyorum, antrepodaki denetimleri bundan sonra bizim gümrük memurları yapacak." Ya, şimdi, siz bu uygulamayı 2008'de başlattınız, yeterli gümrük memurunuz vardı da niçin bu uygulamayı başlattınız? Peki, yeterli gümrük memurunuz yoktu, böylece bu işi başlatıp ihracatçının elini rahatlattınız -öyle mi- bu iddiayla yaptınız, şimdi nereden bulacaksınız akşamdan sabaha görev yapacak bu memurları? Peki, bu gümrük müşavirleri -binlerce, sayılarını sanıyorum konuşmanızda vereceksiniz- bu insanlar bir sürü yatırım yapmış, bu insanlar iş yeri açmış, bunlar bu saatten sonra ne yapacak?

Yine, antrepolarla ilgili bir genelge yayımladınız "Bundan sonra toplu götürü teminat uygulamasını kaldırıyorum arkadaş, antrepoya ne kadar mal koyduysan muhatap olunan vergi miktarı kadar getireceksin, bana teminat mektubu vereceksin." dediniz ve maliyetleri artırdınız. Bir taraftan, 2023 yılına giderken, 500 milyar dolar ihracat hedefi koyuyorsunuz, diğer taraftan kaçağı göçeği engellemek için, sizin hatanızdan kaynaklanan birtakım suistimalleri ortadan kaldırmak için çok katı tedbirler alıyorsunuz, ihracatçının elini daraltıyorsunuz.

Yine, Komisyonda tartışılan bir konu vardı Sayın Bakan: Gümrük kontrolü altında işleme rejimi. Buna hak verdiniz, dediniz: "Özellikle -burada tutanaklardan çıkardım- demir çelik sektöründe yine haksız rekabet oluyor. Yerli üretici yani yerli çelik üreticisi mağdur oluyor. Bunu ilk gümrük tebliğinde kaldıracağız." Bakınız, hâlâ herhangi bir işlem yapmadınız ve şu gün çelik sanayisi artık teslim olmak üzere. Burada dengeyi kurmak lazım. Elbette ki hırsız ile namuslu ihracatçıyı ayrı tutmanız lazım. Denetimi yapacaksınız mutlaka, devletin vergi kaybını önleyeceksiniz, haksız rekabeti önleyeceksiniz ama namusuyla çalışan, üreten, ihracat yapan, Türkiye ekonomisine katkı sunmaya çalışan ihracatçıyı da koruyacaksınız. Bu ülkenin müteşebbisi, sanayicisi, ticaret erbabı, ihracatçısı el bebek gül bebek korunmak zorunda. Bizim petrolümüz yok. Biz bugün kamu harcamalarını nereden karşılıyoruz? Çalışan, üreten sanayiciden, çalışan emekçiden, onlardan aldığımız vergilerden karşılıyoruz.

Değerli arkadaşlarım, yine bir rüşvet konusu. Maalesef, Türkiye'de rüşvet deyince akla gümrük geliyor. Aydın Ayaydın, bu konuyu gündeme getirmiş, soru önergesiyle getirmiş, Komisyonda getirmiş. Bakın, ilginç bir tezgâh kurulmuş, saadet zinciri, özelikle Ambarlı Gümrük Müdürlüğünde. Orada çalışan memur, oranın, kurumun avukatı şöyle bir müessese kurmuşlar: Yolsuzluk müessesesi. Burada KDV veya gümrük vergisi borçları üç yıllık zaman aşımına uğramasına rağmen mükellefleri arıyorlar, diyorlar ki: "Senin borcun var." Adamcağız bilmiyor zaman aşımına uğradığını, getiriyor, parayı yatırıyor ya da geliyor "Benim ne yapmam gerekir?" diyor, "Hadi sen yüzde 50'sini öde. Biz diğer tarafını hallederiz." diyorlar. Parayı ceplerine atıyorlar. Bakın arkadaşlar, gümrükler Türkiye'de bu noktada.

Şimdi, geriye dönük demek ki kevgire dönmüş. Özellikle, sınır bölgelerinde, Suriye'de, Irak'ta yol geçen hanına dönen gümrüklerde kaçakçılık göçekçilik, haksız kazanç, rüşvet diz boyu.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

VAHAP SEÇER (Devamla) - Umut ediyorum, Sayın Canikli -doğruluğuna dürüstlüğüne inandığım bir arkadaşımız- artık bu kötü gidişe bir son verir.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)