| Konu: | Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifi |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 12 |
| Tarih: | 11.11.2014 |
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne) -Sayın Başkan, çok değerli milletvekili arkadaşlarım; öncelikle sizleri saygıyla selamlıyorum.
Tabii sağlık alanı ve tıpta dünyadaki duruma baktığımızda belki de herkesin her boyutuyla, her türlü cümleyi söyleyebileceği bir alan. Bir dakika yok ki sağlıkta bilimsel gelişmelerde yenilikler olmasın, bir dakika yok ki sağlıkta tıbbi teknoloji alanında yeni yeni gelişmeler olmasın ve insanoğlu da insanlık da her an, her dakika sağlığıyla ilgili bu gelişmelerin bire bir muhatabı olmak ve bu gelişmelerden istifade etmek istiyor olmasın.
Biz Türkiye Cumhuriyeti hükûmetleri olarak, özellikle AK PARTİ döneminde, sağlıktaki bütün imkânların ülke insanımızın hizmetine sunumunda hakkaniyetli bir ulaşım ve hakkaniyetli bir hizmet alımı yönünde bütün sıkıntılara, bütün zorluklara rağmen önünde engel bırakmama gayreti içinde yoğun bir çalışma gayreti sarf ettik on iki yıldır. Gerek hekime ulaşmada gerek hastaneye ulaşmada gerek ilaca ulaşmada gerek tıbbi teknolojiye ulaşmada önemli mesafeler kaydettik. Tabii ki yirmi dört saat hasta, hasta yakını ve sağlık sorunuyla ilgilenen bir alanın sorunsuz olmasının veya sorunlar bitiyor, azalıyor deniyor olmasının çok mümkün olmadığını hepimiz takdir ederiz.
Ama bugün Türkiye olarak geldiğimiz nokta: On yıl önce Almanya'yı örnek gösterenler, on yıl önce İngiltere'yi örnek gösterenler, on-on iki yıl önce "Amerika, Fransa" diyenler, bugün artık oralardaki insanlar bile Türkiye'deki bu sağlıkta dönüşümün yakaladığı dinamikleri takdir ediyor ve bu dinamiklerin topluma yansımasının verilerini de dünya bilimsel olarak, veri olarak değerlendiriyor. Dünya Sağlık Örgütü 2002 yılında Avrupa bölgesinde Türkiye'yi en son sırada gösterirken, 2012 yılında Dünya Sağlık Örgütü Türkiye'yi sağlıktaki dönüşümle örnek ülke olarak 52 ülkeye, bölgesindeki ülkelere gösterebiliyorsa yakaladığımız önemli bir performans var. Ama bütün buna rağmen, yirmi dört saat hasta ve sağlık sorunlarıyla ilgilenen ve yirmi dört saat dünyadaki bilimsel gelişmeleri takip eden, tıbbi gelişmeleri takip eden, tıptaki teknolojik gelişmeleri ülke insanına sunan bir yapının tabii ki eleştirilen veya eksik kalan yönleri olacak veya ceplerimizde telefonlar dinmeyecek. Çünkü bundan on yıl önce çocuk endokrinoloğunun ne olduğunu bilmeyen anne bugün bize "çocuk endokrinoloğu" diyor, "çocuk hematoloğu" diyor ve dolayısıyla bunu yalnız İstanbul'da, Ankara'da demiyor, Şırnak'ın Cizre'sinde diyor, Çanakkale'nin Ezine'sinde diyor.
Dolayısıyla, bütün bunlarla hep birlikte neticede bu ülke insanının sağlığına hizmet veriyoruz. Siz de eleştirilerinizle katkı sağlamaya çalışıyorsunuz.
KAMER GENÇ (Tunceli) - Sizin yaptığınız karanlık çağa gitmek...
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Devamla) - Bu yasa tasarısıyla ilgili alt komisyonda da, Komisyonda da gerek MHP'nin gerek HDP'nin gerek CHP'nin gerekse AK PARTİ'li arkadaşların önerilerini, eleştirilerini, şerhlerini ve bu anlamda değerlendirebileceğimiz önerilerini aldık; fikirlerine saygı duyuyorum, değer veriyorum. Bu anlamda, ortak önergelerle, yanılmıyorsam 24 önergeyi tüm gruplar ortak olarak verdik ve o önergeler çerçevesinde değişiklik yaptık, 12 önergeyi AK PARTİ Grubu verdi ve Cumhuriyet Halk Partisinin, muhalefetin verdiği 6 önergeyi kabul ettik ve bir olgunlaşma noktasına getirmeye çalıştık.
