GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı İle 2013 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı
Yasama Yılı:5
Birleşim:31
Tarih:16.12.2014

MHP GRUBU ADINA SEYFETTİN YILMAZ (Adana) - Bakan lazım bize bakan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Orman ve Su İşleri Bakanlığı ile Orman Genel Müdürlüğü bütçesi üzerine MHP Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Gönül isterdi ki küresel ısınma ve iklim değişikliğinin dünyanın önündeki en büyük tehlike olduğu bir süreçte teknik değerlendirmeler yaparak burada bütçe üzerinde net ifadelerde bulunalım ama ne yazık ki Orman Bakanlığını yöneten zatımuhterem öyle bir bakanlık yönetiyor ki Orman Bakanlığı değil çok açık ve net söylüyorum Veysel Hoca'nın çiftliği! Yani bu konuda iddialıyım. Niye Veysel Hoca'nın çiftliği diyorum? Şimdi, biraz sonra değerlendirmelerimle -kendisi de geldi- bunları ifade edeceğim.

Öncelikle orman yangını sezonu bitti. Orman yangınlarında olağanüstü mücadele gösteren tüm orman çalışanlarına, mühendisinden memuruna, işçisine kadar ve köylülerimize kadar herkese çok teşekkür ediyorum.

Değerli milletvekilleri, şimdi, biliyorsunuz Orman Bakanlığında 8.500 geçici işçi var. Bu işçiler beş ay yirmi dokuz gün çalışıyor. Ormanların korunması noktasında, ormanlarla yangınlarla mücadelede hayatını ortaya koyuyorlar. Ama ne yapıyor Sayın Bakan? 500 tane kadrolu işçi alıyor. Bu 500 kadrolu işçiyi, Sayın Bakan, on yıldır, on beş yıldır, yirmi yıldır geçici olarak çalışan bu tecrübeli işçilerden almak yerine, tutuyor, bir sınavla dışarıdan alıyor.

Değerli milletvekilleri, bakın, sınava ne yapıyor? KPSS şartı getiriyor. Dozer operatörü olacak, KPSS şartı getiriyor. Şimdi, dozer operatörünü KPSS'de 70 puanın üzerinde almakla neyi sağlayacaksınız? Bir şeyi sağlıyorlar sayın milletvekilleri. Sayın Bakan, o KPSS'de 70 puanın üzerinde alarak dozer operatörü aldıklarınızın içerisinde kaç tane üst düzey bürokratınızın çocuğu var, lütfen bir inceleyin. Eğer bilmiyorsanız o Bakanlıkta durmanız hata, bilip de buna müsaade ediyorsanız bu daha büyük hata çünkü bu ülkede binlerce işsiz varken, bürokratınızın çocuklarını dozer operatörlüğü kadrosuna KPSS sınavı yaparak bir şart koyuyorsunuz. Peki, bu yangınlarla mücadele eden gece gündüz -övüneceksiniz biraz sonra çıkıp- altı ay boyunca gecesini gündüzüne katan o çocukların ne suçu var, 8.500 tane geçici işçinin? Ama, biraz önce söyledim ya, burası Bakanlık olmaktan çıkmış, artık bir çiftliğe dönmüş.

Bakın, işçi sendikası ile Kamu İşverenleri Sendikası sözleşme yapıyor. Ne yapması lazım Kamu İşverenleri Sendikasının devletin menfaatlerini koruma adına, tarafsız olması lazım değil mi? Kamu İşverenleri Sendikasının Genel Sekreteri işçi sendikasının, Bakanın yandaş sendikasının hukuk müşaviri. Yani, burada bu toplu sözleşmelerin sağlıklı olmasından nasıl bahsedeceksiniz? Yine, bir diğer avukatı kim biliyor musunuz? Cumhurbaşkanının özel avukatı, hani şu HSYK'ya seçtirdi ya yeni, Ali Özkaya, o da sendikanın avukatı yani böyle "al gülüm ver gülüm" bir sistem kurmuşlar, bu şekilde gidiyorlar.

