GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İstanbul Tahkim Merkezi Kanunu Tasarısı
Yasama Yılı:5
Birleşim:16
Tarih:19.11.2014

CHP GRUBU ADINA TURGUT DİBEK (Kırklareli) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Değerli arkadaşlar, İstanbul Tahkim Merkezi Kanun Tasarısı'nın birinci bölümü üzerinde Cumhuriyet Halk Partisinin görüşlerini açıklamak üzere kürsüdeyim. Öncelikle sizleri saygılarımla selamlıyorum.

Şimdi, ben de Hasip Bey'i dikkatle dinlemeye çalıştım kanunla ilgili olarak ne anlatacak diye ama o biraz karışık anlattı.

Değerli arkadaşlar, aslında, teknik yanları biraz ağır bir kanun yani daha fazla teknik düzenlemeleri içeriyor. O nedenle de belki, kanun ne getiriyor, bu kanunla ne düzenleniyor diye düşünen arkadaşlarımızın veya bizi izleyen vatandaşlarımızın anlamakta güçlük çektiği bir tasarı olduğunu görüyorum çünkü ben de aynı sıkıntıyı yaşıyorum. Bunu bilerek bu tasarıyla ilgili düşüncelerimi sizlerle paylaşacağım biraz daha anlaşılabilir hâle gelsin diye.

Şimdi bu Tahkim Merkezi Tasarısı aslında Türkiye'de yeni değil yani bunun bir geçmişi var. Bununla ilgili çalışmalar bayağı bir önceden başlatılmış, hatta 2014'ün başlarında da bu kanun tasarısının Meclise gelmesi planlanmış. Bakın, artık, dünya küçüldü diyoruz, yani ulaşımda öyle, teknolojide öyle, ciddi anlamda gelişti. Yani bugün Türkiye'den kalktığımızda dört saatte Avrupa'ya da, en uzak köşeye de, Asya'ya da, Orta Doğu'ya da ulaşılabiliyor; aynı şekilde onlar da ulaşabiliyor. Dünyanın her yerinde, bu gelişen teknoloji ve ulaşımın da gelişmesi ticareti de çok geliştirdiği için uluslararası ticaret alanında bu gelişmeler beraberinde ihtilafları da doğurmuş, sorunları da doğurmuş, "Bu ihtilaflar nasıl çözülür?" diye arayışa girmişler. İşte, bunu çözmenin bir yolu da "Daha kısa olsun, hızlı olsun; işte, efendim, ulusal mahkemeler, o ülkelerdeki mahkemeler bu ihtilafları daha tarafsız çözemez." kaygısıyla tahkim merkezlerinin kurulması amaçlanmış dünyada. Dünyada çok sayıda tahkim merkezi var. Yani biz de Türkiye olarak bunların bir kısmını örnek almışız ve bir tasarı hazırlamışız. İşte, akademisyenler çalışmış, hukukçular çalışmış ve karşınıza bu tasarı gelmiş. Komisyonda da bizler bunu görüştük.

Bakın, bir tahkim merkezi nasıl olmalı diye baktığımızda yani özellikleri ne olmalı, nasıl faaliyet göstermeli veya kullanıcılar ona niye gitmeli dediğimizde birtakım özellikleri barındırması gerekiyor. Yani o tahkim merkezinin alıcı olması lazım. Tahkim merkezi kurulduğunda orada, derler ya, işte "doğuşta daha ölüyse" bunun bir anlamı yok. Bir defa tarafsız olması lazım, bağımsız olması lazım. Öyle bir yapının kurulması gerekiyor bu tahkim merkezi içerisinde. İşin uzmanları olacak, hızlı bir yargılama yapacak, gizli bir yargılama olacak ve buna ait düzenlemeleri içerecek. Böyle bir düzenlemeyi ülkeler yapmışlar. Bunu kanunla yapan ülke zaten çok az değerli arkadaşlar çünkü kanunla yapmaya kalktığınızda işin içerisine devlet giriyor, kurumlar giriyor ve o bahsetmiş olduğum tarafsızlığın, bağımsızlığın, devletin kurumlarının bu tahkim merkezine etki yapması, sirayet etmesiyle güven duygusunun oluşması söz konusu olmuyor. Ne yapmışlar? Dernekler kurmuşlar, üniversiteler kurmuşlar, ticaret ve sanayi odaları, enstitüler de bu tür tahkim merkezlerini kurmuş ve dünyanın her yerinde tahkim merkezleri ciddi anlamda rağbet görüyor.

