| Konu: | Nükleer Enerjinin Barışçıl Amaçlarla Kullanımına Dair Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Ürdün Haşimi Krallığı Hükümeti Arasında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 23 |
| Tarih: | 04.12.2014 |
CHP GRUBU ADINA AYTUĞ ATICI (Mersin) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlar, Nükleer Enerjinin Barışçıl Amaçlarla Kullanımına Dair Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Ürdün Haşimi Krallığı Hükümeti Arasında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı üzerinde Cumhuriyet Halk Partisinin görüşlerini anlatmak üzere söz almış bulunuyorum. Başta kendisini ve çevresini aldatmayan bütün insanları saygıyla selamlıyorum.
Niye böyle söyledim? Çünkü, az önce de vurgu yaptığım üzere, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetiyle Ürdün Haşimi Krallığı Hükûmeti arasında nükleer enerjinin barışçıl amaçlı kullanımına dair bir anlaşmaya varılıyor. Şimdi, yanlış duymuyor bizi dinleyenler, izleyenler. Evet, Türkiye ile Ürdün arasında. Ne anlaşması yapıyorlar? Bakın, size söylüyorum, diyor ki: "Taraflar nükleer güç ve araştırma reaktörlerinin saha çalışmaları, nükleer santrallerin tasarımı -hani biz 50 tane yaptık ya da orası 50 tane yaptı ya, bize bilgi aktarımı yapacak- nükleer santrallerin inşası, işletmeye alınması, nükleer santralin işletilmesi -arkadaşlar hızlarını alamamışlar- nükleer santrallerin modernizasyonu..." Bakın, burada, Sayın Başbakanın imzasıyla gelen yazıdan bahsediyorum arkadaşlar. Bizi niye rezil ediyorsunuz cümle âleme? Bizim 1 tane dahi nükleer santralimiz yok. Biz, nükleer santrali olmayan ve tek başına nükleer santral yapamadığımız için dışarıdan yardım isteyen bir ülkeyiz. Ürdün bizden daha kötü, Ürdün'ün nükleer deneyimi hiç yok. Şimdi, körler sağırlar birbirini ağırlar misali, biz kalkacağız, Ürdün Haşimi Krallığı'na bilgi transferi yapacağız, bilmediğimiz şeyleri anlatacağız veya onlardan bilgi isteyeceğiz, onların bilmediği şeyleri isteyeceğiz. Yani modernizasyondan sonra bunların test edilmesi, hatta bakımı, hatta işletmeden çıkarılması konularında bile anlaşma yapıyorsunuz. Ya, Allah aşkına biraz akıl, Allah aşkına biraz izan, Allah aşkına biraz vicdan... Biz burada çırpınıyoruz aman Türkiye'ye santral yapılmasın diye, siz kalkıyorsunuz, diyorsunuz ki: "Biz Ürdün'le de anlaşma yapacağız. Bilgi birikimimizi onlara aktaracağız." Ben bu tasarı geldiğinde Komisyonda da ilgili bürokratlara sordum: "Böyle bir bilgimiz var mı?" diye. Komisyon kayıtlarını inceleyin. Diyorlar ki: "Ülkemizin şu anda bir nükleer santral yapacak yetkinliği bulunmamaktadır." Bakın, bu, bürokratlarımızın, üst düzey bürokratlarımızın söylediği ve Komisyon tutanaklarına yansıyan bilgiler. Hatta "Yapılmış olan bir nükleer santrali kendi imkânlarımızla işletmenin bile zor olduğunu söylüyoruz." Diyorlar. Bunu bürokratlarımız söylüyor, işi bilenler. İşi bilmeyenler ne yapıyor? İşin havasına girmiş, "Vay, efendim, ben Ürdün'le nükleer anlaşma imzalayacağım." Hadi oradan! Ayıptır ya! Nükleer santral belasını başımıza musallat ettiğiniz yetmemiş gibi, bir de bizi cümle âleme rezil ediyorsunuz. Ha, eğer aklınızda başka bir plan varsa onu bilemem. "Oradaki nükleer santrali biz yaparız, araya taşeron firma koyarız, oradan para alırız, rantımıza bakarız, keyfimize bakarız." diyorsanız da ne diyeyim artık: pes yani, pes!
