| Konu: | Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifi |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 14 |
| Tarih: | 13.11.2014 |
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; özellikle Hilvan ilçesi... Tabii, şöyle diyeyim: Şanlıurfa'yla ilgili biliyorsunuz, öncelikle, Şanlıurfa'da su yoktu, Şanlıurfa'nın merkezinde su yoktu. Biz, Atatürk Barajı'ndan çok mükemmel bir içme suyu arıtma tesisiyle Şanlıurfa'ya... Hatta şu anda birinci kademesi 2020 yılına kadar yetecek. Şimdi, şu anda, ikinci kademe içme suyu arıtma tesisini yaparak Şanlıurfa merkezin su meselesini kökünden çözdük. Bazı ilçelerde su var ama yeterli değil, belki yakın bir zamanda, belki üç beş yıl içinde su sıkıntısı olabilir. Bu bakımdan, biz, Şanlıurfa'nın bütün ilçelerini ele aldık, Hilvan da buna dâhil, kesinlikle projeler yapılıyor, bunların su problemi kökünden çözülecek.
Yalnız şunu ifade edeyim: Sayın Tanal, biliyorsunuz Türkiye'de her şehirde bir su sıkıntısı vardı; 1994 öncesi İstanbul'da, İzmir'de, Kars'ta, Edirne'de. Biz, özellikle 2003 yılından itibaren büyük bir planlama yaptık. Hatta, 2007 yılında, biliyorsunuz, 1053 sayılı Kanun tamamen değiştirildi, 100 bin kriteri vardı. 1053 sayılı Kanun şu: Nüfusu 100 binden büyük İzmir, Ankara, İstanbul gibi şehirlere su teminine dair kanun biliyorsunuz. Burada nüfusu 100 binden büyük şehirlere geçmişte su götürülürken DSİ tarafından, biz şimdi 100 bin kriterini kaldırdık. Böylece, 2007 yılında bu kanun değişince biz 81 şehrimiz için otuz, kırk yıl sonrasının ihtiyaçlarını karşılayacak bir eylem planı, su temini eylem planı hazırladık ve bu da başarıyla yürüdü. Mesela, bu sene kuraklığa rağmen -siz de biliyorsunuz, İstanbul'da yaşıyorsunuz- hiçbir şehrimizde su problemi olmadı. İnşallah, Hilvan'da da ve sadece Hilvan değil, orada Siverek vesaire birtakım ilçeler var, onları da çözeceğiz.
Diğer bir husus da, suyun ticarileşmesi söz konusu değil. Bakın, sudan biz para almıyoruz şu anda. Ancak, tabii ki, büyükşehirlerde -İstanbul'da İSKİ gibi- diğer şehirlerde su kanalizasyon idareleri var. Bunlar özellikle belediye meclis kararıyla su tarifelerinde yetkili. Çünkü İSKİ'nin ve diğer su kanalizasyon idarelerinin genel kurulu büyükşehir belediye meclisi olduğu için tarifeleri onlar tarafından hazırlanıyor ve kanuna göre onlar yetkili. Ama ben şunu biliyorum, bu tarifeler hazırlanırken... Ücretler diğer ülkelere baktığımız zaman çok daha düşük, bunu özellikle vurgulamak istiyorum, su ve atık su açısından. Bunu Almanya'yla, İngiltere'yle kıyaslamanız mümkün. Yani burada zaten bu idareler kâr maksatlı değil, sadece masrafı alıyor. Yani suyun getirilmesi, arıtılması, terfi, enerji ve atık suların toplanıp arıtılması gibi masraflar var, dolayısıyla su kanalizasyon idareleri sadece ve sadece işletme masraflarını karşılayacak bir seviyede evlere su veriyor. Hatta, ben İSKİ Genel Müdürü olduğum zaman, biz fakir aileler sıkıntı çekmesin diye ayda yaklaşık olarak 7-10-15 metreküpten daha az su kullanan ailelere fiyatı çok zararına tutuyorduk. Yani bu da su kanalizasyon idareleri tarafından dikkate alınıyor. Suyun ticarileşmesi diye bir şey söz konusu değil, su herkesin en tabii hakkı. Yani bir devletin vatandaşına sağlıklı ve yeterli su vermesi bütün vatandaşların devletten beklediği en önemli haktır.
