| Konu: | HDP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin "Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler" kısmında yer alan, seçim ve partiler rejiminin yol açtığı sorunların tüm boyutlarıyla araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan (10/104) esas numaralı Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 3 Aralık 2014 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 22 |
| Tarih: | 03.12.2014 |
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Gerçekten, Sayın Tezcan tarihe not düştü, güzel bir konuşma yaptı, enteresan. Ama, CHP Grup Başkan Vekiline de sataşma var, buna cevap vermesi lazım Sayın Engin Altay Bey'in çünkü dedi ki: "CHP'den her 2 milletvekilinden 1'isi milletvekilliğini gasbetti." Doğru mu?
BÜLENT TEZCAN (Aydın) - Hayır.
RAMAZAN CAN (Devamla) - Cumhuriyet Halk Partisi adına mı konuştunuz, kendi adınıza mı?
KAMER GENÇ (Tunceli) - Yanlış anlıyorsun sen! Kulağın yanlış duyuyor senin!
RAMAZAN CAN (Devamla) - Bakın, burada ben deliller üzerinden konuşmak istiyorum. 2002'de Cumhuriyet Halk Partisinin aldığı oy oranı yüzde 19,8; temsil yüzde 35 yani 2 kişiden 1 kişi... Toplam 167 milletvekili var, yaklaşık 67 milletvekili, herhâlde -Sayın Tezcan'ın dediğine göre- milletvekilliğini gasbetmiş.
KAMER GENÇ (Tunceli) - E, düzelt işte.
RAMAZAN CAN (Devamla) - Bu bir hakarettir. Ne Cumhuriyet Halk Partili milletvekilleri ne AK PARTİ milletvekilleri hiç gaspta bulunmamıştır...
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Kim yapıyorsa hepsi hak ediyor onu, kim yapıyorsa alayı hak ediyor, hepsi gaspçı!
RAMAZAN CAN (Devamla) - ...mevcut, meri seçim sistemine göre seçilmişlerdir.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) - Peki, AKP yüzde kaç aldı, kaç milletvekili çıkardı, yüzde kaç temsil edildi?
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Ya, bizim mirasımızı yediniz, şimdi de kavga mı ediyorsunuz?
RAMAZAN CAN (Devamla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2002'den önceki seçim sistemi, 1961 yılındaki seçim sistemi, D'Hondt sistemine göre yapılmıştır. 2002 seçimlerine gelindiğinde, yüzde 10 baraj tartışması olduğunda, Cumhuriyet Halk Partililer "Barajı indirmeyelim, AK PARTİ nasıl olsa barajda boğulacak." demiştir ama millet yüzde 35'lik bir oy desteğiyle AK PARTİ'yi iktidara getirmiştir.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) - Yüzde kaç temsil edildiniz yüzde 35 aldığınızda, onu da söyleyin.
RAMAZAN CAN (Devamla) - O konulara da geleceğim, sabrederseniz cevabını alacaksınız.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) - Göreceğiz şimdi, yüzde kaç!
RAMAZAN CAN (Devamla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; gerçeği söylemek gerekirse Türkiye'deki ve dünyadaki seçim sistemlerinde ve seçim mevzuatında yönetimde istikrar ve temsilde adaleti sağlayacak mükemmel bir seçim sistemi yoktur. Her siyasi parti, kendi durumuna göre seçim mevzuatını değiştirmek ister. Bunun tek istisnası AK PARTİ'dir, kendi durumuna göre seçim mevzuatını değiştirmek istememiştir.
Sayın Tezcan, eğer mertseniz, yürekliyseniz getirin, dar ya da daraltılmış bölge, sıfır baraj teklifinizi verin, destekleyelim.
MEHMET METİNER (Adıyaman) - Aynen, şimdi, hemen.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) - Niye dar veya daraltılmış?
İDRİS BALUKEN (Bingöl) - Daraltılmış bölge, yüzde 5'tir. Dersine iyi çalışmamışsın!
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Sen biraz dersine çalış, dersine çalış! Sıfır baraj olunca daraltılmış bölge olmaz.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Dersine iyi çalışmamış ya!
RAMAZAN CAN (Devamla) - Şimdi, bütün bu seçim mevzuatlarının mahzurları bulunmaktadır. Seçim mevzuatlarındaki, seçim sistemlerindeki mahzurları bertaraf edecek hiçbir sistem yoktur. Seçim yasalarından beklenen nedir?
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; toplumun eğilimlerini yansıtan, Mecliste temsil noktasında toplumun eğilimini yansıtan, diğer yandan ülkeyi yönetecek kadroların oluşturulmasına olanak vermesi beklenmelidir. Bu da yönetimde istikrar (fayda), temsilde adalet olarak telakki edilmektedir. Temsilde adalet ilkesi seçmen eğilimlerinin adil bir biçimde yasama meclisine yansıtılması, yönetimde istikrar ilkesi ise istikrarlı hükûmetlerin kurulmasını kolaylaştırmaktadır. Özellikleri gereği bir seçim sisteminde bu öğelerden biri öne çıktığında, diğer öğe arka plana itilmektedir. Her ne kadar Anayasa'da seçim kanunları temsilde adalet ve yönetimde istikrar ilkelerini bağdaştıracak biçimde düzenlenmesini öngörüyorsa da bir seçim sisteminde bu ilkelerin bağdaştırılmasını sağlamak her zaman olanaklı olmayabilir. Seçim sistemlerinde siyasi partiler ya da bağımsızlar için kullanılan oylar yasama meclislerine aynı oranda yansıtılmayabilir. Siyasi partilerin bir kısmı aldıkları oyların üzerinde, bir kısmı aldıkları oyların altında temsil edilmektedirler. Bu kayıp, istikrar için feda edilmektedir, temsilde adaleti zedeleyeceği de kaçınılmaz bir gerçektir.