Değerli arkadaşlar, Türkiye'ye nükleer santral gereksiz olduğu gibi, Ürdün'e de nükleer santral gereksizdir. Ha, orada bir nükleer santral yapılıp yapılmayacağına elbette ki Ürdün'de yaşayan insanlar karar verecektir, Hükûmetleri karar verecektir ama benim Hükûmetim Ürdün'e gidip de orada bir nükleer santral yapılmasına, böyle bir rezalete alet olamaz. Önce döneceğiz, kendimize bakacağız. Benim ülkeme nükleer santral gerekiyor mu? Hayır, gerekmiyor. Nereden gerekmiyor? Bakın, size bazı rakamlar vereceğim. Yine diyeceksiniz ki: "Muhalefet kendi rakamlarıyla konuşuyor." Hayır, size vereceğim rakamlar Türkiye Elektrik İşletmeleri AŞ ile TÜBİTAK'ın hazırlamış olduğu rakamlardır. Bunların hiçbirisi de sırf muhalefet olsun diye söylenmiyor. Bu kurumlar diyorlar ki 21 Haziran 2013'te: "2022 yılı için elektrik talebimiz 450 milyar kilovatsaat civarındadır." Neye göre söylüyorlar? Ortalama büyüme hızını yüzde 7,5 alıyorlar. Hayatta olmaz ya, olsun, belki CHP iktidara geldiğinde yapacağı hamlelerle yüzde 7,5 büyümeyi yakalar mı yakalar, belli olmaz. Bu nedenle planlarını buna göre yapmış arkadaşlarımız. Diyorlar ki: "2022 yılında Türkiye'nin en fazla ihtiyacı 450 milyar kilovatsaat." Yani benim bu enerjiyi halletmem gerekiyor. Peki, nereden halledeceğim? Bakıyorum ülkeme: Güneşin ne kadar düştüğüne bakıyorum, kaç saat düştüğüne bakıyorum, ne kadar verimli olduğuna bakıyorum ve diyorum ki: "2022 yılında yıllık olarak 380 milyar kilovatsaat elektrik üretebilirim." Bakın, ihtiyacım 450'ydi, 380'ini ben güneşten elde edebiliyorum.
Arkadaşlar, biraz aklımızı kullanalım, herkesin aklı var Allah'a şükür. 2022 projeksiyonunu yapmış bürokratlarımız ve bize yol gösteriyorlar. Diyorlar ki: "Sadece ve de sadece güneşi kullanırsanız, 2022 yılında 380 milyar kilovatsaat elektrik ceptedir." İhtiyacım ne kadar? 450 milyar. E, ne kaldı geriye? Çok az bir rakam. Bakın, aynı bürokratlar diyorlar ki: "Bu rakam 2003 yılında tükettiğimiz enerjinin 1,6 katıdır, sadece güneş. Ayrıca, eğer siz biraz daha aklınızı kullanırsanız, diğer yenilenebilir enerji kaynaklarını da devreye sokarsanız hiçbir şekilde nükleer enerjiye ihtiyacınız kalmıyor." Benim rakamlarım değil bunlar, örnek: Hidroelektrikten 100 milyar, yerli linyitten 100 milyar, rüzgârdan 120 milyar, biyogazdan 35 milyar, jeotermalden 16 milyar kilovatsaat ve enerjiyi de verimli kullanırsanız 54 milyar -altını çiziyorum- kilovatsaat enerji üretebilirsiniz."
Benim yaptığım bir tek şey var: Bürokratların verdiği bu rakamları alt alta yazdım, topladım, çıkan rakam 824 milyar kilovatsaat.