Şimdi, bakın değerli milletvekilleri, orman mühendisleri, binlerce orman mühendisi kadro bekliyor bu ülkede. Hani çıkınca diyoruz ya küresel ısınma, iklim değişikliği, ormanların bakımı... İşte orman mühendislerine ihtiyaç duyulan yer. Bu kadrolara adam alacağı yerde 80 kişilik bir kadro açılıyor.

Şimdi, 1999 yılında, 57'nci Hükûmet döneminde KPSS geldi. Niye geldi? Haksızlıkların, hukuksuzlukların, adaletsizliklerin önüne geçilsin diye. Çünkü, orman mühendisleri... Sayın Bakan, siz bunu anlamayabilirsiniz ama Anadolu coğrafyasından çıkıp oradan, buradan bursla, anasının, babasının yiyeceği ekmekten, içeceği sudan keserek okuttuğu çocuklar dört-beş senedir bugünü bekliyorlar ve KPSS'ye giriyorlar. KPSS'de başarılı oluyor 80 kişi, bir komisyon kuruyor Sayın Bakan, onun da başına yine bir orman mühendisini getiriyor ve o 80 kişiden, en başarılı olan 80 kişinin 57 kişisini komisyon başarılı görmüyor. Yazık değil mi bu çocuklara? Senin o getirdiğin komisyon başkanını ben hiç yeterli bulmuyorum, ben hiç yeterli bulmuyorum. Yazık! O çocuklar binbir hayallerle, binbir ideallerle, ormancılığa adadıkları davayla ekmek, aş için bu mücadeleyi verirken otuz üç gün... Bir sözlü sınavda otuz üç gün neyi beklersiniz? Ben size soruyorum, neyi bekliyorsunuz? Şunu bekliyorlar: Hangi AKP'li milletvekilinin, hangi bakan yakınının, hangi üst düzey bürokratın yakınının sınava girmesi için ve alınması için... Yazıktır, günahtır! Bunu siyaseten söylemiyorum. Orman mühendislerinin hepsi bizim meslektaşımız. Neye göre, ölçünüz nedir Sayın Bakan?

Bir enteresan husus daha: Afyon kendi bölgesi, seçim bölgesi. Çocuklar kazanmışlar yazılı imtihanı, başarılı olmuşlar, tercih yapıyorlar işte Afyon, şurası, burası diye. Afyon'u tercih ediyorlar ama tercih eden 3 kişiyi Bakan Bey'in atadığı komisyon yeterli görmüyor. Niye görmüyor? Çünkü, Bakan Bey'in memleketi ya, Bakan Bey'in istediği kişi müracaat etmemiş oraya ve oraya adam alınmıyor değerli arkadaşlar, 80 kişiden 11 kişi alınmıyor. Yazık, günah değil mi Sayın Bakan? Bu ne biçim yönetim anlayışıdır? Burası sizin babanızın çiftliği değil, çok açık söylüyorum, bunu hakaret olarak da söylemiyorum. Sizin de çocuğunuz olabilir yani bizim tuzumuz kuru olabilir, milletvekili şudur, budur ama o Anadolu coğrafyasında yaşayan o gariban, o fukara, emek vermiş, alın teri dökmüş, ne istiyorsunuz ondan Sayın Bakan? Şimdi, oraya kimin çocuğunu alacaksınız? Ama, siz alışmışsınız.

