| Konu: | Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Grup Başkan Vekilleri Iğdır Milletvekili Pervin Buldan ve Bingöl Milletvekili İdris Baluken'in, Soma ve Ermenek'te meydana gelen kazalar başta olmak üzere madenlerde işçi sağlığı ve güvenliğini göz ardı ederek kazaların önüne geçmediği ve maden işletmelerinde emek sermaye dengesini sermaye lehine dönüştürerek genel piyasa dengesini bozduğu iddiasıyla Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız hakkında gensoru açılmasına ilişkin önergesi (11/41) |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 24 |
| Tarih: | 09.12.2014 |
MHP GRUBU ADINA ERKAN AKÇAY (Manisa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Sayın Taner Yıldız hakkında verilen gensoru üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, 13 Mayıs 2014 tarihinde Soma'da meydana gelen büyük Soma faciası ve katliamından bu yana tam iki yüz dokuz gün geçti ve o günden bu yana da 28 Ekimde Ermenek'te 18 işçi can verdi, Zonguldak'ta ayrı ayrı tarihlerde 2 maden işçisi, Bartın'da 2 ve en son Osmaniye'de 1 maden işçisi hayatını kaybetti. Bu iş kazaları, iş cinayetleri, toplu katliama varan ölümler devam ediyor. Ortada olaylar var fakat failler yok. Ortada ihmal var, ihmalciler, ihmalkârlar yok. Yetkili var, sorumlu yok arkadaşlar. Yetki var -bakın, yetkileri hep anlatacağım birazdan- sorumluluk yok. 8 şirket yöneticisi tutuklu ancak hakkında soruşturma istenen bürokratlara soruşturma izni yok. Ne var? Bürokratlara ödüllendirme var, yetkili, sorumlu makamlarda oturanlara. Acaba sorumlu kim? Madenlerde aşırı kazanç ve üretim hırsına yol açan düzeni kim kurdu? Madenlerde bu toplu katliam gibi kazalar neden olmaya başladı ve neden önlenemiyor?
Sayın Enerji Bakanının -teşbihte hata olmaz ama benzetmek gibi de olmasın- Tommiks, Teksas ve Red Kit okuyanlar bilir; ortada bir olay, çatışma olur, kasabanın meydanında 2-3 de cenaze vardır, herkes arazi, toz olmuştur, oraya birisi koşar gider, o da tabutçudur -tabut yapan- ve cenaze levazımatçısı, bugün kamuoyuna verdiği imaj ve sorumluluk budur. Soma'da, Ermenek'te günlerce kayıp sayıları hakkında bilgi vermekten başka yaptığı yoktur. Peki, bu iki yüz dokuz gün boşa mı geçti? Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanının hiç mi sorumluluğu yok?
2011 yılında Devlet Denetleme Kurulu rapor düzenlemiş. Orada sorunlar, sorumluluklar, yapılması gerekenler ayrıntılı düzenlenmiş, önerilmiş. Ayrıca, daha evvel Meclis araştırması komisyonları var. En son 2010'da, madenlerle ilgili maden araştırma raporu var, Sayıştayın raporları var, KİT'lerle ilgili raporlar var, öneriler var ama bunların hiçbirisinin gereği Hükûmet tarafından, bakanlıklar ve kurumlar tarafından yerine getirilmemiş. Türkiye, bilhassa ölümlü maden kazalarından dünya 1'incisi olmaya devam ediyor.