Arkadaşlar, tekrar söylüyorum, 2022 yılında 450'ye ihtiyacımız var, 824... Yani, yaklaşık olarak 2 katı enerjiyi ben sadece yenilenebilir kaynaklardan elde ediyorum. Allah rızası için ya, biraz aklımızı kullanalım. Madem benim bu potansiyelim var, niye ben nükleer belasına bulaşıyorum?
Atıkların ne yapılacağı belli değil. Atıkları Rusya almıyor arkadaşlar, almıyor. Siz de gidiyorsunuz Rusya'ya "Efendim, ne olur bunları al." diyorsunuz ve Rusya'ya diyorsunuz ki "Gel, bu atıkları Akdeniz'den al, Akkuyu'dan, getir, dolaştır, Ege'ye gel, Ege'den çık yukarıya, Çanakkale Boğazı'nı geç, Marmara Denizi'ne gel."
Ey İstanbul milletvekilleri, Akkuyu'dan çıkacak olan nükleer artıkların size güzergâhını anlatıyorum. Marmara Denizi'nden de İstanbul Boğazı'ndan geç, Karadeniz'e gel, Karadeniz'den de Sivastopol'a getir.
Bakın, arkadaşlar, taşınan madde nükleer atıktır. Binlerce, milyonlarca yıl ışınım yayacaktır. Eğer bu gemiye bir şey olursa, daha önceki denize atılan variller gibi bunlar da atılırsa Marmara Denizi'ne, bütün İstanbul, bütün Ege, bütün Akdeniz ve Karadeniz tehlikeye girecektir. İhtiyacımız olsa amenna. Japonya diyor ki: "Benim başka şansım yoktur, nükleer enerji kullanacağım." Yapacak bir şey yok. Fransa diyor ki: "Benim başka şansım yoktur, nükleer enerji kullanacağım ama planımı yaptım, değiştireceğim." Şimdi, Avrupa'da Fransa dışındaki bütün ülkeler nükleer programlarını iptal ederken, Japonya gibi bir sanayi devi nükleer programını iptal ederken hangi akla hizmet siz benim güzel ülkeme nükleer belasını getiriyorsunuz, hangi akla hizmet arkadaşlar? Bunun hiçbir şekilde vebalini alamazsınız, almamalısınız.
Sayın milletvekilleri, Adalet ve Kalkınma Partisinin milletvekilleri; Hükûmetinizi siz kendi içinizden çıkardınız, sizi bu işe alet etmelerini lütfen engelleyiniz, bu işe alet olmayınız; Hükûmetinize çekidüzen veriniz ve bu işten geri adım atmalarını sağlayınız. Defalarca buradan size nükleer santrallerin zararlarını anlattım, bugün size sadece bu işin mantıksız olduğunu anlatıyorum, bu işin saçma sapan bir şey olduğunu anlatıyorum ve size diyorum ki: Üstelik çok pahalı. Üstelik o kadar pahalı ki, on beş yıl boyunca kilovatsaatini 12,35 Amerikan sentine alacağız, KDV'si de hariç, bununla beraber 13 senti buluyor arkadaşlar; yapmayın, etmeyin. Bir yandan bizi kanser yapacaksınız bir yandan çevremizi mahvedeceksiniz bir yandan paramızı alacaksınız. Yani buna parasıyla gidip belayı satın almak denir, parasıyla rezil olmak denir. Onun için şu hurmaları yemeden bir kere düşünün ve Türkiye'yi bu nükleer beladan el birliğiyle kurtaralım.
Bakın, bu konu, sağlık konusu, eğitim konusu gibi konular partiler üstü konu olmalıdır. Gelin, bu konuyu partiler üstü konu olarak ele alalım. Kim istemez ki enerjimiz fazla olsun, güzel olsun? Hepimiz isteriz ama eğer ihtiyacım yoksa kirli enerjiyi ben niye alayım arkadaşlar? Niçin ben kirli enerji kullanayım ve çocuklarımı kanser yapayım? O nedenle, nükleer santrallerin tehlikeli olduğunun altını bir kere daha çiziyorum arkadaşlarım.
