| Konu: | İstanbul Tahkim Merkezi Kanunu Tasarısı |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 17 |
| Tarih: | 20.11.2014 |
FARUK BAL (Konya) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlarım, bu madde bu tasarının en önemli maddelerinden bir tanesidir. "Bu kanunda hüküm bulunmadığı hâllerde ne yapılacaktır?" sorusuna cevap vermektedir. Bu bir tahkim kanunudur. Tahkim Türk hukukunda hem uluslararası hukuk bazında hem de millî hukuk bazında kodifike edilmiş, kanunlaştırılmış bir alandır. Dolayısıyla, bu kanunda hüküm bulunmadığı takdirde uygulanacak olan kural şudur: Yabancı hukukla ilgili bir durum var ise Milletlerarası Tahkim Kanunu uygulanacaktır, millî hukukla ilgili bir husus varsa bu takdirde de Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu uygulanacaktır. Bu gayet tabii, gayet doğaldır. Ancak bu tasarıda ne yazılıdır? Gülmeyin, hukukçular gülecektir. "Medeni Kanun ile Dernekler Kanunu uygulanacaktır." Bu, hakikaten komiktir çünkü Medeni Kanun'dan sonra Dernekler Kanunu'na atıf yapmak tam bir hukuk bilgisizliğidir. Çünkü Medeni Kanun'da derneklerle ilgili hükümler vardır, derneklerle ilgili hükümler Dernekler Kanunu'na zaten atıf yapar. O zaman, Medeni Kanun'dan sonra Dernekler Kanunu'na atıf yapmak sadece işi gargaraya getirmek demektir, "Bak, biz atıf yaptık." Şimdi, sorduğumuzda buna şöyle bir gerekçe getirdiler: "Efendim, bu yargılama yapacak bir organ değil." "Nedir?" "Bu bir dernektir." Bu bir dernekse niye merkez olarak kuruyorsun kardeşim? Kanarya Sevenler Derneği gibi, "tahkim sevenler derneği" de, gitsin, herkes kursun. Hayır, bu, bir tahkim sevenler derneği değil. Bu, aynı zamanda, milletlerarası tahkim konusunda hüküm vermiş olanların kararlarına karşı itiraz edilecek bir divan oluşturuyor yani yargı görevi yapacak. Bu, aynı zamanda, millî tahkimle ilgili verilmiş kararların itiraz mercisi olarak millî tahkim merkezi divanı kurmaktadır. Dolayısıyla, bu kanunun içerisinde o tahkim merkezlerine müracaat usulü vardır, müracaat usulüyle ilgili süreler vardır, tebliğle ilgili hükümler vardır ve tahkim divanlarının vereceği kararın kesinliğiyle ilgili hüküm vardır. Dolayısıyla, bu, kuş mudur, deve midir? sorusunun cevabı... Bu, değerli arkadaşlarım, bir dernek değil. Bu, bir yargılama yapabilecek, organları ve onların faaliyetlerini teşkil eden bir merkezdir. Öyle bir merkezdir ki, tahkimin usul ve esaslarını belirleyecek. Neye göre belirleyecek? Kafasına göre mi? Akşam yatıp gördüğü rüyaya göre mi? Tahkimin usulleri belirli. New York Sözleşmesi'nde belirli. Buna uygun olarak uluslararası tahkimle ilgili birtakım merkezlerin ortaya koymuş olduğu evrensel değerde kabul edilen içtihatlar vardır; Londra, Paris, Hong Kong tahkim merkezlerinin ortaya koyduğu kurallar vardır. Bunlara gidebilmek için bu maddeye demeniz lazım ki: "Hüküm bulunmayan hâllerde Milletlerarası Tahkim ve Hukuk Muhakemesi Kanunu uygulanır." Tabii, bu neyi gerektiriyor? Bu, hukuka saygıyı gerektiriyor. Bu, hukukun üstünlüğünün kabulünü gerektiriyor. Bu, inşa edilecek olan İstanbul Tahkim Merkezinin gerçekten bağımsız, gerçekten tarafsız olması şartını kabullenmeyi gerektiriyor. Oysa, sizde öyle bir niyet yok. Çok açık ifade ediyorum: Siz, yandaş sermayeyi devlet bütçesinden bu yolla daha da bitlendirmek için, imtiyaz, şartlaşma ve sözleşmelerindeki tahkim kuralına göre devletin bütçesine elini atmış olan, haram sofrasında bulunan insanları millî ve milletlerarası tahkim yoluyla yani bu merkez marifetiyle soymak için böyle bir tasarı getiriyorsunuz diyor, hepinizi tekrar saygıyla selamlıyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)