Soma kazasından sonra, Soma'da çok aşırı derecede bir psikolojik travma ve sosyal sorunlar yaşanmaya başlandı ve buna bir de ekonomik belirsizlikler eklendi. Yani, Soma Termik Santrali'nin bu kaos içerisinde özelleştirme ihalesi başlatıldı. Bu yetmedi, yeni bir termik santralin inşasında bir sürü saçma sapan hadiseler yaşandı, ortada Enerji Bakanı gene yok. Şirket ile halk karşı karşıya getirildi. Orada acele kamulaştırma kararı alan sensin, orada o ihaleleri veren sensin. Özelleştirmeyle satılacak termik santralini de yine aynı şirkete verileceği söyleniyor. Halk ile şirket karşı karşıya gelmiş, şirketin özel güvenlik görevlileri halkı kelepçeliyor, copluyor ve dayak atıyor; böylelikle şirketi de bir kolluk gücü hâline getirdiniz, âdeta bir mülki idare hâline getirdiniz. Devleti de bozdunuz, yönetim anlayışını da bozdunuz, bu devlet felsefesini de yerle yeksan ettiniz. Bu yetmedi, en son 1 Aralıkta tam 2.831 Soma maden işçisinin işine cep telefonu mesajıyla bir çırpıda son verildi. Hiç mi sorumluluğunuz yok Sayın Bakan? O güne kadar ne yaptınız? Feryat figan etti bu muhalefet milletvekilleri veya vatandaşlar. Bizi dinlemediniz, işçileri, Somalı vatandaşları niye dinlemediniz? Adalet Kalkınma Partisi iktidarı çok büyük bir vebal altındadır arkadaşlar ve Hükûmet bunca sorumluluğuna rağmen, bütün mesaisinde sorumluluktan nasıl sıyrılırım onun derdinde, onun telaşında, sorumluluktan sıyrılmaya bakıyor ve Hükûmetin bu tutumundan çok ciddi şekilde endişeliyiz. İlgili bakanlar mahkemenin talep ettiği soruşturma izinlerini reddediyor ve soruşturmanın selametini engellemeye yönelik davranışlar sergiliyor. Peki, bu olay olduğunda Hükûmetiniz, sizler ne dediniz? olay olduğunda "Ucu nereye giderse gitsin sonuna kadar takipçisi olacağız ve sorumluları bulup çıkaracağız." dediniz ancak tam aksine, sorumluları saklamaya ve gizlemeye gayret ediyorsunuz.
Madenlerin ruhsatlandırılması kime ait, kim yetkili? Ruhsat iznini kim veriyor? İşletme iznini kim veriyor? Projelendirmeyi kim yapıyor? İhale yöntemini kim belirliyor -redevans mı, hizmet alımı mı- ihale nasıl yapılıyor? Şartnameleri kim hazırlıyor, sözleşmeyi kim yapıyor? Yönetmelik, yönerge ve talimatları kim hazırlıyor? Madenlerdeki çalışma düzenini kim belirliyor? Üretim hacmini kim belirliyor? Fiyatlandırmayı kim yapıyor? Denetlemeyi kim yapıyor? Hasılı, akla gelen gelmeyen her konuda, her süreçte yetkilisiniz. Yetkili olacaksınız ancak sorumlu olmayacaksınız! Bu kadar trajikomik bir tutum olabilir mi? Yetkiniz var, aynı zamanda da sorumlusunuz, sorumlu değilmiş gibi davranamazsınız.
Maden İşleri Genel Müdürlüğünün (MİGEM), Türkiye Kömür İşletmelerinin sorumlulukları, denetimde yaşanan sorunlar, mevzuatta oluşan boşluklar, bazı imtiyazlı firmalara tanınan kolaylıklar, sendikalarda yaşanan sorunlar, dayıbaşılık, madenlerin teknik ve idari işleyişi, binlerce maden işçisinin para, kumanya ve araçla AKP'nin mitinglerine taşınması... Bunları sis bulutları arkasına saklayarak görmezden gelemezsiniz, bunlar Adalet Kalkınma Partisi iktidarının kayıt dışı ve organize işleridir. Artık bu tutumlar, bu anlayışlar, madenleri ve madenciliği büyük facialara yol açacak kadar laçkalaştırmıştır.
28 Ekimde Ermenek'te facia olduktan sonra Sayın Cumhurbaşkanı, Başbakan kaza mahalline gittiler. Orada, yakınlarını kaybeden acılı ailelere Sayın Cumhurbaşkanı dedi ki: "Ya, keşke bir mektup yazsaydınız, şu madenlerin durumunu bildirseydiniz." Arkasından, aynı sözleri Başbakan da ailelere tekrarladı. Bu ifadeler ülkeyi kurumlarıyla, kurallarıyla yönetmeyen bir zihniyetin, anlayışın ürünüdür ve bu yönetimi sergileyen devlet ricalinin de hazin durumudur. Türkiye şahsi ve keyfî bir yönetim altındadır arkadaşlar, keyfî ve şahsi. Mektup yazacak, canı isterse bakacak.
Ben buradan Sayın Başbakana, Hükûmete ve Sayın Enerji Bakanına soruyorum: 2012 yılında, 804 işçisinin iki aylık maaşını ödemeyen Uyar Madencilik şikâyet edildi, ne yaptınız? 301 Soma maden işçisi can verdi, iki yüz on günde ne yaptınız? 25 Aralık 2013 tarihinde ödenmeyen ücretler, yıllık izin, mobbing, kıdem ve ihbar tazminatlarıyla ilgili 121 işçi şikâyette bulundu, mektup yazdı iktidara, Hükûmete, devletin kurumlarına, ne yaptınız? Darkale maden ocağıyla ilgili -dikkat buyurun, sadece bir tek maden ocağıyla ilgili- Soma'da işçiler 124 şikâyet dilekçesi verdi, ne yaptınız? Mektup yazmış işte vatandaşlar! Başbakana, Cumhurbaşkanına, iktidara mektup böyle yazılır, mektubu yazmışlar.