Şimdi, buradan ben soruyorum Sayın Bakana, bunu her zaman dile getireceğim: Kendi ağabeyinin oğlunu Özel Kalem Müdürlüğünde memur yapıyorsun. Ne güzel değil mi, ne güzel? Bu ülkede binlerce insan iş, aş diyor değerli arkadaşlar. Yani ağabeyinin oğluna, ya bu kadar ekonomik güce sahipsin, bu kadar yerlerdesin, ver cebinden harçlığını. Ama cebine harçlık bulamayan, yiyecek ekmek bulamayan, iş, aş diye binlerce insan bu ülkede sefalet içerisinde sürünürken ağabeyinin oğlunun özelliği ne? Onun yeterliliği neydi de sen mühendisleri yeterli bulmuyorsun da ağabeyinin oğlunu yeterli bularak oraya atıyorsun? (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)

Yetmiyor; yetmiyor değerli arkadaşlar, milletvekilinin oğlunu özel kalemden kadroya alıyor, başlatıyor ve ardından Enerji Piyasası Üst Kuruluna veriyor. Hangi milletvekilinin oğlu, gel bu kürsüden açıkla. İsmi bende var, burada milletvekilleriyle polemiğe girmemek adına söylemiyorum bu ismi burada. Ama yazıktır, günahtır!

Şimdi çıkacaksınız... Burası çiftliğiniz değil Sayın Bakan, bu Bakanlığı kanunla, adaletle yöneteceksiniz. O orman mühendislerinin hakkının, o geçici işçilerin hakkının üzerinde burada Bakanlığı yapamazsınız. Yaparsanız da hakkını veremezsiniz.

Şimdi, orman yangınlarıyla mücadele edenler vardı. Orman Genel Müdürü burada, Osman Kahveci. Bir yangın tazminatı çıktı. İçinizde orman bölgelerinden olan insanlar var. O insanlar, emin olun yazın cumartesi, pazarı görmezler. Ben de çalıştığım için orman bölge müdürlüğünde, biliyorum. Cumartesi, pazar dâhil bir yerde yangın olduğu zaman kâtip olsun, daktilograf olsun, veri memuru olsun, yangının büyüklüğüne göre kimse şeyinden ayrılamaz yani akşam ben de şuraya gezmeye gideyim veya hafta sonu, tatil diyemez. Bunlara bir yangın tazminatı geldi. Sayın Bakan geldi bu tazminatı kaldırdı. Efendim, neymiş? İşte, tasarruf tedbiri falan... Ya, siz tasarruftan ne anlarsınız Sayın Bakan?

Şimdi ben size bir şey söyleyeceğim: Binlerce, on binlerce orman çalışanlarına tasarruftan bahseden Sayın Bakanın bir özel kalem müdürü var, Cihan Pektaş; adını da veriyorum buradan. İSKİ'den beri yanında çalışıyor.

OSMAN KAHVECİ (Karabük) - İsim verme.

SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Mahkemeye versin diye veriyorum Sayın Genel Müdür. Versin, görüşeceğiz.

Ve onu alıyor, tamam mı, Özel Kalem Müdürlüğünden Strateji Geliştirme Daire Başkanlığına atıyor değerli arkadaşlar.

Kaç biliyor musunuz Strateji Geliştirme Daire Başkanlığının ek göstergesi? 6400 yani genel müdür. Bir gün o Strateji Geliştirme Daire Başkanlığı yaptı mı? Ama yaptığı görevle ikisinin arasında 2,5-3 milyar lira maaş farkı var. Yıllardır bunun Özel Kalem Müdürü, 3 milyar lira farklı maaş alıyor. Yazık günah değil mi? Bu para helal midir, haram mıdır? Ben buradaki milletvekillerine soruyorum. (MHP ve CHP sıralarından "Haramdır" sesleri, alkışlar)

