| Konu: | Askerlik Kanunu ile Sözleşmeli Erbaş ve Er Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifleri |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 24 |
| Tarih: | 09.12.2014 |
ORHAN DÜZGÜN (Tokat) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Askerlik Kanunu ile Sözleşmeli Erbaş ve Er Kanunu'ndaki değişiklikle ilgili söz aldım, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri, bugün, aslında, öncelikli olarak konuştuğumuz şey bedelli askerlik yasası. Tabii, vicdanen şunu kabul etmek lazım ki bedelli askerliğin kendisi bir adaletsizlik. Biliyorsunuz, bizde bir söz vardır: "Bozuk düzende sağlam çark tutmaz." Şimdi, biz her ne kadar muhalefet olarak -ki iktidarın da art niyetli olduğunu düşünmüyorum açıkçası bu konuda- bunu düzeltelim dedikçe bir taraftan patlak veriyor. Nerelerde patlak veriyor? Şimdi, biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak öneriyoruz, diyoruz ki: Parası olmayanlar da, belli bir geliri olmayanlar da bedel ödemeden bedelli askerlik yapsın, kabul görmüyor. Şimdi, diyoruz ki: 27 yaşını doldurmuş olanlar bedelli askerlik yapsın. E, peki, 26 yaşındakinin suçu ne? Belli değil. Veya 24 yaşındakinin suçu ne? Onu bilmiyoruz. Çünkü, bu insanların, herkesin kendince birtakım gerekçeleri var; kimisi işini bırakamıyor, kimisi eşini bırakamıyor, kimisi çocuğunu bırakamıyor, herkesin kendince haklı gerekçeleri var. Tabii, burada yapılmak istenen, bizim yapmak istediğimiz en azından şu: Mademki ortada böyle tanınmış bir fırsat var, o zaman mümkün olduğunca daha çok kişi yararlansın, daha çok kişi faydalansın istiyoruz. Ancak, tabii, bunu söylerken de ülkenin bir savunma ihtiyacı olduğunu, ordunun belli bir asker limitini korumak zorunda olduğunu da göz önünde tutmaya çalışıyoruz.
Sayın Bakan ve Sayın Başkan çok iyi biliyorlar, biz Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak Millî Savunma Komisyonunda olabildiğince yapıcı bir tavırla muhalefet yapmaya çalışıyoruz çünkü bu Bakanlığın adında "millî" sözcüğü var. "Millî" sözcüğü, bizim hepimizi bağlayan bir kavramdır, onun partisi olmaz, en doğruyu bulalım diye muhalefet etmeye çalışıyoruz ve bu anlamda da öneriler getirmeye çalışıyoruz.
Şimdi, bu noktada şunu söylemek istiyorum sayın milletvekilleri: Az önce arkadaşlarım da bahsettiler, ülkenin Cumhurbaşkanı, ülkenin Başbakanı, ülkenin Millî Savunma Bakanı daha bundan on beş yirmi gün önce "Bedelli askerlik falan yok kardeşim, herkes işini gücünü ona göre ayarlasın." dedi. İnsanların bir kısmı "Yani, devletin kocaman kocaman adamları açıklama yapmış, demek ki bu çıkmayacak." dediler, askere gittiler; şu anda on beş günlük, yirmi günlük, bir aylık asker bunlar. Peki, şimdi, biz bu yasayı çıkarıyoruz, ne olacak sonucunda? İnsanlar askerî elbiseyi bile giymeden, belli bir bedel ödeyecekler; Hükûmete güvenenler, devlete güvenenler askerlik yapmaya devam edecekler.
Sayın milletvekilleri, bunun daha önce uygulaması var. Polislerle ilgili bu tür yasa çıkarıldığında, silah altındaki polisler terhis edildiler. Mademki biz bundan daha çok insan faydalansın, kimse mağdur olmasın telaşı içerisindeyiz, o zaman, silah altında, en azından belli bir süre, iki aydır, üç aydır, henüz yeni başlamış olanlara bu hakkı verelim. Bunun kime ne zararı var? Hiç olmazsa bu insanlar da devlete olan güvenlerini kaybetmesinler. Yarın, bedelli askerlikle ilgili önümüzdeki hükûmetler ne açıklama yaparsa yapsın, ne söylerse söylesin vatandaş şunu anlayacak: "Bunlar canlarının istediği gibi konuşuyorlar ama canları isteyince de bir gecede kanun çıkarıyorlar, demek ki bunlara güvenmemek lazım." Bu, hem devlete hem de siyasete olan güveni sarsan bir durum. O nedenle, bu insanların bu haktan yararlanmasını sağlayalım. Burada, bunu yapacak olan sonuçta bizleriz, başka kimse değil.