BÜLENT BELEN (Tekirdağ) - Onlar provokatördür, onlar.
ERKAN AKÇAY (Devamla) - Sadece Darkale maden ocağında 2009-2013 yılları arasında 1.120 maden kazası meydana geliyor, 1.120 arkadaşlar. Bunlar devletin verdiği resmî rakamlar, biz bunu kendimiz bulmadık, devletin, Hükûmetin rakamları. Ee, peki... Ya, bu maden şirketi devlete ait 106 bin ton kömürü çalıp sattı, bunlar faaliyetlerine devam ettiler, ne ruhsatları iptal edildi ne işletme izinleri. Zaman zaman, müfettişler rapor verip madenin kapatılmasını sağladıklarında, bir başka müfettiş gönderip açılmasını sağladınız. Maliyetleri kısmak, üretimi artırmak, kârları artırmak adına taşeronu getirdiniz, o da dayıbaşılığı ortaya çıkardı. Dayıbaşılığı herkes görmüş, hiç kimse sesini çıkarmamış. Bu da, insanı değil, aşırı kazancı merkezine alan vicdansız bir anlayışın ürünüdür, vicdansızlıktır bu. Bu redevans uygulamaları kanunlara da aykırı. Biz, Soma muhalefet şerhimizde sayfalarca bunların ayrıntılarını dile getirdik, şimdi maalesef vaktimiz de kalmadı.
Değerli milletvekilleri, redevans şirketleri ve Hükûmet, el birliğiyle aşırı kazanç ve üretime yönelmiştir. Bir iş birliği var; bu şirketler ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı iş birliği yapmış "Aşırı derecede kazanç elde edelim, kazanalım üretelim, kazanalım üretelim; iş güvenliği, işçi sağlığı ve canlar ne olursa olsun." anlayışıyla. Bu nedenle, şirketler ne sabit sermaye yatırımlarını artırmış ne de iş güvenliği için bir yatırım yapmışlar.
Türkiye Kömür İşletmeleri maden sahalarını özel şirketlere kiralarken bu şirketin nasıl üretim yaptığıyla hiç ilgilenmemiş, hiç ama hiç ilgilenmemiş. Türkiye Kömür İşletmeleri Genel Müdürü Soma Araştırma Komisyonuna 19 Haziran 2014 tarihinde yaptığı açıklamada verdiği bilgide, ifadede "Ben sadece TKİ'nin aldığı kömürün miktarına bakarım, kalitesine bakarım, ödediğim paraya bakarım." diyor. Çalışma düzeni, üretim yöntemi, iş güvenliği tedbirleriyle hiç ilgilenmediğini açık seçik bir şekilde beyan etmiştir.
Soruyorum, bu dayıbaşılık düzeniyle mücadele ettiniz mi iki yüz dokuz gündür, ne yaptınız? Hiçbir şey yapmadınız çünkü Hükûmetiniz de bir dayıbaşı anlayışıyla çalışmaktadır, o zihniyet devam etmektedir ve AKP iktidarı maden ocaklarını siyasi ve ekonomik rant aracı hâline getirmiştir.
16 Haziran 2012 tarihli 2012/15 Başbakanlık Genelgesi, maden ruhsat izinlerinin verilmesi, devlete ait gayrimenkullerin satışı, kirası, irtifak hakkı, tesisi gibi işlemleri bizzat Başbakanın uhdesine almıştır. Ben on defa sordum, acaba, şimdi bu genelgeyle Sayın Davutoğlu, şimdiki Başbakan mı ilgileniyor, yoksa Cumhurbaşkanı mı ilgileniyor? Kimin uhdesindedir bu yetki? Bu Anayasa'ya da, kanunlara da aykırı genelgeyi derhâl değiştirmeniz gerekir, şaibeyi artıran bir durumdur.
