| Konu: | 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı İle 2013 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 29 |
| Tarih: | 14.12.2014 |
CHP GRUBU ADINA İDRİS YILDIZ (Ordu) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle, İstanbul Milletvekilimiz Bihlun Tamaylıgil ve AKP Bursa Milletvekili Tülin Hanım annelerini kaybetmişler. Yine, Sayın Elitaş ağabeysini kaybetmiş. Üç değerli milletvekilimize ve ailelerine sabır diliyorum, ölenlere de Allah'tan rahmet diliyorum.
Değerli milletvekilleri, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığının 2015 yılı bütçesi üzerinde söz almış bulunuyorum.
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı ülkemizin en fazla yatırım yapan bakanlıklarının başında gelmektedir ve 2002 yılından beri Adalet ve Kalkınma Partisinin en çok övündüğü ve propagandasını yaptığı Bakanlıktır ancak Bakanlık, sizin propaganda malzemesi olarak kullandığınız icraatlarının yanında, 2002 yılından beri usulsüzlük, yolsuzluk, görevi kötüye kullanma nedeniyle Türkiye gündeminin en başında yer almaktadır. Halkımız, bu Bakanlık sayesinde bakan ve Başbakan çocuklarının gemiciklerini, bu Bakanlık sayesinde bakanların PTT Ahlatlıbel Tesisleri'nde müteahhitlerden zorlamayla alınan milyonlarca lira bağışlarını, bu Bakanlık sayesinde ihalelerinden alınan bağışları, TÜRGEV'i ve o günkü Başbakanın çocuklarının isimlerini, millete küfreden müteahhitleri ve Oferleri, bu Bakanlık sayesinde İstanbul üçüncü havalimanında dönen dolapları, yapılan çevre katliamlarını, bu Bakanlık sayesinde kredi bulamayan müteahhitlere kredi bulabilmeleri için hazine garantisi sağlayarak projenin kârlı şirketlere, riskini vergi veren yurttaşlara yükleyen anlayışı tanıdı.
Bakanlığın yüksek hacimli projeleri yürütürken kendisine ayrılan kamu kaynaklarını planlı, ekonomik, mevzuata uygun şekilde kullanması kendisinden beklenmektedir ancak sadece yatırım yapıp yapmaması anlamında değil, bütçe ilke ve kurallarına uygun hareket etmesi de önemlidir. Sayıştayın, Karayolları Genel Müdürlüğünün 2013 yılı raporunu incelediğimizde bütçe ödeneklerinin sağlıklı planlanmadığını görmekteyiz. Rapora göre Karayolları Genel Müdürlüğünün yatırım programında yer almayan 721 yapım işi için 1 milyar 815 milyon lira yani yatırım ödenek tutarının yüzde 40'ına tekabül eden, başka bir deyişle programda yer almayan işlere ciddi tutarda harcamalar yapmıştır.
Yine Sayıştay raporuna göre, yatırım programında yer almayan ve bütçeyle ödenek tahsis edilen projelere ait ödeneklerin başka işlerde de kullanıldığı tespit edilmiş ve sıralanmıştır. Yine rapor Karayolları Genel Müdürlüğünün gelirlerini sadece tahsil edildiğinde muhasebeleştirdiğini, tahakkuka ilişkin bir kayıt yapmadığını, köprü, otoyollarda meydana gelen kaçak geçişlerin tahakkukuna ilişkin muhasebe kaydı bulunmadığını ortaya koymaktadır. Bununla birlikte, Sayıştay, Karayolları Genel Müdürlüğüne ait taşınmazlarla ilgili envanter kayıtları bulunmadığından dolayı denetim yapamamıştır. Bunlar sadece denetlenebilen kısımlar yani buzdağının görünen kısımlarıdır. Aslında tablo çok daha vahim durumdadır. Raporda kapsama alınamayan on yedi muhasebe müdürlüğünce, istenilen belgelerin Sayıştaya gönderilmediği ifadelerine yer verilmiştir. Bununla beraber Karayolları Genel Müdürlüğü merkez teşkilatıyla birlikte yedi bölge müdürlüğüne kapsam sınırlaması yapılmıştır Sayıştay tarafından.
Değerli milletvekilleri, bu plansızlıktan Ordu-Giresun havaalanı da nasibini almıştır. Ordu-Giresun havaalanı Ordu ve Giresun'un kalkınmasında gerçekten önemli, bizim de desteklediğimiz bir projedir ancak 2011 yılında seçim lütfu olarak Ordu ve Giresun'a hediye edilen, 22 Temmuz 2011 yılında ihalesi yapılan havalimanı Şubat 2014 yılında açılacaktı ama plansızlık örneği burada da kendisini gösterdiği için önce şubatta açılamayan havaalanı 29 Ekime, daha sonra yıl sonuna, en sonunda 2015 Martına ertelenmiştir. Bu plansızlıkta 2011 yılında alt yapı ihalesi yapılmasına rağmen üst yapı ihalesi 2014 yılında gerçekleştirilmiş ve ödenek dilimleri doğru planlanmamıştır. Dahası 2015 yılı Mart ayında açılacak Ordu-Giresun havalimanı çevre yolları ve bağlantı yolları hiç planlanmadığı için, hâlâ başlanmadığı için liman bitse bile nasıl kullanılacaktır merak ediyorum.