Seçim hukukunda ve seçim mevzuatında yasama meclislerinde elde edilen sandalyelerin oranı oy oranından yüksek olduğunda aşkın temsilden, eksik olduğunda ise düşük temsilden bahsedilmektedir. Aslen ya da eksik temsil oranları temsilde adalet ilkesine öncelik veren sistemlerde düşük orandayken yönetimde istikrar ilkesini öne çıkaran seçim sistemlerinde ise bu oranlar büyümektedir. 2002'de, Türkiye Büyük Millet Meclisinde temsil edilmeyen seçmenlerin toplam seçmene oranı baraj nedeniyle yüzde 45'i bulmuştur. Bu, gerçekten enteresan bir orandır, bunu kabul ediyoruz. Son seçimlerde ise temsil oranı yüzde 95'lere yaklaşmıştır, bu da iyi bir orandır.
Çok partili hayatımızda 5 Haziran 1946'da, 4918 sayılı Kanun'la tek dereceli sisteme geçilmiş ise de -demokratik serbest seçimler- 16 Şubat 1950'de Milletvekili Seçim Kanunu çıkartılmıştır. Bu kanuna göre, liste usulü çoğunluk sistemi denilen bu sistemin de adaletsiz sonuçlar doğurduğu iddia edilmiştir ve temsilde adalet sağlanamamıştır. Bunu diyen parti Cumhuriyet Halk Partisidir.
Netice itibarıyla, 1950 ile 1960 yılları arasında, demin de söylediğim üzere temsilde adalet açısından Demokrat Parti lehine, diğer partinin ise aleyhine bir durum söz konusu olmuştur. Netice itibarıyla, Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında ve 1946, 1950, 1954, 1957'de listeli çoğunluk uygulanırken 1961'de nispi temsile geçilmiştir. Çevre barajlı D'Hondt sistemi 1961, 1964 Senato seçimleri, 1965, 1969 milletvekilliği seçimleri; barajlı D'Hondt sistemi 1969, 1973, 1977 milletvekilliği, 1968, 1973, 1975, 1977 ve 1979 Cumhuriyet Senatosu seçimlerinde uygulanmıştır. Çift barajlı D'Hondt sistemi 1983'te, çift barajlı kontenjanlı 1987 ve 1991'de, ülke barajlı D'Hondt sistemi ise 1995, 1999, 2002, 2007, 2011, devam ediyor. Ne kadar devam edeceğine de millet karar verecek ve bu, AK PARTİ iktidarına denk gelmiştir.
Netice itibarıyla şunu söylüyorum ben: Temsilde adalet, yönetimde istikrar. Bu terazide uygunluğu sağlamamız lazım ama Türkiye siyasi tarihine, seçim tarihine baktığımızda ise tek başına iktidarların olduğu durumlarda başarının ve ekonomik gelişmenin had safhalara ulaştığını görüyoruz: Demokrat Parti dönemi, Anavatan Partisi dönemi, 1965-1969 arası Adalet Partisi dönemi ve AK PARTİ dönemleri.
Son söz olarak seçim sistemleri düzenlenirken temsilde adalet ve yönetimde istikrar ilkeleri açısından öngörülen hedefler, uygulamalar her zaman gerçekleşmemektedir. Bütün göstergeler, seçimlerde alınan sonuçların yalnız seçim sistemlerine değil, birinci sıradaki partilerin oy oranları düzeyi ile oyların siyasi partiler arasındaki dağılım biçimine de bağlı olduğunu göstermektedir. Seçim sonuçları, oyların seçim çevreleri arasındaki dağılım biçiminden de etkilenmektedir. Temsilde adalet sisteminin öne çıkması istikrar hükûmetlerinin kurulmasını zorlaştırmaktayken yönetimde istikrar ilkesiyle ise seçimde adaletin zarar göreceği bir gerçektir.
Grup önerisindeki kongreler, kadın erkek, yaşlı genç dağılımı ise partilerin iç hukuk meselesidir. Partiler buna ne oranda uyarsa o derece demokratiktir. AK PARTİ'nin aldığı oy oranı ve milletvekili sayısındaki genç ve bayan oranları diğer partilerden önde olduğuna göre, devam eden kongre süreçlerimizde genç ve kadın oranlarına dikkat edildiğinde AK PARTİ'nin bu işi başardığı görülecektir.
Sizler AK PARTİ'yi örnek alırsanız başarılı olursunuz diyorum, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)