| Konu: | 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı İle 2013 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 30 |
| Tarih: | 15.12.2014 |
CHP GRUBU ADINA CELAL DİNÇER (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Emniyet Genel Müdürlüğü ve Jandarma Genel Komutanlığının 2015 yılı bütçeleri üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Ayrıca, yurdumuzun her köşesinde görev yapan emniyet ve jandarma personelimizi de saygıyla selamlıyorum.
Ülkemizde kamu düzenini sağlamakla görevli her iki kurum personeli de suçun önlenmesi ve suçla mücadele konusunda gece gündüz demeden hizmet vermektedir. Diğer taratan, vatandaşlar da devletin kendilerine sunduğu her türlü hizmeti sorgulayarak, bu hizmeti en kaliteli ve adil olarak almak istemektedir. Bu nedenledir ki iç güvenlik hizmeti sunulurken tarafsızlık ve hukukun üstünlüğü öncelikli olmalıdır. Hükûmetler de suç ve suçluyla uluslararası hukuka uygun, temel hak ve özgürlüklere saygılı, demokrasi kültürünü benimsemiş, çağdaş bir yönetim anlayışıyla mücadele etmeli, "güvenlik" kavramı ile insan hakları arasında bir denge kurmalı, güvenlik mensuplarına insan haysiyetine ve vatandaşa saygı göstermesi gerektiği anlayışı mutlaka benimsetilmelidir. Eğer "güvenlik kavramı" ile hukuk ve insan hakları arasında denge bozulursa görmek istemediğimiz görüntüler ortaya çıkacaktır.
Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; bugün ülkemizde "kamu düzeni" kavramı siyasallaştırılmış, artık iktidar, iktidarı korumak, kamu düzenini sağlamakla eş anlamlı görülmeye başlanmıştır. Yani polis siyasi iktidarı koruyarak kamu düzenini sağlamaya çalışmakta, siyasi iktidar da bundan aldığı güçle kendi iktidarının devamı için tüm muhalifleri sindirme yolunu seçmektedir. İşte, bu nedenledir ki toplumsal muhalefet arttıkça ülkemizde polis baskısı da her geçen gün artmaktadır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; demokrasilerde iktidarlar kendisini eleştirenleri, gösteri yapanları anlamak, eleştiri hakkına saygı duymak zorundadır. Eleştirilere tahammül edemiyorsanız, insanlara hoşunuza gidecek biçimde davranmıyor diye şiddet uyguluyorsanız demokrasiden bahsetmeye hakkınız yoktur.
Sayın Bakan, iktidarınız döneminde kolluk kuvvetlerimizin toplantı ve gösteri yürüyüşlerine, toplumsal olaylara müdahale biçiminde sorunlar vardır, orantısız ve keyfî güç kullanması vardır. Bu sorun yalnızca bir eğitim sorunu değildir, bu bir algı sorunudur ve olayı doğru teşhis edememe sorunudur, bu, demokrasiyi içine sindirememe sorunudur, iktidara muhalif olanlara polis orantısız güç kullandığında buna karşı çıkabilecek, bunu cezalandırabilecek iradeyi göstermeme sorunudur.
Sayın Başkan, ülkemizde şiddet uygulayan güvenlik personelini "Destan yazdınız." diyerek öven ve ödüllendiren, sonradan onları Fizan'a süren bir iktidar vardır. Başta muhalif basın olmak üzere tüm kişi ve kuruluşların üzerinde büyük bir baskı ve sindirme operasyonları vardır. Ne hikmetse bu operasyonları savcıdan önce bilen kaçak saray sakinlerimiz vardır. Ülkede korku iklimi yaratılıp demokrasiyi başka rejimlere dönüştürme çabaları vardır. Bu çabaların son örneği de yargı paketinden sonra kamu düzenini sağlamak bahanesiyle Hükûmetin Meclise getirdiği iç güvenlik reform paketidir. Bu paket Anayasa'ya aykırı, antidemokratik hükümler içermektedir. Bu pakette "ak faşizm" olarak nitelenebilecek despotik bir yönetim getirecek düzenlemeler vardır. Özgürlük ve güvenlik dengesinin gözetilmediği, iç güvenlikten çok muhalif düşmanlarla savaş hükümleriyle dolu bir pakettir. Bu pakette Hükûmetin yargı ve polis teşkilatına siyaseti bulaştırarak böldüğü gibi, jandarmayı da baskı altına alarak dikta rejimine doğru çok büyük bir güç elde etme planları vardır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu iç güvenlik reform paketi ak emniyet ve ak jandarmayı yaratacak operasyonun tüm gereklerini karşılayan bombalı bir pakettir. Bu