| Konu: | Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifi |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 12 |
| Tarih: | 11.11.2014 |
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 615 sıra sayılı Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı hakkında şahsım adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce heyetinizi ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; AK PARTİ hükûmetlerimiz süresince 2002 yılından günümüze dek sağlıkta çok büyük değişim ve dönüşümler gerçekleştirilmiştir. Sağlıkta değişim, dönüşüm programı neticesinde hastaneler tek çatı altında toplanmış, tüm vatandaşlar sosyal güvenlik çatısı altına alınmış, hastanelere kalite standartları getirilerek hem tıbbi donanım anlamında hem de altyapı açısından çok önemli mesafeler katedilmiştir.
Diğer taraftan, sağlıkta ölçülebilir, izlenebilir, sürdürülebilir politikalara geçilmiştir. Bu değişim ve dönüşüm politikaları neticesinde nitelikli yatak sayısı yüzde 6'dan yüzde 46'ya çıkmış ve yoğun bakım yatak sayıları önemli derecede artmıştır. Kişi başına hekime müracaat -benden önceki konuşmacılar da söyledi- yılda yüzde 3,2'den yüzde 8,2'ye çıkmıştır. Sağlık kriterlerinin önemli göstergelerinden olan doğumda beklenen yaşam süresi 2002 yılında 71,8 iken 2012 yılında 76'ya yükselmiştir. Ayrıyeten, bebek ölümleri hızı 2002 yılında, özellikle bunu vurgulamak istiyorum, 1.000 canlı doğumda 31,5 iken bugün yüzde 4,7'ye düşmüştür. Anne ölüm hızları yine her 100 bin canlı doğumda 64 iken bugün yüzde 15,4'e inmiştir. Sağlık hizmetlerinden memnuniyet oranı yüzde 39'lardan yüzde 75'lere yükselmiş, hastanede yapılan doğum sayısı yüzde 69'dan yüzde 97'ye çıkmıştır. Bebek izleme oranı da yine yüzde 62'den yüzde 99'a çıkmıştır. Yine, diğer taraftan yeni doğanlarda tarama adına işitme taraması, hipotiroidi taraması, biyotinidaz taraması gibi pek çok taramalar yapılmaktadır.
Hükûmetlerimiz döneminde sağlıktaki ikinci en büyük atılım, altyapıyla ilgili olmuştur. Hükûmetlerimiz döneminde Türkiye'nin hemen hemen her ilinde ve birçok ilçelerinde yeni devlet hastaneleri yapılmış ve bunlardan da en sonuncusu olan ve gerçekten de çok önemli yatak kapasitesine sahip olan şehir hastaneleri yapımına geçilmiştir. Sağlıkta değişim, dönüşüm uygulamaları ve yeni devlet hastanelerinin yapılmasıyla sağlık standartlarımız oldukça yükselmiştir. Bu gelişimin üçüncü basamağı olan Türkiye sağlık enstitüsünün kurulmasıyla, hem kronikleşmiş hem de büyük maddi külfetler getiren hastalıkların azaltılması, ayrıca teşhis ve tedavide kullanılan tıbbi cihazların ve ilaçların ithalatından vazgeçilerek yerli üretimin yapılması, anne ve çocuğun kronik hastalıklardan korunması sağlanacaktır. Diğer taraftan, insan ölümlerinde önemli bir yer işgal eden kanser nedenlerinin ve korunma yöntemlerinin araştırılması ve ayrıca halk tarafından kullanılan ve uzun süredir varlığı bilinen alternatif tıp metotlarının bilimsel yönden araştırılarak halkın hizmetine sunulması alanında çalışmalar yapmak gibi sağlığın geliştirilmesi için Türkiye sağlık enstitüsü kurumunun kurulması sağlanacaktır.
Türkiye'deki AR-GE çalışmalarına harcanan mali kaynaklara bakıldığında, OECD ve Avrupa ülkeleri gayrisafi millî hasılasının yüzde 2'si gibi AR-GE'ye kaynak aktarırken bu bizim ülkemizde gayrisafi millî hasılanın yaklaşık olarak yüzde 1'lik kısmını oluşturmaktadır. Fakat sağlık AR-GE çalışmalarına baktığımız zaman Avrupa ülkelerinde ve OECD ülkelerinde sağlık AR-GE çalışmalarına tüm AR-GE çalışmaları içinde ayrılan pay yüzde 8-9'lardayken bu bizim ülkemizde maalesef yüzde yarım bile değildir, yarımın da daha altındadır.
