| Konu: | İstanbul hakkında genel bir değerlendirmede bulunmaya ilişkin |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 21 |
| Tarih: | 02.12.2014 |
OSMAN BOYRAZ (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; seçim bölgem olan İstanbul ilimiz hakkında genel bir değerlendirmede bulunmak üzere gündem dışı söz almaktayım. Bu vesileyle, ekranları başında bizleri izleyen aziz milletimizi sevgi, saygı ve muhabbetle selamlıyorum.
Tabii, dünyanın en güzel, en muhteşem ve en görkemli şehridir İstanbul'dur. Yüzyıllar boyunca yerleşim birimi olmuş, medeniyetlere başkentlik yapmış, ticaretin, saltanatın, ihtişamın, zarafetin ve rüyaların başkenti olmuştur İstanbul. Yedi kıtanın yedi tepeli incisidir İstanbul. Üstat Necip Fazıl'ın ifade ettiği gibi "O benim, zaman, mekân aşıp geçmiş sevgilim." dizeleriyle şairlerin aşkı olmuştur İstanbul. Onun şiir kokan semtleri, tepeleri, sokakları ve caddeleri... Bir mozaiktir İstanbul, her taşında dünyanın binbir rengini barındıran renklerin başkentidir İstanbul. Siyahı, beyazı, maviyi, kırmızı, yeşiliyle usta bir ressamın muhteşem bir tablosudur İstanbul. Bu tabloda kimler yok ki: Bir tarafta dimdik duran Galata Kulesi, bir diğer tarafta her dem kaş göz ettiği Kız Kulesi zarif zarif süzülüyor Üsküdar'da. Bir kilimdir İstanbul, ilmik ilmik, nakış nakış işlenmiş kilim. Anadolu'nun her rengini bağrında barındıran bir şehirdir İstanbul. Farklı melodileri bir şarkıda buluşturan, her noktasında coşku, her noktasında heyecan, çok sesliliği zenginlik kabul edip tek ses hâline getiren bir şehirdir İstanbul. Bir sanattır İstanbul, usta sanatçıların dudaklarını uçuklatan, dünyada eşi ve benzeri bulunmayan bir sanat, duyguları besleyen, insanı düşündükçe kendisine hayran bırakan bir sanat. Mimarinin, müziğin, şiirin, musikinin membasıdır İstanbul. Her bestede onun adı, her bestede onu şanı, Sinan'ın ayak sesleri, Itrî'nin besteleri, Nedim'in nağmeleri, Baki'nin dizelerini duyarsınız İstanbul'da. Bir aşktır İstanbul, öyle bir aşk ki kendisine tutsak eden "Ölüm kaderde var, üzüntü vermiyor/ Lakin İstanbul'un ayrılığı, acısı zor." diyecek kadar bir aşk. "Sana dün bir tepeden baktım ey aziz İstanbul/ Görmedim gezmediğim, sevmediğim hiçbir yer/ Ömrüm oldukça gönül tahtına keyfince kurul/ Sade bir semtini sevmek bile bir ömre değer." Sade bir semtini sevmenin bile ömre yeteceğini söyleyen Yahya Kemal ama biz diyoruz ki "Yetmiyor bize." Her karış toprağını, her caddesini, sokağını seviyoruz İstanbul'un. Gece-gündüz demeden, dur durak bilmeden İstanbul'a hizmet ediyoruz ve etmeye devam edeceğiz.
Tabii, geçmişe şöyle bir gitsek "Haliç" desem ne gelirdi aklınıza? Şimdilerde modern salonları, kongre merkezleri olan, onlarca balık türünün yaşadığı Haliç. "Ya yıllar önce Haliç" deseydim aklınıza ne gelirdi? Yüzünüzü ekşiteceksiniz ve "Temizlenmez." denilen Haliç'in kesif kokusunu gelecekti burnunuza. Oysa şimdilerde Boğaz'ın temiz ve oksijenli suyu Haliç'e akıyor. Biraz önce de ifade ettiğim gibi, onlarca balık türü yaşıyor. Haliç temiz, deniz temiz, çevre temiz.
1993 yılında üniversite eğitimi için geldiğim İstanbul'da -ki Peygamber Efendimizin övgüsüne mazhar olan bu şehirde- güleni şöyle dursun ağlayanı bahtiyar olan bu şehre milletvekili olarak hizmet etme şahsı nasip olduğu için Allah'a şükrediyorum.
"90'lı yıllar" demiştim biraz önce, Haliç'i söylemiştim. Ah o 90'lı yıllar... Rabbim bir daha o günleri yaşatmasın İstanbul halkına. O dönemdeki İstanbul'u değil çocuklarımız, torunlarımız ve onların torunları dahi görmesin. Ümraniye'de patlayan çöp dağları, ölen onlarca insanımız, çöplerin toplanmadığı, her sokağın, her caddenin çöp dağlarına dönüştüğü, suların içilmediği, bırakın suların içilmesini, suların bulunmadığı, her sokağında benzin istasyonu gibi su istasyonlarının açıldığı, gaz maskelerinin dağıtıldığı İstanbul. Rabbim bir kez daha İstanbul halkına o yıları yaşatmasın diyorum. Bence, bugünlerde İstanbul'u doya doya hissetmelerini, doya doya yaşamalarını istiyorum. Fatih'in karadan gemileri yürüterek fethettiği İstanbul'u, torunları da denizin altında gemileri yürüterek... Asya ve Avrupa'yı bütünleştiren, birbirine bağlayan, bir hayali gerçekleştirmenin haklı gururunu yaşayan kadrolar burada.
Saygıdeğer milletvekilleri, sözlerimi -tabii, zaman çok dar- üstat Necip Fazıl Kısakürek'in bir şiiriyle ifade etmek istiyorum: Her şafak Hisarlarda oklar çıkar yayından/ Hâlâ çığlıklar gelir Topkapı Sarayından./ Ana gibi yâr olmaz, İstanbul gibi diyar; / Güleni şöyle dursun, ağlayanı bahtiyar... / Gecesi sümbül kokan / Türkçesi bülbül kokan, / İstanbul, İstanbul... (AK PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)