paket algı yönetimini çok iyi yürüten iktidarın Sayın İçişleri Bakanı tarafından ne yazık ki özgürlük ve güvenlik paketi olarak kamuoyuna sunulmaktadır. Bakanın haklı olduğu bir yön var elbette, bu paket dikta rejimine gitmek isteyenlere büyük özgürlükler getirmektedir. Gerçekten de güvenlik güçlerine, iktidara muhalefet etmeye kalkışan, sokağa çıkan herkesi hâkim ve savcı kararı olmadan gözaltına almaya, tutuklamaya ve ağır cezalara çarptırılmaya yol açacak çok geniş yetkiler düzenlemektedir. Bu paket İçişleri Bakanının ve valilerin yetkilerini olağanüstü artırarak onları padişah yetkileriyle donatan bir pakettir. Bu paket yeni suçlar üretirken iktidara yönelik tüm protesto eylemlerine cezaları misliyle artıran bir pakettir. Bu paket çocukların oynadığı bilye ve sapana bile tabancaya verilen cezadan 2 kat daha fazla ceza getiren bir pakettir. Bu paket Gezi eylemlerinde adam öldürenlere gizli bir af getiren pakettir. Bu paketin yasalaşmasıyla Hükûmeti rahatsız eden her türlü toplu düşünce açıklaması yapan, HES'lere veya doğa katliamına karşı çıkan, zeytin ağacının kesilmesine karşı çıkan herkesin tutuklanması daha da kolaylaşacaktır yani sesi çıkana tutuklama getirilmektedir. Özet olarak, bu Hükûmet tasarısı kanunlaşırsa on numara polis devleti diyebileceğimiz uygulamaların kapısı da ardına kadar açılmış olacaktır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; halkımız Hülya Avşar gibi yaşamıyor, Yavuz Bingöl gibi düşünmüyor. Halk, baskı ve korku altında yaşamaya alıştırılıyor. Halkın ormanları talan ediliyor, zeytin ağaçları kesiliyor, yetmezmiş gibi bir de üstüne dayak atılıyor. Vatandaşı oğlunun cenazesine ancak yırtık ayakkabıyla katılabiliyor. İşçi, işçi sendikasına üye olamıyor; üye olursa, grev yaparsa işinden atılıyor. İşte, bunlar konuşulmasın diye tasarıyla da halktan sesini çıkartmaması isteniyor.
Sayın Başkan, halk Soma'da kömür ocağında yanarken, Ermenek'te yerin 400 metre altında boğulurken, 12 milyon asgari ücretliye, 11 milyon emekliye insanca yaşam sağlanamamışken, memura bütçe dengeleri bozuk diye enflasyon farkı verilmezken, açılım aldatmacasıyla ülke bölünme noktasına getirilip resmî ağızların söylemine göre bir bölgede devlet hâkimiyeti kaybedilmişken, ülkede yolsuzluklar tavan yapıp adalet duygusu yerlerde sürünürken, faili meçhul cinayetler artarken, yandaşları milyarder, çocukları da gemicik sahibi yaparken, tüm bu kanunsuzlukları görmeyen ve yolsuzluklara gözünü kapatıp "Hükûmete darbe" safsatalarının üzerine giderek yandaş olmayan kişi ve medya mensupları hakkında soruşturma başlatan kahraman cumhuriyet savcılarımız varken ülkede sağlıklı işleyen bir demokrasiden bahsedemezsiniz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; demokrasi ve hukuk devleti inancının samimi olmadığı bir Hükûmetin hazırladığı bu bütçe, her geçen gün görev ve sorumlulukları artırılan mülki idare amirlerinin özlük haklarında bir iyileştirme yapmamıştır. Onların yıllardır bekledikleri 6400 ek gösterge taleplerini bir kez daha dikkate almamıştır. İçişleri, emniyet ve jandarma personelinin mali, sosyal ve çalışma koşullarının geliştirilmesine yönelik bir düzenleme getirmemiştir. Büyük çoğunluğu yükseköğrenimli olan polislerimizin 3600 ek gösterge sorununu çözmemiştir. Ama işçiden, memurdan, emekliden, çöpten karnını doyurmaya çalışan insanlardan toplanan vergilerle bol miktarda TOMA ve biber gazı alımı planlanmıştır. Altın kaplamalı klozetleri olan kaçak saraylar yapılmıştır. Kaçak saraylarda keyif sürülmeye başlanmıştır.
Son söz olarak, emek ve halk düşmanı iktidarlar, hiçbir zaman yaptıklarının kendilerine kâr, çocuklarına da saray kalacağını zannetmesin. Bu halkın, her türlü yolsuzluğu yapıp kendisini yok sayanlara verilecek elbette bir cevabı olacaktır; seçim sandığı geldiğinde bu cevap avuçlarına konacaktır.
2015 yılı bütçesinin hayırlı olmasını diliyor, tekrar yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)