Değerli milletvekilleri, ülke yönetmek ciddi bir iştir. Bütçenin dikkatli ve gerçekçi hazırlanması gerekir. Bu tablo bu kurumların verimli çalışmadığı anlamına gelir. Bütçenin olduğundan az veya fazla gösterilmesi gerçek bütçenin görülmesini engeller, sonuç olarak bu sapmalar denetleme zaafına yol açar. Bütçenin gerçek yerlere ayrılması ve halkın takip edebileceği şekilde kullanılması gerekir. Bu, şeffaf devlet anlayışının da bir gereğidir.
Değerli arkadaşlarım, genel olarak ulaştırma sektörüne baktığımızda petrol bağımlılığı, çevre kirliliği ve trafik güvenliği açısından en tehlikeli taşımacılık yolu olan kara yolunun uygulanan yanlış politikalar sonucu diğer ulaştırma seçenekleri karşısında orantısız büyüdüğünü hep beraber görmekteyiz. Bu bağlamda, demir yolu projeleri ülkemiz için çok önemlidir.
Biz önemsiyoruz ama deprem vergisini duble yola harcayan iktidarın kendisini öve öve bitiremediği demir yoluna gerektiği kadar katkı yapıp yapmadığını şu örneklerle açıklamak istiyorum: 1923-1950 yılları arasında yapılan 3.764 kilometre demir yolu bulunmaktadır ama 2002-2014 yılında yapılan demir yolunun uzunluğu 1.759 kilometredir. Kıyasladığımızda, bu rakamların, savaştan yeni çıkmış, parası az, teknolojisi gelişmemiş, daha yolun başında olan bir ülkenin şu andan bile daha ileride olduğunu, daha planlı çalıştığını hep beraber görmekteyiz. Küçümsediğiniz cumhuriyetin ilk yıllarındaki yapılanlar apaçık ortada.
Bugün demir yolu projelerindeki yerlilik uygulamasının yerine getirilmediği ve ilgili raylı sistem üreticilerimizin ciddi tepkileri bulunmaktadır. Özellikle temsilci örgütleri ARUS ve RAYDER'in, yerlilik payının gözetilmediği, artırılmadığı, dolayısıyla yerli şirketlerin büyük demir yolu yatırımlarından yeteri kadar iş alamadığına ilişkin yoğun eleştirileri söz konusudur. Yerli üretimle iş birliği bulunmamaktadır. Bahsetmiş olduğum sorunla ilgili denetleyen bir kurum bulunmamaktadır. Yerli sanayinin katılımı olarak gösterilen iş kalemlerinin ise işi kitabına uydurmak için atılan adımlar olduğu açıkça görülmektedir. Yerli sanayi katkısının cari açığı önemli ölçüde azaltabileceği, bunun yanı sıra, yurt içi istihdam, yatırım ve teknoloji birikiminde de önemli gelişmeler çıkaracağı ortadadır. Hâl böyleyken, gelişmiş dünya ülkelerinin yabancı yatırımlarda zorunlu tuttuğu yabancı yatırıma belirli bir oranda yerli sanayi katkısı şartı ülkemizde uygulanmamaktadır. Bunun nedeninin, kredinin alındığı devletin, kuruluşun, krediyi getiren müteahhidin bir dayatması veya şartı olup olmadığını Sayın Bakan açıklamalıdır.
Bununla bağlantılı olarak, İstanbul-Ankara yüksek hızlı tren hattında, kullanılan kredinin gereği, rayların, sinyalizasyon sistemlerinin, hatta traverslerin dahi Çin'den getirildiği iddiaları doğru mudur? Rayların Çin çeliğinden üretildiği, bu nedenle soğuk-sıcak esneme seviyesi nedeniyle tehlike arz ettiği iddiaları doğru mudur?
Değerli milletvekilleri, son olarak, bugün maalesef ülkemizde iletişim, haberleşme ve basın özgürlüğü ciddi bir tehdit altındadır. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Sayın Lütfi Elvan'ın, eski Bakan Binali Yıldırım'ın "Özel konuşmalarınızı telefonda yapmayın." açıklamasının hatırlatılması üzerine yapmış olduğu "Ben de dinleniyor olabilirim, konuşmalarımıza dikkat etmek zorundayız." şeklindeki ifadeleri ülkemizdeki haberleşme özgürlüğünün ne şekilde bir tehdit altında olduğunu Bakanlık seviyesinde gözler önüne sermektedir.
Hükûmet dünya devletlerinin insana ve insan haklarına verdiği önemi, basın özgürlüğünü, demokrasisini, sosyal devletini görmezden geldiği sürece ülkemizin ne yazık ki hak ettiği yere ulaşamayacağını bir kez daha ifade ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)