| Konu: | İstanbul Tahkim Merkezi Kanunu Tasarısı |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 17 |
| Tarih: | 20.11.2014 |
FARUK BAL (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İstanbul Tahkim Merkezinin Genel Sekreterliği ile ilgili 13'üncü madde üzerine söz aldım. Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, Genel Sekretere önemli fonksiyonlar ifa etmektedir bu kanun tasarısı. O kadar önemli fonksiyonlar ifa etmektedir ki bağımsız ve tarafsız olarak çalışması gereken Milletlerarası Tahkim Kurulunun tabii üyesidir Genel Sekreter. Aynı zamanda, Millî Tahkim Divanının da tabii üyesidir.
7'nci maddeye göre, yargısal karar verecek olan bu yere seçim yapılırken biraz daha böyle rahat hareket etme imkânı vermek üzere bu önergeyi verdik. Bu seçimi Genel Kurul yapsın yani sizin belirleyeceğiniz 29 kişi yapsın "Hiç olmazsa belki farklı bir ihtimal ortaya çıkabilir mi, o ihtimallerden birisi değerlendirilebilir mi? diye. Hayır, reddedeceksiniz biliyorum. Bunu kim seçecek? Tasarıya göre, bunu Yönetim Kurulu seçecek. Yönetim Kurulu kaç kişi? 3 kişi. Bu 3 kişi aynı zamanda Milletlerarası Tahkim Kurulunun da tabii üyesi olacak -Başkan ile Genel Sekreter- ve Millî Tahkim Kurulunun da tabii üyesi olacak ve bunların seçtiği 3 kişiyle birlikte Türkiye'nin tahkimle ilgili kararları alınacak, ilkeleri belirlenecek, bu esasları belirlenecek. Bunun Türkçe anlamını ben biliyorum, bilmeyenlere söyleyeyim: Tek adam işaret edecek "Şunu seçeceksiniz." diye; O, Yönetim Kurulu Başkanı olacak, Yönetim Kurulu Başkanı Genel Sekreteri seçecek; Genel Sekreterle birlikte ikisi Divan üyelerini seçecekler ve o tek adamın iradesiyle tahkim divanları ne derse o olacak. Nereden çıkarıyorsun? Vallahi size bir örnek vereceğim, siz de saç baş yolacaksınız.
Adalet Komisyonunda HSYK tasarısı görüşülürken ben bir atıfta bulundum, Sayın İyimaya demişti ki: "Parmakların aklı olsaydı demokrasiyi yok eden canavarlar ortaya çıkmazdı." Ben de "Bu kanun önemlidir, yargıdır, hukuktur, haktır, hürriyettir, hakkaniyettir arkadaşlar; aklınızı, vicdanınızı, izanınızı kullanın." diyerek İyimaya'nın bu sözünü ifade ettim fakat bir madde geldi ki hakikaten beni de şaşırttılar. O maddede dediler ki: "Kardeşim, bu olmaz." Olmaz denilen madde neydi? "Cumhurbaşkanının seçtiği Danıştay üyeleri imtihansız bir şekilde istediği hukuk fakültesine yazılır, devam etmeden de diplomayı alır."
YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Sadece onlar değil, idari yargı...
FARUK BAL (Devamla) - Bu, Anayasa'nın her tarafına aykırı, herkes biliyor bunu ve haklı olarak buradan çıktı, tasarıdan çıktı ama gelin görün ki bir yerden talimat geldi, daha sonra öğreniyoruz ki tekriri müzakereyle konulmuş.
İşte bu, Türkiye Cumhuriyeti'nin milletinin iradesinin tecelli ettiği Büyük Millet Meclisinin Adalet Komisyonunda geçtiğimiz hafta oldu. Bundan sonra da bizim şüphelerimiz, endişelerimiz, kaygılarımız, o tek adam iradesine göre şekillenmiş olan yasama, tek adam iradesine göre şekillenmiş olan yürütme ve tek adam iradesine göre şekillenmiş olan yargı hukuki ve ticari ihtilaflarda da tek adamın iradesine tabi olacaktır.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Sandığı nereye koyacağız, sandığı? Sandık ne olacak?
FARUK BAL (Devamla) - Tek adamın iradesi demek, denge ve denetim organlarından ve mekanizmalarından yoksun bir idaredir, bunun Anayasa hukukundaki adı diktatörlüktür.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Sandık ne olacak, sandık? Faruk Bey, sandık ne olacak?
FARUK BAL (Devamla) - Yılmaz Bey, diktatörlüktür. Anladın mı?
Teşekkür ederim. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)