GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İstanbul Tahkim Merkezi Kanunu Tasarısı
Yasama Yılı:5
Birleşim:16
Tarih:19.11.2014

FARUK BAL (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kaldığımız yerden devam edelim.

Eğer bu İstanbul tahkim merkezi, "kanaryaseverler derneği" gibi bir "tahkimseverler derneği" değil ise eğer bu İstanbul tahkim merkezi sermaye transferi yapılmış olan iktidarın yanlısı, yandaşı ve haram sofrasına oturmuş olan kişilere hukuki bir yol açma amacıyla düzenlenmemiş ise o takdirde buranın hukuken güvenilebilir, gerçekten bağımsız, gerçekten tarafsız, insanların güvenle gidebileceği bir merkez hâline getirilmesi gerekir. Bizim de bütün çabamız, bütün niyetimiz budur ancak inatla ve ısrarla, bu yöndeki çabalarımız iktidar kanadında ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu karşısında herhangi bir karşılık bulmuyor. O zaman, bizim şüphelerimiz yoğunlaşarak artıyor demektir. Biraz önce konuşan Cumhuriyet Halk Partisinin sayın hatiplerinin ifade ettiği gibi, kumpaslarla ortaya çıkmış olan milyon dolarlık ihale yolsuzlukları, milyon dolarlık kamu kaynaklarının yandaş sermayelere, yandaş kişilere, yandaş şirketlere transfer edilmesiyle ilgili önceden doğmuş olan ihtilaflara yeni bir çözüm yolu olarak bu düzenlenmektedir.

Değerli arkadaşlarım, buraya atanacak olan kişiler önceden bellidir, bu kanun tasarısı tarif ediyor. Bu kanun tasarıyla, iktidar partisinin, bakanlarının, Başbakanlığın ve Sayın Cumhurbaşkanının işaret edeceği kişiler seçilecektir, bundan adımız gibi eminiz. Nasıl? Geçmişte örneklerini gördüğümüz gibi. Geçmişte AKP için yoğun faaliyetlerde bulunan ve bu nedenle de AKP il başkanı tarafından takdir belgesiyle ödüllendirilen Kayseri Baro Başkanı nasıl yüksek yargı kuruluna üye olarak atanmış ise yine AKP'ye önemli katkılarda bulunmuş kişiler -maddi, manevi veya siyasi- bu kurullarda kurulacak koltuklara oturtulacaktır.

Değerli arkadaşlarım, AKP'nin "uzun adam" diye Genel Başkanına açıkça iltifatlar yağdıran ve onun yandaşı olduğunu Facebook'unda, Twitter'ında ilan eden hâkimlerin, şimdi devlet mahkemeleri gibi, özel yetkili mahkemeler gibi bir kuruluş hâline getirilen sulh ceza hâkimliklerine atandığı gibi. Onlar, orada ne iş yapmaktadır? Onlar, orada, kulaklarına üflenenin aynısını yapmaktadır. İşte bu ihdas edilmiş olan sulh ceza hâkimlikleri, 17-25 Aralık asrın siyasi yolsuzluk operasyonunda yargı önüne dahi götürülmeden takipsizlik kararı vermişlerdir.

Değerli arkadaşlarım, bavulların içerisindeki milyon dolarları büyük Türk milleti gördü, bakan çocuklarının yatak odalarındaki kasaları ve içindeki milyon dolarları büyük Türk milleti gördü, taksi bagajlarında bakanlara taşınan milyon dolarlarla ilgili çantaları gördü, havaalanlarında kontrol edilen sırt çantalarındaki milyon dolarları gördü. Millet gördü de bu takipsizlik kararını veren savcı görmedi mi? Gördü, görmez olur mu ama etki altında kalan savcı, siyasi talimata uyan savcı, siyasallaştırılan yargının bu unsuru o millet vicdanını kanatan takipsizlik kararını vermekten çekinmedi. Bu, Türkiye'nin bir yargı meselesi değil, demokrasi sorunu hâline gelmiştir; parlamenter demokrasinin en ciddi handikabı hâline gelmiştir.

Şimdi, aynı handikabı genel kurul, yönetim kurulu ve millî ve milletlerarası tahkim kuruluna atayacağınız "alo" hatları açık kişiler marifetiyle tekrarlayacaksınız diyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)