GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2015 YILI MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇE KANUNU TASARISI İLE 2013 YILI MERKEZİ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI NEDENİYLE
Yasama Yılı:5
Birleşim:28
Tarih:13.12.2014

AK PARTİ GRUBU ADINA ŞENOL GÜRŞAN (Kırklareli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2015 mali yılı bütçe tasarısının Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu bütçesi üzerinde grubum adına söz almış bulunmaktayım. Hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Bu vesileyle yine, adalet ve yargı çalışanlarımızı da buradan muhabbetle selamlıyor, çalışmalarında başarılar diliyorum.

Adalet, hepimiz için, tüm insanlık için önemli bir değer ve kavram. Adalet yalnız mülkün temeli değil, aynı zamanda yaşamın da temel taşıdır. Yediğimiz ekmek, içtiğimiz su gibi önemli bir değer adalet. Bugün devlet dediğimiz büyük organizasyonda da adaletin temsilcisi olarak karşımıza yargı erki çıkmaktadır. Yargı erkini de irdelediğimizde bunun içerisinde Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun önemli bir yer tuttuğunu görüyoruz.

HSYK'nın gelişimine, tarihçisine baktığımız zaman da 1960 darbesi sonucu oluşturulan 1960 Anayasası'yla ilk defa ihdas edilen ve asıl işlevi vesayet düzenini ikame etme, siyasi iradeyi baskılama, millî iradeyi devlet yönetiminde etkisiz kılma amacına yönelik olarak oluşturulmuş ve 2010 Anayasa referandumuna kadar da bu amaca hizmet etmiş bir kurum olduğunu görüyoruz; tıpkı, aynı Anayasa'yla oluşturulmuş Millî Güvenlik Kurulu ve Anayasa Mahkemesi gibi.

Vesayet düzeninin kurucuları ve statükonun savunucuları, siyaseten iktidar olamayacaklarını anladıkları ve bildiklerinden, siyasi iradeye rağmen devleti yönetmek ve halkı terbiye etmek için darbe sonucu bir Anayasa yaptılar ve ondan önceki anayasalarda "Egemenlik, kayıtsız şartsız Milletindir." maddesine "Türk Milleti, egemenliğini, Anayasanın koyduğu esaslara göre, yetkili organları eliyle kullanır." fıkrasını eklemek suretiyle, vesayet kurumunun organlarını ihdas etmiş oldular.

1960 Anayasası'yla oluşturulan ve daha sonra, yine bir darbe Anayasa'sı olan 1982 Anayasası'nda da yer alan HSYK, o zamanki yapısıyla, bağımsız bütçesi olmayan, üyeleri yüksek yargı organları tarafından belirlenen ve yargı erkini birilerinin arka bahçesi olarak gösteren bir anlayışın ürünüydü. Kurul ilk olarak oluşturulduğunda ilk derece hâkim ve savcıları kurulda temsil edilmiyordu, avukatlar temsil edilmiyordu, kurulun kararlarına karşı iç itiraz ve en önemlisi de yargı yolu kapalıydı ve yine, Adalet Bakanlığına bağlı 7 kişilik bir yapılanma içerisindeydi.

Bu arada, basında geçen gün benim de gözüme takıldı, eski HSYK'dan bahsetmişken dönemin, 2000'li yılların Savcısı Sacit Kayasu'ya da buradan Allah'tan rahmet diliyorum çünkü hatırlarsınız, darbeci General Kenan Evren hakkında dava, iddianame açtığı için meslekten ihraç edilmişti.

12 Eylül 2010 tarihinde yapılan Anayasa referandumuyla da HSYK'nın yapısı demokratik meşruiyet ve geniş tabanlı temsil esasına göre yeniden düzenlenmiş oldu. Ardından da 6087 sayılı Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Kanunu'yla çalışma usul ve esasları belirlendi. Ve böylece, bu kanun ve referandumla birlikte HSYK'nın idari ve mali yönden bağımsız bir kurul olmasına çalışılmıştır, kendisine ait bir sekretarya oluşturulmuştur, üye sayısı 7'den 22'ye çıkarılmıştır. Tabii, bütün bunların yanında, meslekten ihraç kararlarına karşı yargı yoluna açık edilmiştir. Aynı zamanda, iç itiraz sistemi harekete geçirilmiş, daire kararlarına karşı da genel kurula itiraz hakkı getirilmiştir.

Yine önemli bir şey, bundan önce teftiş kurulu biliyorsunuz Adalet Bakanlığına bağlıydı, yeni düzenlemelerle birlikte de teftiş kurulu HSYK'ya bağlanmış ve 3. Daire Başkanının gözetiminde görev alması sağlanmıştır.

Gerek referandum gerekse ondan sonraki düzenlemelerle birlikte HSYK, yeni yapısıyla yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı ilkelerini esas alarak yargı hizmetlerinin adil, hızlı ve etkin bir biçimde yürütülmesini sağlamayı; hâkim ve savcılarla ilgili işlemlerde adalet, tarafsızlık, doğruluk, dürüstlük, tutarlılık, eşitlik, ehliyet ve liyakat esaslarına göre yürütülmesini sağlamayı; yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığını güçlendirmeyi kendisine amaç edinmiştir. Bu anlamda da 2014 bütçesinde HSYK'ya 57 milyon 534 bin 338, 42 TL ödenek tahsis edilmiş olup bu ödeneğin 10 Aralık 2014 tarihi itibarıyla da 33 milyon 542 bin 285,55 TL'sini kullanmıştır.

Sözlerime son vermeden önce şunu söylemek istiyorum: Yargı, mahkemeler karar verirken millet adına karar veriyor. Egemenliğin kaynağı da Meclisin arkasında da yazdığı gibi, milletin kendisidir. Dolayısıyla, bu anlamda milletin temsilcilerinin yer aldığı Büyük Millet Meclisinin de HSYK'ya üye seçiminde aktif olması gerektiğini düşünüyorum. Bunun HSYK'nın yapısını daha demokratik meşruiyet ve geniş tabanlı temsil imkânına da kavuşturacağını düşünüyorum.

Bu vesileyle gelir bütçemizin milletimize, devletimize hayırlı olmasını diliyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)