| Konu: | Hâkimler ve Savcılar Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifleri |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 20 |
| Tarih: | 27.11.2014 |
FARUK BAL (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu madde ile hâkim ve savcılara zatî silah temin etmeye ilişkin bir düzenleme yapılmaktadır. Bu düzenlemeye biz olduğu gibi "evet" diyoruz, kabul ediyoruz ancak eksik buluyoruz. Hâkim ve savcılar çok ciddi bir risk altındadır. Baktıkları dava nedeniyle birtakım kişilerin, örgütlerin, terör örgütlerinin tehdidi altındadır. Dolayısıyla, onların korunması devletin bir görevidir, bu ayrı bir konudur ama şahsen korunabilmeleri için silah edinmelerine imkân sağlayan bu maddeyi olumlu buluyoruz.
Burada bizim önerdiğimiz husus şu: Hâkim ve savcı görevde iken çok iyi korunabilecek bir durumdadır ama emekli olduktan sonra hiçbir şekilde koruma tahsis edilmemişse korunma imkânı yoktur. O zaman, şahsını koruyabilmek için zatî silah temin edilmek üzere bir önerge verdik, bu önergeyi yüce Meclisin takdirine sunuyorum, kabul edildiği takdirde hayırlı bir işe vesile olmuş olunur.
Bu vesileyle de biraz önce teklif sahiplerinden Ramazan Bey'in çok açıklayıcı konuşmalarını dinledik. Zaten, makul şüphe üzerinde Komisyonda yaptığı konuşmayı da ben tebrik etmiştim, takdir etmiştim, hukuki olarak etrafı derli toplu bir konuşma yapmıştı. Bugün de burada, makul şüphenin değiştirilerek somut delillere dayalı kuvvetli şüpheye dönüştürülmesiyle ilgili düşünceyi 17-25 Aralık yolsuzluk operasyonlarının tetiklediğini ifade etti. Bu dürüst davranışı dolayısıyla kendisini tebrik ediyorum.
Şimdi, burada bizim eleştirdiğimiz konu şu olacaktır: 25 Aralık operasyonundan sonra, belirli alanlarda Hükûmetin, iktidarın korumak istediği kişilere karşı haksız tutuklamaları, aramaları engellemek için makul şüpheden ayrılıp somut delile dayalı kuvvetli şüpheye geçiliyorsa burada, paralel yapıya karşı aynı risklerde, temel hak ve hürriyetleri tehdit edebilecek risklerde de somut şüphe, somut delile dayalı kuvvetli şüphe hâlinin hayatta kalması gerekmektedir, yürürlükte kalması gerekmektedir.
Literatürde ve hukuki açıdan akademik çevrelerde yapılan değerlendirmeler de doğrudur, makul şüpheden somut delile dayalı kuvvetli şüpheye geçilmesi çok büyük sorunlar yaratmıştır, en azından birikmiş olan hukuk külliyatında bir boşluk oluşturmuştur. Bu boşluğun dolmasını beklemek gerekir. Nasıl dolacaktır bu boşluk? Somut delile dayalı kuvvetli şüphe hâli parametresi:
1)
Aramaya uygulanırken bunun ölçüsünü yargı belirleyecektir.
2) Konut dokunulmazlığı bir kenara atılarak konut araması yapılırken bunun derecesini yine yargı belirleyecektir, tutuklama hâlinde yine yargı belirleyecektir ve mahkûmiyet hâlinde yine yargı belirleyecektir. Bu belirleme işlemi, aynen bir hastalıkta doktorun verdiği ilaçların dozu gibidir. Nasıldır? İşte, az bir ağrı kesiciyle giderilecek olan rahatsızlığa doktor örneğin 10 miligram ağrı kesici verir ama ciddi bir yaralanmaya 50 miligram verir, daha ciddi bir yaralanmaya, morfine kadar gidebilecek, vücudu tamamen uyuşturabilecek dozda ağrı kesici verilir.
Şimdi, somut delile dayalı kuvvetli şüphe hâlide aramalar için ayrı değerlendirilecektir, konutta arama için ayrı değerlendirilecektir, diğer güvenlik tedbirleriyle ilgili olmak üzere ayrı değerlendirilecektir. Bunun oluşması hukuki içtihatların oluşmasına bağlıdır, kanunla düzenlemeyle olmaz. O zaman ne olur? Burada Sayın Cemil Çiçek'in ifade ettiği gibi "Siz ne yazarsanız yazın, biz aklımıza estiği gibi bunu uygularız." der yargı. Nitekim sorun da buradan kaynaklanmaktadır.
Dolayısıyla, bunun bir kez daha tezekkür edileceğine dair inancımı ifade ediyor, yüce heyeti saygıyla selamlıyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)