Eynez maden ocağının işletilmesiyle ilgili sözleşmede diyorsunuz ki: "Sözleşmede belirtilen miktarın üzerindeki üretimin de satın alınacağı..." Üret üretebildiğin kadar, nasıl üretirsen üret! İstediğin kadar, istediğin zamanda üret! Ve birden, astronomik, izahı mümkün olmayan bir şekilde... Yani bilmiyorum, Mısır Piramitlerinde bu kadar zalimce çalıştırılıyor muydu işçiler? Dayıbaşıyla beraber şirket, TKİ, Enerji Bakanlığı, Hükûmet el ele vermişler, bunu dayatmışlar. İşte aşırı kazanç ve üretim hırsının zeminini hazırlayan, teşvik eden Hükûmettir, sorumlusu da Enerji Bakanıdır ve dönemin Başbakanı Sayın Erdoğan'dır, Sayın Taner Yıldız'dır, Türkiye Kömür İşletmeleridir ve MİGEM'dir.
Yine, bu kömür şirketlerine ek süreler verilmiş, ek işler verilmiş, ihalesiz verilmiş, yönetim kurulu kararı olmaksızın verilmiş ve bir sürü hukuksuzluktan yani kabataslak hesaplara göre, tahminlere göre de en az 4 milyar liralık bir rant sağlandığı söz konusu.
Soruyorum: Türkiye Kömür İşletmeleri Genel Müdürünün Sayın Bakanla ilgili "Bakan beni görevden alamaz çünkü akıllı adamdır, işini bilir." dediği doğru mu değil mi? Kamuoyuna yansıdı. Vallahi, herhâlde Başbakan da akıllı adamdır Sayın Bakan, sizi de görevden alacak değildir yani! Bu işler, sistem böyledir. Sayın Başbakan da akıllıdır, Sayın Cumhurbaşkanı da akıllıdır değil mi efendim?
MUSA ÇAM (İzmir).-. Aynen!
SÜLEYMAN ÇELEBİ (İstanbul).-. Çok!
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) - Bakan dinlemiyor!
ERKAN AKÇAY (Devamla) - Şimdi, Eynez maden ocağından TKİ'nin aldığı kömürün fiyatının ton başına her yıl ÜFE oranında güncellenmesi gerekirken 2012'de 37,96 lira olarak güncellenmesi gereken fiyat, yüzde 17 fazlasıyla güncelleniyor.
Değerli arkadaşlar, kazanın yaşandığı Soma Kömür İşletmeleri seçimlerde maden işçilerini zorla, zorla -bunun altını çize çize söylüyorum- AKP'nin mitinglerine götürmüştür. Sen kumanyasını vereceksin, yevmiyesini vereceksin, aracını temin edeceksin veya kendi aracıyla gidenlere harcırahı vereceksin, "E, işçiler gönüllü gitti."
Şimdi önemli bir soru soruyorum Hükûmete...
MUSA ÇAM (İzmir) - Şirket genel müdürünün karısı meclis üyesi.
ERKAN AKÇAY (Devamla) - Lütfen, bakın, çok önemli bir sorudur.
Soma AKP İlçe Başkanı açıkladı övüne övüne, dedi ki: "Soma'da bizim partimizin 14 bin üyesi var, bu konuda da Manisa'da kendi içimizde birinciyiz." Vallahi, herhâlde, diğer hiçbir partinin o kadar üyesi yoktur.
Hodri meydan! Birincisi: Hayatını kaybeden 301 maden işçimizden kaçı AKP'ye üye yapılmıştır?
ALİM IŞIK (Kütahya) - Hepsi, hepsi.
ERKAN AKÇAY (Devamla) - Soma'daki 15 bin maden işçisinden kaçı AKP'ye üye yapılmıştır?
ALİM IŞIK (Kütahya) - Hepsi.
ERKAN AKÇAY (Devamla) - Şimdi, işletmenin genel müdürünün eşi belediye meclisi üyesi. "E, bunda ne var?" Vallahi bunda hiçbir şey yok, hepsini toplarsak puzzle bir araya geliyor, resmen bir puzzle. Geçen dönemde 3 maden şirketi çalışanı ve görevlisi AKP'den Soma Belediye Meclisi Üyesiydi, bu da tesadüf! E, vallahi, sizin parti teşkilatlarındaki yöneticilerin sayısını merak ediyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ERKAN AKÇAY (Devamla) - Form doldurarak AKP'den referans alanlar Soma Kömür İşletmelerine işçi olarak alınmıştır.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanının mutlaka ama mutlaka istifa etmesi ve bu görevi artık bırakması gerekir. Bunun hayırlı bir başlangıç olmasını temenni eder, hepinize saygılar sunarım. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)