Mustafa Yaraşır, danışmanı, önce Personel Daire Başkanlığına atıyor, oranın maaşı yüksek ya, müşavir olduğunda. Orada bir buçuk iki sene görev yapıyor... Görev yapmıyor, görev yok, sadece maaş alıyor değerli arkadaşlar, sadece maaş alıyor. Ondan sonra Teftiş Kuruluna bir düzenleme geliyor, Teftiş Kurulunun maaşı artırılıyor, kadrosu oraya alınıyor. Ama ne Personel Daire Başkanlığında ne de Teftiş Kurulunda bir gün bile görev yapmıyor. Ve sonra milletvekillerinin çocuklarını, yakınlarını, Afyon'dan getirdiği kendi yakınlarını, eşlerini danışman yapınca bir kanun hükmünde kararnameyle bir gecede Bakan müşavirlerine, 180 küsur tane Bakan müşavirine 1 milyar 600 milyon lira bir ayda zam veriyor. Bu sefer oradan alıyor buraya atıyor. Yani, şimdi, değerli milletvekilleri, adalet ve hakkaniyet bunun neresinde, ben size soruyorum, tasarruf neresinde bunun? Yani, ondan sonra da siz o bin liraya çalışan memurun çalıştığı hakkını kısacaksınız ama kendi yandaşlarınıza kepçeyle vereceksiniz. Böyle bir Bakanlık yönetilebilir mi? Adil olmazsanız bu yönettiğiniz Bakanlığın ne anlamı vardır Sayın Bakan? Şimdi bunlara çıksın cevap versin, hepsi bilgili ve belgeli. Kendisi de biliyor, bunları dile getiriyorum.

Bakın, Orman Genel Müdürlüğünün, Orman Bakanlığının 6 tane helikopteri var, 6 tane, VIP helikopter değerli arkadaşlar. Sayın Bakan, buradan soruyorum, açılışları yapmak için özel jet kiraladınız mı, kiralamadınız mı? Yani, ne ihtiyaç var ya? Yani, bu ülkede birileri pazardan ekmek toplarken özel jet kiralamanız neyinize! 6 tane de VIP helikopteriniz var, neyinize yetmiyor? Bu şatafat, bu saltanat neyin nesidir? Yani, bunları birilerinin bir belirtmesi lazım, yazık günah değil midir?

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Yazıktır tabii ya, ayıptır ya, ayıp! 6 tane VIP helikopter, ne yapıyorsunuz hakikaten çıkın açıklayın ya.

SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Değerli arkadaşlar, şimdi, bakın, şatafat öyle bir hâle gelmiş ki -daha önceki konuşmalarımda da söyledim- Orman Genel Müdürlüğünün Gazi yerleşkesinde lojmanlar vardı 680 tane, ben de idarecilik yaptım o lojmanlarda. Bir kara kışta bütün çalışanlara bir tebligat yaptılar, kar kışta, çocukları okuyor, dediler ki "Derhâl lojmanları boşaltın." Şimdi orada o lojmanlar boş duruyor. Niye? Yok oraya kaçak saray yapıldı, o sarayın görüntüsüne engel olmasın, orada çalışma yapacaklar ve ona daha sonra geleceğim kaçak saraya ama bir şey ifade edeceğim. Orman Genel Müdürlüğüne de bir bina başlattılar. Nerede başlattılar biliyor musunuz? Bu Söğütözü millî parkı var Adalet ve Kalkınma Partisinin arka tarafında, orada başlattılar. Şimdi, buradan soruyorum: Bu kadar memurun senin dışarıdayken Başbakan Erdoğan'ın balıkçısına orada balıkhane açıyor musun, açmıyor musun?

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Hadi be!

SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Açıyor musun, açmıyor musun? Onun inşaatı devam ediyor. Oraya verin bakalım onu, bunun hesabını takip edeceğim. Oraya balıkçı açıyorlar, balıkçıya inşaat yapıyorlar değerli arkadaşlar. Yetmedi, İstanbul'dan kebapçı getiriyorlar, oranın inşaatı devam ediyor şu anda. Senin memurların dışarıda.

SADİR DURMAZ (Yozgat) - Orman Bakanlığı mı kebap bakanlığı mı ya?

SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Şimdi, orası, o Söğütözü orman içi dinlenme yerini buradaki bütün milletvekilleri bilir, ben de biliyorum, on sene, on iki sene burada görev yaptım. Orası Atatürk'ün yadigârı, içini gezmişseniz Atatürk'ün kaldığı ev vardır orada. 10-15 beş metrekare, böyle hani 1.125 odalı falan değil ha.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Kulübe...

SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Kulübe şeklinde, 15 metre. Şimdi orayı da parselliyorlar. Yani, orayı söyledim. Bakın, oranın, şu anda sizin genel merkezinizin otoparkı kimin biliyor musunuz? İşte, onun bir parçası değerli milletvekilleri. Yani, oraya arabanızı park ederken bilin ki orası kaçaktır. Ben bunları dile getire getire getire bir cevap alamıyorum.

Sonra ne yaptılar biliyor musunuz? Şimdi, Adalet ve Kalkınma Partisinin binası da kaçak bundan dolayı. Burada inşaat mühendisleri var, mimarlar var. Bir binanın olabilmesi için belirli bir şekilde otopark ve yeşil alana sahip olması lazım, değil mi? İşte, o ormanın arazisini oraya eklediler, bu binaya ruhsat verdiler. Şimdi, biz bunu dile getire getire ne yaptılar biliyor musunuz? Ankara Büyükşehir Belediyesi de bunların belediyesi ya, Melih Gökçek bu işleri de çok iyi bilir biliyorsunuz, bu tür alavere dalavere işlerini. Ondan sonra Orman Genel Müdürlüğü ile Büyükşehir Belediyesi arasında bunu takas yaptılar, o otoparkı Büyükşehir Belediyesine verdiler, bunun yerine de tuttular, Orman Genel Müdürlüğüne bir yer verdi. Peki, şimdi o yer kimin yeri Sayın Bakan? Ormanın yeri özü itibarıyla, ormanın yeri.

KAMER GENÇ (Tunceli) - Parkı da orman yeri.

SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Şimdi, devam ediyorum. Bakın, biliyorsunuz değerli arkadaşlar, bir Ali Ağaoğlu meselesi vardı. Hani, bu 17-25 Aralığa darbe diyor ya bunlar, 17-25 Aralık hırsızlıkla yolsuzluk sürecinin olduğu yerdir. Bugün medyaya yaptığınız operasyonda, 17 ve 25 Aralığın mağduru olan, "Mağduruyum." diye gezen Bilal Erdoğan'ından bakanlara kadar bugün müdahil olmaları gerekir o zaman o davaya. Eğer 17-25 Aralık şeyse, bugünkü bu medya davasına da Cumhurbaşkanının oğlu, bakanlar, Rıza Sarraf'ı, şuyu, buyu da dâhil olması gerekiyor.

Şimdi, o zaman, Ali Ağaoğlu, bu, 1453, ata biniyordu. Bizim Fatih Ormanı'na, İstanbul'un, milletin Fatih Ormanı'na proje yaptılar. Atlarla onların reklamını yaptırıyordu, oradaki binaları satıyordu. Biz bir gensoru verdik bununla ilgili ve basın toplantısı düzenledik. Sayın Bakan dedi ki: "Ya benim hiç haberim olmadı, ben orayı iptal ettirdim." Fatih Ormanı'nı kurtardık değil mi, hep beraber, Maslak'taki, 1453'ü?

ALİM IŞIK (Kütahya) - Teşekkür edelim Bakana o zaman(!)

SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Şimdi ne çıktı biliyor musunuz değerli arkadaşlar? Şimdi de Parkorman çıktı, Parkorman, aynı şekilde. Bakın, Parkorman Sayın Bakan.

Parkorman'ı Borusan Holding 2008 yılında yıllığı 4 milyon liraya kiralamış, burayı çalıştırıyor. Daha sonra, Egehan firmasına 2010 yılında burası veriliyor davetiye ve pazarlıkla, gel burayı al diyor.

