| Konu: | Hâkimler ve Savcılar Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifleri |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 19 |
| Tarih: | 26.11.2014 |
DEMİR ÇELİK (Muş) - Sayın Başkan, çok saygıdeğer milletvekilleri; sizleri şahsım ve partim adına saygı ve sevgiyle selamlayarak iyi akşamlar diliyorum.
Üzerinde konuşulan 655 sıra sayılı HSYK'yla ilgili söz konusu olan bir kanun teklifini görüşmekteyiz. Evet, HSYK'yla ilgili yasa, Türkiye Cumhuriyeti'nin doksan beş yılı bulan tari-hinde, yakın zamanda Meclisin gündemine gelip üzerinde yoğunca tartışmalara rağmen Hükûmetin beğenisi, tercihleri ve öncelikleri göz önünde bulundurarak çıkarılan bir yasaydı. An-cak aradan onlarca yıl geçmedi, topu topu üzerinden üç yılı bulamayan bir zaman dilimi geç-miş olmasına rağmen yeniden kimi ihtiyaçlarının açığa çıkmış olmasına binaen gündeme getiril-miş olması, Meclisin gündemine getiriliyor olması anlaşılmazdır.
Evet, Meclis yasa yapmak için vardır ama bu yasa, toplumun özgürlüklerini, toplumun ihtiyaçlarını meşru, demokratik zeminde kalınarak karşılamak durumunda olduğumuz bir yasama faaliyeti olmalıdır. Fakat böyle olmuyor, her yerde, her zaman ve her şeyde olduğuna benzer bu konuda da toplumun özgürlüklerini, ihtiyaçlarını meşru, demokratik noktada kalınarak karşılamak yerine, iktidarın, iktidarı elinde bulunduran siyasal partinin, kaygıları, kuşkuları, endişeleri, korkularıyla bir kısım pragmatist hesaplarına hizmet edip etmediğinden hareketle soruna yaklaşılıyor. HSYK bize hizmet ediyorsa bu konumda kalmalıdır, statükocu bir konumda kalmasında bir beis ve sakınca yoktur anlayışı egemendir ama eğer bize hizmet etmiyorsa, bir kısım -sıfat içi, tırnak içi- paralel yapılara hizmet ediyorsa, bu paralel yapıların hizmetinde olan bir organsa ve örgütlü bir yapıysa müdahale edilmelidir, irade kırılmalıdır, teslim alınmalıdır anlayışının hükümranlığıyla hareket ediyor iktidar ve AKP Hükûmeti. O nedenle söz konusu olan faaliyet demokratik olmadığı gibi demokratik katılımcılıktan da yoksundur. Yargıtaya müdahale edeceksiniz, yargının bağımsızlığı ilkesinin dışında kendinize ve size bağlı bir yargı sistemini öngöreceksiniz. Bu yargı itiraz ettiğinde, iradesi kırılmalı, tasfiye edilmeli, uzaklaştırılmalı anlayışına yaklaştığınızda günümüz demokrasisinin diyaloğa ve müzakereye açık olması ilkesiyle bağdaşmayan, çelişen, çatışan bir noktada kalırsınız.
Devleti devlet yapan sadece ve tek başına hiyerarşik ilişkisine bağlı olarak özgürlükleri çalması, gasbetmesi değildir. Devlet, toplum nezdinde eğer itibar sahibi olacaksa, meşruiyeti söz konusu ve tartışma dışı olacaksa, devlet her şeyden önce toplumun çoklu kimliğini, çoklu kültürünü, çeşitliğini ve karmaşasını dikkate alan, üstünde hegemonik olarak kendini var eden değil, onunla birlikte kendini sürdürebilen bir konumda olmalı. O nedenle, verimlilik, sürdürebilirlik, etkin hizmet, adil yaklaşım ama her şeyden de önemli olanı hesap verebilir ve şeffaf olması gerekli olandır.
Hükûmet, bırakın şeffaflığı, hesap verirliği, hesap veren yapıları, kurumları, organları da baskılayan bir noktadan soruna yaklaşmaktadır. Denetimden uzaklaştırdığı Meclis faaliyetleriyle, bütçe faaliyetleriyle yetinmiyor, yargının içine el atarak, uzanarak, müdahale ederek yargıyı, Yargıtayı, Danıştayı, Sayıştayı kendine bağımlı ve kendisine hizmet eden bir konumda tutmak istemektedir. Yüksek Seçim Kuruluna bakışı da böyledir, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kuruluna yaklaşımı da bu zihniyetle yeniden şekillendirilmek istenmektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; benim buradan bir kez daha Hükûmete çağrım odur ki: Siz toplumu kendi sivil demokratik örgütlüğü üzerinden öz gücüne dayanarak ihtiyaçlarını karşılamasına fırsat vermediğinizde, siz her şeyin ve toplum dinamiklerinin özgün özetliği yerine her şeyi tek tipleştirip merkeze bağladığınızda, merkezde bir otoriteye kilitlediğinizde buradan adalet, özgürlük, eşitlik çıkmaz, olsa olsa egemen olan, sulta olan, otoriteyi elinde bulunduran şahsa, gruba, kesime hizmet eden bir yapıyı var etmiş olursunuz ki burada da kaos çıkar, kriz çıkar, ekolojik, demokratik, siyasal yıkım olur diyor, saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)