GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İstanbul Tahkim Merkezi Kanunu Tasarısı
Yasama Yılı:5
Birleşim:17
Tarih:20.11.2014

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, Adalet ve Kalkınma Partisi Türkiye Büyük Millet Meclisindeki çoğunluğuna dayanarak sık sık kanun çıkarmakta, bu kanunların gerçekten, Türk milletin ihtiyaçlarına yanıt verip vermemesi önemli olmamakta çıkı-şında, daha ziyade kendilerinin günlük çıkarları kanun çıkarılmasında etkin olmaktadır. Bir pa-ket geliyor, o paketin yarısı dağılıyor, paketin içinde kalanlar da üç, dört ay sonra yine, o paketi getirenler tarafından ortadan kaldırılıyor. Artık, yargıdaki düzenlemelerin böyle olduğunu hepi-miz biliyoruz.

Vesayete ve darbelere karşı olduğunu her vesileyle iddia eden Adalet ve Kalkınma Par-tisi komisyonlarda kendi reddettikleri önergeyi yürütmenin baskısıyla, uyguladıkları yöntemle yeniden kabul etmek durumunda kalıyorlar, demek ki millî iradeden anladıkları odur.

Şimdi, değerli milletvekilleri, ben babamın ölümündün beş gün sonra doğdum. Yani, tü-tünlerin 1'inci el kırmasıymış. Bugün doğum günüm, nüfus cüzdanımda 20 Kasım olarak yazıyor da millet kutluyor. Hâlbuki ben anama sorduğumda "Tütünlerin birinci el kırılmasında doğdun oğlum." dedi. Tütünler de kasımda kırılmıyor, haziranda kırılır. Sonra amcama falan sordum: "17 Haziranda baban öldü, beş gün sonra sen doğdun." dedi. Buradan şunu söylemek istiyorum: Ye-timliğin ne demek olduğunu çok iyi bilirim, yani baba sevgisinden yoksun büyümenin ne olduğu-nu bilirim. Dün Ermenek'te çıkarılan 8 tane maden şehidinin cenazesi vardı. Orada anaların acı-sına şahit olduk. Hani "Benim oğlum yüzme bilmiyor." diyen kadını gördüm ama orada yetim ka-lan çocukları da gördüm. Dört aydır o maden işçilerinin ücret almadığını da öğrendik. O insanla-rın aç olduğunu gördük. Bugüne kadar, bu yaşıma kadar insanların ezan vaktini ve namaz vakti-ni beklediklerini gördüm, yani insanlar caminin yanına gidip ezanın okunmasını beklerler, namaz vaktini beklerlerdi ama ezanın ve namazın insanları beklediğini görmemiştim. Yine bugüne ka-dar siyasetçilerin ezan ve namazı kendi talepleri doğrultusunda geriye bıraktırdığını da hadi kabul ettim ama değerli milletvekilleri, dün 8 tane maden şehidinin tabutları masanın üzerinde dizili vaziyette; ben, Genel Başkan Yardımcımız Yakup Akkaya, parti meclisi üyemiz ve eski ba-kan Fikret Ünlü oradayız -CHP'yi de temsilen- bir sürü cemaat bekliyor, siyah takım elbise giy-miş bir adam, gözlük de takmış -hani ben diyorum ya bu ölümlerden sonra devlet cenaze leva-zımcılığı yapıyor diye tam orada gördük- elinde telefon "Tamam, tamam, öğle namazı bekletile-cek, ben okuyun dediğim zaman okunacak ezan." diyor. Şimdi "Başkan gelecek, başkan gele-cek." Ben de sandım ki belediye başkanı gelecek. O arada Genel Başkan Yardımcımız sordu: "Hangi başkan gelecek?" dedi. "Diyanet İşleri Başkanı." dedi. Ben de müdahale ettim: Diyanet İşleri Başkanı bu öğle ezanının saat kaçta okunacağını bilmiyor mu, Öğle namazının kaçta kılı-nacağını bilmiyor mu, bu kadar adam burada bekler mi? Madem öyle, öğlen namazını kılmadan doğru cenaze namazı... "Efendim, Ankara'dan geliyor." dedi. Siz ne iş yapıyorsunuz dedim. "Ben müftüyüm. Ankara'dan geliyorum." dedi. E, ben de Ankara'dan geldim, bir saat erken kalksalardı dedim. "Bakan Bey ile onlar Ankara'dan geliyor." Ve Bakanın Diyanet İşleri Başkanının o mahale girdiği anda saat on ikiyi on beş dakika geçiyordu, tam yarım saat geçiyordu. Onlar girer girmez "Allahü ekber..." sesi yükseldi, ezan okunmaya başladı.

Değerli arkadaşlarım, ben bir Diyanet İşleri Başkanının kendisi oraya gelecek diye...

MURAT YILDIRIM (Çorum) - Sen öğlen namaz kılmıyor musun?

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) - Bırak, bırak! Sen bana dindarlığı öğretme. Bırak sen! Ayıplaman lazım, ayıplaman lazım... (AK PARTİ sıralarından "Sen ayıpsın yahu! Bilmiyorsun, konuşuyorsun." sesi) O kadar insanı orada bekletiyorsun ve bunu Diyanet İşleri Başkanı yapıyor. Ayıptır, saygısızlıktır. Cemaate de saygısızlık, dine de saygısızlıktır. Sen bana dini öğretemezsin ayrıca. Haddini bil! Senin dindarlığın bu kadar olur işte. Orada yarım saat öğlen namazını, öğlen ezanını bekleten Diyanet İşleri Başkanına sahip çıkarsın sen. Ayıptır! Böyle bir şey olmaz arkadaşlar, böyle bir şey olmaz. Orada bir Diyanet İşleri Başkanı öğlen ezanını ve arkasından namazı, o insanların cenaze namazını bekletemez. O insanların acı çekmesine neden olamaz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) - Ben o din okullarında yetiştim, sen hiç merak etme.

Benim bildiğim, cenazelerin anında hemen toprağa götürülmemesi onlara ceza çektirmektir, ailelerine ceza çektirmektir.

Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)