GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Hâkimler ve Savcılar Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifleri
Yasama Yılı:5
Birleşim:20
Tarih:27.11.2014

ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 12 Eylül darbesinden sonra ikinci 12 Eylül darbesi de 12 Eylül 2010'da yapıldı. Bu dönemden önce 250 olan Yargıtay üye sayısını 150'ye düşürmek üzere çalışmalar yaptınız. Bunu kamuoyuna yargı reformu olarak sunmuştunuz. O dönemin HSYK'sını karşıt gördüğünüz için mi sayıyı azaltmayı amaçlamıştınız, yoksa hukuk reformu yaptığınıza mı inanıyordunuz?

İkinci 12 Eylül hukuk darbesinden sonra bu kez 250 sayısını yetersiz buldunuz, 23 açıkla birlikte 160 üyeyi blok hâlinde atayarak sayıyı 387'ye çıkardınız. 250'yi 150'ye indirirken zayıflama reformu yapmaya çalışmıştınız, 250'yi 387'ye çıkarırken de şişmanlama reformu mu yaptınız? Bu kez de 129 yeni üye ekleyerek üye sayısını 516'ya çıkarıyorsunuz, bu da bir obezleştirme reformu değil mi? Japonya 120 üyeli yüksek yargıya sahip, Yunanistan'da 81 üye; aynı değil ama benzer nitelikte, Amerika Birleşik Devletleri'nde 12 federal temyiz mahkemesinde 179 üye var. Çin'de bile 340 üye görev yapıyor. Türkiye'deki üye sayısını niye bu kadar çoğaltıyorsunuz? Öte yandan, 1 Ocak 2015'ten itibaren istinaf mahkemeleri devreye girecek, Yargıtayın yükü azalacakken mevcut üyelerin işlevlerini azaltmak için mi, yoksa pasivize etmek için mi yeni düzenlemeler yapıyorsunuz?

Hukuki düzenlemeler moda anlayışıyla yapılmamalıdırlar. Genellik, eşitlik ve objektiflik ilkeleri istikrar ilkesiyle birlikte gözetilmelidir. "Dün dündü, bugün bugündür, yarın işimize nasıl gelirse öyle yaparız." mı diyorsunuz? Bu keyfîlik, hakkaniyetle, hukuk devleti ilkeleriyle bağdaştırılamaz. "Yargı erkini kullananlar bize yakınsa böyle yaparız, bize yakın değilse şöyle yaparız." anlayışı millet vicdanını rahatsız eder, kanatır.

Bağımsız ve tarafsız yargı Bangalor, Budapeşte ve Kopenhag kriterlerinin temel esasıdır. AKP, evrensel kuralları da, AB ilkelerini de ihlal eden keyfîlikler sergilemektedir. Gündüz havai fişek atarak 2014'ü hedeflediğimiz bir dönemden bugüne geldik. Bakınız, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, bir mahkemenin bağımsızlığını araştırırken üyelerinin atanma ve görevden alınma yöntemine, görev süresince üyelere emir verme yetkisine sahip bir makamın bulunup bulunmadığına, üyelerin her türlü etkiden korunmasını sağlayacak önlemlerin alınıp alınmadığına, mahkemenin genel olarak bağımsız bir görünüm verip vermediğine bakılmasını öngörüyor. Yansızlık ise nesnel yansızlık, yargıcın kişisel yansızlığı olarak ortaya çıkıyor. Bir yetkili makam sahibini öven ya da yeren yargıcın tarafsızlığından söz edilemez.

Danıştaya da yeni 39 üye atanacak. Danıştay Başkanına, Başkanlık Kuruluna Danıştayla ilgili düzenlemelerde düzenlemeleri yapma yetkisi veriyorsunuz, Yargıtay Başkanından bu hak ve yetkiler neden esirgeniyor? Yoksa Sayın Danıştay Başkanı Başkanlık cübbesine ilik açtırıp düğme diktirdi de bizim haberimiz mi olmadı? Cübbelerine düğme diktirenlerin bağımsızlığından ve tarafsızlığından söz edilemez. Aynı statüdeki iki yargı organındaki bu farklılık kabul edilemez. Dün baş tacı ettiklerinizi bugün niye dışlıyorsunuz? İşinize yaramayanları çöpe atıyorsunuz. Ne zaman hidayete erip özgür iradenizle karar vereceksiniz?

Hak edenlere saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)