Davetiye pazarlık usulünü biliyorsunuz, detayına girmeyeceğim.

Şimdi, Sayın Bakan, Egehan firmasının, şirketinin ortakları kimdir, biraz sonra çıkın buraya açıklayın.

ALİM IŞIK (Kütahya) - Açıklamaz, sen söyle!

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Sen söyle, sen!

SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Nereye kadar veriliyor biliyor musunuz, ne kadara veriliyor biliyor musunuz yıllık? 740 bin liraya, yani 4 milyondan 740 bin liraya veriliyor. Burası da önemli değil, işin bu tarafını geçtik.

Bakın değerli arkadaşlar, burayı vermek için, buranın imara açılması gerekiyor, bir rapor tanzim edilmesi gerekiyor. Bölge müdürü, İstanbul'un bölge müdürü, şube müdürü, iki tane mühendis rapor tutuyor ve raporlarında diyorlar ki inceleme raporunda, bakın, rapordan okuyorum: "Ortaya sunulan projenin uygulanması hâlinde doğal topografyanın, bitki örtüsünün ve yaban hayatının çok büyük ölçüde zarar göreceği, çok sayıda ağaç kesileceği kesin ifadelerle tespit edilmiştir. Ayrıca, söz konusu projenin 2873 sayılı Millî Parklar Kanunu'nun 14'üncü ve Millî Parklar Yönetmeliği'nin 5'inci maddesine göre yasaktır." Rapor bu şekilde. Tabii, bu rapor geliyor ya, Orman Bakanlığı Doğa Koruma Genel Müdürlüğü diyor ki çok ivedi bu raporu düzeltin, acele, çok acele ve o rapor düzeltiliyor değerli arkadaşlar, orada görev yapan bölge müdürü ile şube müdürünün tayinleri çıkıyor.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Yazıklar olsun, yazıklar olsun!

SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Yani, devletin ve kamunun gücü Egehan firması...

ALİM IŞIK (Kütahya) - Darbe yapılıyor, darbe.

SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Peki, ne var burada? Şimdi, bakın, ondan farklı ne var burada? 108 tane villa yapılacak değerli arkadaşlar bu ormana, Parkorman'a.

ALİM IŞIK (Kütahya) - Kimlere, kimlere yapılıyor?

SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - 108 tane villa yapılacak, cevap verirsiniz Osman Bey, Genel Müdürdünüz.

OSMAN KAHVECİ (Karabük) - Yapılamaz, nasıl yapabilirler ya?

SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Çıkıyor onayı, bakınız, cevap versin Sayın Bakan. 5 katlı otopark yapılıyor değerli arkadaşlar, 5 katlı; kapalı otopark yapılıyor 5 katlı, ormana. Yani, şimdi, bu Egehan firmasının gücü nereden geliyor Sayın Bakan? Kimdir bunların arkasındaki güç?

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Ayakkabı kutuları.

SADİR DURMAZ (Yozgat) - Ortakları kim, ortakları?

ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) - Zerrab'dan geliyor, Zerrab'dan.

SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Yani, devletin ormanlarını -çok açık söylüyorum- kime peşkeş çekeceksiniz, kime peşkeş çekiliyor?

İstanbul'u bitirdiniz, yetmiyor mu? İstanbul'un siluetini bozdunuz, her tarafa dev gökdelenler, şunlar, bunlar. Bugün, orada, İstanbul'da bina dikilecek alan bırakmadı, deprem alanlarına bile binalar yaptı, şimdi sıra ormanlara geldi değerli arkadaşlar ama çıkacak buraya, işte, efendim, Trakya büyüklüğünde orman oluşturduk diyecek. Hodri meydan diyorum: Eğer, Trakya büyüklüğündeki ormanın onda 1'ini -Meclisle beraber gidelim- bize göstersin bu milletvekilliğinden istifa edeceğim, kendisi Bakanlıktan istifa edecekse beraber gezelim. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar) Göstersin Trakya büyüklüğündeki ormanı, diktiği ormanı. Bunların o dağıttıkları o fidanlar var ya, ben ormancılıktan geliyorum, yani, bu millete, efendime söyleyeyim, şişirilmiş şunlarla, bunlarla reklam yapabilirsiniz ama o diktiği ağacı orman sayıyor. Yok arkadaş böyle bir şey, bir ormanın oluşması için yüz yıllar gerekiyor. Zamanım daraldı çok konu var da hangi birine geçeceğiz.

