GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İstanbul Tahkim Merkezi Kanunu Tasarısı
Yasama Yılı:5
Birleşim:17
Tarih:20.11.2014

FARUK BAL (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; son maddeyi görüşüyoruz, ben de huzurlarınıza son defa çıkıyorum.

Belki dikkatinizi çeker diye, Ali Rıza Bey'in anlattığı şu hazin, hepimizin manevi değerlerini, manevi değerleri korumak, uygulamak, onları halka benimsetmekle görevli Diyanet İşleri Başkanının ve müftüsünün tavrını kınayarak, bir Erzurum hikâyesi anlatarak sözlerime başlamak istiyorum. Nasıl olsa hukuk deyince siz guguk anlıyorsunuz, farklı farklı alanlarda konuşalım, sohbet edelim.

İki Erzurumlu sohbet ederken bir tanesi demiş ki: "Yahu, bu Erzurum'a ne olacak? Bak yine hava karıştı." Karşıdaki adam da demiş ki: "Yahu, memleketin sahabı mı var kardeşim? Yarın kar da yağar, fırtına da olur." Şimdi, tabii, memleketin sahabı hukuk açısından hiç kalmadı çünkü hukuka saygı kalmadı. Bu kanunun son maddesi de onunla ilgili bir durum.

2 tane kurum var; biri Barolar Birliği, biri TOBB. Barolar Birliği tu kaka, TOBB el, baş üstünde. İstanbul Tahkim Merkezi de el, baş üstünde olduğu için TOBB'un kontrolünde yaptırılıyor. Müracaatlar ona olacak, kuruluş işlemlerini o yapacak, ilk çalışmalarını o yapacak, seçimlerini o yürütecek.

Peki, TOBB'un bünyesinde zaten bir Tahkim Kurulu vardır. Tabii, Sayın Bakan Adalet Bakanı değil de zabıtlara bakarsa görür, TOBB'un yetkilisi diyor ki: "Bizdeki Tahkim Kurulu çalışmıyor." Yani TOBB'un bünyesindeki Tahkim Kurulu çalışmıyor. Tahkim Kurulu çalışmıyorsa zaten o kurula bir güvensizlik vardır, onun için çalışmıyordur. Güvensizlik olduğu TOBB'un yetkilisinin beyanıyla sabit olan buraya niçin İstanbul Tahkim Merkezinin kuruluşu verilir de Barolar Birliğiyle ilgili olmak üzere Barolar Birliğinin tüm organları dururken, yönetim organı dururken, genel kurulu dururken baro başkanlarından müteşekkil bir heyete İstanbul Tahkim Merkezine üye seçmek için yetki verilir? Bu size bir şey hatırlatmıyor mu değerli milletvekilleri? Hafızanızı yoklayın, bu size çok acı bir olayı hatırlatacak. Bu jargon 2010 Anayasa değişikliğinin jargonudur. 2010 tarihinde Anayasa'yı değiştirirken Barolar Birliğince yapılacak seçimin Barolar Birliğince değil, baro başkanlarının çoğunluğuyla yapılmasına siz karar verdiniz ve o kararın gereği olarak da AKP'ye çalışmasıyla temayüz etmiş bir Baro Başkanı yüksek yargının önemli bir organına seçilmiştir.

Değerli arkadaşlarım, bu gidişat doğru bir gidişat değil. Erzurum'un sahibi olmayabilir ama bu memleketin sahibi hepimiziz. Erzurum'a kar yağmasından, yağmur yağmasından endişe eden insanlar olabilir ama hepimizin bu ülkenin haksız, hukuksuz, adaletsiz, hakkaniyetsiz, vicdansız, izansız bir sürece girmesinden rahatsız olmamız gerekir diyor, önergeye zaten ret oyu vereceğiniz için "Destek filan verin." demiyorum.

Hepinize hayırlı geceler diliyorum. (MHP sıralarından alkışlar)