GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Hâkimler ve Savcılar Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifleri
Yasama Yılı:5
Birleşim:19
Tarih:26.11.2014

FARUK BAL (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Yargının parlamenter demokrasi içerisindeki yerini dengeleyen ve denetleyen bir araç olarak ifade etmiştik. Bu tasarıyla da yargı içerisindeki denge ve denetim mekanizmalarını bozulduğundan söz ediyorduk.

Değerli arkadaşlarım, Yargıtayda olduğu gibi, Danıştayda olduğu gibi HSYK'nın içerisinde de denge ve denetleme mekanizmaları kurulmuştur. Bu denge ve denetleme mekanizmaları olduğu müddetçe yargı kendini güvende hisseder, bu güven duygusu hukuki güvenilirliğe dönüşür, ülkenin huzura ve güvenliğe, esenliğe kavuşmasına vesile olur, netice itibarıyla da vatandaşın yargıya olan güveni artar ancak bu tasarıda yargının kendi içerisindeki denge araçları bozulmaktadır, denge mekanizmaları bozulmaktadır. Bu bozulan mekanizmayı geçmişle ilişkilendirerek sizlerle paylaşmak istiyorum.

Hani geçmişte, siz 2010 yılında Anayasa değişikliği yaparken "Kast rejimini yıkacağız. Birisi birini seçiyor, o da birilerini seçiyor ama milletin burada sesi yok, nefesi yok." diyerek düzenlediğiniz 2010 Anayasa değişikliğinde de bu denge ve denetim araçlarını bozmuştunuz ve netice itibarıyla Türkiye darmadağın bir yargı ve paramparça bir hukuk düzeniyle

karşı karşıya kalmıştı. Sonuç itibarıyla, 17 Aralık ve 25 Aralık operasyonlarında yargı AKP'nin zülfüyârına dokunmaya başlayınca aklınız başınıza geldi, şimdi dalga dalga bu yargıya karşı bir operasyon peşindesiniz. Bu operasyonla Danıştay içerisindeki dengeleri tekrar bozuyorsunuz, Danıştay içerisinde birtakım yargısal nitelikli idari kararları veren Başkanlar Kurulundaki yetkilerin tamamını alıyor, Danıştaya ilave edilecek 37 üyeyle birlikte çoğunluğu ele geçirdikten sonra yani daha önce şikâyet ettiğiniz kast sistemine benzer kendi kastınızı oluşturarak bir Başkanlık Kurulu oluşturuyorsunuz. Bu Başkanlık Kurulu, Danıştay dava daireleri, vergi daireleri içerisindeki görev yapacak olan üyeleri belirleyecek, onların hangi davalara bakacaklarını belirleyecek, Danıştayda tetkik hâkimleri dahi bu kurulun iki dudağı arasından çıkacak bir karara geleceklerini teslim edecekler ve böylece Danıştay hem daireleri itibarıyla hem dairede görev yapacak üyeleri itibarıyla ve hem de o dairelerin mutfağında çalışacak olan tetkik hâkimleri itibarıyla inşa ettiğiniz yeni AKP kastının gölgesi altında, nüfuzu altına çalışacaktır. Böyle bir Danıştay asla ve kata demokratik parlamenter sistem içerisinde kendisine yüklenmiş olan idarenin yani iktidarın tüm eylem ve işlemlerini, hukuka uygunluğunu denetleme fonksiyonunu yerine getiremez çünkü siyasi nüfuz altındadır, çünkü siyasi renk altındadır, çünkü kendisini oraya getirenlere karşı vefa borcu vardır ya da kendisini oraya getirenlerin üzerinde kullanacağı nüfuzun etkisi altında kalacaktır. İşte bu, idari mahkemeler niteliğinde "hukukun üstünlüğü" dediğimiz kavramı hayata geçirmek ile mükellef olan Danıştayın bu fonksiyonun ortadan kaldırılması neticesini doğuracaktır. Bundan gelecekte en fazla zarar görecek olan yine siz olacaksınız. Dolayısıyla gelin, aklınız başınıza gelsin, işi başından çözelim. Bu bir mesele midir? Evet, bu bir meseledir, bu bir hukuk meselesidir ve hukuk üstünlüğü kurallarıyla çözülmelidir. Hukukun üstünlüğü kurallarında temel olarak kabul edeceğimiz değer, yargının bağımsızlığıdır, tarafsızlığıdır ve hâkim teminatıdır. Onun üzerine inşa edilecek kast sistemine Milliyetçi Hareket Partisi karşıdır ve karşı olmaya devam edecektir.