Değerli arkadaşlar, Türkiye'nin Kanser Enstitüsü üzerinden gittiğimizi ifade ediyor değerli konuşmacılar. Bakın, iki taneyi öncelikliyoruz ilk altı ay için: Kanser Enstitüsü ve akreditasyon. Türkiye sağlık endüstrisinde ve sağlık AR-GE'sinde ve sağlık turizminde bir hedefi koyacaksa -ki bu ülke bu yakın coğrafyasının bu anlamda merkezi olabilir; bu tıbbi altyapısı var, birikimi var, tecrübesi var- ve bütün bunu sağlıklı bir şekilde, vizyoner bir şekilde götürebilecekse akreditasyon enstitüsüne ihtiyacı var. Bunun yönetim şekli bağımsız mı değil mi tartışırız ve bütün bunları değerlendiririz ama ihtiyacı var mı yok mu, buna herhâlde hep birlikte "İhtiyacı var." deriz.
Türkiye Kanser Enstitüsü... Değerli milletvekili arkadaşım diyor ki: "Diğerlerini üç yıl sonra..." Hayır, ilk altı ayda bu ikisi, üç yıl içinde de diğer altıyı tamamlamak. Bir Halk Sağlığı ve Kronik Hastalıklar Enstitüsü... kronik hastalıklar yükünün dünyada da, gelişen ülkelerde de, bizde de her yıl arttığı bir süreçte Halk Sağlığı ve Kronik Hastalıklar Enstitüsünün bu ülkenin dinamiklerine zarar getireceğini düşünebilmek veya iddia edebilmek açıkçası belki şu... Yani yine değerli milletvekili arkadaşım dedi: "Hem bilim adamı hem siyasetçi hem ticaret..." Yani o zaman arkadaşlar bilim adamı yalnız bilim adamlığı yapsın, niye burada siyaset yapıyor? Bilim adamı yalnız bilim adamlığı yapsın, niye yönetici oluyor? Bilim adamı yönetici, hele hele çok... "Yönetici" demek çok yönlü yönetebilen demektir. Yarın kendisi veya buradan bir arkadaşımız bir üniversitede rektör olduğunda veya bakan olduğunda yalnız bilim alanında mı iş yapacak yoksa iyi bir yönetici mi olacak?
Şimdi, burada inovasyon diyoruz. Evet, üniversitelerimiz bu ülkede önemli roller üstlenmiştir ama inovasyonda hâlâ sıkıntılarımızın veya olmamız gereken noktada olmadığımızı kim söyleyebilir? Biz üniversitelerimizin inovasyon dinamiklerine katkı sağlamak... Eğitim araştırma hastanelerimiz bu ülkede cumhuriyet öncesinden var olan kurumlar. Haseki Hastanesinin, Ankara Numunenin yüz-yüz elli yıllık geçmişi var. Bugün için bizim uzmanlarımızın, tıptaki uzmanlarımızın yüzde 45'ini yani yaklaşık yarısını biz bu eğitim araştırma hastanelerinde ülkemizin hizmetine sunuyoruz. Yani ben dahiliye uzmanı olarak Haseki Hastanesinden ihtisas aldım. 59 tane eğitim araştırma hastanesi -Ankara Numune, İstanbul'daki Şişli Etfal- olan bir ülkede eğitim araştırma hastanelerimizin dinamiklerinin daha güçlü olmasından bu ülke mi kazanır, yoksa Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu mu kazanır? O bugün var, yarın yok ama eğitim hastaneleri bu ülkenin zenginliği, bu ülkenin kurumsal yapıları. Bu kurumsal yapıların yarınlara daha güçlü yürümesi ve buralarda doçentin, profesörün görev yapıyor olması kimi niye rahatsız ediyor veya neden buraların daha güçlü olmasından, millet adına, Türkiye Cumhuriyeti'nin geleceği adına neden rahatsızlık duyuluyor, anlamakta zorlanıyorum.
Diyor ki: "Profesörlüğü yandaş..." Arkadaşlar, bunların hiçbiri... Ben eğitim araştırma hastanelerinde profesörlük veya doçentlik unvanı vermiyorum, vermedim ve vermeyeceğim, böyle bir şey yok; YÖK kime veriyorsa, dün neyse bugün o devam edecek, kanun tasarımız yasalaştıktan sonra da o devam edecek. Niye toplumu veya kendi algımızı yanlışlara sürükleyecek, kendi kendimizi yanıltacak cümleleri söylüyoruz, anlamakta zorlanıyorum.