OKTAY VURAL (İzmir) - Bu kadarı bile istifa için yeterli canım.

ALİM IŞIK (Kütahya) - Başlık başlık söyle, başlık başlık.

SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Şimdi, değerli arkadaşlar, bakın, Paşaköy'deki maden sahası vardı, 17-25 Aralıkta, çıkıyor, diyor ki: "İzin vermek zorundayız." Peki, o zaman Adem Peker isimli bir şahıs müracaat ediyor -hani, bu 10 milyar dolarlık bir yolsuzluk var ya 17-25 Aralıkta- Bakanlık diyor ki: "Burası..." Bak, reddediyor, niye reddediyor biliyor musun? Madencilik faaliyetleri başladığı takdirde sosyal problemlerle karşılaşılacağı, İstanbul il sınırları içerisinde doğal olarak yetişen bitki türlerinin yetiştiği ve bunların kontrolsüz kentleşme, aşırı ölçüde gelişme ve yeşil alanlara yapılan müdahalelerden dolayı tehdit altında bulunması gerekçesiyle maden işletme izni verilmiyor. Verilmiyor, bakın. Hani, "Verilir." diyor ya, "Verebilir demiyor." diyor, geliyor, burada 16'ncı madde "Verir." diyor. Niye vermediniz o zaman adama önce? Adem Peker bu sefer ne yapıyor? Güçlülerin hükmü sürüyor ya bu ülkede, kimi buluyor biliyor musunuz? Yine 17, 25 Aralıkta ismi geçen bir Yasin El Kadı falan var. Biliyorsunuz değil mi onları? Onları buluyorlar değerli arkadaşlar. Onlar devreye giriyor. O izin vermeyen Bakanlık aynı maden sahasına izin veriyor. Verdi mi vermedi mi? Sorun Sayın Bakana.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Verdin mi?

SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Verdikten sonra ne oluyor biliyor musunuz? Altı ay sonra maden el değiştiriyor zaten, bunlara geçiyor.

Bakın, şurada bulabilirsem buradaki konuşmalarda da var. Recep Tayyip Erdoğan'ın özel kalem müdürü ile bu işleri yürüten İlker Aycı diye birisi var, o da Bakana "Beyefendinin haberi de var, bu işleri de halletmişsiniz, elinize sağlık, çok teşekkür ederiz; beyefendiye de bu yaptığınızı ileteceğiz." diyor. Sayın Bakan da diyor ki aynen ifadelerde: "Hayırlı olsun, hayırlı olsun." Adli tıp raporlarında bu "tape"ler de doğrulandı. Vermediğin yere niye izin verdin Sayın Bakan? Kim var bunun arkasında? Çıkıp burada bu doğruları söylememiz lazım.

Kaçak saraya gelemedik. Kaçak saraya gelecektik. Kaçak sarayın yeri de orman arkadaşlar.

Bakın, komşusu aç yatarken tok yatan bizden değildir. Birileri çöpte aş toplarken, bu ülkenin Başbakanın önündekiler ortada. Şu ağaçlar gitti. Bu ülkede 1.150 odalı saraylarda yaşayanlar var...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - ...ama öbür tarafta, çöpten ekmek toplayanlar var yani bunları görmediğimiz zaman bu bütçeden bir hayır gelmez.

Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)