GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Askerlik Kanunu ile Sözleşmeli Erbaş ve Er Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifleri
Yasama Yılı:5
Birleşim:24
Tarih:09.12.2014

CHP GRUBU ADINA ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Konu hakkında ilgili komisyondaki milletvekillerimiz son derece yetkin açıklamalar yaptılar. Partimizin görüşü 2011 seçim bildirgemizden beri bedelli askerlik konusunda bellidir. Bu yasaya desteğimizi, şartlı desteğimizi ama bir yandan da eksikliklerini ifade etmeye devam ediyoruz. Parası olmayan, güç durumda olanların askerliğe zorlanması ve kendi imkânı olmayanların imkânlarını zorlayarak, borçlanarak bu görevi yapacak olan arkadaşlarla ilgili, yaratılan sıkıntıların aşılmasıyla ilgili yapıcı önerilerimiz devam ediyor ama en sonunda, en nihayetinde bedelli askerlik uygulamasını destekliyoruz çokça defa açıklandığı gibi.

Burada, ilgili bakanlık ve askerî bürokrasi buradayken özellikle, sosyal medyada da çok ciddi şekilde bu konuda beklentiler varken bir konuya dikkat çekmek istiyoruz, bir çağrıya: Yarın, saat 13.00'te Anayasa Mahkemesinin önünde İstanbul Askerî Casusluk davasının mağdurları seslerini duyurmaya çalışacaklar. Onlar ciddi şekilde kırgınlar. İstanbul Askerî Casusluk davası, yakın tarihteki çok sayıdaki siyasi dava gibi, Balyoz, Ergenekon, Oda TV, İzmir Askerî Casusluk davası gibi dijital delillerin üretilmesiyle mağduriyetlerin ortaya çıktığı, aslında somut delillerle desteklenmediği zaman, Türkiye'nin imza koyduğu uluslararası anlaşmalara göre de son derece sorunlu olan, zamanında bizim üzerinde çok konuştuğumuz, anlattığımız ama sizlere bir türlü anlatamadığımız davalardan birisiydi. Ama, 17 ve 25 Aralık süreçlerinden sonra, ortaya çıkan farklı iklim ve bunun üzerinden yürüyen birtakım meselelerle biraz önce bahsettiğim davalardaki mağduriyetler hiç olmazsa tutukluluk ya da hükümlülük boyutlarıyla devam etmiyor, yeniden yargılamalar söz konusu ama bu durumdan yararlanamamış tek dava İstanbul Askerî Casusluk davası. Aslında, biz bu konuyu çokça dile getirmeye çalıştık.

Biraz önce, Sayın Balbay'ın kendi bir yıl önce sona eren hükümlülük hâlinden aramıza katılmasıyla ilgili bahsederken oradan bazı arkadaşlar yine laf attılar. Ama, şunu kabul etmek gerekir ki: Cumhuriyet Halk Partisinin hatta muhalefet partilerinin milletvekilleri bu davalarla ilgili sıkıntıları dile getirirken bizler "masumiyet karinesi" diyorduk örneğin yürüyen davalarla ilgili, siz oradan laf atıyordunuz "Ateş olmayan yerden duman çıkmaz." diye. Bizler "özel hayatın gizliliği" diyorduk, "özel değil, genel, genel" diye devrin Başbakanı miting meydanlarında ifadeler kullanıyordu. Bizler "soruşturmanın gizliliği" diyorduk daha bir tutuklama bile yokken yani emniyetteki ifadeler çarşaf çarşaf basına servis edilirken maalesef sizler "Ateş olmayan yerden duman çıkmaz." diyordunuz ve Askerî Casusluk davasında asker kişilerin mesleki onurlarına, namuslarına "casus" lekesi sürülürken, kişisel namusları da "fuhuş" gibi bir kelimeyle irtibatlandırılıyordu ve özel hayatları, aile hayatları, konularıyla komşularıyla olan ilişkileri bozuluyordu. O konuda burada bizler haykırıyorduk yakarıyorduk ama maalesef, iktidar partisi bu söylediklerimizi dinlemiyordu. Sonra ne oldu? Olan şuydu: Ayarını bozduğunuz kantar gün geldi sizi de tartar hâle geldi. (CHP sıralarından alkışlar) Ve ayarını bozduğunuz kantarla, bir tek siz, sizin bakanlarınız, bakanlarınızın çocukları, Başbakanın mahdumları tartılmak istemedi. Ondan sonra, vicdanların önüne örülmüş setler, gözlerin önüne inmiş perdeler ortadan kalktı, bazı doğruları görmeye başladınız. Bu Askerî Casusluk davasında, ben ve Cumhuriyet Halk Partisi sayın grup başkan vekillerimiz tarafından görevlendirilen cezaevi komisyonu o kadar çok mesai verdik, o kadar çok anlattık ama bunlarda sizi ikna etmek mümkün olmadı. Bu kürsüde çıktım ve bu kürsüden açık açık anlattım, dedim ki: Yahu, Askerî Casusluk davası denilen davada üzüm salkımı modelinden bahsediliyor yani bu tepedekiyle herkes irtibatlı ama irtibatlı olan kimse birbiriyle irtibatlı değil. İddianame öyle. Ama iddianameye göre Sapanca'da, İzmir'de, Denizli'de eş zamanlı operasyonlar yapılıyor, buralarda hard diskler ele geçiriliyor. Hard disklerin hepsi siyah poşet içinde. İddianameyi okuyunca bir de ne görüyoruz: Hard disklerin, eş zamanlı operasyonda ele geçirilen, birbirini tanımayan bu kişilerin evlerinde ele geçirilen hard disklerin hepsi aynı marka ve seri numaraları birbirini takip ediyor, İstanbul'da aynı yerden alınmış, Türkiye'ye aynı "log"la ithal edilmiş ama siz diyorsunuz ki "Bunlar birbirini tanımaz." "Peki, nasıl olacak bu, bu siyah poşet işi nasıl olacak?" dedik, o günlerde dinletemedik ama sonra yani o, o ayarını bozduğunuz kantar sizi tartmaya kalktığında, yaptığınız müdahaleden sonra, yetmedi, HSYK'nın yapısıyla ilgili bu eylül ayında yaşananlardan sonra birden İzmir Askerî Casusluk davasının hâkiminin gözünün önündeki perde de kalktı, izlerken "Dur, dur, dur." dedi mübaşire, "Otuz dördüncü saniyeyi geri al, bir daha oynat." ve dedi ki "Görüyor musun, aşağıda arama yapılırken yukarıya bir polis çıkıyor, elinde siyah poşet var." O, bizim siyah poşet, benim sizi ikna edemediğim siyah poşet. Sonra dedi ki o: "Bak, bilmem kaçıncı saniyede geri iniyor, elinde poşet yok." Sonra da o poşetten Pandora veri tabanı çıkmış.