Şimdi, ben, kanun tasarısına baktığımda arkadaşlar, "Biz nasıl kuruyoruz, peki öyle mi? Yani bunu kurduğumuzda Türkiye'de bunun bir işlevi olacak mı, bir faydası olacak mı? Devlet ne kadar bu işin içerisinde? Adalet ve Kalkınma Partisi o kendine demokrat yanını buraya nasıl yansıtmış?" diye baktığımda gerçekten üzüldüğümü de belirtmek istiyorum. Çünkü bu tahkim merkezi yapısı böyle geçerse değerli arkadaşlar, buradan kimse gelip herhangi bir hizmet almaz, alıcı bulmaz, gelip birileri "Biz burada hakemler vasıtasıyla sorunlarımızı çözelim, uluslararası ihtilaflarda gelelim, çözelim." diye başvuruda bulunmaz. Çünkü yapı, bir anlamda devletin, iktidarın, Bakanlığın, kurumların elinde tutmaya çalıştığı ve devlet organlarının bu tahkim merkezini kontrol edeceği bir şekilde oluşmuş.

Bakın, bir genel kurulu var, önemli. Tahkim merkezi bir genel kurul vasıtasıyla yönetim kurulunu ve denetçileri seçiyor. Yönetim kurulu da daha sonra genel sekreteri ve genel sekreter yardımcılarını seçiyor. Şimdi, bu genel kurul yapısı esas 25 kişiden oluşuyor. Ben bu genel kurul yapısıyla ilgili olarak biraz konuşmak istiyorum, bu biraz ilginç.

Bakın, Barolar Birliğiyle ilgili bir düzenleme var, ona ayrıca değinmek istiyorum. Aslında, o, sizin yüzünüzü tüm açıklığıyla ortaya çıkarıyor. Yani Barolar Birliğiyle ilgili yapmış olduğunuz buradaki düzenleme gerçekten ne demokrasiyle ne iradeyle ne sizin o söylemlerinizle örtüşüyor; bunu açıklayacağım.

Şimdi, genel kurulda 6 tane TOBB'dan yani ticaret ve sanayi odalarından temsilci seçilecek, bunları TOBB Yönetim Kurulu seçecek, ticaret ve sanayi odalarından gelecek; barolar 4 kişiyi seçecek, YÖK 3 kişiyi seçecek; bakın, devletle ilgili olan, Adalet Bakanlığının 1'inci sınıf idari hâkimlerinden 1'i orada görev yapacak, Türkiye Bankalar Birliğinin seçeceği 1 üye olacak, Türkiye Katılım Bankaları Birliğinin seçeceği 1 üye olacak, Sermaye Piyasası Kurulundan 1 kişi gelecek, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumundan 1 kişi gelecek, Sermaye Piyasaları Birliğinden 1 kişi gelecek. Yani, aslında işin içerisine devlet tam girmiş. Devletin kurumları genel kurula temsilciler gönderiyorlar.

Şimdi, dünyada niye kurulmuş diye az önce söyledim: Tarafsız olacak, bağımsız olacak, uzmanlar görev yapacak, devlet bu işin içerisine girmeyecek. Zaten değerli arkadaşlar, tahkimde iki taraf anlaşıyorlar, diyorlar ki: "Biz aramızdaki ihtilafı o ülkenin ulusal yargısına götürmeyelim -tabii ki bu da yasanın izin verdiği ölçüde oluyor yani her konuda anlaşarak işte 'Bir hakeme gidelim.' deme şansları yok ama- gidelim, bir tahkim merkezinde anlaşarak oradaki hakemler vasıtasıyla bu sorunu görelim." Yani işin özü bu ama şimdi bu kişiler devletin kurumlarından gelerek nasıl böyle bir yapıyı oluşturacaklar değerli arkadaşlar? Buradan şunu çıkarıyoruz, Hasip Bey'in dediği doğru: Kendinize bir tahkim merkezi kurmaya çalışıyorsunuz yani "Türkiye'de bir tahkim merkezi olsun, bu ihtilafları çözmek üzere bir tahkim merkezi kuralım ama yine bu işi biz takip edelim, biz kontrol edelim, bizim denetimimizde olsun." anlayışı var. Bunu, Barolar Birliğinden, daha doğrusu barolardan gelecek olan 4 kişiyle ilgili olarak, arkadaşlar çok net görüyoruz.