Bakın, az önceki konuşmalarda bundan otuz sekiz yıl önce bu işe karar verildiği söyleniyor. Doğrudur. Otuz sekiz yıl önce burada bir deprem fay hattı yoktu. Şimdi, nükleer santral yaptığınız yerin hemen altında Ecemiş fay hattını keşfetti bilim adamları, arkadaşlar, burada bir deprem riski olduğunu bize söylediler. Siz istediğiniz kadar sağlam bir nükleer santral yapın, bir depremde bu nükleer santral patlayacak. Bize bir şey olmaz demeyin. Daha beş gün önce Ukrayna'da bir nükleer santralde arıza oldu, beş gün önce ve üç gün boyunca Hükûmet kendi halkından sakladı bunu. Şimdi, yarın, bizde de aynı şey olduğunda sizler ölmüşseniz öbür tarafta, ölmemişseniz bu tarafta bunun hesabını vereceksiniz. Yapmayın; yani aklı başında bir ekip kurun, bu ekibi getirin hep beraber konuşalım, bu nükleer santralin bize gerekli olmadığını hep beraber haykıralım, gerçekten gerekli değil. Ama şunu söylüyorum size: İnat ederseniz, hem vallahi hem billahi, Mersin halkının büyük bir çoğunluğu sizin bütün oradaki kazmalarınızı kıracaktır, o nükleer santralin kapısına etten duvar örecektir. Bizlerin cesetlerini çiğnemedikçe o nükleer santrali yapamayacaksınız, bunu size açıkça söylüyorum.
İHSAN ŞENER (Ordu) - Yapacağız!
AYTUĞ ATICI (Devamla) - Bunu Mersin halkından aldığım yetkiyle söylüyorum.
İHSAN ŞENER (Ordu) - Yapacağız!
AYTUĞ ATICI (Devamla) - O nedenle, aklınızı başınıza devşirin. Bu nükleer santral belasından el birliğiyle kurtulalım. Biz kurtulduğumuz gibi...
İHSAN ŞENER (Ordu) - Yapacağız!
AYTUĞ ATICI (Devamla) - Terbiyesizlik yapma! Koskoca bir milletvekilisin, burada konuşan bir milletvekiline öyle höykürülmez! Çok ayıptır, çok ayıptır! Sizi terbiyeye davet ediyorum!
İHSAN ŞENER (Ordu) - Düzgün konuş.
AYTUĞ ATICI (Devamla) - Ben burada insanların sağlığından bahsediyorum, sen orada höykürüyorsun. Sana yakışır!
AHMET YENİ (Samsun) - Terbiyesizlik yapma!
AYTUĞ ATICI (Devamla) - Terbiyesiz de sensin!
AHMET YENİ (Samsun) - Konuşmana bak! Doğru düzgün konuş!
AYTUĞ ATICI (Devamla) - Terbiyesiz de sensin!
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen...
AYTUĞ ATICI (Devamla) - Ben burada Mersin'in çıkarlarını, ben burada insanların sağlığını konuşuyorum.
AHMET YENİ (Samsun) - Vay anasını be!
AYTUĞ ATICI (Devamla) - Sizin orada bu şekilde terbiyesizce davranmaya hakkınız yoktur. Adam gibi dinleyeceksiniz.
AHMET YENİ (Samsun) - Adam olsan ne olur!
AYTUĞ ATICI (Devamla) - Vereceğiniz kararlar sizi bağlayacaktır, ben de bu kararlara karşı çıkacağım. Bu benim görevimdir, bu benim varoluş sebebimdir. Siz oraya nükleer santral yapamayacaksınız, nokta! (CHP sıralarından alkışlar)