Şimdi, sayın milletvekilleri, bunu şunun için tekrarlıyoruz: O günlerde bizim burada anlattığımızda bunları sizler buna ihtimal vermediniz, laf attınız oradan. Biz Balbay'ın tutukluluğunu kınarken, onun sona ermesini ifade ederken de sizler oradan "darbeci, darbeci" diye bağırıyordunuz. Sonra onun bir kumpas olduğu ortaya çıktı, sonra hepiniz tebrik yarışına giriyorsunuz içeriden çıkan milletvekillerini.

Şimdi, eğer gözümüzün içine bakamıyorsanız, devrin İçişleri Bakanı bir virgülün yeri değiştiğinde "Ya, bu davayla ben de ilişkilenmeyeyim, çok zor durumda kalırım." diyor ve biz onu düzeltirken, şimdi anlattıklarımıza kafa sallıyorsa, tasdik ediyorsa demek ki bu muhalefetin bazen de dinlenmesi lazım, bazen vicdanların önündeki o siyah poşeti biz aralamaya çalıştık, siz o zaman oralı olmadınız.

Peki, şimdi ne yapacağız? Yapacağınız bir tek şey var, "kumpas" diyorsanız, "Bunlar dijital delil." diyorsanız, "Orada burada üretildi." diyorsanız, onları şimdi kabul ediyorsanız, o zaman bu İstanbul Askerî Casusluk... Sadece ilk mağdur oldukları için, onaylanmış oldukları için, Anayasa Mahkemesi de iki arada bir derede bunların davasına bir türlü bakmaya sırayı getiremiyorken, Meclis olarak, Sayın Kubat, getirin bir uzlaşı metni, Askerî Casusluk davasıyla ilgili, İstanbul Askerî Casuslukla ilgili tutukluluk hâllerinin kaldırılmasına, yeniden yargılanmalarıyla ilgili on dakikada bu yasayı yaptığınız gibi komisyondan geçirin yarım günde, getirin burada üzerinde bile konuşmadan yapalım. Çünkü 5 tutuklu var içeride ama 45 de her an dışarı çıktığında yakalanıp gözaltına alınma korkusuyla bir denge hâlinde evlerinde beklemek zorunda olan askerî personel var. Tabii, biraz önce söylendi, biz bunları yıllarca anlattık, duyanlar oldu duymayanlar oldu, duyup da duymazlıktan gelenler oldu, vicdanının sesiyle hareket etmeyenler oldu. Bunların en başında biraz önce bir makamdaki koltuk bizim için boştur deniyor. Aynı soyadı taşıdığım Genelkurmay Başkanı bunları hiçbir zaman duymadı. Kendi yöntemlerimle ikna edeceğim diye arkadaşlarını oyaladı ama dönüp de...

BAŞKAN - Sayın Özer, lütfen, burada olmayan bir bürokratla ilgili konuşmayalım, lütfen.

ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) - Efendim çok rica edeceğim.

BAŞKAN - Lütfen... Doğru değil.

ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) - Böyle şu anda ortadan kaldırıldığı iddia edilen bir vesayetin şimdi iktidar partisi ve onun tarafından seçilmiş bir Meclis Başkan Vekili kurbanı olmasın. Bunları burada çok açık ve net olarak söylememiz gerekiyor. Ve şimdi yapılacak bir tek şey varsa, hiç olmazsa bu son mağdurlarla ilgili iktidar partisi grubunun o defalarca biz söylerken dinlemeyip şimdi kabul ettiğiniz, geldiğiniz noktaya şu mağdur kişilerle, 45 kişiyle ilgili bir düzenleme getirmesidir. Onun dışında, bugün görüştüğümüz yasadan yararlanacak olan herkese dekont üzerinden de olsa hayırlı tezkereler diliyoruz. Bundan sonra da Mecliste bu tip beklentilere karşı dört parti grubunun da uzlaşı içinde çıkaracağı kanunlarla ilgili veya iktidar partisinin bir adım attığında, muhalefetten gelen yaklaşımı da dikkatlerinize sunuyoruz.

Hepinize iyi geceler diliyorum. Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)