| Konu: | CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 8'inci ve 9'uncu sıralarında yer alan 649 ve 650 sıra sayılı Kanun Tasarılarının bu kısmın 5'inci ve 6'ncı sıralarına alınmasına ve diğer işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesine; Manisa Milletvekili Hasan Ören ve 21 milletvekili tarafından, Turgutlu Çal Dağı bölgesinde sülfürik asit kullanılarak nikel madeni çıkarmak için verilen ÇED izniyle kesilecek ağaçların ve yok edilecek ormanların Turgutlu ve çevresine vereceği zararların tespiti amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin (10/218), ön görüşmelerinin Genel Kurulun 19 Kasım 2014 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına, anılan Meclis araştırması önergesinin görüşmelerinden sonra 649 ve 650 sıra sayılı Kanun Tasarılarının görüşmelerinin bitimine kadar Genel Kurulun çalışmalarını sürdürmesine ilişkin |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 16 |
| Tarih: | 19.11.2014 |
HASAN ÖREN (Manisa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisinin grup önerisi üzerine söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Geçmiş günlerde yaşadığımız acı olaylar, maden kazaları, ILO Sözleşmesi'nin 176'ncı maddesi ve 176'ya dayalı 167'nci maddesiyle ilgili, inşaat çalışanlarıyla, maden ocaklarında çalışanlarla ilgili Dışişleri Komisyonuna gönderdiğimiz, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına gönderdiğimiz ve sizlerin de onayıyla gündeme alınması için verdiğiniz karar doğrultusunda 4 Kasımdan bu yana Parlamentonun gündemine sözleşmenin indirilmesi mümkün olmamıştır. Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz, inşaatlarda hayatlarını kaybeden, maden ocaklarında hayatlarını kaybedenlerle ilgili bu yasanın, ILO Sözleşmesi'nin 176 ve 167'nci maddelerinin Genel Kurul salonuna acilen indirilip, görüşülüp imzalanmasıyla ilgili talebimizi ısrarla sürdürmekteyiz ama ne yazık ki sizler hâlâ daha Parlamentonun gündemine getirmediniz, inşallah önümüzdeki günlerde Parlamentonun gündemine indirirsiniz.
Değerli arkadaşlarım, biz buradan komisyon kurulmasıyla ilgili sizlere neyi getirirsek artık siz bu araştırma komisyonlarıyla araştırılmasını istediğimiz konuları elinizin tersiyle itiyorsunuz. 2014 yılında çok acılar yaşadık. Soma maden kazasında 301 evladımızı kaybettik. Arkasından Ermenek geldi, Ermenek'te 18 yurttaşımızı kaybettik, hâlâ 6 arkadaşımız suyun içerisinde madende. Bunu defalarca söyledik. Buradan Manisa milletvekilleri olarak 3 milletvekilimiz Soma kazalarıyla ilgili "Araştırma komisyonu kurulsun." dediğinde yine başka şeylerle uğraşıyordunuz ve komisyonun kurulmasına izin vermediniz ama başımıza böyle bir felaket geldiğinde, bütün dünyanın gözü Soma'ya çevrildiğinde hemen komisyonun kurulmasıyla ilgili onay verdiniz. Doğru yaptınız, keşke 3 milletvekilinin daha önce verdiği araştırma komisyonuna "Evet." deseydiniz belki 301 vatandaşımızın canlarını bu maden ocaklarında teslim etmesine engel olabilirdik.
Şimdi, bir önemli konu daha... Soma'da yaşanan bu facia, arkasından Yırca köyünde binlerce zeytin ağacının kesilerek yeşile karşı düşmanlığınızı, yeşile karşı olan bu önemsemez tavrınızı anlamak mümkün değil. Manisa'nın Turgutlu ilçesinde ağaç katliamının adı Çal Dağı oldu. Manisa'nın Turgutlu ilçesinde "Sülfürik asitle nikel çıkaracağım. Çıkarmak için elimizden gelen her şeyi yapacağız. Yandaşlarımızı korumak zorundayız." anlayışıyla bugüne kadar bu alanda 200 bin ağaç kestiniz, kesilmesine müsaade ettiniz. Buradaki ağaçlar 35 yaşında, 40 yaşında. Ağaç katliamını devam ettirebilmek için en son hazırlanan, 29 Ekimde çıkan ÇED'le beraber yine yüz binlerce ağacın kesilmesine müsaade ediyorsunuz.
Değerli arkadaşlarım, 1970 yılında erozyonlu bölge olduğu için birinci sınıf toprakların olduğu Gediz havzasında toprakların verimliliğinin, nikelin 10 kat fazla olduğunu MTA tespit edip 1 milyon 971 bin ağaç dikmiş. Şimdi o ağaçlar 35, 40, 50 yaşlarında. 200 bin tanesini katlettiniz, katledilmesine müsaade ettiniz. Şimdi, "Yüz binlerce ağacı keseceğiz." diyorsunuz ve ÇED raporunu onaylatıyorsunuz. Şehircilik Bakanlığı, 29 Ekimde ÇED raporunu onaylamış. Burada kestiğiniz ağaçlar, 35-40 yaşındaki ağaçlar. Sekiz santim boyundaki ağaçlar, bu 200 binin içerisinde yok, onları saydığınızda 400 bin, 500 bin ağacı katletmeye müsaade ediyorsunuz.