Bakın, 6'ncı maddede şu hüküm var, diyor ki: Bu temsilcilerin her birini bu kurumların yönetim kurulları seçecek. Yönetim kurulları belirtiğimiz o 6 kişiyi, 4 kişiyi, 1'er kişi seçecek ama barolara geldiği zaman "Hayır." deniyor. Barolar Birliğine "Siz seçemezsiniz kardeşim. Siz sadece -kanun maddesi burada çok açık- seçimin gününü ve yerini belirlersiniz ama Türkiye'deki 81 baro başkanı gelecek ve Türkiye'den, o Barolar Birliğinden aday olan avukatlar içerisinden baro başkanları, sadece baro başkanları o 4 kişiyi tahkim merkezinin genel kuruluna seçecek." Deniliyor. Ya böyle bir şey olabilir mi? Sayın Bakan bilmiyorum, biraz beni dinlerse bu konu önemli bir konu, bu bence en önemli unsurlarından bir tanesi.

Bakın "demokrasi" deniyor. Değerli arkadaşlar, TOBB...

İDRİS ŞAHİN (Çankırı) - Turgut Bey, Anayasa Mahkemesine de öyle seçiliyor.

TURGUT DİBEK (Devamla) - Bir dakika, bir dakika.

Şöyle: TOBB'un kendi Yönetim Kurulu seçiyor, YÖK Genel Kurulu seçiyor, tüm kurumların, az önce saymış olduğum kurumların tümü yönetim kurulları vasıtasıyla seçiyor ama Barolar Birliğine geldiğinde şunu diyorsunuz Barolar Birliğine: "Hayır, siz seçmeyeceksiniz."

HİLMİ BİLGİN (Sivas) - Çoğulcu olsun diye.

TURGUT DİBEK (Devamla) - Ya bırakın, ne çoğulculuğu arkadaşlar? O zaman şunu yapın: Yani TOBB'un 6 kişiyi seçeceği burada yasada hüküm altına alınmış. O zaman, illerdeki ticaret ve sanayi odalarının başkanları var; ticaret odası var, sanayi odası var, deniz ticaret odası var. O başkanları toplayın TOBB'a -burada çok güzel merkezleri var- o başkanlar seçsin -çoğulculuk- onlar seçsin. Türkiye'de kaç üniversite var? 200'e yakın üniversite var. Onların rektörleri gelsin, YÖK'ün seçeceği şu 3 kişiyi çoğulcu olarak onlar seçsin. Onların yönetim kurulları seçiyor. Ama, bakın, Sayın Bakan, lütfen -biz bu işi, biraz sonra önergelere, maddelere geçtiğimizde- "Kör gözüm parmağına." Bu olmaz, yakışık değil.

Barolar Birliği meselesi için oraya ayrı bir düzenleme getiremezsiniz. Arkadaşlar, Barolar Birliği nasıl seçilmiş, seçim yapmışlar mı?

İDRİS ŞAHİN (Çankırı) - İnsan Hakları Kurumunun seçimlerinin usulleri de aynı, Anayasa Mahkemesinin seçim usulleri de aynı

TURGUT DİBEK (Devamla) - Yani, Barolar Birliğinin bugünkü yönetimi atamayla mı gelmiş oraya, vesayetle mi gelmiş arkadaşlar? Seçimse seçim. Barolar seçimlerini yapmışlar, Barolar Birliği de orada aday olan ekipler arasından seçilmiş. Bu düzenlemenin mutlaka oradan çıkması lazım. Yani, diğer o 25 kişi belirlenirken nasıl ki yönetim kurulları seçecekse o genel kurula gelecek olan kişileri, 4 hukukçuyu, avukatı da Barolar Birliği Yönetim Kurulunun seçmesi gerekir değerli arkadaşlar.

Onun dışında, yasayla ilgili çok sayıda sakınca var. Ama, biz, bakın, temel olarak buradaki sakıncaları gidermediğiniz takdirde zaten burada bu yasaya "evet" dememiz mümkün değil. Ama, işin özünde, yapıcı baktığımızda -dünyanın gelişen bu süre içinde- Türkiye'de bir tahkim merkezinin olması zaten kaçınılmazdır. İstanbul Türkiye bir masa tenisinde topun sekmesi gibi seken noktadır artık. Yani, top oradan vurulduğu zaman İstanbul'dan sekiyor Asya'ya gidiyor, İstanbul'dan sekiyor...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

TURGUT DİBEK (Devamla) - Orta Doğu'ya gidiyor, işte, efendim, Afrika'ya gidiyor. Dolayısıyla, bu tahkim merkezi kurulacaktır da bu sakıncaları burada gidermek zorundayız. Eğer kayıtsız kalırsanız Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz yanlışları düzeltmek üzere her maddede önerge vereceğiz, konuşmalarımızı yapacağız ama sonuçta bu yasa bu şekilde geçerse desteklemeyeceğiz.

Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)