Diğer taraftan, dünya örneklerine baktığımız zaman, Amerika Birleşik Devletleri'nde, Fransa'da, Almanya'da, Kanada'da, pek çok ülkede kanser enstitüleri ulusal bir politika olarak izlenmektedir ve bu enstitüler kurulmuştur. Diğer taraftan, bizim ülkemizdeki bakanlıklara bağlı enstitüler var mı derseniz, yine Orman Bakanlığımıza bağlı ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımıza bağlı pek çok enstitü vardır. Diğer taraftan da TÜBİTAK çatısı altında da pek çok enstitü faaliyet göstermektedir fakat ülkemizde TÜBİTAK son yıllarda ciddi gelişmeler sağlasa da sağlık alanında ne yazık ki umut edilen başarılar elde edilememiştir. TÜBİTAK'ın pek çok alanla ilgilenmesinden dolayı sağlık üzerine yeterince eğilememesi, ayrıca sağlık paydaşlarının yeterince koordine olamaması beklenen sonuçları vermemiştir.
Bizim buradaki, sağlık enstitülerindeki temel amacımız şudur: Yani, burada belki otuz yıllık üniversitelerimizin, işte, kanser enstitüsü gibi bazı enstitüleri mevcuttur fakat burada üniversitelerimiz bireysel anlamda çalışmaktadırlar, ülke politikasını oluşturamamaktadırlar.
Buradaki, Sağlık Bakanlığımızın enstitü kurmasındaki temel amaç bu enstitülerde Türkiye çapında bir politika oluşturmak, bir strateji belirlemek ve bunun üzerinde yoğunlaşmaktır.
Diğer taraftan, tabii ki bu sağlık enstitülerimizin yapısına bakıldığı zaman, gerçekten de sağlık enstitülerimizde mesela yüksek danışma kurulunun yapısına baktığınız zaman hem bakanlıklardan üyeler vardır hem de ayrıca diğer sivil toplum örgütleri olan, işte Türk Tabipleri Birliği, Eczacılar Birliği, Dişhekimleri Odası gibi pek çok odadan da bunların üyesi vardır. Diğer taraftan da bu atanacak 6 üyenin de ayrıyeten bu alanda en az doktora yapmış ilgili kişi olması bunun bilimsel yönden de çok güçlü olduğunu göstermektedir.
Diğer taraftan, tabii ki bu sağlık enstitülerinin kurulmasıyla da kazanacak olan Türkiye'dir ve bu alandaki çalışmalar Türkiye'de pek fazladır ama bunların nihai ürüne döndürülmesi veya diyelim ki, bunlara göre sağlık politikalarının belirlenmesi veya önleyici politikaların oluşturulmasında şimdiye kadar etkin bir rol oynamaması etken olmuştur. Bundan sonra inşallah, bu olumsuzluklar ortadan kalkacaktır.
Diğer taraftan tabii ki, burada en çok eleştirilen konulardan bir tanesi de, işte Sağlık Bakanlığı tarafından bir sağlık üniversitesinin kurulması. Burada tabii pek çok eğitim ve araştırma hastanemizde yaklaşık 1.500 tane doçent ve profesör öğretim üyesi elemanlarımız vardır. Bunların özlük haklarına bakıldığı zaman gerçekten de özlük hakları yönünden çok büyük eksiklikler içindedirler. Hem bunların özlük haklarının oluşturulması hem de burada eğitim gören, ihtisas yapan binlerce doktorumuz vardır, buradaki eğitimin bir standarda kavuşturulması, öğretim üyesi zenginliğinin artırılması yönünden bunun katkısı olacağını düşünüyorum ve bu hem sağlık enstitülerinin kurulmasının hem de Sağlık Bakanlığına bağlı sağlık üniversitesinin kurulmasının Türkiye'nin sağlığı açısından önemli katkılar sağlayacağını düşünüyorum.
Bu kanunun lehinde olduğumu ifade ediyorum. Bu kanunun ülkemize ve milletimize hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyorum, hepinizi saygılarımla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)