Şimdi, geçen dönemde dedim ki: "Arkadaşlar, ne olursunuz araştırma komisyonunu kuralım, gidelim, bakalım, Turgutlu'nun Çal Dağı'nda, birinci sınıf toprakların olduğu yerde bu araştırma komisyonu bir araştırma yapsın. Eğer bu 35-40 yaşındaki, 50 yaşındaki ağaçlarımızın kesilmesine bu komisyon müsaade edecek ise, komisyon gerçekten birinci sınıf tarım arazilerinde 'böylesine cehennem çukurlarının açılmasında bir mahzur yok.' diyor ise o zaman el birliğiyle bu nikelin çıkarılmasına birlikte karar verelim." Ne yaptınız? Tıpkı, Soma Komisyonunda üç milletvekilinin verdiği ortak önergeyi reddettiğiniz gibi, bizim verdiğimiz önergeyi de yine reddettiniz.
Değerli arkadaşlarım, Soma Komisyonu dün yedi saat aralıksız, bilfiil çalıştı. Komisyonların kurulmasında bu Meclisin ödediği bir para yok, harcırahı yok, masrafı yok. Yeri geldiğinde Türkiye'de AR-GE'den bahsediyorsunuz, sanayiciye diyorsunuz ki "AR-GE kurun, AR-GE ile daha teknolojik mallar üretin, daha fazla ihracat, daha fazla para girsin." Peki, bu Meclisin AR-GE'si nedir, bu Meclisin AR-GE kurma ihtiyacı yok mudur? İşte bu komisyonlar AR-GE'dir. Yedi saat dün görüştük, konuştuk; yedi saat sonucunda da madenlerle ilgili belirli bir oranda ortak aklı, ortak noktayı yakalamaya çalışıyoruz.
Şimdi, 200 bin ağacın kesileceği, bu cehennem çukurlarının açılacağı, birinci sınıf topraklarda 18 milyon ton sülfürik asitin fabrikasının kurulmasında ne hayır, ne yarar görüyorsunuz? Manisa milletvekilleriyle görüştüğümüzde "Evet, haklısın." Peki, haklıysak bu komisyonun kurulmasında bir Manisa milletvekili olarak niçin parmağını kaldırmıyorsun? Oraya geldi mi, bu salonda işler bitiyor.
Peki, Manisa milletvekilleri böyle de bakanlar farklı mı? Bundan önceki Orman Bakanı Osman Pepe, televizyona çıkıyor, diyor ki: "Eğer Turgutlu'daki nikel madeninin insan sağlığına, çevreye saygılı bir proje olduğunu görseydim, ben bunun altına imza atardım." Soruyorlar "Peki, insan sağlığına ve çevreye zararlı mı?" "Zararlı olmasaydı zaten imzayı çoktan atmıştım." diyor. "Benim bileğimi bükemediler." diye bir de meydan okuyor. Bu, muhalefete meydan okuma değil, size meydan okuma. Daha sonra gelen Veysel Eroğlu'na soruyoruz, diyoruz ki: "Bu imzayı siz mi attınız?" Eski Bakan kabul etmiyor, yeni Bakan da kabul etmiyor "Ben atmadım." diyor. Evet, doğru söylüyorlar, bu proje onların da içine sinmiyor ama birilerinin içine siniyor. Kimin içine siniyor? "Bütün maden ruhsatlarını benim haberim olmadan veremezsiniz." diyen, dünün Başbakanı bugünün Cumhurbaşkanının içine siniyor.
Değerli arkadaşlarım, Çevre Komisyonuna götürdüm. Şu vahşeti görüyor musunuz? Şu an, buradan, 600 milyon dolarlık sadece kuru üzüm ihracatı yapıyoruz. Böylesine bir vahşet olabilir mi!
Bu komisyonun kurulmasını niçin istemiyorsunuz? Bu komisyonu kuralım, gidelim yerinde inceleme yapalım. Bu incelemeleri yaptıktan sonra eğer sizler bu nikel madeninin Türkiye'nin elinde olan yüzde 8'lik birinci sınıf tarım topraklarının, Gediz havzasının korumaya alınmış tarım topraklarının bu nikel madeninin karşılığında yok edilmesine "Evet" der iseniz veya soruyu tersine çevireyim: "Bu nikel madeninin buraya zararı yok. der iseniz hiçbir sorun yok. Bu ülkenin madene de ihtiyacı var, bu ülkenin tarıma da, sanayiye de ihtiyacı var. Ama böylesine vahşi, böylesine duygusuz..."
Hepinizin yüreğinin acıdığını, yüreğinin sızladığını biliyorum, 50 yaşındaki ağacı nasıl kesebilirsiniz? 50 ağaç, 100 ağaç değil, 200 bin ağacı kesmişsiniz, şimdi yüz binlerce ağacı kesmek için Şehircilik Bakanlığı ÇED'i onaylamış. Yasal bütün haklarımızı arayacağız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HASAN ÖREN (Devamla) - Şu sözlerle bitirmek istiyorum konuşmamı: Bütün ağaçlar kesildiğinde, bütün hayvanlar öldüğünde, bütün sular kirlendiğinde, hava solunamaz hâle geldiğinde paranın yenilebilir bir şey olmadığını anlayacaksınız sayın AKP milletvekilleri. (CHP sıralarından alkışlar)