Yani şimdi, bu ülkede 6 tane enstitüsü için "Kanserle başlıyorsunuz." diye... Ben sondan başlayayım: Biyoteknoloji enstitüsü bu ülkenin ihtiyacı mı değil mi? Halk sağlığı ve kronik hastalıklar enstitüsü bu ülkenin ihtiyacı mı değil mi? Anne, çocuk ve ergen sağlığı enstitüsü ihtiyacı mı değil mi? Geleneksel ve tamamlayıcı tıpta Almanya, Amerika bu anlamda farklı noktalara geldiyse Türkiye'nin bu noktada kendi dinamiklerini ortaya koymasından niye rahatsızlık duyulur? Teknik hata bakımından eleştiriler olabilir ama bütün bunları Sağlık Bakanlığı yapıyor diye rahatsızlık duymayı da açıkçası... Bu Sağlık Bakanlığı bu ülkenin Sağlık Bakanlığı. 77 milyon ülke insanının sağlık ihtiyaçlarını daha iyi karşılama sorumluluğu olan bir bakanlık. Bu sorumluluğu daha iyi yerine getirebilme derdi için, sorumluluğunu üstlenmek için bu yasalara ihtiyacı var ama değerli milletvekili arkadaşım diyor ki: "Anne ölümleri arttı, kırk yılda." Ya arkadaşlar, anne ölümlerinin kırk yıl öncesi, on yıl öncesi, on iki yıl öncesi rakamlarına bir bakalım, bebek ölümlerine bir bakalım. Yeni doğan yoğun bakımını bu ülke insanı on yıldır duymaya başladı. Şu anda yeni doğan eleştirilerini alıyoruz. Niye? Yoğun bakımlar açtığımız hâlde yeni doğan yoğun bakım uzmanımız yok diye. Bütün bunların daha iyi olabilmesi için hem üniversite hem de enstitülere bu ülkenin, bu ülke insanının ihtiyacı var. Dolayısıyla, bunu ideolojik bakışlarla veya "AK PARTİ bu anlamda puan kazanır." diyerek karşı çıkıyorsak, arkadaşlar ne olur, siyaset yapıyoruz. Bu ülkeye hizmet yapıyoruz, siyaseti hizmet için yapıyoruz.
KAMER GENÇ (Tunceli) - Ama Sayın Bakan...
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Devamla) - Kamer Bey, anlamadığınız konularda ne olur ya...
KAMER GENÇ (Tunceli) - Üniversite bünyesinde yapalım ya!
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Devamla) - Bakın, ben size değer veriyorum, ne olur.
KAMER GENÇ (Tunceli) - Üniversite dışından gelmiş bir adamsın ya!
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Devamla) - Sayın Başkan...
BAŞKAN - Sayın Bakan, lütfen Genel Kurula hitap ediniz, karşılıklı konuşmayınız.
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Devamla) - Arkadaşlar, ben şurada polemiğe girmeyeceğim, polemiğe girmiyorum.
Bakın, ben bu anlamda komisyonlarda ve samimiyetle ister CHP'den gelsin ister MHP'den gelsin ister HDP'den gelsin, arkadaşlar, doğru olduğuna inandığımız her önerinin başımızın üstünde yeri var. Ben Aytuğ Bey'e -burada isim vererek- bir konuda sitem etmek istiyorum kürsüden: İşte bu obeziteyle ilgili veya sağlıklı beslenmeyle ilgili, konuyu bana iki üç saat önce gösterdi. Ben de kurum başkanımızı aradım, dedim ki: Bu yanlışlığı yapan arkadaşımızla ilgili gerekeni yapın. Şimdi, orada bunu söyledikten sonra ve bununla ilgili gerekeni yapacağımızı onun yanında, kurum başkanıyla konuştuğum hâlde bu kürsüde, çok böyle popülist bir tarzı Aytuğ Bey'e yakıştıramadığımı ifade ediyorum ama yine de o söylemeseydi ben burada onu söylemeyecektim.
Ben bu yasa tasarısının ülkemizin sağlıklı geleceğine, sağlık açısından olumlu katkı sağlayacağına inanıyorum. Sağlıkta, özellikle sağlık endüstrisinde ve sağlık turizminde bu yasa tasarısına ihtiyacımızın olduğunu ifade ediyor, katkı sağlayan tüm arkadaşlarıma, Komisyonda katkı sağlayan, bugün, yarın Genel Kurulda katkı sağlayacak tüm arkadaşlara teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)