| Konu: | Yükseköğretim Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifleri |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 10 |
| Tarih: | 05.11.2014 |
SEVİM SAVAŞER (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 651 sıra sayılı Yükseköğretim Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın 1'inci maddesi üzerine şahsım adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlarım.
Üniversitelerin temel misyonu bireysel yaratıcılığı geliştirmek, toplumsal kalkınmayı desteklemek, ekonomik gelişmeyi ivmelendirmek, modernleşmeye ve demokratik olgunluğa katkıda bulunmaktır.
Tüm dünyada her geçen gün bilimsel bilgiye yönelik toplumsal talebin karşılanması amacıyla yükseköğretim alanı ve bilim alanları sürekli olarak genişlemekte ve tabii ki her geçen gün daha fazla öğrenci ve daha fazla öğretim elemanı bu alana dâhil olmaktadır. Üniversitelerin bu anlamda kendilerinden beklenen katkıyı yapabilmeleri de ülkemizin genç ve zeki beyinlerinin üniversitelerimize çekilebilmesi de akademisyenliğin cazip bir meslek hâline getirilmesine bağlıdır.
AK PARTİ hükûmetleri eğitimi ülkemizin öncelikli konusu olarak ele almıştır. Öğrenci sayımız 2002'den bugüne kadar 1,5 milyondan 5,5 milyona, üniversite sayımız 73'ten 184'e çıkmıştır. Yine eğitime verdiği önem bütçede ayırdığı payda da gözükmektedir. 2002 yılında eğitime aktarılan 11,3 milyar TL tutarındaki kaynağı 7 kat artırarak 2014 yılında 78,5 milyar TL'ye çıkarmıştır. 2015 yılında eğitime ayrılan kaynak 87,5 milyar TL olarak öngörülmektedir. Yine yükseköğretim kurumlarına 2002'de ayrılan 2,5 milyar TL tutarındaki kaynağın 2015 yılında 18,5 milyar TL'ye çıkarılması, araştırma ve geliştirme harcamalarına ayrılacak kaynağın da 2015 yılı için 2,8 milyar TL olması öngörülmektedir.
Yükseköğretim alanında kaliteli bir insan gücüne sahip olmak ancak sistem içinde yeterli düzeyde nitelikli, üretken ve kendilerini değişen şartlara göre yenileyebilen öğretim elemanları, akademisyenlerle mümkündür. Akademisyenlik, uzun ve zahmetli bir yol: Yüksek lisans, doktora, bunun her birinin giriş koşulları var; yabancı dil, ALES gibi barajlar var, mülakatlar var, tez hazırlama aşamaları var. Bir yüksek lisans programı için en az iki yıl, bir doktora programı için en az dört yıl, bu her zaman altı yıl gibi bir sürede tamamlanmaz, sekiz on yıl gibi bir süreyi kapsamaktadır. Bundan sonra, öğretim üyeliğinin ilk aşaması olan yardımcı doçentlik unvanının alınabilmesi var. Bunun için de yine yabancı dil, yabancı dilde yayınlar yapılması gerekiyor ve tabii ki birtakım koşulların yine sağlanması gerekiyor. Bu kadar özverili çalışma sonucunda öğretim elemanlarının hak ettikleri konuma kavuştuklarını söylemek şu gün için doğru sayılmayacaktır. Bu nedenle, 651 sıra sayılı Tasarı'nın 1'inci maddesine ilave edilen ek 3'üncü maddeyle üniversitelerde görev yapan öğretim elemanlarına "yükseköğretim tazminatı" adı altında yeni bir ödeme unsuru ihdas etmek suretiyle artış yapılması öngörülmektedir. Ek madde 3'e göre "Yükseköğretim tazminatı. Devlet Memurları Kanunu'na tabi en yüksek devlet memuru brüt aylık tutarının profesör, doçent, yardımcı doçent kadrosunda bulunanlara yüzde 100'ü; araştırma görevlisi, öğretim görevlisi, okutman, uzman çevirici ve eğitim-öğretim planlamacısı kadrosunda bulunanlara yüzde 115'i oranında her ay yükseköğretim tazminatı ödenir." şeklindedir. Tasarının kanunlaşmasıyla hem mevcut öğretim üyelerinin meslekte kalmasına hem de akademisyenliği tercih edecek gençlere, "Akademisyenlik asgari hayat şartlarını sağlar." güvencesi verilmiş olacaktır.
Yasanın tüm öğretim elemanları için hayırlı olmasını diliyor, saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)