Kadir Bey'e gelince. Şimdi, Kadir Bey, kendim Çevre Mühendisliği Bölümü Çevre Teknolojisi Ana Bilim Dalı Başkanı iken ta 1990'lı yıllarda ilk defa ölçümü Haliç'te, Marmara Denizi'nde yaptık. Hatta ilk defa... İki tabakalı akım var biliyorsunuz hem Çanakkale'de hem de İstanbul Boğazı'nda. Bununla ilgili ölçümleri... Hatta bu tabakaların yükseklikleri, akımlar... Bildiğiniz üzere, alt tabaka Marmara'dan Karadeniz'e gidiyor, üst tabaka da Karadeniz'den Marmara'ya doğru, böyle iki tabakalı bir akım var. Dolayısıyla şunu özetle vurgulamak istiyorum: 1994 öncesi... Çünkü en çok kirleten İstanbul ve Tuna Nehri. Dolayısıyla İstanbul'da 1994 öncesi atık suların ancak yüzde 5'i toplanıp arıtılıyordu ama biz 1995-96 yıllarında su meselesini kökünden çözünce 97 yılını özellikle Haliç yılı, 98'i temiz Marmara yılı ilan ettik ve bütün atık su arıtma tesislerini tamamladık. Bakın, sırf ben İSKİ Genel Müdürüyken yaptığımız atık su arıtma tesisleri: Yenikapı vardı ama bağlantıları yoktu. Yenikapı'ya bağlanan bütün kolektörleri tamamladık ve Yenikapı'dan arıtarak bunu Karadeniz'e giden dip akıntıya veriyoruz. Ayrıca, Baltalimanı'nda... Haliç'i kurtarmak için ta Kemerburgaz'dan başlayarak muhteşem kolektör, sonra tünele giriyor. Baltalimanı'na kadar muazzam tüneller var yani, içinden tır geçecek büyüklükte ve bunu Baltalimanı'nda topluyoruz, arıtıyoruz ve onu da dip akıntıya veriyoruz. Bunun dışında, Kadıköy, Küçüksu, Küçükçekmece, bunların tamamı zamanımızda arıtıldı ama Büyükşehir Belediyemiz, İSKİ, daha sonra Ataköy'de o bölgenin bütün atık sularını toplayacak ileri bir atık su biyolojik arıtma tesisi kurdu. Böylece, benim bildiğim kadarıyla, şu anda İstanbul'da toplanan atık suların aşağı yukarı yüzde 97'si arıtılıyor.
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) - Biyolojik arıtma mı?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) - Bunun gerekli olanları biyolojik, hatta bir kısmı atık su biyolojik.
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) - Hayır, yani gri su olarak mı?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) - Bir dakika, müsaade edin.
Bakın, ben bunun uzmanıyım. Burada şöyle karar aldık: Bir: Mesela havzaya verilecekse, diyelim ki Riva Deresi'ne verilecekse o Paşaköy Arıtma Tesisi ileri biyolojik arıtma tesisi, hatta daha ilerisi ama bir kısmı, Ataköy denize verilecekse, bir alt akıntı yoksa, bu biyolojik arıtma tesisi, hatta o da ileri. Ama alt akıntıya verilecekse, bu takdirde, alt akıntı... Biliyorsunuz, Karadeniz'in 100 metre aşağısı tamamen ölü denizdir. Dolayısıyla, burayı ön arıtmadan sonra -ızgara, kum tutucu, vesaire- oraya veriyoruz. Dolayısıyla, bu da herhangi bir açıdan bir kirliliğe sebep olmuyor. Esas kirlilik Tuna Nehri'nden geliyor. Dolayısıyla, benim özellikle sizlerden de istirhamım: Tuna Nehri'nin kirlenmesinin önlenmesi konusunda zamanında böyle bir komisyon kurulmuştu, Karadeniz'de kirlenmenin önlenmesiyle alakalı, bunu takip etmemiz lazım. O kirlenmeyi kontrol edersek... Ama İstanbul'da atık su arıtma tesisleri yapıldı, Kocaeli'ndeki atık su arıtma tesislerinin tamamı yapıldı, çevredeki iller de yapıyor büyük ölçüde.
Biz de -az önce değerli CHP'li vekilimizi dinledik, gitmiş şu anda- Ergene Nehri'yle ilgili çok muhteşem bir çalışma yapıyoruz. Bakın, bunun ben size kitaplarını getireceğim, söz verdim. Hatta daha önceki konuşmamda atık su arıtma tesisi ve su tasfiyesi kitaplarını talep ettiniz, bütün vekillerime getireceğim, Ergene'yle ilgili de... Yani bu konuda çok güzel çalışmalar yapılıyor. Hatta şunu da ifade edeyim, bizim şu anda bulduğumuz teknoloji var ya, dünyanın en ileri teknolojisini kullanıyoruz. Biyolojik azot ve fosfor gideren teknolojiyi, son yirmi yılın teknolojisini ilk defa biz uyguladık, bunu da gururla ifade ediyorum.
O bakımdan, Marmara nehirlerinde cıva ve diğer konsantrasyonlar fevkalade azalmıştır, ama bununla ilgili, arzu ederseniz çok daha detaylı parametreleri -ta otuz yıldan bu yana ölçüyoruz- size verebilirim.
Teşekkür ediyor, hepinize saygılar sunuyorum.