Değerli arkadaşlarım, gene Komisyonda gündeme getirdiğimiz bir şey var. Adamın işi var gücü var, çalışıyor, belli bir mesleği var. Biz, bu adama diyoruz ki "Gel kardeşim, sen şu vatan görevini yap bakalım, memleketi koru." Adamı işinden ediyoruz. Adam geliyor, devlete hizmet ediyor. Sonra, tekrar mesleğe döndüğünde, yarın, emekli olacağı zaman, adama diyoruz ki "Dur, sen borçlusun." Niye borçlusun? "Sen askerlik yaptın, o sürede prim ödemedin." "Ben askerlik yaparken kendime çalışmadım ki devleti koruyordum, sen götürdün beni." O zaman, değerli arkadaşlarım, sosyal bir devlet ilkesi çerçevesinde, biz, bu askerliğini yapan insanların sigorta primlerini devlet tarafından ödemeliyiz. Burada yaptığımız iş şu: Devlet, resmen kaçak adam çalıştırıyor, yaptığı bu. Vatandaş iş yerinde iki gün adam çalıştırsa sigortacılar gidip ciğerini söküyorlar, bunu hepimiz biliyoruz ama devlet bir buçuk sene kaçak olarak adam çalıştırıyor, sonra da adamı bir de borçlu çıkarıyor üstüne. Bunu bizim gidermemiz lazım.
Değerli arkadaşlarım, yine, belki, siz "Ülke çok kalkındı, 18 bin lira para çok değil." diyeceksiniz çünkü daha önceki yasada da böyle demiştiniz ama bu 18 bin lira parayı da ödeyemeyecek durumda olan insanlar var. Niye biz bu insanlara taksit yapmıyoruz? Siz faize karşısınız, niye adamı bankaya muhtaç ediyorsunuz? Taksitlendirelim, vatandaş gelsin devlete ödesin bunu, boşuna faiz ödemesin. Bunun kime ne zararı var?
ALİM IŞIK (Kütahya) - Para lazım, para!
ORHAN DÜZGÜN (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, bakın, gene aynı konu: 20 yaşında evladınızı getiriyorsunuz, devlete teslim ediyorsunuz vatani görevini yapsın, ülkeyi beklesin diyorsunuz ve bunları askere alırken hepimiz çok iyi biliyoruz ki sağlık muayenesinden geçiriyoruz yani sapasağlam olan çocukları biz asker yapıyoruz, diğerleri çürüğe ayrılıyor. Peki ne oluyor? Askerde yaşadıklarından veya oradaki atmosferi kaldıramadığından bu çocukların psikolojisi bozuluyor, intihar ediyorlar. Biz, bu intihar eden çocuklara hiçbir sosyal hak vermiyoruz. Şimdi, böyle bir vicdan olabilir mi? Sapasağlam almışsın 20 yaşında çocuğu, sonra getirip cesedini teslim etmişsin, adama da demişsin ki "Kusura bakma, senin çocuk intihar etti, ben de sana hiçbir şey vermiyorum." Bir kere, bu askerde intihar eden çocukların -her ne sebeple ölürse ölsün- tamamının şehit sayılması lazım. Bu insanlar son derece mağdurlar, son derece kuşkulular, bizim çocuklarımızı kim öldürdü diye soruyorlar, kimse çocuğunun intihar ettiğine inanmak istemiyor. Çok fazla sayıda değil bunlar, 300-500'dür belki. Bu insanlara neden şehitlik hakkı vermiyoruz? Vatandaş bize güvenip, çocuğunu emanet edip teslim etmiş de biz vatandaşa niye güvenmiyoruz, bunu anlayabilmek gerçekten mümkün değil.
Yine, sayın milletvekilleri, mutlaka sizlerde de vardır, işte askerde belli bir dönem er ve erbaş olarak çalışan kişiler sivilde memur olabilirler diyorlar. Her bir milletvekilinde eminim ki en az 100'er tane isim vardır, "Beni belediyeye geçir, beni bilmem nereye güvenlikçi yap." diyen. Bununla ilgili mutlaka bir çözüm üretmek zorundayız arkadaşlar çünkü bu insanlar "Bizim bu hakkımız var." diye istifa edip, işini gücünü bırakıp gelip bu defa Meclisin kapılarında kendilerine iş aramaya başlıyorlar. Bununla ilgili bir düzenleme yapmak lazım. Hem insanlar son derece mağdur hem de hakikaten, eminim ki sizler de bu pozisyondan son derece rahatsızsınız.
Şimdi, değerli arkadaşlarım, tabii, bir bedelli askerlik yasası görüşülüyor. Bununla ilgili kime görüş sormak lazım? Herhâlde Genelkurmay Başkanlığına görüş sormak lazım, başka kime soracağız. Soruldu mu? Ben sorulmadığını düşünüyorum. Bu anlamda da açıkça söyleyeyim ki Hükûmeti eleştirmiyorum. Bu ülkede böyle bir Genelkurmay Başkanı varken ona bir şey sormanın hiçbir faydası yok. Kendi silah arkadaşlarını Ergenekoncuydu, Balyozcuydu, casusluktu, bilmem ne davasıydı diye ortada bırakan ve bugünkü atmosferde kayıp haklarını bile aramayan bir Genelkurmay Başkanına askerlikle ilgili bir şeyi sormanın hiçbir anlamı yoktur. Ayrıca, şunu da belirtmek istiyorum ki: Diyarbakır'da bu ülkenin bayrağı garnizonun önünden indirildi ve Genelkurmay bununla ilgili bir tek açıklama yapmadığı gibi "Biz emniyetten yardım istedik ama onlar gelmediler." diye de emniyete çamur atmaya kalktı. Böyle bir Genelkurmay Başkanına askerlikle ilgili fikir sormanın, danışmanın falan bir anlamı yoktur. Bana sorarsanız, bu kurum bugün boştur inşallah önümüzdeki süreçte doldurulur.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)